ofis boşken rahatça yapılacaklar

kafayı çekmek.

aşk acısı çekmek;

tekerlekli koltuktan hiç kalkmadan oradan oraya gitmek.

ofisten koşarak çıkıp çimenlere yayılmak.

ofisin içindeki diğer masalarda neler olduğuna bakmak.

kahve ya da çay yapıp abur cubur yemek. evet.

ofisin mutfağına gidip istenildiği kadar rahatça çay, kahve tüketmek.
eskiden çalıştığım ofisin çay dağıtan ablası otoritenin vücut bulmuş haliydi. doktorlar dizisinde gestapo diye lakap takılan bir dr vardı ya aynı onun gibi.
bir afralar bir tafralar sanırsın ofis monarşi ile yönetiliyor kralda kendisi. ben dahil bütün çalışan genç arkadaşlar kadından çekinirdi. mutfak temizlenmişse çay, kahve alma hakkımız yokmuş gibi bir kuralı beynimize empoze etmişti. resmen pavlov'un köpeği gibiydik.
ya da şu,
hani hayvanlar oynuyor gibi gözüksünler diye hareket etmeleri için ateşin üzerine atıp bu esnada bir taraftan defle tempo tutarlar ya da müzik çalarlar. bu durum birkaç kez gercekleştikten sonra artık hayvan şartlanır ve her defasında aynı sesleri, aynı müziği duyduğunda ateş olmasada, kendini ateşin üzerinde sanar ve aynı hareketleri yapar.
hah biz de ne zaman 'mutfak temizlendi' cümlesini duysak oraya giremeyeceğinize şartlanır, kahve, çay içme hayalini ertesi güne bırakırdık.
hatta yasal bir kuralı ihlal ediyormuşcasına mutfağın kapısına bile bakmadan önünden geçerek anlamsız hareketler yapardık.

genelde öylece durur etrafa bakardım. sessizliğin içinde bir süre kalır o sinen koku arasında hayatımı sorgulardım. bir an önce öğle yemeğine geçmeyi dilerdim ve kahve alır biraz sosyal medyada takılırdım.
aniden biri gelir korkusuyla hiçbir şey yapamadım ben ya. hepsi uyuz tiplerdi.

karaoke programında bağıra bağıra şarkı söylemek, tanım girmek, film izlemek.
asla çalışmak yazmıyoruz arkadaşlar. *

hiç bir halt yapamıyorum, neden mi ? çünkü her yer kamera :))))

yazdıklarınızı okudum sayın yazarlar
benim sekreter de böyle garip guraba hareketler yapıyosa hemen işine son veriyorum.

kırmızı dosya incelenmesi.

sabahtan beri ofiste tekim. hoş beyleri beklerim.
yok lan bu değil. gelmeyin.

ofis iyice tavernaya döndü. gülden karaböcek'le başladım. şu an bu çalıyor.


ilginç bir şekilde modumu da düşürmedi. ama bir gerçek kesit tadı da almıyor değilim .

sigara içmek.

karşı cinsten hoş bir bireyle aşna fişna. (kendi ofisinizden olmamasına özen gösteriniz).

benim en çok yaptığım çalışırken yüksek sesle müzik dinlemek. terapi gibi geliyor bana

sözlükte gezmek. müzik eşliğinde saçma sapan dans*.

ofis mobilyaları, bir işyerinin işlevselliğini ve verimliliğini artırmak için kullanılan özel tasarımlı mobilyalardır. işyerlerindeki çalışma ortamını düzenlemek ve çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli mobilyalar kullanılır.
ofis masaları: ofislerde en yaygın olarak kullanılan mobilyalardan biridir. çalışanların çalışma masalarında rahatça oturabilmesi için ergonomik tasarımlara sahip olmaları önemlidir. ofis masaları genellikle bilgisayar, dosya ve diğer çalışma malzemelerini koymak için geniş bir çalışma alanına sahiptir.
ofis koltukları: ofis koltukları, çalışanların uzun saatler boyunca rahat bir şekilde oturabilmelerini sağlamak amacıyla özel olarak tasarlanmıştır. ergonomik koltuklar, sırt desteği, kol dayama ve ayarlanabilir yükseklik gibi özelliklere sahip olabilir. doğru ofis koltuğu seçimi, çalışanların sağlığını desteklemek ve işyerindeki konforlarını artırmak için önemlidir.
ofis dolapları: ofislerdeki depolama ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan ofis dolapları, dosyaları, dokümanları, ofis malzemelerini ve diğer eşyaları düzenli bir şekilde saklamak için kullanılır. dolaplar genellikle metal veya ahşap malzemeden yapılır ve farklı boyutlarda ve tasarımlarda bulunabilir.
ofis konferans masaları: toplantı ve konferans odalarında kullanılan bu masalar, çalışanların bir araya gelerek toplantı yapabilecekleri ve işbirliği yapabilecekleri bir ortam sağlar. genellikle büyük boyutlarda ve geniş bir çalışma alanına sahiptirler.

top sektimek!
rekorum 273, altın madalya kesin benim