öğrenci olup kahve içmek lüks müdür sorunsalı

insanların temel ihtiyaçlarından birisi olan "sosyalleşme" gereğince arkadaşlarıyla içtiği bir kahveyi bile "lüks" olarak nitelendiren bireyler var. (ne kadar birey demeye içim elvermese de birey işte) söz konusu öğrenci olduğunda bu ülkede her şey "lüks" olarak nitelendirilebiliyor. kullandığı telefon, kolundaki dövmesi, içtiği kahvesi, aldığı kitabı, kullandığı spotify'ı vs. gerçekten iki yüzlü bir toplum olduk.

hayatın en tasasız dönemi öğrencilik. öğrencilere lüks olarak görülen şeyler onların en doğal hakkı. bu insanlar öğrenciyken de gezmezse, bazen sorumsuzca harcamalar yapmazlarsa, felekten iki üç gece çalmazlarsa bunları ne zaman yapacaklar. haftanın altı günü işe giderken hiçbirine zaman kalmaz. lüks diyenlere inat yaşayın bu hayatı öğrenci kardeşlerim.

değildir ama ne diyeyim be güzel kardeşim ben sana şimdi.*

lükstür tabi, first ladymizin buyurduğu gibi porsiyon küçültüp su içmelisiniz.

ekmek ve su dışında her şey lüks bu halk için. kahvesiz yaşanır mı. ihtiyaç yahu. lüks olan temel olarak karşıladıktan sonra çok daha iyilerini almaktır. yani araba da lüks değil ihtiyaçtır, en pahalı arabaları almak lükse girer. bu bakımdan insanın arzuladığı her şey temel olarak ihtiyacıdır, istenç durumudur çünkü ihtiyaç.

lükstür. vergisi bile var, ötv. yani özel tüketim vergisi.

edit: ben eskiden giderdim ama artık zincir kahve dükkanlarına gitmiyorum. geçenlerde etkinlikleri yazmam gerekiyordu.

türk telekom düzenli internet kesintisi vardı. evde bağlanamadım. telefondan denedim nedense bağlanamadım. okulun interneti var ama stabil değil. dedim kütüphaneye gideyim. kütüphanede liseliler olduğu için sabah girip kapanana kadar full çekiyordu yks nedeniyle.

son çare zincir kahve dükkanına gidip kahve aldım. kasada şifreyi söylediler. ben de kimlik numarası ile bağlandım.

ne yalan söyleyeyim 250 gr kahve şiboda 150 lirayken orta boy kahveye bu parayı vermeye acıyorum ama benim gibi ders için mecbur kalan ya da bir kahve alıp akşama kadar internetle oturanlar var.

hayat artık çok pahalı kimseyi kınamıyorum. çay ocağında bir çay alıp akşama kadar oturamazsınız ama zincir kahve dükkanları hiç değilse 5 dakikada bir gelip masayı silmiyor.

gençlik demek sosyalleşmek demekse bir kahveye o parayı vermek zorunda hissedip veren oluyordur.

evde yaptığın kahveyi yanına alıp kütüphanede içmek yerine yuvarlak rakam olsun diye 100 lira veriyorsan lüks değil israf olabilir ama amaç sosyalleşmekse lüks değildir.

(bkz: öğrenci olup nefes almak lüks müdür sorunsalı)

100 lira pahalı değil siz fakirsiniz. bu bir gerçek.

(bkz: yetmez ama evet)

bu ülkede öğrenci olup yaşamak lüks.. yani artık kahveyi sormak ne demek yav.. öğrenci ve kahve... çok şakacısınız..!

neredeyse günde 3 öğün yemek yemek lüks oldu. kahve lüks değil normalde de şimdiki fiyatlar için aylık 3000₺ ettiği için düşündürttü. başka bir öğrencinin aylık harcaması olabilir çünkü bu sayı.

değil-di.

olmamalı

artık lüks. dandik sıtarbaksta bile en basit filtre kahve kaç para olmuş!
sahi kaç para?

kahve içmek, kahvenin tarihini okuduğumdan da hatırladığım kadarıyla genel olarak bir lüks değil, bir çeşit zevk, keyif alma biçimi. yine de lüks kelimesini herkes kendi ekonomisine göre değerlendirebilir elbette. bu durumda ekonomisi kötü durumda olan haftada 1-2 içerken, ekonomisi daha iyi olan her gün kahve içebilir. yok şu pahalı değil, yok şu ucuz değil diye kimsenin ekonomik durumunu vs bilmeden direkt yargıda bulunmak bu yüzden pek mantıklı olmaz. zengin öğrencidir lüks değildir, zengin değildir biraz lükstür.

verdiğin paraya değse laf etmicem de, işte verdiğin paraya da değmiyor.

kahve çekirdeğinin kilosunu ofise 1000 liraya alıyormuşuz. bir de biz son kullanıcıyız. bilmem kaç kişiye kaç bardak kahve çıkıyor bundan.

ne zaman dışarıda bir şey alsam, dolandırılıyormuş gibi hissediyorum. asla verdiğim paraya değen bir hizmet al(a)mıyorum.

(söz konusu dışarıda içmek ise) evet lükstür.
dün markette 500gr çibo kahvede indirim vardı 190 liraydı (normalde 250 gr 150 lira falan)
500 gr'dan en az 50 bardak kahve çıkar.
bardak başına maliyet 4₺, sütlü içersen 6₺.
hadi indirimde değil de normal al yine 10₺ olur maliyet.
maliyeti 10₺ olan kahveye 100₺ vermek yaşam standardını yükseltmez.
dışarda kahve içtiğinde kahveye para vermiyorsun, orada oturduğun masa için de para ödemiş oluyorsun.
kaldı ki normal cafelerde kahveler güzel bile olmuyor. hem tadı kötü hem de pahalı.

ayrıca evet 100₺ pahalı. nerden baksan 3€ yapıyor. avrupa'da asgari ücret 1500€ ama kahve yine aynı fiyat. bu nasıl oluyor? oradaki kahveciler başımızın gözümüzün sadakası olsun diye mi ucuz kahve satıyor. orada dükkan sahipleri elektrik su doğalgaz kira ödemiyor mu?
asgari ücret ve ülkenin alım gücüne göre burada kahve avrupa'nın 3'te bir kadar olmalı.

benim zamanımda 2016-2017 asla değildi. starbucks'tan büyük boy kahveyi 13tl'ye alıyorduk. dolayısıyla gayet tolere edilebilir bir fiyattı.. şu an bizim okulun kampüsünde, öğrencilere satılan bir filtre kahve 85tl. 85? pardon içine ne koyuyorsunuz? ben sadece salt kahve ve su sanıyordum ama orta boy bir karton bardağa 85tl alındığına göre, içine altın tozu falan ekleniyor herhalde. çok sinirliyim çok. halkı donuna kadar soyma konusunda usta olmuş bir siyasi rejim var. işin kötü yanı halkta kendisini buna adapte etmeye başladı. herkes birbirini sırtından vurup duruyor. bakalım ilk fire nereden gelecek.

meşhur geyiktir kahve 60 cent'e mal oluyor 3 dolara satılıyor diye.
evet aslında lükstür işçi bir babanın kendini paraladığı dünyada pavlov'un köpeği gibi "kahve içmeden kendime gelemiyorum" sartlanmasi lüksten öte salaklıktır.

vucutta susuzluk oluşturan, dehidrasyon nedeni bir ürünı bu kadar abartmak pazarlamacıların yeteneği digerlerinin gerzekligidir.

hem esnafım hem emekli maaşım var bana bile lüks öğrenci ne yapsın...