öğretmenlik mesleğinin geleceği

abdullah çiftçi nin videosunu izledikten sonra merak ettiğim gelecektir.bilgiye ulaşmanın kolaylaşması, dört duvar arasında kalmak istemeyen gençlik, karga kahvaltısını etmeden yollara düşme çilesi, anlamsız birçok bilgi, sarsılmış otoritesini geriye almak isteyen sorunlu öğretmenler... abdullah çiftçi diyo 5 sene sonra mort okullar ruhuna el fatiha.

okulları sadece bilgi alışverişini sağlayan mekan olarak görmek yanlış.

öğrencilerin davranışlarının sınırlandığı bir alan okul, okula gitmeyen öğrencinin düzeni bozacak davranışlarda bulunması için daha fazla zamanı ve enerjisi olacaktır.
ebeveynlerin sağlaması gereken askeri koşulların artacak olmasının getirdiği yük var.
okulların aynı zamanda sosyalleşme alanı olduğu, insanın da sosyal bir varlık olduğu iletişim ihtiyacını hep hissettiği gerçeği var.

büyük konuşmamak gerek 1 günde dünya değişiyor, 5 yılda bu neden olmasın? ama popüler düşüncenin arkasına takılıp gitmek ve her şeyin değişeceğine bu kadar emin olmak da aptallıktır. levent çakıroğlu'nun kalıcı olarak online sisteme geçiyoruz demesi, dünya devlerinin online sistemde başarılı oluşu eğitimi etkilemek zorunda değil.

abdullah çiftçi kim. onu geçtim hâlâ dünyanın birçok ülkesinde teknolojik alt yapı yok. okullar nasıl yok olacak. bütün dünya, ışık hızında internet kullanmıyor. hadi bunları da geçeyim. okul bir yapıdan ibaret değil. ülkelerin ideolojisi okullar aracılığı ile gerçekleşir. ülkenin ihtiyaç duyduğu insan tipi okullar aracılığıyla yetişir. bu arada öğretmene bakış açısı da önemli. öğretmen sadece kitapta ya da müfredat programında yer alan bilgileri aktaran kişi değildir. öyle olsaydı sadece kitaplar, internet bize yeterdi. bütün bu konulardan bağımsız olarak başlıkta yer alan ifadeye de değineyim. bu ülkede öğretmenlik mesleğinin bir geleceği yok hiç olmadı da.

sadece maaş alırlar işte daha ne.*

çocuklar nerede sosyalleşecekmiş onu da dedi mi abdullah? okulda sadece matematik türkçe yok.

salgından önce böyle deseler belki derdim ama salgın bize öğretmenlik mesleğinin daha uzun yıllar süreceğini gösteriyor. ülkede ne öğretmen ne veli ne öğrenci uzaktan eğitimden memnun değil. kimse memnun değil ama okulları kaldıralım olabilir mi böyle bir şey?

özel okulların, ticarethanelere dönmesinden dolayı karanlık gördüğüm gelecek.

sayın abdullah çiftçi galiba bu çocukların online’da gerçekten eğitim aldığını sanıyor. çocuklar bu süreçte resmen zaman kaybettiler. bilgisayarı, interneti olmayan çocuklar kısmına girmesek bile, ki girmeliyiz, hadi girmeyelim, geçiş dönemindeki çocuklar heba oldu resmen. geçen sene liseye geçip bu sene lise 2’de olan öğrenciler zerre bir şey öğrenemediler, zerre diyorum bak.
bilgiye erişmenin kolaylığı falan denmiş. yalnızca üniversite öğrencilerini mi baz aldınız? ilkokul 1’e başlayacak çocuk ne interneti ne online eğitimi yaa okumayı bilmiyor, ne diyeceksin “çocuğum yazıyor ya ekranında oraya tıkla işte aptal aptal bakıyorsun” mu diyeceksin? sürekli ebeveynleri başında mı sanıyorsunuz çocukların, parayı ağaçtan mı topluyor bu anne/babalar? kimi çocuğun kendine özel odası yok, arkada dedesi horlarken online derse girmeye çalışıyor, nasıl herkesi kendi standardınızda hayat yaşıyor sanabilirsiniz yaa? allah aşkına öğretmen nefretiniz var diye de çocukları bu kadar önemsizleştirmeyin artık.

ayrıca okul yalnızca eğitim değil, eğitim ve öğretim kurumudur. çocuklar sosyalleşmeyi, paylaşmayı, mücadele etmeyi, gerekirse kavga etmeyi, hak aramayı, söz istemeyi, anlaşmayı, tartışmayı, küsmeyi, barışmayı öğreniyorlar. ne demek okullar 5 yıla mort, kafayı mı sıyırdınız böyle bi’ şey olabilir mi ya?

şimdisi var mı ki geleceği olsun? zaten öğretmenlik mesleği yıllarca uygulanan yanlış politikalar ve yanlış eğitim sistemi sayesinde bitirildi. sadece okeye dönüyor.

uzaktan eğitimden bi şey anlamıyoruzz lise sınavları iptal olsunn diyen lise öğrencilerinin şimdiki tatlı fikirleri. işbu liseli burada ne anlamda kullanılmıştır ne olduğunu bilirsin sen. imza:herkesin de eğitim hakkı olmaması gerektiğini savunan kişi... aksini düşünenleri mesajlarda aydınlatabilirim ulvi fikirlerimle.

bilgi açlığı olduğu sürece öğretmenlik mesleği de var olmaya devam edecektir.

öğretmenlik sadece okul eğitim olarak düşünülmemeli bir konuda uzman olup bir şeyler öğretmeye çalışan kişiler hep olacaktır dolayısıyla öğrenmek isteyen kişilerde olacaktır.

5 yıl iktisadi olarak kısa vade diye geçer fakat 2020 yılı ve sonrası için uzun bir vade, her şey o kadar hızlı gelişiyor ki ne olacağını kimse kestiremiyor.
alt yapı işi kolay; elon musk, starlink uydularını fırlatıyor!
abdullah çiftçi denen adam boş biridir onun gibi tipler youtube'dan soğutur insanı ama haber spikerlerinin bile sanal olma ihtimalinin yakın olacağı bir zamanda eğitim neden sürekli online hale gelmesin, engelleyecek olan nedir.

öğretmenlik mesleği maişet için yapılacak bir meslek değildir. ancak günümüz koşullarında bu meslek ne yazık ki pek çok öğretmen adayı tarafından idealistlikten ziyade garanti iş, devlet kapısına kapağı atmak olarak görülmektedir.

öte yandan türkiye'de eğitim fakültelerinin sayısının görece çokluğu, özellikle bazı vakıf üniversitelerinde bu eğitimin layığıyla yerine getirilemediği halde öğrencilerin (daha doğrusu mezun olduktan sonra öğretmen adaylarının) mezun olduğu ancak öğretmenlik alan bilgisi testinde (öabt) çuvalladıkları ve atanamamış binlerce öğretmenin görece indirimli marketlerde raflara makarna dizdiği görüldüğünde işin vahameti ortaya daha da net çıkmaktadır.

öğretmenlik meslek yasası taslağı çalışmaları devam ediyor. taslağa şiddete uğrayan, öğrencisi tarafından pusu kurulup bıçaklanan öğretmenler gibi yakın dönemde yaşanan olaylardan hareketle ek maddeler konacakmış.

mülakat meselesi toplumsal olarak kabul görmediği için meslek yasasıyla artık kpss puanıyla öğretmen atamasının yapılması uygulamasına son verileceği ifade ediliyor.

kpss puanıyla girilecek bir eğitim kurumunda 550 saatlik eğitim verilecekmiş. eğitim sonrasında öğretmen olmayı hak ettiği düşünenler sözleşmeli olarak atanacak ve 3 yıl sözleşmeli çalıştıktan sonra kadroya alınabilir olacakmış.

meslek yasasının yakın bir tarihte hukuki sürecinin tamamlanması ardından hayata geçeceği ifade ediliyor.

şahsi fikrim bu sistem hayata geçerse bir süre sonra kpss ile alım şartı da kaldırılır. milli eğitim bakanlığı içişleri bakanlığı aday kaymakamlık sınavı gibi öğretmenlik sınavı yapar.

sınavı geçenler de eğitim almaya hak kazanır. eğitimi tamamlayanı da isterse atar.

bence eğitim fakülteleri kapatılsın. nasılsa öğretmenlik eğitim akademisi ile öğretmen olunuyor bu eğitimi de üniversite öğretim üyeleri verecekmiş o zaman 4 sene neden bu kadar sunum ödev sınav staj yapılıyor.

madem bu teorik ve pratik ders ve uygulamalar, üstüne 3 sınavın belli oranlarda birleşmesi ile alınan sırlama öğretmen olmaya yetmiyor bence eğitim fakültesine de gerek yok.

şu anda mühendislik okuyorum ama kendimi 5-10 yıl içinde mühendisliğe diktiri çakmış ve özel rusça dersi verirken görüyorum. aklımın bir köşesinde olan meslektir

öğretmenlik mesleğinin geleceği ile ilgili konusmak bnce abesle istigal.bu meslek yillar önce bitti zaten.varolmayan birseyin geleceği nasil konusulur?mantalite olarak da öğretmenliğin mesleklerini kafada bitirdiklerini düşünüyorum.isini severek yapan özverili hicbir , evet yaziyla ve rakamla hicbir (!) öğretmene denk gelmedim.tanidiklarimin tamami günü kurtarma ve kenara birikim yapma pesinde.

eskiden sinif anneligi mevzuu vardi.anaokulu öğretmeni olarak calisan bir bayan arkadasima dyson süpürge almislar para toplayip öğretmenler gününde.süpürge 30 bin lira yaklasik.sinifta 15 cocuk var.2'şer bin lira yapar kisibasi.kimse de demiyor ki bu para az bir para değil, veremeyen olur, çocuk rencide olur akranlarinin yaninda.

ne yazik ki arkadasim olan bu bayan arkadas da en ufak bir itiraz belirtisi göstermeden tesekkür edip arabayla evine götürmüş hemen süpürgeyi.aninda instagramda paylasmis yeni süpürgem diye.millet de zannediyor miras değil alinteri.

genelleme yapmiyorum.elbette idealistler de vardir.öğrencisi icin doğudaki o çetin kışlarda kara bata cika kilometrelerce yürüyen , okuldaki soba icin odun kıran,öğrencileri icin cebinden kalem silgi defter alip dagitan vd öğretmenler de var. ama insanimizi artik cok daha pragmatik pek etliye sütlüye karismiyor.memuriyetin gerekleri,günlük işler ve teneffüs.paydos zili..

yapay zekayla birlikte tarih olacak mesleklerden.

yapay zeka ile ilgili gelişmeler ışığında öğretmenlik mesleğinin geleceğine de bakabilirsiniz ama bunu daha çok gelişmiş batı ülkelerinde yapabilirsiniz zira türkiye'de okul dediğin yer sen çalışırken çocukların akşama kadar durduğu yer görevi görüyor.

bunun en açık göstergesi okulların kapalı olduğu pandemi döneminde velilerin çocuklarıyla tüm gün birlikte olması ile ortaya çıktı.

yapay zeka ile öğrenme belki belli bir yaş grubundan sonrası için daha verimli olabilir ama okul öncesi ve ilkokul döneminde çocuğun tek başına yönergeleri dinleyip bu yönergeleri takip etmesi de bana çok mümkün gelmiyor.

özellikle okul öncesinde okuma yazma olmadığı gibi çocukların öğrenmesi genelde oyun oynayarak oluyor.

siz öğretmen olarak yapay zekaya bana şunları kullanarak şunun için bir etkinlik tasarla dersen bunu yapar ama bunu sınıfta uygulayıp çıktıklarını değerlendirmesi mümkün değil zira okul öncesinde ölçme ve değerlendirme olayı çoğunlukla gözleme dayanıyor.

insan davranışını kodlama ile yapay zekaya öğretmek mümkün ama çocuğun bakışındaki ifadeden olayı tüm parametreleri üzerinden gözleyerek yorumlama diye bir durumun hiç değilse okul öncesi dönemde olmadığını düşünüyorum.

normal şartlar altında bu yıl sınava girip tercih yapacak öğrenciler aileden zengin değilse öğretmenlik tercihi yapmaz.

aileden zengin olan da öğretmenlik okumaz gider rehberlik ve psikolojik danışmanlık veya psikololoji okur üstüne tercihen dışarıda master yapar gelir nişantaşında ofis açıp danışan kabul eder.

kpss aslında fırsat eşitliği ve liyakat sağlamak, insanların çalışarak sosyal statüsünü arttırma noktasında motivasyon vermek için tasarlanmıştı ama alımları neredeyse sıfırlayıp üstüne de 1 yıl içeriği uygulamada anlaşılacak bir "eğitim" eklediğiniz zaman süreç belirsizleşiyor.

yoktur.
ben bu meslek için doğmuşum. gençler ve çocukları aşırı severim ama yapamıyorum, yapsam da geçinemiyorum maalesef. bir kaç yıl hakkını vererek yaptım, sonra bitirmek zorunda kaldım.
öğrencilerim hâlâ arayıp sorarlar, efsane öğretmendim onlar için.