1.
insanı ürperten ve derin derin düşüncelerde dolaştıran hüzünlü bir durum.
bunu ilk olarak hastaneden sonra çaresizce eve getirilip de vefat eden dedemde deneyimlemistim. o kocaman kuvvetli bedenin içindeki kan buz gibiydi, artık nefes almıyordu bu çok ilginçti. sanki nefesini tutuyor ama hiç bırakmıyordu. karnının inip inip çıkmasını beklerken sabit şekilde öylece durması, teninin soğukluğu, bedeninin kaskatı kesilişi, açık olan gözlerinin artık seni görmediğini bilmek, hepsi çok garipti. bu kadar uzun süre hareketsiz yatabilmesi, bu kadar uzun süre nefes almamasi çok ilginçti. yaşamiyordu. bedeni artık etten ibaretti. duyguları da kaybolmuştu. daha bir gün önce o yatakta hareketsizce de olsa yatan nefes alan kişi simdi yoktu. onu o yapan gitmişti. orada yatan ise sadece değişmis baskalasmis bir bedendi yalnızca. bir çok anıyi bizlere bırakmasına, bizlerce hatırlanmasına yarayan yalnızca bir et yığını kalmıştı. kendisi çoktan uzaklara yolculanmisken ardında kalan bir mektuptu dokundugum. hatıraların yazılı olduğu bir mektuptu. çürümeye mahkum o mektubu da zihnimize gömerek yolcu ettik.
bunu ilk olarak hastaneden sonra çaresizce eve getirilip de vefat eden dedemde deneyimlemistim. o kocaman kuvvetli bedenin içindeki kan buz gibiydi, artık nefes almıyordu bu çok ilginçti. sanki nefesini tutuyor ama hiç bırakmıyordu. karnının inip inip çıkmasını beklerken sabit şekilde öylece durması, teninin soğukluğu, bedeninin kaskatı kesilişi, açık olan gözlerinin artık seni görmediğini bilmek, hepsi çok garipti. bu kadar uzun süre hareketsiz yatabilmesi, bu kadar uzun süre nefes almamasi çok ilginçti. yaşamiyordu. bedeni artık etten ibaretti. duyguları da kaybolmuştu. daha bir gün önce o yatakta hareketsizce de olsa yatan nefes alan kişi simdi yoktu. onu o yapan gitmişti. orada yatan ise sadece değişmis baskalasmis bir bedendi yalnızca. bir çok anıyi bizlere bırakmasına, bizlerce hatırlanmasına yarayan yalnızca bir et yığını kalmıştı. kendisi çoktan uzaklara yolculanmisken ardında kalan bir mektuptu dokundugum. hatıraların yazılı olduğu bir mektuptu. çürümeye mahkum o mektubu da zihnimize gömerek yolcu ettik.
devamını gör...
2.
öleli çok olmamışsa yaşıyorkenki gibi oluyor verdiği his. aynı dokunma, aynı doku, aynı yumuşaklık. sadece biraz serin. babamla öyleyken vedalaştım.
ölümün ertesi günü ise çok daha farklı. boş gibi, eşya gibi. sert ve soğuk. ona dokunuyormuşsunuz gibi olmuyor. babaannemle de böyle vedalaşmıştım.
ölümün ertesi günü ise çok daha farklı. boş gibi, eşya gibi. sert ve soğuk. ona dokunuyormuşsunuz gibi olmuyor. babaannemle de böyle vedalaşmıştım.
devamını gör...
3.
hiç dokunmadım. ama bu dokunmayacağım anlamına gelmiyor. bir buza dokunmaktan farkı yok diye düşünüyorum. yarın gömülecek olan bir buz.
devamını gör...
4.
ölü bir bedene dokunduğum zaman, elinden geleni yaptın diye kendimi telkin ederken, ailesi umarım anlayışla karşılar, güvenlik görevlesine önceden haber vereyim diye düşünürüm.ilk zamanları olduğu için bedeni soğuk değildir, ölünün ama kalbimde bıraktığı iz buzla kesilmiş gibidir, hep izi kalır. isimleri kalbimde, nasıl öldükleri hatıramda, ailelerinin tepkileriyse zihnimdedir.
devamını gör...
5.
nekrofili arkadaşların gözlerini faltası gibi actıran başlık.
devamını gör...
6.
hayatımda sadece bir kez ölü bir kadın gördüm.
akrabam olmadığı için hiç tanımadığım için hiç bir duygu hissetmedim.
bazı insanlar bu konularda benim gibi hissiz maalesef.
allah sevdiklerimizin ölüsünü görmekten korusun ne diyelim o zaman dünyayı yıkar vah ımız ama bişeye de yaramaz
akrabam olmadığı için hiç tanımadığım için hiç bir duygu hissetmedim.
bazı insanlar bu konularda benim gibi hissiz maalesef.
allah sevdiklerimizin ölüsünü görmekten korusun ne diyelim o zaman dünyayı yıkar vah ımız ama bişeye de yaramaz
devamını gör...
7.
eğer ölen kişi yakın tanıdığınız ise ölü bir bedene değil, o yakınınıza dokunmuş olursunuz. aranızdaki bağ ölü ya da diri olmasını umursamaz ya da korku hissetmezsiniz.
devamını gör...
8.
babaannemi yıkarken yaptığım eylem.
bu dünyada, beni en çok seven insandı.
son yolculuğunun, her anına eşlik etmek istedim.
korkmadım, sadece üzüldüm, gitmesin istedim.
hep başımda dursun istedim.
boğalma kızım, boğaldığın yere hızır yetişsin
desin istedim.
oğlum, çok ağlama annecim diyene kadar ağladım.
allah rahmet eylesin seni babannem.*
bu dünyada, beni en çok seven insandı.
son yolculuğunun, her anına eşlik etmek istedim.
korkmadım, sadece üzüldüm, gitmesin istedim.
hep başımda dursun istedim.
boğalma kızım, boğaldığın yere hızır yetişsin
desin istedim.
oğlum, çok ağlama annecim diyene kadar ağladım.
allah rahmet eylesin seni babannem.*
devamını gör...
9.
ölü civcivime dokunmuştum. hatta onu gömmüştüm. bana hayatım boyunca dokunan çok az şeyden biriydi. ağlamaktan gözlerim o kadar şişmişti ki gömerken dahi zar zor görüyordum. işte o zaman anladım: insan sevdiğini toprağa verirken ürpermiyormuş. aksine öyle büyük bir acıyla besleniyormuş ki, kendi de giresi geliyormuş o toprağın altına...
(bkz: lady d'arbanville).
(bkz: lady d'arbanville).
devamını gör...
10.
97 yazında dedem ölmüştü. buz gibiydi.
devamını gör...
11.
dokununca, öyle kolay konuşulmuyor.
devamını gör...
12.
asla yapamam derken anneannem öldüğünde haber geldi hemen gittik. yerde ölü bedeni, cenaze aracı bekleniyor. defalarca öptüm, sarıldım. onun o sıcaklığını hissedememek çok içimi acıttı ama... öyle işte. aklıma gelmezdi ama anneannemle imkanım olsa saatlerce kalırdım
devamını gör...
13.
ilk ve son defa yakın arkadaşımı toprağa koymadan önce yaptığım eylemdir. buz gibiydi eli. dolap gibi. ürkmüştüm. bacaklarım titremişti. o soğukluğu beni usutmustu.
devamını gör...
14.
eğer çok sevdiğiniz biriyse öldüğünün farkında olmazsınız hiçbir farkı yoktur sarılmanın, öpmenin. soğuk denilen bedenin soğuğunu bile hissedemezsiniz kalbinizdeki sıcaktan.
devamını gör...
15.
birkaç kez tecrübe ettiğim durumdur. garip bir his. birkaç saat önce o beden canlıydı ama şu an buz gibi. birkaç saat önce o beden hareket ediyordu, konuşuyordu, görüyordu, duyuyordu. fakat o an hiçbir şey yapmıyor sadece yatmış ve bembeyaz yüzü ifadesiz bir şekilde öylece duruyor.
devamını gör...
16.
ufak bir anımı anlatayım, eski oturduğum sitede, kilitlenmeyen bir panik odası vardı, her katta olurdu bu panik odası.
panik odasına girdiğinizde, sağ tarafında yangın tüpü vs, direkt kapının karşısında da, korkulukları olmayan bir asansör boşluğu.
benim bir üstümde oturan, x abi de gece hayatı olan, 40 larına merdiven dayamış bir abiydi, çok içer, gece 4 gibi şarkı söyleyerek gelir dairesine girerdi.
ben 6. katta oturuyordum, kendisini hep duyardım ben de gece uyumadığım için.
o gecelerden birinde yine o saatlerde onun sesini duydum, sonra kapı açılma sesinden sonra sesi kesildi, ama sesi kesilene kadar benim oturduğum kattan geldiğine o kadar çok emindim ki, şüphelendim ne oldu lan merdivenlerden mi düştü diye.
çıktım daireden apartmana, panik odasının kapısı açıktı, kapının önünde de bel çantası vardı.
panik odasından içeri girince olayı çaktım, adam asansör boşluğundan aşağı düşmüş, alkollü olduğunu biliyordum, muhtemelen kusmak için eğilirken dengesini kaybetmiş.
çünkü asansör boşluğunun pürüzlü sıvalı duvarlarında, kanlı et parçaları gibi şeylerin, belli bir kata kadar sürünmüş vaziyette olduğunu gördüm.
direkt koşarak zemin kata indim, panik odasının kapısını açtım, asansör boşluğu ile kapıcı dairesine bağlanan bir kısımda katlanmış ölü bedenini gördüm, adama temans ettim nabzı atıyor mu atmıyor mu diye.
boyun kısmı kaskatı taş gibi kesilmiş, muhtemelen ölenler, bir darbeden dolayı falan ölürken kaskatı kesiliyor bir kaç saat.
panik odasına girdiğinizde, sağ tarafında yangın tüpü vs, direkt kapının karşısında da, korkulukları olmayan bir asansör boşluğu.
benim bir üstümde oturan, x abi de gece hayatı olan, 40 larına merdiven dayamış bir abiydi, çok içer, gece 4 gibi şarkı söyleyerek gelir dairesine girerdi.
ben 6. katta oturuyordum, kendisini hep duyardım ben de gece uyumadığım için.
o gecelerden birinde yine o saatlerde onun sesini duydum, sonra kapı açılma sesinden sonra sesi kesildi, ama sesi kesilene kadar benim oturduğum kattan geldiğine o kadar çok emindim ki, şüphelendim ne oldu lan merdivenlerden mi düştü diye.
çıktım daireden apartmana, panik odasının kapısı açıktı, kapının önünde de bel çantası vardı.
panik odasından içeri girince olayı çaktım, adam asansör boşluğundan aşağı düşmüş, alkollü olduğunu biliyordum, muhtemelen kusmak için eğilirken dengesini kaybetmiş.
çünkü asansör boşluğunun pürüzlü sıvalı duvarlarında, kanlı et parçaları gibi şeylerin, belli bir kata kadar sürünmüş vaziyette olduğunu gördüm.
direkt koşarak zemin kata indim, panik odasının kapısını açtım, asansör boşluğu ile kapıcı dairesine bağlanan bir kısımda katlanmış ölü bedenini gördüm, adama temans ettim nabzı atıyor mu atmıyor mu diye.
boyun kısmı kaskatı taş gibi kesilmiş, muhtemelen ölenler, bir darbeden dolayı falan ölürken kaskatı kesiliyor bir kaç saat.
devamını gör...
17.
dokunursun, yıkarsın, hatta üzerine toprak bile atarsın en sevdiğin de olsa. bir gün aynısını sana da yapacaklar.
devamını gör...
18.
tek kelime ile soğuk.
dokundum. hatta konuşmasını bekledim. çok bekledim.
beklediğimle kaldım.
yani desteğin gerek muhterem hayalet.
dokundum. hatta konuşmasını bekledim. çok bekledim.
beklediğimle kaldım.
yani desteğin gerek muhterem hayalet.
devamını gör...
19.
demir tutmak gibi his...
devamını gör...
20.
dokunduğun kişi sevdiklerinden biriyse o an onun ölü bir beden olduğunun farkında olmazsın. orada yatan senin canından bir parça ve yıllar sonra keşke doyasıya dokunsaydım da dersin.
devamını gör...