orta çağ

şuanki türkiyeden daha demokratik bir dönem.

sanıldığının aksine orta çağ, öylesine karanlık bir dönem değildi; daha doğrusu avrupa'da sadece batı taraf olan katoliklerin olduğu yer karanlıktı, doğu taraf olan ortodokslarda ise bölgesel bir rönesans vardı. islam'ın altın çağı denilen dönem ise aslında antik yunan eserlerinin arapça'ya çevrilmesinden başka bir şey değildir ve sözde kutsal kitaplarla hiçbir alakası yoktur. elbette orta çağ, avrupa için önceli roma imparatorluğu'ndan daha karanlık bir dönemdi.
tarih kitaplarında en çok okuduğumuz cümlelerden birisi de sultan 2. mehmet'in 1453'te istanbul’un fethi'nden sonra osmanlı'dan kaçan bazı yunan bilginlerin italya'ya giderek rönesans hareketlerini başlatmasıdır. sadece bu bilgi bile orta çağ'ın öyle abartıldığı gibi karanlık bir dönem olmadığıdır, eğer bir karanlık varsa da sadece katolikleri ilgilendirdiğidir. zaten bilindiği üzere haçlı seferleri'ni de katolikler yapmıştır. (bkz: istanbul'da latin külahındansa türk sarığını tercih ederiz)

batı için bok çukuru olan, islam medeniyeti için altın çağın yaşandığı dönem.

ortaçağda bir hükümdar şehirden içeri girerken kendisini namuslu genç kızlar değil, iffetsiz kadınlar karşılarlardı. hükümdar ve maiyeti ile temas etmek başlarına bazı işler açabileceği için, kadınlar bundan çekinirlerdi.