#ödüllü filmler
orijinal adı: oslo, 31. august
yönetmen koltuğunda joachim trier'ın yer aldığı 2011 yapımlı dram filmidir. oslo üçlemesinin ikinci filmi olarak geçmektedir. uyuştucu bağımlılığını yenebilmek için tedavi gören anders, buna bir süre ara vermiştir ve sonrasında yaşadığı bir günü anlatmaktadır.
film, imdb'den 7,6/10 oy almıştır.
yönetmen koltuğunda joachim trier'ın yer aldığı 2011 yapımlı dram filmidir. oslo üçlemesinin ikinci filmi olarak geçmektedir. uyuştucu bağımlılığını yenebilmek için tedavi gören anders, buna bir süre ara vermiştir ve sonrasında yaşadığı bir günü anlatmaktadır.
film, imdb'den 7,6/10 oy almıştır.
*amanda ödülleri( 2012) / en iyi yönetmen / en iyi kurgu
*bofca ödülü (2012) / en iyi yabancı film
*altın zeytin ağacı ödülü (2012) / en iyi avrupa filmi
*ıcs ödülü (2013) / en iyi uyarlama senaryo
*lizbon ve estoril film festivali özel mansiyon ödülü (2011)
film, toplam 19 ödüle sahiptir.
*bofca ödülü (2012) / en iyi yabancı film
*altın zeytin ağacı ödülü (2012) / en iyi avrupa filmi
*ıcs ödülü (2013) / en iyi uyarlama senaryo
*lizbon ve estoril film festivali özel mansiyon ödülü (2011)
film, toplam 19 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "mahidevridevran" tarafından 04.12.2020 00:18 tarihinde açılmıştır.
1.
öncelikle bu filmle ilgili uzun bir yazı yazacağım bunun sözünü vererek kısa bir kaç bir şey söylemek istiyorum.
4 sene falan önce sanırım bu filmi ilk izlediğimde bir gün bu filmi izlerken intihar etmeyi, film bitmeden de ölmeyi planlıyordum. sonuçta o cafede oturan mutsuz insanlardan biri de benim.
şu an durum farklı tabi...cafede geçen o replik bence aynı zamanda harika bir bucket list ve tamamlamak istiyorum
işte o bucket list
evlenip çocuk yapmak istiyorum.
dünyayı dolaşmak, bir ev almak
romantik tatillere gitmek, gün boyu
sadece dondurma yemek istiyorum.
başka ülkelerde yaşamak.
ideal kiloma inip orada kalmak.
harika bir roman yazmak.
eski arkadaşlarla haberleşmek.
bir ağaç dikmek istiyorum.
nefis bir akşam yemeği hazırlamak.
kendimi başarılı hissetmek.
buz banyosu yapmak, yunuslarla yüzmek.
gerçek bir doğum günü partisi vermek.
yüz yaşına kadar yaşamak.
ölene dek evli kalmak.
bir şişede coşkulu bir mesaj yollayıp,
aynı derecede ilginç bir cevap almak.
tüm korkularımın üstesinden gelmek.
bütün gün bulutları izleyerek yatmak.
antikalarla dolu eski bir ev almak.
bir maratonu sonuna dek koşmak.
harika bir kitap okuyup, güzel
cümleleri hayatım boyunca hatırlamak.
hislerimi yansıtan
harika resimler yapmak.
bir duvarı sevdiğim resimlerle
ve sözcüklerle kaplamak.
sevdiğim dizilerin
tüm sezonlarına sahip olmak.
önemli bir konuya dikkat çekip,
insanların beni dinlemesini sağlamak.
paraşütle atlamak, helikopter kullanmak,
çırılçıplak yüzmek.
her gün aradığım türden
iyi işi bulmak.
romantik ve eşsiz bir evlenme
teklifi almak. gece açık havada uyumak.
besseggen dağına tırmanmak, bir filmde
ya da ulusal tiyatroda rol almak.
piyangoda milyon kazanmak.
faydalı işler yapmak.
ve sevilmek istiyorum.
4 sene falan önce sanırım bu filmi ilk izlediğimde bir gün bu filmi izlerken intihar etmeyi, film bitmeden de ölmeyi planlıyordum. sonuçta o cafede oturan mutsuz insanlardan biri de benim.
şu an durum farklı tabi...cafede geçen o replik bence aynı zamanda harika bir bucket list ve tamamlamak istiyorum
işte o bucket list
evlenip çocuk yapmak istiyorum.
dünyayı dolaşmak, bir ev almak
romantik tatillere gitmek, gün boyu
sadece dondurma yemek istiyorum.
başka ülkelerde yaşamak.
ideal kiloma inip orada kalmak.
harika bir roman yazmak.
eski arkadaşlarla haberleşmek.
bir ağaç dikmek istiyorum.
nefis bir akşam yemeği hazırlamak.
kendimi başarılı hissetmek.
buz banyosu yapmak, yunuslarla yüzmek.
gerçek bir doğum günü partisi vermek.
yüz yaşına kadar yaşamak.
ölene dek evli kalmak.
bir şişede coşkulu bir mesaj yollayıp,
aynı derecede ilginç bir cevap almak.
tüm korkularımın üstesinden gelmek.
bütün gün bulutları izleyerek yatmak.
antikalarla dolu eski bir ev almak.
bir maratonu sonuna dek koşmak.
harika bir kitap okuyup, güzel
cümleleri hayatım boyunca hatırlamak.
hislerimi yansıtan
harika resimler yapmak.
bir duvarı sevdiğim resimlerle
ve sözcüklerle kaplamak.
sevdiğim dizilerin
tüm sezonlarına sahip olmak.
önemli bir konuya dikkat çekip,
insanların beni dinlemesini sağlamak.
paraşütle atlamak, helikopter kullanmak,
çırılçıplak yüzmek.
her gün aradığım türden
iyi işi bulmak.
romantik ve eşsiz bir evlenme
teklifi almak. gece açık havada uyumak.
besseggen dağına tırmanmak, bir filmde
ya da ulusal tiyatroda rol almak.
piyangoda milyon kazanmak.
faydalı işler yapmak.
ve sevilmek istiyorum.
devamını gör...
2.
yapım yılı 2011, yönetmeni joachim trier olan, cannes'da galası yapılan film. rehabilitasyon kliniğinde kalan ve iyileşme sürecinin bir parçası olarak şehre dönen karakterimizin oslo'da bir gününü izleriz. başrol oyuncusunun ismi filmde oynadığı karakterinkiyle aynıdır. (bkz: anders danielsen lie) bu abimiz aynı zamanda müzisyen ve tıp doktorudur da.
devamını gör...
3.
ana karakterle benzer bir ruh halindeyken izlediğimden olsa gerek çok beğendiğim bir filmdi. 31 ağustos bildiğiniz gibi yazdan sonbahara geçiştir bizim karakterimiz de işte tam bu günde rehabilitasyon kliniğinden iş başvurusu bahanesiyle bir gün izin alarak dışarı çıkmış oslo'ya geri dönmüştür. gün boyunca vazgeçmekle devam etmek arasında kalan karakterin yaşadığı gerilim ve ikilemlere şahit oluyoruz. anders, asla gerçekten dinlenmediği, anlaşılmadığı ve yaşamın da ölüm kadar anlamsız olduğuna karar verdiği için var olmakla yok olmak arasında fark göremediği bir durumdadır. hiçbir şey elde edemeden artık orta yaşlara gelmiş ve kendini çaresiz hissetmektedir. anders, bütün bu çaresizlikler karşısında öyle gülümsemektedir ki izleyen ve en azından birkaç benzer düşünceye sahip bir kişinin bütün bu acıyı hissetmemesi mümkün değil.
film aslında oslo üçlemesinin ikinci filmi. üçlemede bir hikaye devamlılığı yok yani filmler birbirinden kopuk ama bütün filmlerde aynı karakter oynuyor. o nedenle ben karakterin ufak bir devamlılığı varmış gibi izledim daha keyifli ve anlamlı oldu ayrıca filmlerde yönetmen ve senaryonun gelişimi de bunla paralel gitmiş o yüzden sırasıyla izlemenizi tavsiye ederim.
ı want someone to feel sorry for me
film aslında oslo üçlemesinin ikinci filmi. üçlemede bir hikaye devamlılığı yok yani filmler birbirinden kopuk ama bütün filmlerde aynı karakter oynuyor. o nedenle ben karakterin ufak bir devamlılığı varmış gibi izledim daha keyifli ve anlamlı oldu ayrıca filmlerde yönetmen ve senaryonun gelişimi de bunla paralel gitmiş o yüzden sırasıyla izlemenizi tavsiye ederim.
ı want someone to feel sorry for me
devamını gör...
4.
oslo 3'lemesinin ikinci (ve bence en iyi ) filmi. norveç'li yönetmen joachim trier tarafından 2011 yılında çekildi. 3lemenin bir diğer filmi olan (bkz: reprise) den 5 yıl sonra çekildi. ilk filmdeki ana karakteri oynayan kişi yine baş rolde. (anders danielsen lie)
ben bu 3'lemeyi son film ile fark ettim. 2021 yılının en dikkat çekici filmlerinden biri olan dünyanın en kötü insanı filmi meğersem oslo 3lemesinin son filmiymiş. öyle olduğunu öğrenince hemen diğer filmleri de izledim. bu 3 film arasından en sevdiğim kesinlikle oslo, 31 ağustos oldu.
filmde varoluşçu felsefeden esintiler dolu. genel olarak bahsetmem gerekirse, ana karakter, anders, bir bağımlı. bir rehabilitasyon merkezinde tedavi görmekte. bir süre sonra tedavisi tamamlanmış olacak ve tekrar hayata karışacaktır. dışarıdaki temiz hayatına devam edebilmesi için kendisine uygun bir iş görüşmesi bile ayarlanmıştır. (bir dergide editör yardımcılığı) ve anders, 1 günlüğüne hem iş görüşmesi yapmak hem de kız kardeşini görmek ve arkadaşlarıyla iletişe geçmek için rehabilitasyon merkezinden ayrılır. işte film aslında o 1 günü içeriyor. ancak o 1 günde biz andersle birlikte hayatın anlamı, neden yaşıyoruz, yaşamın bir amacı var mı, bağımlılıklar, evlilik, otantik yaşam mı yoksa konformist bir yaşam mı daha anlamlı gibi konuları yaşıyoruz.
1 gün, andersle, oslo'da turluyor ve kuzeyin muhteşem manzaralarını adeta yaşıyoruz.
tabi ki son sahne çok dramatik... ama benim için daha dramatik bir sahne varsa o da andersin kafede kardeşini beklerken kulak misafiri olduğu konuşmalar. buraya yazmayacağım ama siz izlediğinizde hangi sahne olduğunu ve ne demek istediğimi anlayacaksınız.
ben bu 3'lemeyi son film ile fark ettim. 2021 yılının en dikkat çekici filmlerinden biri olan dünyanın en kötü insanı filmi meğersem oslo 3lemesinin son filmiymiş. öyle olduğunu öğrenince hemen diğer filmleri de izledim. bu 3 film arasından en sevdiğim kesinlikle oslo, 31 ağustos oldu.
filmde varoluşçu felsefeden esintiler dolu. genel olarak bahsetmem gerekirse, ana karakter, anders, bir bağımlı. bir rehabilitasyon merkezinde tedavi görmekte. bir süre sonra tedavisi tamamlanmış olacak ve tekrar hayata karışacaktır. dışarıdaki temiz hayatına devam edebilmesi için kendisine uygun bir iş görüşmesi bile ayarlanmıştır. (bir dergide editör yardımcılığı) ve anders, 1 günlüğüne hem iş görüşmesi yapmak hem de kız kardeşini görmek ve arkadaşlarıyla iletişe geçmek için rehabilitasyon merkezinden ayrılır. işte film aslında o 1 günü içeriyor. ancak o 1 günde biz andersle birlikte hayatın anlamı, neden yaşıyoruz, yaşamın bir amacı var mı, bağımlılıklar, evlilik, otantik yaşam mı yoksa konformist bir yaşam mı daha anlamlı gibi konuları yaşıyoruz.
1 gün, andersle, oslo'da turluyor ve kuzeyin muhteşem manzaralarını adeta yaşıyoruz.
tabi ki son sahne çok dramatik... ama benim için daha dramatik bir sahne varsa o da andersin kafede kardeşini beklerken kulak misafiri olduğu konuşmalar. buraya yazmayacağım ama siz izlediğinizde hangi sahne olduğunu ve ne demek istediğimi anlayacaksınız.
devamını gör...
5.
beni ilk film reprise ve son film dünyanın en kötü insanı kadar etkilemedi. evet yine çok güzeldi ama diğerlerine göre biraz daha sönük kalmıştı.
ana karakterin uyuşturucu bağımlısı olup tedavi görmesi ama hayata artık katlanamaması bana çok geçmedi. ayrıca ilk filmden tanıdığımız anders danielsen lie keşke bu filmde başrol olmasaydı. hoşuma gitmedi iki filmde izlemek. beğenmememde bunun da etkisi olabilir. diğerinde daha başarılı bulmuştum. belki de bende bir sorun vardır. uzman değilim sonuçta. yine de izlediğim için mutluyum. insanın canına kıymasının da ne kadar zor olduğunu tekrar görmüş oldum. ne kadar bu hayattan nefret etsek de yaşama içgüdüsü yakamızı bırakmıyor.
filmin sonu izleyiciye bırakılmış olsa da ben karakterin intihar ettiğini düşünüyorum. açık açık gösterilmemesi ama sona hazırlık çok güzel çekilmişti. en beğendiğim kısım da bu oldu zaten.
ana karakterin uyuşturucu bağımlısı olup tedavi görmesi ama hayata artık katlanamaması bana çok geçmedi. ayrıca ilk filmden tanıdığımız anders danielsen lie keşke bu filmde başrol olmasaydı. hoşuma gitmedi iki filmde izlemek. beğenmememde bunun da etkisi olabilir. diğerinde daha başarılı bulmuştum. belki de bende bir sorun vardır. uzman değilim sonuçta. yine de izlediğim için mutluyum. insanın canına kıymasının da ne kadar zor olduğunu tekrar görmüş oldum. ne kadar bu hayattan nefret etsek de yaşama içgüdüsü yakamızı bırakmıyor.
filmin sonu izleyiciye bırakılmış olsa da ben karakterin intihar ettiğini düşünüyorum. açık açık gösterilmemesi ama sona hazırlık çok güzel çekilmişti. en beğendiğim kısım da bu oldu zaten.
devamını gör...
6.
bir ritüel olarak cumartesi gün tekrar izlenecek olan bağımlılığı, bağımlılığın neden olduğu yıkımları,varoluşsal krizleri, hayata tutunama, büyüyeme gibi durumları anlatan norveç yapımı drama filmi. konu bağımlılık olduğunda akla gelen ilk filmlerden olan requiem for a dream kadar sarsıcı ve tempolu değil ancak derinlik açısından çok daha iyi olabilir bence.
karar değişikliği editi: sadece oslo, 31 august'u izlemeyerek ritüelin ağırlığını artıracağım. belki de varoluşsal krizlerin en yakışacağı şehirlerden biri olan oslo'da joachim trier'in çektiği ve 2021 yılında bitirdiği üçlemeyi sırayla izlemeye niyetlendim. ilk iki film tekrar izlenecek, son film ilk defa izlenecek. umarım bu geceden sağ çıkabilirim sözlük. *
üçlemeyi de şuraya iliştireyim.
reprise -2006
oslo, 31 august - 2011
the worst person in the world - 2021
karar değişikliği editi: sadece oslo, 31 august'u izlemeyerek ritüelin ağırlığını artıracağım. belki de varoluşsal krizlerin en yakışacağı şehirlerden biri olan oslo'da joachim trier'in çektiği ve 2021 yılında bitirdiği üçlemeyi sırayla izlemeye niyetlendim. ilk iki film tekrar izlenecek, son film ilk defa izlenecek. umarım bu geceden sağ çıkabilirim sözlük. *
üçlemeyi de şuraya iliştireyim.
reprise -2006
oslo, 31 august - 2011
the worst person in the world - 2021
devamını gör...