1.
var bunlar dizisinde geçen bir fantezi çeşididir. oslo smacının gerçekleşebilmesi için kadın kişisinin büyük elleri, 1.85’ten uzun boyu, esnek bir vücudu olması şarttır. tavanda ayna olmamalıdır.
devamını gör...
2.
yapılması zordur, öyle herkes yapamaz. 1.82'den uzun hatunlar yazsın, ben çilek ve pasta kreması ayarlarım.
devamını gör...
3.
oslo smacı. öncelikle bu bir eylem değildir, bu bir mucizedir. ve şimdi toplanın köftehorlar piyasadaki en detaylı oslo smacı ritüelinin nasıl gerçekleşebileceğini anlatiyorum.
kadın 1.82. ama öyle uzun topukluyla zar zor değil, kendi kendine gökdelen gibi dikilmiş. elleri? voleybolcu eli dedik mi zaten orada bir susulur. parmaklar raket gibi, eli kaldırsa güneşe dokunur. bu kadının elleriyle sana çay koyması bile başlı başına bir törendir.
eylem için şartlar net. koridor koşuya elverişli olacak. halı kaymamalı, ama çok da tutmamalı. bu kısım ritüelin başlangıç çizgisi sayılır.
evin güney cephesinden alınan güneş, oslo smacının ruhudur. o ışık 15.30 ile 16.00 arasında odaya düşmezse, yapmayacaksın kardeşim, günah olur heder olur. o ışık olmazsa bütün anlam gider. çünkü o ışık aynaya vuracak, ayna duvarda öyle bir yerde asılı olacak ki tavanla zemin arasında tam ortada! hani lazer terazisiyle ölçülüp japon ustalara taktırılmış gibi. aynaya güneş vuracak, o yansıma da kadınla erkeğin o kutsal anda birleştiği noktayı aydınlatacak. şimdi bu kısmı detaylı anlatmayayım sözlük kurallarını hiçe saymayalım durduk yere.
evet tabi bir de oslo smaçı için malzeme de önemli. 2 kilo çilek. yarım kilo olur mu? olmaz. 2 olacak. pastacı kreması ev tipi değil, bildiğin pastane kreması olacak. üzeri köpürmeyecek, ama akacak. üzerine şiir yazılabilecek kıvamda olacak. bunların da ne işe yaradığını yazmama gerek yok sanırım. bilmeyen de varsa hemen bu başlıktan çıkıp üstteki yazar hakkında bilmem ne başlıklarına geçsin bir zahmet.
duvarlar? akrilik boya olacak çünkü oslo smac iz bırakmaz. çünkü leke varsa oslo değildir. gerçek oslo smacı, evde bir iz bırakmaz ama kalpte külliyat yapar.
ve oslo smacı bir erkeğin hayatında bir kere gerçekleşir, belki de hiç gerçekleşmez. yani kimi insan everest’e tırmanır, kimi hacıya gider, kimi norveç'e gidip fiyort izler... ama oslo smacını yaşamak? o bambaşka. o anlatılmaz, yaşanır bile denmez. çünkü yaşanamaz çoğu zaman. nadir görülen bir doğa olayı gibidir. yaşayabilenler seçilmiş kadim kişilerdir.
bir de şu var; oslo smacını neredeyse çoğu kadın bilmez ve siz hazırlık yapmaya başlayınca kadın "ay çok saçma" diyorsa hemen bırak. çünkü bu iş ciddi bir ritüel. dalga geçeni kaldırmaz. oslo, saygı ister.
yani köftehorlar oslo smacını yaşadıysan anlatma. yaşamadıysan da hayal etme. çünkü ya çıldırırsın ya da bir daha hayal kuramazsın.
kadın 1.82. ama öyle uzun topukluyla zar zor değil, kendi kendine gökdelen gibi dikilmiş. elleri? voleybolcu eli dedik mi zaten orada bir susulur. parmaklar raket gibi, eli kaldırsa güneşe dokunur. bu kadının elleriyle sana çay koyması bile başlı başına bir törendir.
eylem için şartlar net. koridor koşuya elverişli olacak. halı kaymamalı, ama çok da tutmamalı. bu kısım ritüelin başlangıç çizgisi sayılır.
evin güney cephesinden alınan güneş, oslo smacının ruhudur. o ışık 15.30 ile 16.00 arasında odaya düşmezse, yapmayacaksın kardeşim, günah olur heder olur. o ışık olmazsa bütün anlam gider. çünkü o ışık aynaya vuracak, ayna duvarda öyle bir yerde asılı olacak ki tavanla zemin arasında tam ortada! hani lazer terazisiyle ölçülüp japon ustalara taktırılmış gibi. aynaya güneş vuracak, o yansıma da kadınla erkeğin o kutsal anda birleştiği noktayı aydınlatacak. şimdi bu kısmı detaylı anlatmayayım sözlük kurallarını hiçe saymayalım durduk yere.
evet tabi bir de oslo smaçı için malzeme de önemli. 2 kilo çilek. yarım kilo olur mu? olmaz. 2 olacak. pastacı kreması ev tipi değil, bildiğin pastane kreması olacak. üzeri köpürmeyecek, ama akacak. üzerine şiir yazılabilecek kıvamda olacak. bunların da ne işe yaradığını yazmama gerek yok sanırım. bilmeyen de varsa hemen bu başlıktan çıkıp üstteki yazar hakkında bilmem ne başlıklarına geçsin bir zahmet.
duvarlar? akrilik boya olacak çünkü oslo smac iz bırakmaz. çünkü leke varsa oslo değildir. gerçek oslo smacı, evde bir iz bırakmaz ama kalpte külliyat yapar.
ve oslo smacı bir erkeğin hayatında bir kere gerçekleşir, belki de hiç gerçekleşmez. yani kimi insan everest’e tırmanır, kimi hacıya gider, kimi norveç'e gidip fiyort izler... ama oslo smacını yaşamak? o bambaşka. o anlatılmaz, yaşanır bile denmez. çünkü yaşanamaz çoğu zaman. nadir görülen bir doğa olayı gibidir. yaşayabilenler seçilmiş kadim kişilerdir.
bir de şu var; oslo smacını neredeyse çoğu kadın bilmez ve siz hazırlık yapmaya başlayınca kadın "ay çok saçma" diyorsa hemen bırak. çünkü bu iş ciddi bir ritüel. dalga geçeni kaldırmaz. oslo, saygı ister.
yani köftehorlar oslo smacını yaşadıysan anlatma. yaşamadıysan da hayal etme. çünkü ya çıldırırsın ya da bir daha hayal kuramazsın.
devamını gör...