ota boka kuantum kelimesi sıkıştırmak

çok havalı görünme çabasının sonucudur. kuantum dedin mi vaaaaaawwwwwwwwww.
kuan sensin tum da ta da da tum.

modern dünyanın yeni hastalığıdır. kimsenin bilim nedir ondan haberi yok ama herkes bilim adamı formunda terminolojik kelimeler kullanıyor. sorsanız, hiç biri kullandıkları kelimelerin açılımlarını ve anlamlarını gerçekten bilmez ama cümle içerisinde ağızlarını yaya yaya kullanırlar. enteresan.

gerçekten sinir bozucu bir durum ve buna benzer bir konuyu askerlik yaparken yaşadım. şimdi yazacaklarım bir askerlik anısıdır. okuyacak olan kişileri önceden uyarayım.

gemlik lisesinde açtığımız mehmetçik dersanesini teftiş eden kurmay albay her şeyi inceleyip dersane komutanı olduğum için beni her şey için fırçaladıktan sonra koridorda sohbet etmek için yanına çağırdı.

quantum fiziğini bilip bilmediğimi sordu. bilmiyorum dedim. anlatayım dedi. anlattı bir şeyler. belli ki o da bilmiyordu. bana, onun için bir makale yazacağımı söyledi. emredersiniz, dedim. sonra aklıma geldi, fizik mezunu çok zeki bir kısa dönem vardı dershanede derse giren. komutana söyledim.

komutan çağırdı onu da. quantum bilip bilmediğini sordu. elbette ki o da bilmiyorum dedi. anlatayım, dedi komutan. anlattı. belli ki hala bilmiyordu. quantum ile ilgili makale yazacaksın, dedi. emredersiniz dedi fizikçi asker kardeşim.

ama kendisi tam bir çakal olduğu için şöyle bir öneri getirdi:

- insan olun biraz komutanımla birlikte hemen yazarız komutanım.

böylelikle iş bana da yıkılmış oldu.

komutan dedi ki bize:

- genelkurmay başkanı bu aralara sürekli quantum fiziği ile kitaplar okuyor. siz de quantum fiziği ile ilgili bir makale yazacaksınız. burası askeri veteriner okulu olduğu için de yetiştirdiğimiz köpek takımları ile quantum fiziğini bir araya getirip yazacaksınız.

- emredersiniz komutanım.

makalenin başlığı quantum fiziği ve köpek takımlarının teşkili oldu.

biz yazmaya başladık. yani fizikçi arkadaş yazdı ben de yardım ettim. on gün uğraştık.

bir gün komutan aradı beni. yarın yazıyı teslim edeceğimizi söyledi. ben de fizikçi arkadaşı aradım hemen. şöyle bir konuşma geçti aramızda:

- alo
- buyur abi.
- ne abisi oğlum, teğmen insan olun biraz ben.
- abi ben terhis oldum, sana kolay gelsin.
- makale ne oldu?
- abi ben artık sivilim, emir düştü, sen hallet artık.

dünya başıma yıkıldı. ne yapacağımı şaşırdım. ki tam o anda fizikçi arkadaştan mesaj geldi.

abi makale bitti, masana bıraktım gitmeden. teşekkür ederim her şey için.

hemen makaleyi aldım, komutana koştum. teslim ettim. selamı verdim. çıktım.

bir süre sonra makale genelkurmay dergisinde yayımlandı. bu benim dördüncü makalem olmuştu dergide yayımlanan. makalenin altında isim olarak ise topçu kurmay albay x yazıyordu.

o günlerde alayda bütün komutanlar quantum da quantum diye gezdiler. komutanlar alay komutanına güzel görünmek için, alay komutanı da genelkurmay başkanına.

ben hala bilmiyorum quantumun ne olduğunu.

bu quantum işini buradan ne sebepten amerikaya hicret ettiğini bilmediğim ama üst düzey devlet erkanı ve siyasetçilerle de çok içli dışlı bir, neo-feylesof, neo-dinci, neo-mütefekkir, neo-din alimi adamın teki icad etti, sanıyorum o zaman amerikada bu konu tv'lerde çok konuşulduğu için oradan etkilenip kitaplarında yazıyordu, ama kitaplarını okuduğumda adamın aslında quantumdan zerre kadar anlamadığını ama atraksiyonel olmak adına bazı dini konuları quantum yoluyla kendi kafasına göre yorumlamaya çalıştığını görüyordum, zaten pek tutmadı veya umduğunu bulamadı ki, o da bu quantum işlerini bıraktı, en son gördüğümde şarkı sözleri yazıyordu, hayli meşhur şarkıcı bir muhibbanı vardır, o da bunun şiirlerini kah besteliyor, kah söylüyor vs. eğer quantumu öğreneceksen müracaat ; karl pribram.

sonradan gelen ; yerinizde olsam carl sagan dan da uzak dururum, felsefeci adamlar sadece kafa ağrıtır.