öz eleştiri;kişinin kendi düşünce ve davranış şeklini eleştirme durumudur.

kimileri bu konuda daha gaddar olabiliyor. dışarıya gayet ılıman olurken,kendisini şöyle kötü, böyle berbat, böyle iğrenç..ha bir de şöyle diyerek hakaret içeren kelimeler ile kendilerini duvardan duvara çarpıyorlar.*

yapman guzum,hepiniz değerlisiniz.

rahatsız ukdesi
devamını gör...
tasvip etmediğim davranıştır. ukala olmamalı herkes ama kendini de yerden yere vurmamalıdır. sonuç itibariyle kendi kendimizden başka kimse yok, kendimizin değerini bilmeyiz narsist olmadan.

ayarı tutturduk mu tamamdır bu iş.
devamını gör...
"zehri de, şifayı da belirleyen dozudur." en güzel davranışların bile aşırısı zarar
devamını gör...
en çok sevdiğim şeylerden biri olabilir, aynı zamanda da bana en çok zarar veren şey.

kendimi olumsuz anlamda eleştirmeyi bir tür farkındalıktan ziyade günlük aktivite olarak yapıyorum, gün sonu değerlendirmesi gibi.
ve eleştiriler o kadar uzuyor ki en son kendimle tartışmaya başlıyorum birçok konuda.

asıl benliğim mental darp olayını gerçekleştirirken içimdeki hâlâ ölememiş küçük kız da üzerine çok geldiğimi falan anlatmaya çalışıyor mesela.
tam anlatırken lafını kesip bir kere daha zorbalıyorum.
konuşmasına fırsat vermiyorum çünkü kendim hakkında olumlu bir şey düşünmeye başlayacağım zaman algılarım bir yerde sinyal veriyor sanki.
kendimi sevmeyi hak edebilmem için daha farklı biri olmam gerektiği sinyali.

bir tür düşmanlıktan kimse beni benden daha fazla sevmemeyi başaramasın istiyorum galiba.
insanların benim hayatıma etki etmelerini en düşük düzeye indiriyorum kendimce.
sonuç olarak en çok zararı yine ben kendime veriyorum, kendime zarar verdikçe kendimi her açıdan daha da iyi tanıyorum, tanıdıkça sevmediğim daha fazla özellik buluyorum ve birazcık daha fazla zarar veriyorum derken öyle yuvarlanıyoruz işte.

olumlu eleştirilerde de bulunduğum olsa da fazlasıyla az, birçoğu aklımda bile kalmıyor.

yine de bugün kendime düşmanca bir tavır takınmayacağım, dinlensin biraz çocuk.
sonra hallederim o işi.
devamını gör...
ölümlü dünya gerek yok kendini fazla üzmeye..
devamını gör...
müslüm gürses dinleyip kendini jiletlemek.
yo yapmayın bunu, olmaz.
devamını gör...
bir insana kendinden daha fazla zararı kimse veremez. kendini en iyi kendin bileceğinin farkında olduğundan düşündüğün her şeyin haklılık payının yüzde yüz olduğuna emin olarak kendini yerden yere vurup durabilirsin.

hayatımın sıkıntılı bir döneminde bunu o kadar abarttım ki, bir vakit sonra durup kafamı kaldırdığımda, olayların temelindeki her şey bittikten sonra bile neden daha artık iyileşemediğimi sorgulamam gerekecek kadar çok yorulmuştum. en yakınımızdakilerin dahi bizi anlayamadığı yahut yıllar yılı eleştirmeye devam ettiği yerden kendi bilek gücünüzle çıkmadığınızda içine düştüğünüz o saçma çukurda debelenmenin adının gasp değil bildiğiniz katliam olması gerekiyor.

kendimizi sevip yeniden inşa etmenin yaşı olmadığı gibi sevilmeye, anlaşılmaya da izin verecek kadar gönül kırıntısını muhafaza edebilmenin mutluluğunu da tadabilmek gerekiyor.

hiçbir şey hiçbir zaman dört dörtlük olmayacak diye bardağı parça pinçik etmenin lüzumu yok,

su hayattır çünkü. *
devamını gör...
çocukluğumuzdan beri bizlere öğretilen önce kendimizi eleştirmemizdi. hatayı önce kendimizde aramaktı. aslında bu düşünce ideal bireylerden oluşan bir toplumda normal olan birşeydi. eskiden sokakta hafifçe çarpışan insanlar haklı olsalar bile önce diğer insandan özür dileyerek söze başlarlardı. hatalı olanlar ne yapardı söylemiyorum bile. ama artık bu düşünce ne yazık ki günümüzde geçerliliğini kaybetmiş durumda. çünkü artık insanlar çok kaba ve çok bencil. haksız durumda olsalar bile her zaman üste çıkmaya çalışıyorlar. insanlar artık bunu ne koşulda olursa olsun bir diğerini yok etme savaşı olarak görüyorlar. adeta bir survivor mücadelesi veriliyor. o nedenle baştaki o nezaket abidesi kişilikler günümüzde ezilmeye sindirilmeye mahkum oluyor. yıllar içerisinde bu durum o insanlara ruhsal zararlar veriyor. onun için bu özeleştiri durumlarını her zaman değil yerine göre ve dozunda yapmak zorunlu hale geldi. artık karşınızdaki kişilere göre tavır takınmak bir mecburiyet oldu.
devamını gör...
ınsanın kendisine bakışını, ebeveynlerinin bakışı belirler. "ten ve iz" de bunun böyle olduğunu söylüyordu yazar. sonrasında sürekli kendimi aşağılamanın, eleştirmenin aslında babamın bana karşı tavrı olduğunu keşfetmiştim. kendime onun bana davrandığı gibi davranıyordum. annemin de tavrı öyle pek sevecen değildi. böyle olunca da insan biri tarafından sevilince şaşırıyor, seni seven, ilgilenen birini bulunca bütün yaşamını ona feda edesin geliyor. bende ne gördü de sevdi acaba, ne güzel bir şeymiş diyorsun.

bunun farkına varmak meseleyi çözmüyor tabi: sevildiğin derin bağlar kurmak gerekiyor, başka bakışlarda kendini tanımaya, kurmaya çalışıyorsun. bir yerinden sonra üstesinden geliyorsun. otuz sekiz yaşımdayım ama hala aldığım bir iltifat, yaptığım bir şeyin beğenilmesinin etkisi bende hala çok büyük. dün bir yerde birisi "olduğum kişi olmaktan memnunum." dedi. peki ben? beni gerçekten sevdiğine, önemsediğine inandığım biri yoksa hayatımda bu soruya cevap vermek benim için zor gerçekten.
devamını gör...
aşkım kapışmak'ın dediği gibi, "başa çıkamıyorsan siktir et", evet tek yapmanız gereken şey bu aslında, ortada sorun morun kalmıyor.
devamını gör...
bunca sene yapmasaydım hayatım bambaşka olabilirdi hala olabilir ama hala darp ediliyorum.
devamını gör...
kendini darbedecek kadar eleştirmek özeleştiri olmaz ki. ortada bir mantık sorunu var bence.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"öz eleştiriyi abartıp kendini mental olarak darp etmek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim