papaz eriği

bol sulu ve iri olan bu erik türüne papaz eriği adı verilmiştir.

şüphesiz arz üzerine gönderilmiş en nadide meyvedir. yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar o’nu tesbih eder; o’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur.

imam eriğine çeviren makineden geçmemiş olan.

imam bayıldı sonrası yemek daha bir manidardır.

bugün ayıptır söylemesi kilosu elli liradan bir kilo aldım. normalde hayatta vermem o kadar para ama adam abla bi tat dedi. o nasıl bir eriktir ya? erik değil şiir namussuz…

makinesi çıktı hayla papaz rahip diyonuz.

caiz değil.

her sene mevsimi gelsin diye bekler, dişlerim kamaşıp ağrıyana kadar hunharca yerim. en en en sevdiğim meyvedir. benim gibi fazla yiyip dişleri rahatsız olanlar için kendim denemesem de bir bilgi bırakayım yeri gelmişken. söz konusu diş rahatsızlığını geçirecek tek şey, yediğiniz eriğin ağacından bir yaprak yemekmiş. aynı şey kayısı ve badem çağlası için de geçerli. çarşıdan pazardan aldığımız meyvelerin hangi ağaçtan geldiğini bilemediğimiz için deneme fırsatım olmadı tabi.

yaz mevsimi için şimdiden heveslendiğim enfes meyve.

yazın sıcağında böyle buzdolabında 1 gün bekleteceğim seni yeşil erik.
ben dışarıda sıcaktan buğulanmışken, sen çekirdeğine kadar buz gibi olacaksın.
sonra seni çıkartacağım dışarıya ve tam olarak 47 saniye bekleyeceğim.
üzerin çiylenecek, havadaki basık nem senin yemyeşil ve soğuk kabuğunda damla damla birikecek.
sonra tuza basacağım.
o buz gibi çiy damlalarına zar gibi tutunacak tuz billurları...
o ilk ısırıktan sonra ekşiliğin, mayhoşluğun tuzla beraber dağılacak ağzımda...

oyhşşş...

canınız çeksin diye horlatıyorum. teşekkürler cınım.

yaz ufaktan yaklaştığı için hortlaması gereken başlığa konu olan meyve.

bak bu eriği akşamdan önceyıkayıp sonra buzdolabına koyunca sabaha kadar buz gibi oluyo.

dışarı çıkarıp 2 dakika beklettiğinde üzeri hafif buğulanıyo ya...

hah işte, o haldeyken çankırı tuzuna gömüp, ekşi ve tuzlu bi şekilde sabah 2-3 tane kütür kütür yiyince o gün güzel geçiyo.