#ödüllü filmler
drama
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

wim wenders ın yönetmenliğini yaptığı 1984 yapımı dram-yol filmi. eski bir film olması yanıltmasın.muhteşem görüntü yönetmenliği, müzikleri , hikaye anlatımı ve oyuncululuklarıyla enfes bir film.
devamını gör...
yoğun tavsiye üzerine izlediğim fakat üzülerek bildirmeliyim ki derinliğini hissedemediğim film. güzel bir dram filmi olabilir fakat yavaş ve akıcı olmayan bir filmdi. güzel ve izlemesi hoş sahneleri vardı fakat genel olarka filmi benimseyemedim. yine de bu türde filmler izlemeyi sevenler için güzel bir alternatif olabilir. iyi seyirler
devamını gör...
1984 yapımı win wenders başyapıtı filmdir.
filmde, sıradan görünümü ve kırmızı şapkasıyla texas çöllerinde durmadan ve umutsuzca yürüyen travis'in sessiz sedasız akıp giden varoluşsal savaşını izliyoruz. travis'in bu amaçsız gibi görünen yürüyüşü, hem filmdeki diğer karakterler için hem de izleyici için anlamlandırılması güç ve merak uyandıran bir tavırdır. insanın içsel savaşına, diğer insanların aslında öteden beri süregelen etkisiz izleyiciliğidir bu, bir bakıma. amerikan rüyası, reklam sektörüyle yaratılan yapay ihtiyaçlar ve sanal yaşamlar, duygulardan ve insani özden arındırılmış bedenlerimizin ticari alışverişlere konu araç metası. film, adındaki imgesel anlamıyla travis'in bir anlam veya anlamsızlık dünyasıyla başka bir anlam dünyası arasında kendini arayan yolculuğunda, çokça kullandığı yansıtıcı araç ve ayna metaforlarıyla, izleyiciye de bir kendini gözden geçirme niyetini hissettiriyor. para ihtiyacının, hayatlarımızı esir alan sonsuz arayışında, bizden aldıklarını yerine koyabilecek adil bir bedelinin gerçekten olup olmadığını görüyoruz. kavşaklar, yollar, sonsuz seçenekler sunan hayatın sözde cömertliğine karşı, seçme özgürlüklerimizin de gerçekten sonsuz bir serbestliğe sahip olup olmadığını görüyoruz. annelerimizle babalarımızın seviştikleri yerle başlayan varoluşsal imgemiz; duygularımız, seslerimiz, hikayelerimizle cihazların kablolarına, eletronik/kağıt sayfalara, sembollere, kaybolmadan tutunabileceğimiz hep bir yerlere sinme çabamız...
filmin çekildiği 80'li yıllar, bu kadar teknoloji hurdalığına dönüştüğümüz milenyum dünyasının henüz ilk dönemleri. bu yönüyle şimdiki seyrinin çok daha kapsamlı ve net anlamlara tekabül etmesi de sinemanın, hikayeleriyle dönem filmi olması kadar, argümanları ve izleyici hazırbulunuşluğu ile de dönemsel bir nitelik barındırabildiğini de gösteriyor.
güzel filmdir.
devamını gör...
yönetmen koltuğunda wim wenders bulunan, birçok insanın "izlediğim en iyi filmlerden birisi, mutlaka izle..." diyerek beni tuhaf bi beklenti içerisine soktuğu, izledikten sonra ilk kez övülen bir filmin gerçekten güzel, hatta çok ama çok güzel olduğunu düşünmemi sağlamış, beni manzaraları ile bi hayli doyurmuş, bazı sahneler ile güldürmüş, bazı sahneler ile içimi ısıtmış, bazı yerlerde ise gözlerimi dolduracak kadar üzmüş bu filmden bahsetmem gerekiyor size...

karakterimiz travis bir tık kafayı kırmış bir ağabey. bu ağabey yollarda gezen, insanların girmekten çekindiği yollarda dolaşan, oralarda uyuyan, bu şekilde huzur bulan, insanlardan ve insanlıktan kaçan bir adam.

bir gün sevgili travis'in kardeşi çıkar, gelir ve travis'i insanlığa tekrar davet eder. travis de birkaç sene sonra tekrar insan içine çıkmanın heyecanı ile atılır, travis'in minik evladı kardeşi ile kaldığı için içinde tuhaf bir heyecan vardır, zira oğlunu seneler sonra tekrar görecektir travis... film bu şekilde başlar ve bir anda tuhaf bir yol filmine dönüşür, zira bir şeyler yoluna oturmaya başladıkça ortaya farklı bir kayıp daha çıkacaktır: travis'in eski eşi...

bakın bu filmi övdükleri kadar var. hatta ve hatta bu film övüldüğünün daha fazlası... çünkü insanı her duygu açısından doyuran bir film... o renkler o manzaralar, o diyaloglar, gülümsemeler, oyunculuklar, insanı bir anda koltuğuna gömen dram...

filmin müzikleri de öyle yerinde, öyle güzel yerlerde kullanılmış ki kafamda çalıyor. keşke internet paketim olsaydı da uzun uzun dinleseydim diyorum içten içe...

son zamanlarda izlediğim en iyi film olabilir. wim wenders favori yönetmenim oldu artık, şimdi sırada berlin üzerindeki gökyüzü var.
devamını gör...
izledikten hemen sonra insanı etkisi altına alan bir film. ancak bu etki uzun yıllar sürmüyor. sadece birkaç ay diyelim. filmin işlenişi, merak uyandırması gerçekten güzel. bazı sahnelerdeki ikili konuşmalar hakikaten sanatsal açıdan (edebi ve görsel) çok güçlü. ancak konu biraz basit. sanat filmi sevenlerin kesinlikle izlemesi gerekir diye düşünüyorum.
devamını gör...
bu filmi 2 sene önce izledim ve hayatım değişti. o zamanlar bu kadar çok değil, sinemaya şöyle böyle ilgisi olan biriydim ama bu film gözlerimi açtı ve dedim ki: “işte sinema sanatı bu!”
o zamandan beri favori filmimdir. hatta ilk izlediğimde o derece sevmiştim ki, ikinci kez izlemeye korkmuştum.

bu tanımı girip film hakkında bir şeyler yazmaya da anca cesaretim oluyor sanırım. yoksa en sevdiğim film hakkında iki kelam etmezsem olmazdı şimdiye.

paris, texas;
1984 yılında wim wenders’in çıkardığı bir şaheserdir.

modern sinemanın en etkileyici filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum. film, yalnızlığı ve aidiyet arayışını bize harika bir şekilde izletirken, sinematografisi ile de büyük bir seyir zevki sunuyor.

tüm zamanların en iyi görüntü yönetmenlerinden robby müller'in imzasını taşıyan, sam shepard’ın derin senaryosu ve wim wenders'ın sakin, dokunaklı sinema anlayışıyla harmanlanan bu film, her izleyenini mutlaka bir anlamda etkileyecektir.

paris, texas; görsel, sözsel, işitsel şiir niteliğinde adeta.
film bizi kayıp haberinin gelmesi üzerine aranan bir adamın hikayesiyle baş başa bırakır. travis henderson, yaşadıklarının ardından bir harabeye dönmüştür; sessiz bir harabedir artık.

harry dean stanton'ın muhteşem şekilde canlandırdığı bu karakter, hayattan ümidini kesmekten son anda vazgeçmiş ve hatta, geçmişinin peşine düşmüştür. travis’in kayboluşu ve aniden bulunması, hikâyenin ortasından doğuşumuzdur. onun fiziksel ve duygusal acılarını görerek; maddi ve manevi "evine" dönüşüne tanık oluruz.

travis’in dünyasına öylesine ustalıkla ve güzellikle daldırılırız ki, filmin dinginliği, bizi o dünyadan kılar.
travis'in kardeşi walt ve eşi anne, travis'in oğlu hunter’a senelerdir ebeveynlik yaparken, travis’in bu sessiz dönüşü her şeyi alt üst eder. karşılarında da aynı şekilde alt üst olan bir adam duruyordur ve ona yardım etmek isterler. travis geçmişinden kaçamamış ve terk ettiği her şeyi telafi amacıyla geri dönmüştür. film sadece bir adamın toparlanma hikayesini anlatmaz bize, bir aileyi de, bir anneyi de, bir aşkı da çok incelikle işler. meditatif anlatının en iyi yapıldığı filmlerden biridir bence paris, texas.

filmin en önemli noktası, hiç şüphesiz travis ve eski eşi jane arasında geçen diyalogtur. tek yönlü cam olan bir odada, travis'i görmeden konuşur jane. hem travis'in anlattıkları hem jane'in söyledikleri filmin en etkileyici replikleridir. kesinlikle sinema tarihinin en unutulmaz sahnelerinden biridir.


ben, senin için uzun konuşmalar yazdım. sürekli seninle konuşuyordum. yalnız olduğum hâlde, aylarca seninle konuşarak, dolaşıp durdum. şimdi, ne diyeceğimi bilmiyorum. seni sadece hayal ettiğimde daha kolaydı.



travis pişmanlıklarını jane’e aktarırken, jane de kendi açısından geçmişin nasıl göründüğünü ve acılar içinde olduğunu anlatır. aralarındaki aşk, onlara senelerce çekilecek bir acı ve bağ bırakmıştır. minimal diyaloglarla bile duygu geçişini yakalayabilen inanılmaz bir sinemacıdır wenders.

jane’in pembe kazağından tutun filmde kullanılmış ger rengin ve ahengin bir anlamı vardır wenders sinemasında.
travis’in ve jane’in birbirlerini affederek oğullarına kavuşması, kendilerine ayrı yollar çizebilmek için bu karşılaşmayı yapabilmeleri hayatlarının dönüm noktasıdır. karakterler yavaş yavaş olgunluğa erişmiştir.

paris ve teksas gibi sıradan yer isimlerinin bile travis için bir anlam taşıması, insanların mekânlara yüklediği sembolik anlamları bize gösterir ve çöllerden dönüp amerikanın yüksek binaları arasına girildiğinde bunun mesajı da çok net verilir.

sessizlik, bu filmde bir dil gibidir. söylenmeyen her kelime, bir anlatıdır aslında. kaldı ki bize dümdüz bir hikaye anlatılmaz, kendi hikayelerimizi bize daha anlamlı kılar ve değelendirmeye iter.

ry cooder’ın müzikleri de işin cabasıdır. böylesi gitar tınıları arkadayken, uyumu yakalamamak ne mümkün…
bir yol filmidir paris, texas. hem sahici bir yoldur, bol bol yol teması işlenir, hem de içsel bir yoldur; hem karakterlerin içine, hem kendi içimize doğru… bu yolculuk için kemerlerinizi bir an önce bağlayıp hazır olun derim.

sinema ve tiyatroya inanılmaz meraklı biriyim. çok fazla film ve tiyatro oyunu tüketirim ve artık hissizleşmeye başladığım, sonunu tahmin edebildiğim, bazı şeyleri bayat olarak görüp zevk alamadığım çok fazladır. onun için filmlere ve oyunlara beklentisiz gider, eleştirel gözle bakmaz, olabildiğince zevk almaya çalışır, bir şeyler öğrenmeye çalışırım.
sinema sektöründe de durum aynı. daha çok; yavaş ve bir şeyler anlatmak isteyen filmler izlemeyi severim.
ya da sizin deyiminizle sıkıcı sanat filmler. yarım saat sessizce kahvaltı yapılsın, çay karıştırılsın..

bu film tam olarak öyle bir film. yollarda geçer, çok diyalog yoktur. varsa da anlamlıdır. yürüyen bir adamı izleyebilirsiniz dakikalarca. fakat ben, yürümenin felsefesine inananlardanım.

atlas sineması konumu, maneviyatı, iç düzeni olarak en sevdiğim sinemadır. geçenlerde atlas sinemasında en sevdiğim filmi izleme fırsatı geçti elime. o atmosferde tekrar bu duyguları yaşamak çok hoştu. dünyanın en güzel, beni en çok etkileyen filmi. yaşanmışlıklar da elbet farklı ediyor filmi etkileyici kılmada.

sıkıcı olabilir bazıları için..
fakat, benim için bir tanedir.

tekrar diyorum ki: sinema sanatı bu!
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"paris, texas" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim