insana hayat karşısında korunaklı ve görece özgür bir konum sağlayan asosyallik içerdiği kadar merak da içeren bir eylemdir.

franz kafka sokağa bakan pencere isimli bir öyküsünde bunu kendine göre açıklamıştı. kafkaya göre pencereden bakan kişi hem dışarıdan gelecek tehditlere karşı kendini korumaya almış hem de dışarıdaki hayata katılmak için bir imkan elde etmiş olur. pencere bir eşiktir kafka için. bu eşik fikri başka birçok yazısında da karşımıza çıkar.

1954 yapımı bir alfred hitchcock filmi olan rear windowda da pencerenin korunaklı konumunda bir suça şahit olan bir adamı izliyoruz ancak hitchcock pencerenin o kadar büyük bir güvenlik sağladığını düşünmüyor. çünkü pencere o korunaklı ortama açılan tek giriş değil.

büyük öykücü o.henry’nin muazzam öyküsü the last leaf ise pencereden bakmanın bizi hayata bağlayabileceğini anlatıyor. eğer bunu bizim için yapabilecek biri varsa pencereden dışarı bakıp gördüğümüz şey hayatımızı kurtarabilir yazara göre.

bir umur bugay eseri olan kapıcılar kralı ve bu filmden hareketle çekilen bizimkiler dizisinde de hep pencerede birisi vardır. ya meraklı bir mahalle teyzesi ya da olan biteni izlemeye bayılan meraklı bir sarhoş.

demem o ki pencere bize çok şey vaat eder ve vaatlerinin çoğunu da yerine getirir. güvenlik ya da tehdit, merak öğesi ya da bilgi kaynağı.

o zaman pencerenin perdesini aç bana göster yüzünü.
devamını gör...
başlık bana londra asfaltı üzerindeki evimizi hatırlattı oradan dalıp gittim sevgili yazar.
inat eden kurbanlık koçu sırtında taşıyan babamı o pencereden gördüm.
yüksek gerilim hattı evin tam önündeydi,sağlığa zararlıymış diyorlar.ürkütücü duruyor,kuru kafa var üstünde.evi temelinden sarsan kamyonlar , oradan oraya gidip duran arabalar -renklerine ya da yönlerine göre sayardım kimi zaman-, yol sakin olduğunda karşıdan karşıya geçen yayalar…geceleyin o araba ışıkları öyle fena gelir ki insana, uykuda yüzünüze fener tutuldu sanırsınız.
korkunç kazalar da oldu gözümüzün önünde.freni patlayıp ardından dumanlar çıkaran bir askeri tır ve direksiyonuna başı düşmüş sürücüsü aklımda hâlâ.hatta,biz oradan taşındıktan sonra garip bir şey olmuş: yoldan fırlayan bir tekerlek tam da asfaltı izlediğim pencereden içeri girmiş. allah’tan ölen kalan yokmuş.
tam karşısında yolun bir kahvehane var: adamlar bütün gün bir sandalye tepesinde ne diye oturur?dostları mı var, anlatmak istedikleri mi, yoksa sadece kalabalık etmek için mi oradalar? sesleri bazen yolun gürültüsünü bile aşıp bize gelir.
sağ tarafta köfteci, arabasında ekmek arası satıyor. sonraları okulda hocanın biri, yüzünde anlamsız bir gülüşle,bu adamcağızın kızına takılıp ‘köftecinin kızı ayşegül’ diyecek.ne kötü öğretmenlerin şu etiketlemeleri, bazıları ne hadsiz, yazık.
öteki pencereden jandarma kampı gözükür. gizlice sigara içer askerler ortalığı kar yağmışçasına şenlendiren,hışırtılı kavak ağaçlarının altında. yaklaşan bir ayak sesi varsa elindekini bir çabuk yere atar postalıyla ezer.sabahları bir koro uyandırır bazen, camdan gördüğüm talim yapan işte bu gençlerdir.yeşil kamuflajlı beyaz atletli akaziler(kardeşimin askerlere verdiği ad) komutanın ardından bağırarak tekrarlar : ‘yüküm şimşir kaşıktır diloy diloy yaylalar’.
soldaki evde büyük kız en güzel giysilerini giyip makyajını yapar arz-ı endam eder başını balkona kaldırmış ‘asker abi’ lere gözükebilmek umuduyla.
aşağıda apartmanın çocukları vardır, çığlık çığlığa, ot bürümüş bakımsız bir bahçede koştururlar.yakar top ya da lastik gürültülü oyunlardır,kavgalar gırla gider.içlerinde en yaramazları kız kaçıran ateşler fiyyuuu diye dolanır etrafı duman duman.gece hava kararana dek ordadırlar bu çocuklar.
annem pek izin vermez çıkmaya,ne işim var ki ‘salma gibi’ dışarıda olunmaz o kadar.kırk yılda bir apartman önüne çıksam sanki bir suç işliyormuşum gibi gelir,başımı kaldırdığımda bana bakan yüzünü seçerim annemin.

ve yeniden pencereli saatler başlar çocuk dünyamda.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
öğle vakitlerinde bunaltan gece vakitlerinde huzur veren eylem
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
tanım: bir çeşit bağımlılık.
gençken ben de pencereden bakardım, pencereden bakar, bakar ve yine bakardım. bir adım sonrasında evde uzun süre arkasından bakılmamış pencere kalmıyor, sıkılıyor insan ve balkona çıkıyor. balkona çıktım; baktım, baktım ve yine baktım. bir sonraki adımda binanın önünde portatif sandalye marifetiyle oturmak var.
devamını gör...
pencereden bak umuttur. ölmeyi istediğim ilk gece pencerenin önünde oturmuş denizimi izliyordum. sonra her uçurum anı için bir paraşüt oluşturdum. "yıllar sonra penceredeki manzaraya ne olacak ? " ruhum her sıkıştığında pencere önüne oturur bunu düşünürüm. pencereden bakmak umuttur.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"pencereden bakmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim