penis haseti

esas doğru tercümesi "fallik obje hayranlığıdır." anlayabildiğim ve çok uzun yıllar evvel okuduğumu hatırladığım kadarıyla anlatmaya çalışayım. yamulduğum yerleri düzeltmenize muhtacım.

freud'un en önemli teorilerindendir. yukarıda yanlışlandığı iddia olunmuş. nerenizden uyduruyorsunuz demekteyim babam affedersin?

kız bireyler çocukluk evrelerinde bir aile yakınının penislerini görürler. ve bu uzuvdan kendilerinde olmadığı için yaşamları boyunca kendilerini eksik hissederler. devlet ve din de bunu çok profesyonel biçimlerde kullanır. klise kubbelerinden cami minarelerine kadar bireyi baskılamak üzerine fallik objelerdir. dev devlet binaları da aynı işlevi görürler.

(bkz: penis kıskançlığı)

penis hasreti okuyup, şu kutsal günlerde hanım kardeşlerimize bir faydam olur mu diye heyecan yaptım. gözlüklerin numarası belli ki yükseldi.

kadını eksiklik üzerinden tanımlayarak erkekliği norm kabul eden psikanalitik kavram.

karen horney'in aynı düzlemde konuşup mantığı tersine çevirdiği kavramı da rahim kıskançlığı/womb envy olarak geçer. horney , burada “kadın daha üstün” demez, kadını eksiklik üzerinden tanımlamaya karşı çıkar.

tabi ki her yere işemiyorsunuzdur ama sanki insanın penisi olunca her an her yere işeyebilme özgürlüğü var gibi. doğar doğmaz dünya klozetmiş gibi. insan kendi kendisinin mobil tuvaleti olabilir mi? kadın için öyle mi ama... tuvalet olmayan bir yerde çömelecek kuytu buldun ve çömeldin diyelim, bir yandan etrafı gözetle, biri geliyor mu diye panik yap. kampta karanlıksa ve kafan da güzelse bi de illa yanında bir arkadaş götür falan. uzun iş.
ben arada bir tek bunu kıskanıyorum valla yalan yok.

yav kızacaksınız belki ama freud'un bayağı tantana yaptığı bir kavram, evet. ama mesela biz erkeklerin bir cinsellik uğruna girdiği şeyleri niye tek kalemde atıyoz ki kenara? bi de bu mevzunun penissiz kıskançlıksız çok güzel bi tanımı var: sahip olamadığımıza duyduğumuz istek? bak penissiz menissiz de ifade edebiliyoz artı herkesin sahip olduğu bi hissiyat bu ironik bi biçimde. istediğine kavuşsa da yine bi istemediğine hasret duyuyo işte mal insan kafası.

işsizdir, işe girer - 'yeaa vaktim olsa ne güzel olurdu bisürü iş yapardım' olur. sevgilisi olur 'yeaa keşke bekar olsaydım' olur. daha da uzatabilirim de işte biliyonuz - bunlar olunca da eski halini istiyo durduk yerde sarhoş kafayla istifa ediyo, eski manitasını manitini arıyo falan.

tamam önemli mi evet. ama bu kadar da üstüne medeniyet kurulacak bişey de değil yav.

(bkz: seninki kaç cm)