orijinal ad:
lettres de mon moulin
yazar: alphonse daudet
basım yılı : 1869
alphonse daudet'ın paris yaşamının dışına çıkıp, güneye inmesiyle ve taşra öyküleri yazmasıyla oluşan bu eser, cezayir portakal bahçelerinde son buluyor.
lettres de mon moulin
yazar: alphonse daudet
basım yılı : 1869
alphonse daudet'ın paris yaşamının dışına çıkıp, güneye inmesiyle ve taşra öyküleri yazmasıyla oluşan bu eser, cezayir portakal bahçelerinde son buluyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 17.04.2022 12:37 tarihinde açılmıştır.
1.
bir alphonse daudet kitabıdır.
can yayınlarının kısa klasikler dizisinin elli dördüncü kitabı olarak çıkan yapıt altı öyküden oluşmaktadır. ve bu altı öykünün altısı da insan zihninin sınırlarını zorlayacak kadar iyi yazılmış öykülerdir.
kitabın ilk öyküsü altın beyinli adamın hikayesi. fantastik olduğu kadar didaktik de olan bu öykü isminde de belirtildiği üzere beyni altından olan bir adamın başından geçenlere odaklanıyor. elbette altın bir beyin sınırsız bir kaynak değildir.
ikinci öykü şair mistral. muhteşem bir şiir yazmış olan şair mistral’ın hikayesi sanat ve sanatçı kavramları üzerinde tartışılarak eğlenceli bir dille anlatılmış.
bir sonraki öykü üç müziksiz ayin. bu öykü bir faust çeşitlemesi gibi. yedi ölümcül günahtan biri olan oburlukla sınanan bir rahibin lanetlenme hikayesi yine mizahi bir dille ve nefis bir şekilde anlatılmış.
dördüncü öykü kitaba ismini de vermiş olan portakallar öyküsü. öykü sadece portakallarla ilgili. sadece ve sadece portakallar.
beşinci öykünün ismi iki han. bu öyküde de oldukça güldüğümü söylemeliyim. karşılıklı iki handan biri ağzına kadar dolu iken diğerine kimse gitmez. ama kelimenin tam anlamıyla kimse.
son öykü ise miliana’da isimli nefis bir öykü. miliana sanki dünyanın ta kendisi. her milletten insan var bu yerde ama hepsi oldukça komik özellikleri ile ve bence tarafsız bir gözle resmedilmiş. benim en sevdiğim öykü bu oldu kitapta.
can yayınlarının kısa klasikler dizisinin elli dördüncü kitabı olarak çıkan yapıt altı öyküden oluşmaktadır. ve bu altı öykünün altısı da insan zihninin sınırlarını zorlayacak kadar iyi yazılmış öykülerdir.
kitabın ilk öyküsü altın beyinli adamın hikayesi. fantastik olduğu kadar didaktik de olan bu öykü isminde de belirtildiği üzere beyni altından olan bir adamın başından geçenlere odaklanıyor. elbette altın bir beyin sınırsız bir kaynak değildir.
ikinci öykü şair mistral. muhteşem bir şiir yazmış olan şair mistral’ın hikayesi sanat ve sanatçı kavramları üzerinde tartışılarak eğlenceli bir dille anlatılmış.
bir sonraki öykü üç müziksiz ayin. bu öykü bir faust çeşitlemesi gibi. yedi ölümcül günahtan biri olan oburlukla sınanan bir rahibin lanetlenme hikayesi yine mizahi bir dille ve nefis bir şekilde anlatılmış.
dördüncü öykü kitaba ismini de vermiş olan portakallar öyküsü. öykü sadece portakallarla ilgili. sadece ve sadece portakallar.
beşinci öykünün ismi iki han. bu öyküde de oldukça güldüğümü söylemeliyim. karşılıklı iki handan biri ağzına kadar dolu iken diğerine kimse gitmez. ama kelimenin tam anlamıyla kimse.
son öykü ise miliana’da isimli nefis bir öykü. miliana sanki dünyanın ta kendisi. her milletten insan var bu yerde ama hepsi oldukça komik özellikleri ile ve bence tarafsız bir gözle resmedilmiş. benim en sevdiğim öykü bu oldu kitapta.
devamını gör...