21.
22.
"neden mükemmelliyetçiyim fakat mükemmel değilim?"
bir avrupa'da bir hayalet dolaşıyor.
bir avrupa'da bir hayalet dolaşıyor.
devamını gör...
23.
hala orta cağ öğretilerinin peşinden gidenler var asfghkl. oğlum senin ülkende hukuk yok kanunlar işlemiyor alım gucün afrika gibi hala gelmiş proletarya diyorsunuz ya. sizin dünyadan haberiniz yok. beyniniz yanlışlanmış geçerliligi olmayan orta çağ kuramlarıyla sulanmiş allah şifa versin (bkz: swh). orta çağdan kalma bir terimdir.
devamını gör...
24.
#2428025
cağ kelimesinden sonra aklıma cağ kebabı geldiği için devamını okuyamadım mlsf
cağ kelimesinden sonra aklıma cağ kebabı geldiği için devamını okuyamadım mlsf
devamını gör...
25.
devamını gör...
26.
herhangi bir üretim aracına sahip olmayıp, emeğini satmak dışında herhangi bir geçim kaynağı olmayan sınıf. işçi sınıfı.
(bkz: proletarya piyasada)
(bkz: proletarya piyasada)
devamını gör...
27.
sanılanın aksine emeğini satan değil, beden gücünü kiraya veren sınıftır. aynı zamanda marx'ın tarihsiciliğinin de en büyük yanılgısıdır. öyle bir yanılgıdır ki marksizmi bitirme noktasına getirmiştir.
devamını gör...
28.
sürekli romantize edilip gazlanmaya çalışan halk kesimi. (bkz: karl marx : ''burjuvazinin yıkılışı ve proletaryanın zaferi aynı ölçüde kaçınılmazdır.'') hiçbir gerçekle bağdaşmayan bu gazlanmaları her zaman kendi özüne uygun davranarak bertaraf etmiş tam olarak götünün üstüne oturtmuştur.
biat etmek için yaşar, güce boyun eğer azıcık yükseldiği anda kendi etrafındakileri ezer, eğitilemez.
üç kuruş para için yapmayacağı alçaklık yoktur. havalimanında bomba patlar taksi fiyatlarını 1000 lira zamlar, kriz olur hemen marketinde ki fiyatları yükseltir, ev alır kiraya verir kiracıyı kölesi zanneder.
sevgiden, sanattan, bilimden anlamaz biri çıkar ben şeyhim ayağımı yalayın der ''aaa şeyh mübarek '' der gider ayağını yalar.
neyse gereksiz nefretimi bugün de size kustum güzel sınıfım bir sonraki nefret kusma seansında görüşmek üzere
biat etmek için yaşar, güce boyun eğer azıcık yükseldiği anda kendi etrafındakileri ezer, eğitilemez.
üç kuruş para için yapmayacağı alçaklık yoktur. havalimanında bomba patlar taksi fiyatlarını 1000 lira zamlar, kriz olur hemen marketinde ki fiyatları yükseltir, ev alır kiraya verir kiracıyı kölesi zanneder.
sevgiden, sanattan, bilimden anlamaz biri çıkar ben şeyhim ayağımı yalayın der ''aaa şeyh mübarek '' der gider ayağını yalar.
neyse gereksiz nefretimi bugün de size kustum güzel sınıfım bir sonraki nefret kusma seansında görüşmek üzere
devamını gör...
29.
emeğini değil, emek gücünü satmak (veya kiraya vermek) zorunda kalan sınıfı ifade etmek için kullanılan marksist ekonomi politik teoriye ilişkin kavram. emek ve emek gücü arasında keskin bir ayrım yapar marx ve daha önceki ekonomi politik teoriye eleştirisinin nirengi noktalarından birisi de bu farka yaptığı vurgudur. emek gücü, emeğin kendisinden farklı olarak değer üretebilme potansiyeli yaratan insan enerjisidir diye basitçe ifade edebiliriz. elbette sadece bedensel çalışmayı değil, değer yaratabilme potansiyeline ilişkin her türlü çalışmayı kapsamına alır. ve kapitalist için artı değer sömürüsünde de söz konusu olan bu potansiyeldir.
şu örnek açıklayabilir diye düşünüyorum*: bir terzi, emeği ile bir ceket dikip onu satar ve ücretini alırsa burada emeğin satılması söz konusu. fakat terzi bir konfeksiyon atölyesinde günlük 8 saat çalışma karşılığında belli bir ücret alıyorsa orada emek gücünü satması, yani emeğinin metalaşması söz konusudur. artık emeği patronun elinde patronun isteği doğrultusunda kullanılabilen bir potansiyel güçtür, aynı zamanda alınıp satılabilen bir metaya dönüşmüştür. nitekim, patron işçinin emek gücü karşılığında bir ücret öder.
işçinin günde 3 ceket ürettiğini, ceketlerin her birisinin bin lira kâr getirdiğini, aylık olarak atölyede (tek bir işçi tarafından) ortalama 80 ceket üretildiğini varsayalım. şimdi bu hesaplamada işçinin ücreti elbette 80 ceketten elde edilen kâr değildir. 80 cekette hesaplanan işçilik ücreti de değildir. işçinin asgari ücret dolaylarında bir ücret aldığı gerçeği hatırlanırsa emek ve emek gücü arasındaki fark anlaşılır diye düşünüyorum. bir terzi ile konfeksiyonda çalışan işçi arasında uzmanlık ve iş bölümü ile ortaya çıkan emeğe yabancılaşma gibi konular da var ama bu gecelik bu kadar teori yeter.*
şu örnek açıklayabilir diye düşünüyorum*: bir terzi, emeği ile bir ceket dikip onu satar ve ücretini alırsa burada emeğin satılması söz konusu. fakat terzi bir konfeksiyon atölyesinde günlük 8 saat çalışma karşılığında belli bir ücret alıyorsa orada emek gücünü satması, yani emeğinin metalaşması söz konusudur. artık emeği patronun elinde patronun isteği doğrultusunda kullanılabilen bir potansiyel güçtür, aynı zamanda alınıp satılabilen bir metaya dönüşmüştür. nitekim, patron işçinin emek gücü karşılığında bir ücret öder.
işçinin günde 3 ceket ürettiğini, ceketlerin her birisinin bin lira kâr getirdiğini, aylık olarak atölyede (tek bir işçi tarafından) ortalama 80 ceket üretildiğini varsayalım. şimdi bu hesaplamada işçinin ücreti elbette 80 ceketten elde edilen kâr değildir. 80 cekette hesaplanan işçilik ücreti de değildir. işçinin asgari ücret dolaylarında bir ücret aldığı gerçeği hatırlanırsa emek ve emek gücü arasındaki fark anlaşılır diye düşünüyorum. bir terzi ile konfeksiyonda çalışan işçi arasında uzmanlık ve iş bölümü ile ortaya çıkan emeğe yabancılaşma gibi konular da var ama bu gecelik bu kadar teori yeter.*
devamını gör...
30.
proletarya, bilinçli olan işçi sınıfına denir.proletarya ancak bilinçlendirildikten sonra devrimci bir güç halini alır. zaten bilinci olmayan işçi sınıfı sömürülmeye mahkumdur.
devamını gör...
31.
her ay kartın asgari tutarını ödeyen bir süre sonra çıkmaza girip başka kartla kart borcu ödeyen sefildir.
devamını gör...