pucca

internette pucca diye bilinen selen pınar ışık bir blog ve kitap yazarıdır.

tüm kitapları kendi hayatını anlatan günlükleridir. başından geçen türlü maceraları anlatır. çoğu şeyi sırf kitaba malzeme çıkarmak için yaptığını düşündüm zaman zaman. yine de hayatında ki insanların isimlerini nickname’e çevirerek anlatması ve bi çok şeyi belli bir şeffaflık ile anlatmasını takdire şayan buldum.

ben yapamam mesela. hayatımdan çıkan insanlar (akraba olsun, manit olsun) kitabımı okuyarak nazarımda ki resimlerini görüp, ateşli tartışmalara başvurmak için yeniden iletişime geçmek isteyebilir. ben onlarla uğraşmak istemem. zaten tiksinmişim, daha da zamanımdan çalmalarına izin veremem.

attığı tweetler ve dahi instagram storylerinde dizi bile önerse gençleri kötü şeylere teşfik etme sebebi ile sürekli mahkemelerdeydi bi ara.

anneliğine dil uzatanlar bile oldu. annelik mevzusu çok derin oralara girmeyeceğim.

kalın kalın bilgi içerikli kitaplardan sıkılanlara tavsiye ederim. çerezlik. sahilde de güzel gider.

2001 yılından beri dünyada bilinir hale gelen, koreli vejetaryen bir çizgi karakterdir. yaratıcılarından kim bou kyong ile yapılan bir röportaj, şuradan okunabilir.

kyoung diyor ki "hello kitty veya mickey mouse yerine, koreli bir karakter yaratıcısı firmanın kuzey ve güney kore arasında barışı güçlendirmeye katkı sunması daha iyi olacaktı." yine animasyonda ve çizgi filmlerde uzakdoğulu karakterlere, gülünç ve alay konusu birer yan karakter olarak yer verilmesine de içerlemiş aslında kyoung. kendisinin pucca'sının ana karakter olması bu nedenle mühim.

bu karakteri ekrana taşıyan meşhur vooz yapımdır. pucca, takıntılı bir şekilde takip edip askıntı olduğu ninja garu'yu kucaklayıp öpmek için inanılmaz bir hızla koşar, her yerde karşısına çıkarak onu kovalar.buradan

güney kore'de pucca love recipe adıyla bir televizyon programı yayınlanmıştır. buradan pucca'nın ailesi, sağlıklı beslenmeye hizmet eden bir restoran işletmektedir. rakipleri ise fast food satan işletmedir.

bizim ülkemizde güya bu isimle bilinen tipin, yazılarının ana kurgusu da kendi rumuzu da bu çizgi karakterden ve bu yapımlardan aşırmadır. askıntı olma kısmını anlamış... bunca derinlikli pucca karakterinin galiba bir tek.

lisedeyken edebiyat öğretmenimin gazına gelip elimdeki tüm kitaplarını elden çıkardığım yazardır. çok özlüyorum o kitapları. okurken gözlerimden yaşlar gelene kadar gülerdim.

bir neslin ergenlik döneminde takip ettiği blogger.

ergenlik döneminde keyifle okuduğum kitapların yazarı.

vakti zamanında ayrıldığı erkek arkadışını iftira atmak suretiyle canlı yayında eşcinsel olmak ile suçlayan, ismi cismi bilinmiyor zannederken gösteriş yapıyorum düşüncesi ile kitap fuarında maymun gibi perdelerden örülü bir kafesin içinde şebeklik yapan; kötülük timsali bir kadınceğizdir. yazık.

ergenken de pek sevememistim tarzini ama seveni çok. sosyal medyada da irem derici gibi kendini eze eze fotograf paylasiyor. kilolar kilolar.

asıl adı selen pınar ışık olan 1987 doğumlu türk yazar ve fenomen.

bazı kitapları/

pucca günlük
şimdi biz neyiz?
küçük aptalın büyük dünyası

çok şirin bir oğlu vardır.

ya şu "çok bozdu" isimli ergen kalıbına da kılım. insanın 79000 türlü ruh hali ve reelde yaşadığı şeylerle alakalı dalgalanması olur. çük var gibi, 12 cümle ile yaşayan bir adamın gidip, iyi kötü zamanında bir şey yaratabilmiş birine "bozulma ömrü" yorumu yapması da enteresandır. pucca hanım'ın meselesi "ilgiyi yönetememek" oldu bence, bozulma değil. ilgi kimi sanatçıyı/ünlüyü mahveder. çünkü öyle. kaldıramazlar şöhreti, kimsenin sallamadığı bir yıldız gibi kayarlar.

tibetteki bilge trollük kampında öğrettiler bize bunu. bu durum 500-1000 entry ile sınırlı trollerde görülür. hafiften bir aşkito-kuşkito yapma durumları olur 1000'e doğru. ilgi alaka, "vaaay kralsın hoja" falan derken, troll kardeşimizin yaratıcılık erimeye başlar. öfke baş gösterir. "sokarım lan size toplar" kıvamında agresyonlar artar. ya da çaldığı entryler tükenince, kızlara falan küfreder. oluyor bunlar aziz vatanımızda.

pucca güzeldi, hoştu. çıktığı zamanlardaki kadın-erkek-aşk-meme düzlemindeki tespitleri de hoştu. bayaa gülerdik o dönem. içinden geçtiler ilgi ile. ilgiyi yönetemeyince, pascal nouma ya da compela gibi oldu hafif. yazık oldu. kafa zehir gibiydi yoksa.
benim filmimi çekseler, gelip yine "siyah don harikadır kadına en çok yakışan dondur" yazarım burada. stabil şekilde 25 senedir sapıtıyorum. stabilizm çok mühim. icabında 3 kız birden saldırsa da, 4.'ye "çok hoşsunuz ayaklar da lokum ehehe" deme dirayeti aşırı mühim bu meslekte. yoksa harcarlar matmazeller. pucca'yı da, dümenli ortamlara çektiler ve bye dediler. üzüldüm 9 saniye kadar. anısı vardır o açıdan.

ps: özel hayat hataları hakkında bi halt bilmediğimden ve göreceli işler olduğundan, sadece mesleği ve showgirl kimliği ile ilgili düşündüğümü dedim. özeli kendisini bağlar.