1.
2014 yapımı hbo belgeseli. şu an hbo max'ten türkiye'de izlenebiliyor.
darwin'in hayatını anlatıyor gibi görünüyor ama aslında olay çok daha derin. belgesel boyunca hem yaratılışa inananlar, hem de evrim teorisini savunanlar ile yapılan röportajları izliyoruz.
muhafazakar kesim ile start vermişler.
yaratılışçı amerikalıların %46’sı (2014 verisi) hala tanrı'nın 6 günde dünyayı yarattığına inanıyormuş.
aradan 11 yıl geçti ama zihinsel evrim bu kadar kısa sürede olur mu, orası bence muamma.
bu bilgi beni şaşırttı. şimdi 2025'te bu oran azalmıştır kanımca. aptal woke neslinin düz ezberleri yüzünden azalmıştır. bana göre burada mesele geçen zaman değil, mesele düşünme kapasitesi.
belgesel, inananlar ve inanmayanlar arasında kurulan bir röportaj hattı gibi olmuş. izleyiciyi taraf seçmeye zorlamıyor. gayet tarafsız. yani ekran başında "kes lan çomar evrim olm işte" diye bağıran beyinsiz muhalif z'ler de, “maymundan geldik diyenin taa ...." diye söze başlayan beyinsiz muhafazakar z'ler de, tek cümlelik aptal fikirlerini yazmak için bu belgeselden gazlanamaz. bu beyinsiz neslin anlayacağı bir cümle olarak, "herkese fesleğenin saksılı şey oluşu gibi sokuyor" diyebilirim. bu kalıp cümle sayesinde, z'ler de kolayca idrak edebilirler. bir amca olarak, bir z'ye yardım etmeyi her daim severim.
belgeselin en sağlam kısmı, darwin’in gözlem temelli zihniyetini, gemide geçen günlerini anlatması.
mesela 1835 şili depremi... yaklaşık 8.5 büyüklüğünde bir sarsıntı görmüş adam. kilise yıkılmış önünde. depremde sadece evler yıkılmamış, kara yükselmiş, deniz kabukluları dağlara çıkmış, kaya katmanları sanki biri alttan bastırmış gibi yukarı kalkmış. darwin günlüğüne şöyle yazmış:
"bir dakikalık sarsıntı, zihnimde başka hiçbir olayın yaratmadığı kadar büyük bir iz bıraktı."
bu deprem, doğal seçilime giden yolda direkt bir etki olmamış fakat, darwin'in düşünce sistemini değiştiren en büyük olay olmuş. darwin başlarda bayaa sofuymuş. rahip olacakmış hatta.
günümüzde, soktuğumun evrim'i ile ilgili gördüğüm her tartışma, rahmetli savaş ay'ın, a takımı adlı programında birbirine girdirdiği halkımız ayarında ilerliyor.
bir yanda yaratılışçılığa körü körüne inananlar, diğer yanda evrime körü körüne iman eden z-koyunlar var.
bu belgesel ikisini de tokatlıyor. gerçek bilim dogma ya da sloganla ilerlemez diyor. ekşi'nin evrim tartışmaları yüzünden insanın evrimden tiksinmesi, sadece bu aptal devre özgüdür. bunun için okuyucu kusura bakmasın. bu kadar senedir bu zerzevat nesli okuyup, üzerine simbiyoz, epigenetik anlatılmaz. günümüz normlarında bilgi veresi geliyor insanın. ancak bu kadar oluyor. z'ler için mesele bilim değil, poz kesmek. evrimcilik bir poz. ateistim diye profiline orak-çekiç emojisi koyanlarla aynı yerden geliyor bu poz arzusu. bilgi yok. sadece slogan var, ex var, roj var, tarrak var z'likte. slogan da belli: "kes lan çomar evrim olm. adamlar demiş."
"soktuk mu lan" şeklinde bir beyni olan insan, 20 yıldır "evrim ulan" diyor. bu, bildiğiniz "komik" bir durumdur.
belgesel bu komedi perdesini kapatıp sizi araştırmaya itecek güzel bir kaynaktır, özenli bir hbo işidir. kısaca izlenesi...düşünmeye zorluyor insanı. keyifle, çırılçıplak, sütyensiz bile izleyebilir herkes. akıcı bayaa meme gibi.
darwin'in hayatını anlatıyor gibi görünüyor ama aslında olay çok daha derin. belgesel boyunca hem yaratılışa inananlar, hem de evrim teorisini savunanlar ile yapılan röportajları izliyoruz.
muhafazakar kesim ile start vermişler.
yaratılışçı amerikalıların %46’sı (2014 verisi) hala tanrı'nın 6 günde dünyayı yarattığına inanıyormuş.
aradan 11 yıl geçti ama zihinsel evrim bu kadar kısa sürede olur mu, orası bence muamma.
bu bilgi beni şaşırttı. şimdi 2025'te bu oran azalmıştır kanımca. aptal woke neslinin düz ezberleri yüzünden azalmıştır. bana göre burada mesele geçen zaman değil, mesele düşünme kapasitesi.
belgesel, inananlar ve inanmayanlar arasında kurulan bir röportaj hattı gibi olmuş. izleyiciyi taraf seçmeye zorlamıyor. gayet tarafsız. yani ekran başında "kes lan çomar evrim olm işte" diye bağıran beyinsiz muhalif z'ler de, “maymundan geldik diyenin taa ...." diye söze başlayan beyinsiz muhafazakar z'ler de, tek cümlelik aptal fikirlerini yazmak için bu belgeselden gazlanamaz. bu beyinsiz neslin anlayacağı bir cümle olarak, "herkese fesleğenin saksılı şey oluşu gibi sokuyor" diyebilirim. bu kalıp cümle sayesinde, z'ler de kolayca idrak edebilirler. bir amca olarak, bir z'ye yardım etmeyi her daim severim.
belgeselin en sağlam kısmı, darwin’in gözlem temelli zihniyetini, gemide geçen günlerini anlatması.
mesela 1835 şili depremi... yaklaşık 8.5 büyüklüğünde bir sarsıntı görmüş adam. kilise yıkılmış önünde. depremde sadece evler yıkılmamış, kara yükselmiş, deniz kabukluları dağlara çıkmış, kaya katmanları sanki biri alttan bastırmış gibi yukarı kalkmış. darwin günlüğüne şöyle yazmış:
"bir dakikalık sarsıntı, zihnimde başka hiçbir olayın yaratmadığı kadar büyük bir iz bıraktı."
bu deprem, doğal seçilime giden yolda direkt bir etki olmamış fakat, darwin'in düşünce sistemini değiştiren en büyük olay olmuş. darwin başlarda bayaa sofuymuş. rahip olacakmış hatta.
günümüzde, soktuğumun evrim'i ile ilgili gördüğüm her tartışma, rahmetli savaş ay'ın, a takımı adlı programında birbirine girdirdiği halkımız ayarında ilerliyor.
bir yanda yaratılışçılığa körü körüne inananlar, diğer yanda evrime körü körüne iman eden z-koyunlar var.
bu belgesel ikisini de tokatlıyor. gerçek bilim dogma ya da sloganla ilerlemez diyor. ekşi'nin evrim tartışmaları yüzünden insanın evrimden tiksinmesi, sadece bu aptal devre özgüdür. bunun için okuyucu kusura bakmasın. bu kadar senedir bu zerzevat nesli okuyup, üzerine simbiyoz, epigenetik anlatılmaz. günümüz normlarında bilgi veresi geliyor insanın. ancak bu kadar oluyor. z'ler için mesele bilim değil, poz kesmek. evrimcilik bir poz. ateistim diye profiline orak-çekiç emojisi koyanlarla aynı yerden geliyor bu poz arzusu. bilgi yok. sadece slogan var, ex var, roj var, tarrak var z'likte. slogan da belli: "kes lan çomar evrim olm. adamlar demiş."
"soktuk mu lan" şeklinde bir beyni olan insan, 20 yıldır "evrim ulan" diyor. bu, bildiğiniz "komik" bir durumdur.
belgesel bu komedi perdesini kapatıp sizi araştırmaya itecek güzel bir kaynaktır, özenli bir hbo işidir. kısaca izlenesi...düşünmeye zorluyor insanı. keyifle, çırılçıplak, sütyensiz bile izleyebilir herkes. akıcı bayaa meme gibi.
devamını gör...