1.

yıllar öncesinde, yani üniversite döneminde hep bakırköy akıl hastanesi haberlerinde fotoğraflarını gördüğüm "düşünen adam" yontusunun orada ne işi var diye düşünür dururdum. yapıtın ünlü sanatç ıauguste rodin'in bir eserinin replikası olduğunu elbette bilmiyordum. sonuçta türk halkının 'düşünmeyi' tehlikeli bir eylem olarak gördüğü kanısına ulaştım. öyle ya, "düşün düşün b.ktur işin" sözü, ya da benzeri ifade başka hangi ulusun söz varlığında bulunur ki ki?
ancak yıllar sonra tesadüfen elime geçen bir kitapta, bakırköy akıl hastanesi'nin tarihini okurken büyük heykeltıraş rodin'in yolunun nasıl buraya düştüğünü öğrendim.
(alıntı)
".... dr. fahri celal göktulga’nın başhekimliği döneminde (1945-1960) hastanede çevre düzenlemesi çalışmaları yapılır. başhekim, bir dergide fotoğrafını gördüğü düşünen adam heykelinin hastanenin bahçesine çok yakışacağını düşünür. heykelin yapımına kemal künmat tarafından 1951’de başlanır. künmat, 1930’lu yıllarda dönemin sayfiye semti bakırköy’de oturmaktadır. evinin bahçesinde nü bir kadın heykeli yapıp sergiler. uzun yıllar bahçesini süsleyen bu heykel nedeniyle oturduğu ev, bakırköy’ün tanınmış evleri arasında yer alır. kendisi rodin hayranı bir heykeltıraştır ve akıl sağlığı sorunları nedeniyle bir süreliğine hastanede bulunmaktadır.
heykeltıraş kemal künmat’tan heykelin yapımı için ricada bulunulur. künmat’ın görevi kabul etmesi ile devasa bir kaya kütlesi askeriyenin de yardımıyla heykelin yapılacağı alana taşınır. taş kütlesi, heykeltıraşın ellerinde şekillenip, düşünen adam vücuda gelmeye başlarken, künmat emeğinin karşılığını istediğini ifade eder. başhekim maaşının 400 lira olduğu günlerde 40 bin lira isteyen sanatçının talebi geri çevrilmiştir. bunun üzerine künmat, heykelin elini çenesine koyduğu kolunu yapmadan bırakmış ve taburcu olup çıkmıştır. hastane yönetimi künmat’ı ikna etmek için, o’nu en iyi odalarda ağırlayıp ufak hediyeler alsa da başarılı olamazlar. sonuçta heykeltıraş, heykeli yapmayı bırakıp, hastaneden ayrılır. künmat’ın hastaneden ayrılması sebebiyle heykel altı ay kadar bir eli eksik haliyle kalır.
hastalar arasında eli heykeltıraşlığa yatkın olan biri aranır. bir süre sonra, depresyon tedavisi için gönderilen bir yüzbaşı resim ve heykelle ilgilendiğini söyler. mehmet pişdar, çalışmayı tamamlamak için kolları sıvar ve 41 gün çalıştıktan sonra heykel tamamlanır.
heykel tamamlandıktan sonra gazeteciler hastane başhekimi fahri celal göktulga’ya, bu heykelin bir akıl hastanesinin bahçesinde bulunmasının neyi ifade ettiğini sorarlar. göktulga yarı şaka yarı ciddi gülümseyerek “hastane dışındakilerinin durumu içeridekilerden daha kötü. bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor” şeklinde yanıt verir.
heykelin açılışı 4 aralık 1951’de bir törenle yapılır. hikâyenin ayrıntıları, o dönemdeki gazete kupürlerine, hastalarla yapılan röportajlara yansır. düşünen adam heykelini tamamlayan yüzbaşı mehmet pişdar 1952’de hastane anılarını “tımarhanede 3,5 yıl” başlığıyla milliyet gazetesine yazar. kendisi ve heykel hakkında şöyle demiştir; “… güzel sanatlara doğuştan sevgim ve istidadım olmasına rağmen, lüzumundan fazla üzerine düşmek istemedim. nitekim bu sanat, yine benim için bir gaye olmayıp, ancak vasıta kalacaktır. bu sanatın en hürmet ettiğim tarafı nankör olmayışıdır. zira insanlar her taşa toprağa meram anlatabilmişler, fakat insana asla anlatamamıştır.
2,5 metre uzunluğunda olan bu heykelin, bugüne kadar vandalist saldırıya uğramayan neredeyse tek bir heykelin kalmadığı memlekette hiç zarar görmemesi de ilginçtir. özellikle ruh ve sinir hastalıkları hastanesi içinde bulunduğu düşünüldüğünde..."
(alıntı)
devamını gör...
"rodin neden tımarhanede" ile benzer başlıklar
neden ben
18