romantik komedi tadında aşk yaşamak isteyen güruh
başlık "kırk küp kırkının da kulpu kırık küp" tarafından 04.11.2025 22:07 tarihinde açılmıştır.
1.
bu memlekette romantik komedi gibi aşk yaşamak isteyen bir güruh var. ellerinde salak yaz dizisiyle, kalplerinde ben de öyle sevilmek istiyorum yaa cümlesiyle gezen bir topluluk... sanki hayat, noel baba'nın kredi kartıyla paris tatiline giden influencer dizisiymiş gibi davranıyorlar.
oysa gerçekte aşk, romantik komedi değil; faturası ödenmemiş bir trajikomedi. romantik komedide erkek yağmurun altında “seni seviyorum” der, bizimkinde yağmur altında dolmuşa binemez. romantik komedide kadın sinirlenince kapıyı çarpıp çıkar, bizimkinde çıkarken kapı kolu elinde kalır.
ama bu güruh hala inatla doğru kişi gelecek diyor. kardeşim, doğru kişi zaten kimsenin evine uğramıyor; o da evde depresyon çayı içiyor, kendini bulmaya çalışıyor.
pragmatik aşkın incelikleri
bu güruh romantizmle beslenir ama pragmatizmle yaşar. bir yandan gerçek aşkı ararlar, bir yandan maaşı, arabası, duygusal zekâsı yüksek bir ceo listesi tutarlar.
hani aşk göz görmeyince güzeldir derler ya… bunlarınki banka hesap ekstresine bakmadan başlamıyor.
mesajlara geç cevap verdi, ilgisini kaybetti diye yorum yapanlar, evlilik teklifine bu yüzük biraz küçük ama olur diyenlerle aynı ekoldendir.
bunlar için aşk; bir duygusal yatırım fonudur.
getirisi düşükse bitmesi gerekiyordu zaten diye açıklanır, yükselirse ruh eşimdi denir.
bu güruh, aşkı trajedi sanıp güldürür; güldürüyormuş gibi yaparken ağlar.
biri artık kimse duygusal değil der, sonra story atar: biri bana çiçek alabilir mi, enerjim düştü.
biri erkekler hep aynı der, ertesi gün belki o farklıdır”diye mesaj atar.
bu sahnede nietzsche’yle bridget jones yan yana oturur, popper fonda aşk da falsifiye edilebilir diye mırıldanır.
sonuç: hepimiz romantik komedi artığıyız
aşkın kendisi değil, fragmanı ilgimizi çekiyor artık.
kavga etmeden dram, ağlamadan bağ kurulamıyor.
bir taraf beni tamamla diyor, öbürü ben eksik değilim, sadece insanlar değişik diyor.
sonuçta herkes birbirini romantik komediye benzetmek istiyor,
ama final sahnesi hep aynı:
ışıklar söner, ekran kararır, ve herkes kendi karanlığında replay tuşuna basar.
oysa gerçekte aşk, romantik komedi değil; faturası ödenmemiş bir trajikomedi. romantik komedide erkek yağmurun altında “seni seviyorum” der, bizimkinde yağmur altında dolmuşa binemez. romantik komedide kadın sinirlenince kapıyı çarpıp çıkar, bizimkinde çıkarken kapı kolu elinde kalır.
ama bu güruh hala inatla doğru kişi gelecek diyor. kardeşim, doğru kişi zaten kimsenin evine uğramıyor; o da evde depresyon çayı içiyor, kendini bulmaya çalışıyor.
pragmatik aşkın incelikleri
bu güruh romantizmle beslenir ama pragmatizmle yaşar. bir yandan gerçek aşkı ararlar, bir yandan maaşı, arabası, duygusal zekâsı yüksek bir ceo listesi tutarlar.
hani aşk göz görmeyince güzeldir derler ya… bunlarınki banka hesap ekstresine bakmadan başlamıyor.
mesajlara geç cevap verdi, ilgisini kaybetti diye yorum yapanlar, evlilik teklifine bu yüzük biraz küçük ama olur diyenlerle aynı ekoldendir.
bunlar için aşk; bir duygusal yatırım fonudur.
getirisi düşükse bitmesi gerekiyordu zaten diye açıklanır, yükselirse ruh eşimdi denir.
bu güruh, aşkı trajedi sanıp güldürür; güldürüyormuş gibi yaparken ağlar.
biri artık kimse duygusal değil der, sonra story atar: biri bana çiçek alabilir mi, enerjim düştü.
biri erkekler hep aynı der, ertesi gün belki o farklıdır”diye mesaj atar.
bu sahnede nietzsche’yle bridget jones yan yana oturur, popper fonda aşk da falsifiye edilebilir diye mırıldanır.
sonuç: hepimiz romantik komedi artığıyız
aşkın kendisi değil, fragmanı ilgimizi çekiyor artık.
kavga etmeden dram, ağlamadan bağ kurulamıyor.
bir taraf beni tamamla diyor, öbürü ben eksik değilim, sadece insanlar değişik diyor.
sonuçta herkes birbirini romantik komediye benzetmek istiyor,
ama final sahnesi hep aynı:
ışıklar söner, ekran kararır, ve herkes kendi karanlığında replay tuşuna basar.
devamını gör...