rüyaların anlamı

bazen rüyalarımızın bir anlam taşıdığını düşünürken çoğu zaman saçma sapan şeyler gördüğümüzü dile getiririz. peki neden herhangi bir gecenin sabahı; gördüğümüz sıradan bir rüyanın bize bir şey ilettiğini, hayatımızla yakından alakalı olduğunu düşünürken, yine herhangi bir gece gördüğümüz o sıradan rüyaların gerçekle ve bizimle uzaktan yakından alakası olmadığını savunuruz?
freud'a göre rüyalarımız bilinçaltımızla ilişkilidir. bilinçaltımızda varlığını sürdüren, bilinçliliği oluştuğunda bizi kaygıya sürükleyen ve savunma mekanizmalarımızı harekete geçiren duygu ve düşüncelerimiz belki de biz uykudayken egemenliğini ilan ediyordur. bilinçaltımızda varlığından haberdar olmadığımız bu arzular rüyalarımızda boy gösterdiğinde, mükemmel insanlar olduğumuzdan(!) bunların bize ait olduğunu kabul etmede zorlanıyoruzdur. freud ve bilinçaltından bahsetmişken cinselliğe uğramadan olmaz. freud geleneğine göre rüyalarımızdaki insanlar ve nesneler cinsel simgelerdir. hatta dans etmenin ve uçmanın: cinsel ilişkiyi, silah ve tankların: penisi, mağaraların vajinayı temsil ettiğini söyleyebiliriz.

yaşadıklarımızla mutlaka bir ilişkisi vardır..

bildiğim kadarıyla bazı buluşlar da bir birikimin neticesinde gerçekleşmiştir. uykusunda problem çözen, bir buluş yapan veya onu geliştiren insanlar vardır. rüyaların yardımı vardır ama datasız olmuyor.
ben bir keresinde senfoni orkestrası yönetmiştim..

ama öyle büyük bir eser öylesine güzel bir eserdi ki anlatamam size.. yoğun olarak klasik müzik dinlediğim bir dönemdi.. ve beynim uykumda bir eser meydana getirdi. uzun bir konser verdik ve her şey mükemmel görünüyordu. peki uyandığımda ne oldu? uçtu gitti.. hatırlamam, notaya geçirmem imkansızdı...

sonra bir dönem uykumda türk sanat müziği besteleri de çok yaptım.. en güzel örneklerini uykumda verdim eserlerimin. uyanıkken ilhamım çok daha azdır ve kesik kesiktir. parça parça ilham gelir ve eğer şansın varsa o kesit üzerinden bir bütüne gitmeye çalışırsın ama uykuda böyle bir şey yoktur. akıp gider.. bütün halinde sorunsuz ve kusursuz gerçekleşir.. buna hep çok şaşırmışımdır.. ama şaşırılacak bir şey yok. çünkü çok iyi besteler dinledim ve o bestelerin doğurduğu şeylerdi onlar. ve onlar gibiydi.. ben bir bestekar değilim. az da olsa adına beste demeye yanaşmayacağım bir şeyler yaptım. fakat usta işi şeyler değil. alanım değil. işim değil. güzeli sevdiğimden, güzelden etkilensiğimden dolayı bir takım şeyler fısıldanıyor bana hepsi bu.
ne vardı şu rüyalarımdaki güftesi de bestesi de şahane şarkılarımı rüyalarımda bulup kaybetmeseydim.. ve tüm herkes duyabilseydi.. güzel, etkileyici şeylerin beyninizin bir köşesinde, ruhunuzda varolduktan sonra kaybolması, görünüp geçmesi ne kadar büyük bir kayıp...

yazık oldu yani biraz. çok yazık oldu.

stand up'lara da konu olduğu üzre: rüyalarda her ne sebeple ise artık, görülen hiç bir şey, kendi anlamında değildir miş.! ( herhalde sadece yorumcular 'ekmek' yiyebilsin diye rüya görülüyor.) at mı gördünüz, at murattır. (bu yan sınıftaki murat olabileceği gibi, kuzen murat'ta olabilir, murat istek/dilek anlamına geldiği için herhangi bir isteğiniz de olabilir, beklediğiniz beyaz atlı prens murat'ta olabilir. damak zevkinize kalmış yani. ürün yelpazesi geniş. bekleyin, gelişmelere bağlı olarak puzzle'da bi yere uyduracaksınızdır mış mış.)
işin tuhafı, iki yorumcu da neyin ne olduğu konusunda anlaşamaz bir ötekini reddeder.
yaa..! işte beyle de çok bi çok 'ilim' ve dahi papuç uzmanlığı gerektirir, biz sıradan fani kullar olarak sırrına asla eremeyiz... niyeyse..
mesela ben dün akşam rüyamda hiiçbirşey görmedim. o kadar da göreyim diye uğraşıp, didinip bekledim. baktım gelmeyecek uyandım mecburen..meğerse bunun anlamı bugün bu entryi yazacak olmam mış, eski sulukuleli çiçekçi bi abla söyledi..!