1.
şeytana tapınanlara denir.
öyle uzun uzun kimdirler necidirler anlatmaya gerek görmüyorum diyeceğimi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. ben satanist gördüm, çok da yakından gördüm efenim bu macerayı sizinle paylaşmazsam çatlarım. çünkü ilk kez ve tek kez satanist gördüm, o satanist benim ilk göz ağrım, ilkim. bir insan, ömründe kaç kez satanist görebilir ki? işte ben o şanslılardanım.
dünyanın yakınından 98457984 yılda bir geçen bir kuyruklu yıldızı teleskopta yakalamışçasına anlatacağım şimdi size bu hikayeyi:
sene, üniversite ikide okuduğum sene. ben sıkılgan, ben sorumsuz, ben maceraperest bir genç... fenalık gelmiş derse git gel, arkadaşlarla okey oyna, batak at derken, çıkasım var okuduğum şehirden dışarı.
bir de çapkın yıllarım ki sormayın, uçana kaçana yazıyorum; elimden hiçbir allahın kulu kurtulamıyor, üniversitede derslerim için kullanırım diye alınan laptobuma boy abdesti aldırılması gereken seneler efenim, buram buram günaha buladığım teknolojik aletlerimle o msn senin, o mynet chat odaları benim fink atıyorum. ayıplı sitelere giriyor, "ayyy terbiyesizler" deyip hayretle izliyorum filan, niye bu kadar ayrıntı verdimse öhm. neyse, günün birinde mynetin chat odalarından birinde biriyle tanıştım ve kendisi ile sohbet sardı, oturdum chatleşiyorum.
black metal dinlemeyi severmiş, beni buradan biraz cezbetti kendileri. eh genciz diyorum ya, benzer müzik tarzını benimsemiş olmamız bile abazanlığımızın altına odununu atıyor, harlıyor. ilginçli ilginçli konuşuyor arkadaş, biraz sırlı, karanlık bir yönü olduğunu keşfediyorum. normal insanı tırsıtan bu özellikler, bana "sümme haşa tövbe" tepkisi verdirmesi gerekirken "ay ne kadar ilginçli bir oğlan, bayılırım ilginçli oğlanlara" tepkisi verdiriyor ve kader ağlarını örmeye başlıyor.
buluşma, görüşme kararı veriyoruz efenim; atlıyorum gecenin bir yarısı otobüse ve hayatım boyunca o güne kadar adımımı atmadığım o yabancı şehre, o yabancıyı görmeye gidiyorum.
içimde korku namına hiçbir şey yok, aksine kelebekler uçuşuyor, can sıkıntım yerini çok tatlı bir heyecana bırakmış ve ben bunun lezzeti ile acayip huzurluyum. hala bugünmüşçesine hatırlarım o otobüs yolculuğundaki hislerimi.
neyse, buluşma yerini buldum, kendisini bekledim ve karşıdan sırıtarak yanıma doğru yürüyen onu gördüm; rahat 2 metre boyunda iriden bir adam, siyah, jilet gibi giyinmiş, saçları omzunda, gözleri sürmeli, tarzından "metalciyim" diyebileceğiniz biri...o sıralar gothicliğimin zirvesindeyim ben de, kara kara giyiniyorum ve el alemden "satanik midir nedir bu, kedi seviyor, yakalayıp kesecek" bakışları alıyorum. bu yüzden iki kara giyimli tip buluşunca, benim mutluluğum daha bir katlanıyor efenim o an.
sonrasında tabii "yol yorgunusundur" deyip beni evine götürüyor.
gittik eve. evin yeri öyle izbe, ıssız bir yer ki, yol boyunca ister istemez aklımdan "burada beni kesseler, kimsenin ruhu duymaz ha ehehe" diye geçiyordu. eve geldik, anam ev de ıssız, apartman terk edilmiş gibi, aile apartmanı filan demezsiniz yani, birinci katında torbacı, ikinci katında seri katil filan oturuyordur muhtemelen. biz de bodrum katındaki daireye girdik. orada kim oturuyor dersiniz? bakire kurban eden satanistt?!!! eheh durun durun daha ne belli çocuğun satanist olduğu değil mi?
neyse eve girdik ve girer girmez salon kapısına saplı haldeki bıçakları, satırları gördüm arkadaşlar. adam evini, kesici delici aletlerle dekore etmiş. kapılara saplı kasap bıçakları mı ararsınız, komando çakıları mı, boy boy satırlar mı?... "ehe bıçaklara meraklısın sanırım, ben de silahlara ilgiliyim" filan dedim ama tabii ensemden aşağı ter iniyor, oracıkta adam kokorecimi çıkarsa kimsenin haberi olmaz.
salona girdim ki ne göreyim, her yer simsiyah örtülerle kaplı, mumlarla aydınlatılan bir oda, böyle antika mı denir, garip objeler işte. "evinin ilginç bir dekorasyonu varmış" filan dedim, kendisi sahaflardan oralardan buralardan böyle büyücü cadı nesneleri toplamayı seviyormuş, hobisiymiş. "neggzel bir hobi" dedim, ne diyeydim? tavana kaldırdım başımı, siyaha boyanmış tavanda zincirler filan... "ya morticia adam black metalci, evini de böyle dekore etmiş işte" dedim içimden, gayet normal buldum.
biraz hoş beş, sohbet; işte klasik bana az yavşıyor arkadaş. benim açımdan da sorun yok yavşayabilir bekar kadınım ahshs. neyse sohbetimizi ettik. sonra benim tuvaletim geldi. "tuvalet nerede" diye sordum, dedi tuvaleti kullanmıyorum. nasıl yani dedim, ya dedi kullanmıyoruz bu evde tuvalet, tuvaleti yok sayılır. boş bulunup, şöyle bir serzenişte bulundum o an:
bu zeka dolu sorumun ardından, "işte evin az ilerisinde bi pide salonu var, oranın wcsini kullanıyorum" dedi, e tamam dedim," bi elimi yüzümü yıkayayım bari. duş muş alabilir miyim yoldan geldim?". o da el mecbur tamam dedi, istemeye istemeye bana banyoyu açtı ki ne göreyim:
adam klozetin üzerine pentagram çizmiş, 5 köşesine de mum yakmış.
böyle kıpkırmızı boya mı kan mı ne olduğu belli değil bir şeyle pentagram çizili kozetin üstü. tuvaleti kapatmış adam artık ne bok yiyordu napıyordu. dedim "bu nedir niye böyle? çok merak uyandırıcı aa ne değişik". sanki dünyanın en normal şeyiymiş gibi davranıyorum öyle ponçik bir kucaklama halindeyim olayı ki korksam tepki versem keser bu manyak gözüyle baktığım için ürktüğümü, sorun çıkaracak potansiyelim olduğunu düşünüp bana bi zarar getirmesin.
dedi, "sahafta bir kitap buldum, şeytanla iletişim için bazı ritüeller deniyorum"
"aa dedim satanist filan mısın? aa hiç satanist birini tanımamıştım ay tüm gece seni dinleyebilirim çok hoşuma gitti böyle ilginç ve gizli bir yönünün olması" filan dedim.
adam da gaza geldi sevindi filan. ya evet dedi, işte ama sizlerin bildiği gibi olmuyor satanizm filan böyle anlattı biraz mısırlıların enki zamanı aslında şeytana tapınmalarından, satanic bible'ın aslında bir manifesto olduğu, o protest bakış şu bu böyle satanist enteli miydi neydi uzuun uzun anlattı, aslında ilk kurban bir sokak köpeğiydi de vırttı zorttu.
ben de hülyalı hülyalı dinledim ama dedim "benim gerçekten çok tuvaletim geldi, nasıl yapalım?"
tarif etti pideciyi "gel götüreyim seni" dedi, "hemen görünüyor zaten bizim balkondan" dedi. dedim "ya salak mıyım ballı çöreğim, bulurum yerini. markete de uğrar gelirim istediğin abur cubur var mı?" filan dedim öyle çıktım evden. zaten bi çantamla gelmiştim, bavul filan getirmemiştim. anam ben bir topuk bir topuk.
arkadaşlar bu hikayeden görüleceği üzere az daha bakire kurbanı ayinine gidecektim ahshs ya aslında kurban etmeseler çok tatlı oluyolar ahsh.
bu da böyle bi anımdır.
öyle uzun uzun kimdirler necidirler anlatmaya gerek görmüyorum diyeceğimi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. ben satanist gördüm, çok da yakından gördüm efenim bu macerayı sizinle paylaşmazsam çatlarım. çünkü ilk kez ve tek kez satanist gördüm, o satanist benim ilk göz ağrım, ilkim. bir insan, ömründe kaç kez satanist görebilir ki? işte ben o şanslılardanım.
dünyanın yakınından 98457984 yılda bir geçen bir kuyruklu yıldızı teleskopta yakalamışçasına anlatacağım şimdi size bu hikayeyi:
sene, üniversite ikide okuduğum sene. ben sıkılgan, ben sorumsuz, ben maceraperest bir genç... fenalık gelmiş derse git gel, arkadaşlarla okey oyna, batak at derken, çıkasım var okuduğum şehirden dışarı.
bir de çapkın yıllarım ki sormayın, uçana kaçana yazıyorum; elimden hiçbir allahın kulu kurtulamıyor, üniversitede derslerim için kullanırım diye alınan laptobuma boy abdesti aldırılması gereken seneler efenim, buram buram günaha buladığım teknolojik aletlerimle o msn senin, o mynet chat odaları benim fink atıyorum. ayıplı sitelere giriyor, "ayyy terbiyesizler" deyip hayretle izliyorum filan, niye bu kadar ayrıntı verdimse öhm. neyse, günün birinde mynetin chat odalarından birinde biriyle tanıştım ve kendisi ile sohbet sardı, oturdum chatleşiyorum.
black metal dinlemeyi severmiş, beni buradan biraz cezbetti kendileri. eh genciz diyorum ya, benzer müzik tarzını benimsemiş olmamız bile abazanlığımızın altına odununu atıyor, harlıyor. ilginçli ilginçli konuşuyor arkadaş, biraz sırlı, karanlık bir yönü olduğunu keşfediyorum. normal insanı tırsıtan bu özellikler, bana "sümme haşa tövbe" tepkisi verdirmesi gerekirken "ay ne kadar ilginçli bir oğlan, bayılırım ilginçli oğlanlara" tepkisi verdiriyor ve kader ağlarını örmeye başlıyor.
buluşma, görüşme kararı veriyoruz efenim; atlıyorum gecenin bir yarısı otobüse ve hayatım boyunca o güne kadar adımımı atmadığım o yabancı şehre, o yabancıyı görmeye gidiyorum.
içimde korku namına hiçbir şey yok, aksine kelebekler uçuşuyor, can sıkıntım yerini çok tatlı bir heyecana bırakmış ve ben bunun lezzeti ile acayip huzurluyum. hala bugünmüşçesine hatırlarım o otobüs yolculuğundaki hislerimi.
neyse, buluşma yerini buldum, kendisini bekledim ve karşıdan sırıtarak yanıma doğru yürüyen onu gördüm; rahat 2 metre boyunda iriden bir adam, siyah, jilet gibi giyinmiş, saçları omzunda, gözleri sürmeli, tarzından "metalciyim" diyebileceğiniz biri...o sıralar gothicliğimin zirvesindeyim ben de, kara kara giyiniyorum ve el alemden "satanik midir nedir bu, kedi seviyor, yakalayıp kesecek" bakışları alıyorum. bu yüzden iki kara giyimli tip buluşunca, benim mutluluğum daha bir katlanıyor efenim o an.
sonrasında tabii "yol yorgunusundur" deyip beni evine götürüyor.
gittik eve. evin yeri öyle izbe, ıssız bir yer ki, yol boyunca ister istemez aklımdan "burada beni kesseler, kimsenin ruhu duymaz ha ehehe" diye geçiyordu. eve geldik, anam ev de ıssız, apartman terk edilmiş gibi, aile apartmanı filan demezsiniz yani, birinci katında torbacı, ikinci katında seri katil filan oturuyordur muhtemelen. biz de bodrum katındaki daireye girdik. orada kim oturuyor dersiniz? bakire kurban eden satanistt?!!! eheh durun durun daha ne belli çocuğun satanist olduğu değil mi?
neyse eve girdik ve girer girmez salon kapısına saplı haldeki bıçakları, satırları gördüm arkadaşlar. adam evini, kesici delici aletlerle dekore etmiş. kapılara saplı kasap bıçakları mı ararsınız, komando çakıları mı, boy boy satırlar mı?... "ehe bıçaklara meraklısın sanırım, ben de silahlara ilgiliyim" filan dedim ama tabii ensemden aşağı ter iniyor, oracıkta adam kokorecimi çıkarsa kimsenin haberi olmaz.
salona girdim ki ne göreyim, her yer simsiyah örtülerle kaplı, mumlarla aydınlatılan bir oda, böyle antika mı denir, garip objeler işte. "evinin ilginç bir dekorasyonu varmış" filan dedim, kendisi sahaflardan oralardan buralardan böyle büyücü cadı nesneleri toplamayı seviyormuş, hobisiymiş. "neggzel bir hobi" dedim, ne diyeydim? tavana kaldırdım başımı, siyaha boyanmış tavanda zincirler filan... "ya morticia adam black metalci, evini de böyle dekore etmiş işte" dedim içimden, gayet normal buldum.
biraz hoş beş, sohbet; işte klasik bana az yavşıyor arkadaş. benim açımdan da sorun yok yavşayabilir bekar kadınım ahshs. neyse sohbetimizi ettik. sonra benim tuvaletim geldi. "tuvalet nerede" diye sordum, dedi tuvaleti kullanmıyorum. nasıl yani dedim, ya dedi kullanmıyoruz bu evde tuvalet, tuvaleti yok sayılır. boş bulunup, şöyle bir serzenişte bulundum o an:
bu zeka dolu sorumun ardından, "işte evin az ilerisinde bi pide salonu var, oranın wcsini kullanıyorum" dedi, e tamam dedim," bi elimi yüzümü yıkayayım bari. duş muş alabilir miyim yoldan geldim?". o da el mecbur tamam dedi, istemeye istemeye bana banyoyu açtı ki ne göreyim:
adam klozetin üzerine pentagram çizmiş, 5 köşesine de mum yakmış.
böyle kıpkırmızı boya mı kan mı ne olduğu belli değil bir şeyle pentagram çizili kozetin üstü. tuvaleti kapatmış adam artık ne bok yiyordu napıyordu. dedim "bu nedir niye böyle? çok merak uyandırıcı aa ne değişik". sanki dünyanın en normal şeyiymiş gibi davranıyorum öyle ponçik bir kucaklama halindeyim olayı ki korksam tepki versem keser bu manyak gözüyle baktığım için ürktüğümü, sorun çıkaracak potansiyelim olduğunu düşünüp bana bi zarar getirmesin.
dedi, "sahafta bir kitap buldum, şeytanla iletişim için bazı ritüeller deniyorum"
"aa dedim satanist filan mısın? aa hiç satanist birini tanımamıştım ay tüm gece seni dinleyebilirim çok hoşuma gitti böyle ilginç ve gizli bir yönünün olması" filan dedim.
adam da gaza geldi sevindi filan. ya evet dedi, işte ama sizlerin bildiği gibi olmuyor satanizm filan böyle anlattı biraz mısırlıların enki zamanı aslında şeytana tapınmalarından, satanic bible'ın aslında bir manifesto olduğu, o protest bakış şu bu böyle satanist enteli miydi neydi uzuun uzun anlattı, aslında ilk kurban bir sokak köpeğiydi de vırttı zorttu.
ben de hülyalı hülyalı dinledim ama dedim "benim gerçekten çok tuvaletim geldi, nasıl yapalım?"
tarif etti pideciyi "gel götüreyim seni" dedi, "hemen görünüyor zaten bizim balkondan" dedi. dedim "ya salak mıyım ballı çöreğim, bulurum yerini. markete de uğrar gelirim istediğin abur cubur var mı?" filan dedim öyle çıktım evden. zaten bi çantamla gelmiştim, bavul filan getirmemiştim. anam ben bir topuk bir topuk.
arkadaşlar bu hikayeden görüleceği üzere az daha bakire kurbanı ayinine gidecektim ahshs ya aslında kurban etmeseler çok tatlı oluyolar ahsh.
bu da böyle bi anımdır.
devamını gör...
2.
bir ara kadıköy akmar pasajı'na takılırdı bunlar.
90'larda genç bir kızı öldürmüşlerdi ve gerçekten o dönem anne babalar için lise çağındaki çocuklar için endişelenme zamanıydı.
özentinin her türlüsü kötü.
90'larda genç bir kızı öldürmüşlerdi ve gerçekten o dönem anne babalar için lise çağındaki çocuklar için endişelenme zamanıydı.
özentinin her türlüsü kötü.
devamını gör...
3.
satanizm inancına mensup kişi.
uzun saçlı erkeklerin maruz kaldığı söylemlerden birisi.
uzun saçlı erkeklerin maruz kaldığı söylemlerden birisi.
devamını gör...
4.
şeytana tapınma ritüellerini gerçekletiren kişi. türkiye'de üzerine siyah tişört giyen herkese vurulan damga. ciddi bir eğilim olarak hiç bir zaman görülmemiş sadece 90'ların sonlarında bir dönem gündem oluşturmuştur. (bkz: heavy metal)(bkz: black metal) tarzı müzik dinleyen gençlerin giydiği baskılı tişörtler üzerinden oluşan sunni bir gündem olmaktan öteye geçmemiştir. fakat özellikle hristiyan dünyasında oldukça yankı uyandırmıştır. şeytana tapınma noktasında çeşitli ayinler düzenlenmiş ancak çok fazla rağbet görmemiştir. işin özü sorunlu bir ergenlik dönemi geçiren gençlerin isyanına malzeme olmuş bir ütopyadan fazlası değildir. ancak meraklısına (bkz: hershel smith)in kaleme aldığı, (bkz: şeytandan kaçış) bir satanistin anıları şeklinde yazılan romanı okumalarını tavsiye ederim.
devamını gör...
5.
morticia’nın bahsettiği black metal dinleyen satanist benim arkadaşlar. morticia kaçmasaydı onu bayıra karşı yatıracaktık, tırmalayacaktık kaşıyacaktık lakin olmadı. kaçtı ödlek.
emeğe saygı diyerek verdim şukunu hadi yine iyisin. keyifle okudum kahkaha falan attım. *
emeğe saygı diyerek verdim şukunu hadi yine iyisin. keyifle okudum kahkaha falan attım. *
devamını gör...