sayfanın dehşet verici beyazlığı
başlık "insan olun biraz" tarafından 29.05.2022 13:01 tarihinde açılmıştır.
1.
sembolist şair, paul valery’ye göre “şairlerin prensi”, jean paul sartre’a göre fransız dilinin en büyük şairi olan stephane mallarme’ın muazzam tespitidir.
her şeyin sonunda bir kitap olmak için var olduğunu söyleyen büyük şair bu fikri ile paralel olarak sayfanın beyazlığının insanı korkulara sürükleyecek kadar dehşet verici olduğunu da yazar.
roland barthes aynı beyazlığı “giysilerin açıldığı o yer” diye tanımlar. bu sayfaların dehşet verici beyazlığına daha erotik bir yaklaşım olsa da aslında aynı kapıya çıkar. sonuçta o beyazlıklar dolmadan insanın aklına mukayyet olması mümkün değildir.
sait faik abasıyanık “yazmasam deli olacaktım” derken bu dehşeti iliklerine kadar hissetmiş olmalı. başka türlüsü mümkün değil zaten. korku ve dehşet belli bir seviyenin üzerine çıkınca insanı bir delilik heyecanı alır.
nikolay gogol, ölü canlar isimli muhteşem demenin bile yetersiz kaldığı eserinin ikinci cildini yazmış ancak beğenmemiştir. bu arada elbette akılsız bir papazın da etkisinde kalıp delirerek ölmüştür. ama aslında olayın özünde sayfanın dehşet verici beyazlığını yeterince doldurmamış olmasını verdiği o eksik kalma duygusu vardır bence.
edebiyatın içinde iseniz ve edebiyat içinize işlemişse ve içiniz dışınız edebiyat olmuşsa önünüzde duran beyaz bir kağıt size hem büyük bir dehşet duygusu hem de erotik bir haz verecektir. o sayfalar dolmalıdır. giysilerin açıldığı o yere dokunmadan durmak mümkün değildir.
her şeyin sonunda bir kitap olmak için var olduğunu söyleyen büyük şair bu fikri ile paralel olarak sayfanın beyazlığının insanı korkulara sürükleyecek kadar dehşet verici olduğunu da yazar.
roland barthes aynı beyazlığı “giysilerin açıldığı o yer” diye tanımlar. bu sayfaların dehşet verici beyazlığına daha erotik bir yaklaşım olsa da aslında aynı kapıya çıkar. sonuçta o beyazlıklar dolmadan insanın aklına mukayyet olması mümkün değildir.
sait faik abasıyanık “yazmasam deli olacaktım” derken bu dehşeti iliklerine kadar hissetmiş olmalı. başka türlüsü mümkün değil zaten. korku ve dehşet belli bir seviyenin üzerine çıkınca insanı bir delilik heyecanı alır.
nikolay gogol, ölü canlar isimli muhteşem demenin bile yetersiz kaldığı eserinin ikinci cildini yazmış ancak beğenmemiştir. bu arada elbette akılsız bir papazın da etkisinde kalıp delirerek ölmüştür. ama aslında olayın özünde sayfanın dehşet verici beyazlığını yeterince doldurmamış olmasını verdiği o eksik kalma duygusu vardır bence.
edebiyatın içinde iseniz ve edebiyat içinize işlemişse ve içiniz dışınız edebiyat olmuşsa önünüzde duran beyaz bir kağıt size hem büyük bir dehşet duygusu hem de erotik bir haz verecektir. o sayfalar dolmalıdır. giysilerin açıldığı o yere dokunmadan durmak mümkün değildir.
devamını gör...
"sayfanın dehşet verici beyazlığı" ile benzer başlıklar
dehşet
2