1.
rıza tevfik'in "bir akşamdı, evimizde ecel kanat germişti" diye başlayan şiiri
necip fazıl küçük kız kardeşi semayı erken yaşta kaybetmesi ve annesinin verem olması üzerine vaniköy'deki rehber-i ittihat mektebi'ne yatılı okumaya başlar.
o dönemlerde bu şiirini okuyarak gözyaşı döktüğü söylenir.
bir akşamdı, evimizde ecel kanat germişti,
anneni - bir cellad gibi - vurup yere sermişti.
ölüm ile pençeleşen bir hayatın güreşi,
sekiz yıldan sonra dinmiş; nihayete ermişti.
adalar'ın denizinde batan akşam güneşi
sönük, ölgün ışığını çamlıklara dökmüştü.
evde yoktun, sonra geldin, dağda kırda gezmiştin;
lâkin bilmem bu yokluğu nerden, nasıl sezmiştin?
güzel ela gözlerine bir öksüzlük çökmüştü,
gözyaşımda dehşetli bir sır arayan gözlerin,
ıssız kalan vicdanıma karanlıklar serperdi.
'-baba! annem nerde? ' dedin,hep tüylerim ürperdi:
hançer gibi ta ruhuma battı yaman sözlerin.
o gün bugün 'annem nerde? ' diye ba'zı sorarsın,
gülümserim gözyaşlarım sakin sakin akarken;
uzaklarda bir şey arar, ufuklara bakarken,
benim dalgın gözlerimde hayalini ararsın.
o tâli'siz bi-çareyi bak ben bile unuttum,
gönlümdeki iniltiyi ninnilerle uyuttum.
unut kızım, sen de unut, anma artık adını;
yabancıdır bize, sorma o zavallı kadını.
sorma kızım, sorma yavrum,ben de bilmem nerdedir;
onu örten kara toprak bir karanlık perdedir.
'o ağaçlar neresidir? ' diye sorma güzelim!
gel, seninle yapayalnız çamlıklarda gezelim.
o ağaçlar batıp giden güneşlerin gölgesi;
o serviler hayal olan varlıkların ülkesi.
bak bu yanda daha dil-ber fidanlar var, kuşlar var;
beyaz, penbe çiçek açmış gelin gibi ağaçlar.
bahar olmuş bak her yere hayat nuru saçılmış,
gözyaşların döküldüğü yerde güller açılmış.
güneş senin, bahar senin, bak sen de bir çiçeksin;
gül ki, benim küskün gönlüm o gülüşe özensin,
sessiz dağlar kahkahana cevap versin, bezensin.
ölüm şeklindeki sırrın ma'nasını düşünme
gölge gibi bir varlığın ru'yasını düşünme
sabahı yok, nihayetsiz karanlıklar içinde
-bir kıvılcım gibi- bir an beliririz, söneriz.
varlık budur benim için, hatta senin için de;
'bir hakikat var mı? ' derken bir hayale döneriz.
nice yüzler gördüm, geçti - ben unuttum- besbelli;
her çehre bir hayalettir bu süreksiz ru'yada
unut yavrum, sen de unut! . bu ölümlü dünyada
her cefayı unutmaktır bizler için teselli.
sonbaharın matemini gözlerimde okuma! ...
necip fazıl küçük kız kardeşi semayı erken yaşta kaybetmesi ve annesinin verem olması üzerine vaniköy'deki rehber-i ittihat mektebi'ne yatılı okumaya başlar.
o dönemlerde bu şiirini okuyarak gözyaşı döktüğü söylenir.
bir akşamdı, evimizde ecel kanat germişti,
anneni - bir cellad gibi - vurup yere sermişti.
ölüm ile pençeleşen bir hayatın güreşi,
sekiz yıldan sonra dinmiş; nihayete ermişti.
adalar'ın denizinde batan akşam güneşi
sönük, ölgün ışığını çamlıklara dökmüştü.
evde yoktun, sonra geldin, dağda kırda gezmiştin;
lâkin bilmem bu yokluğu nerden, nasıl sezmiştin?
güzel ela gözlerine bir öksüzlük çökmüştü,
gözyaşımda dehşetli bir sır arayan gözlerin,
ıssız kalan vicdanıma karanlıklar serperdi.
'-baba! annem nerde? ' dedin,hep tüylerim ürperdi:
hançer gibi ta ruhuma battı yaman sözlerin.
o gün bugün 'annem nerde? ' diye ba'zı sorarsın,
gülümserim gözyaşlarım sakin sakin akarken;
uzaklarda bir şey arar, ufuklara bakarken,
benim dalgın gözlerimde hayalini ararsın.
o tâli'siz bi-çareyi bak ben bile unuttum,
gönlümdeki iniltiyi ninnilerle uyuttum.
unut kızım, sen de unut, anma artık adını;
yabancıdır bize, sorma o zavallı kadını.
sorma kızım, sorma yavrum,ben de bilmem nerdedir;
onu örten kara toprak bir karanlık perdedir.
'o ağaçlar neresidir? ' diye sorma güzelim!
gel, seninle yapayalnız çamlıklarda gezelim.
o ağaçlar batıp giden güneşlerin gölgesi;
o serviler hayal olan varlıkların ülkesi.
bak bu yanda daha dil-ber fidanlar var, kuşlar var;
beyaz, penbe çiçek açmış gelin gibi ağaçlar.
bahar olmuş bak her yere hayat nuru saçılmış,
gözyaşların döküldüğü yerde güller açılmış.
güneş senin, bahar senin, bak sen de bir çiçeksin;
gül ki, benim küskün gönlüm o gülüşe özensin,
sessiz dağlar kahkahana cevap versin, bezensin.
ölüm şeklindeki sırrın ma'nasını düşünme
gölge gibi bir varlığın ru'yasını düşünme
sabahı yok, nihayetsiz karanlıklar içinde
-bir kıvılcım gibi- bir an beliririz, söneriz.
varlık budur benim için, hatta senin için de;
'bir hakikat var mı? ' derken bir hayale döneriz.
nice yüzler gördüm, geçti - ben unuttum- besbelli;
her çehre bir hayalettir bu süreksiz ru'yada
unut yavrum, sen de unut! . bu ölümlü dünyada
her cefayı unutmaktır bizler için teselli.
sonbaharın matemini gözlerimde okuma! ...
devamını gör...