1.
devamını gör...
2.
bunun bir hastalık olduğuna inanıyorum. ama bir yandanda kimse kimseyi asla vazgeçemeyecek derece de sevemez bunu kabullenip öylece inanmak lazım. yanı sözüm o ki herkes bir yere kadar sever, bunu kabullen
devamını gör...
3.
özgüven eksikliğidir.
devamını gör...
4.
cunku gerçekten sevilmemek.. gerçekten sevildigini azicik bile hisseden kişi inanir sevildigine. sevildiginize inanmiyorsaniz muhtemelen hic sevilmemissinizdir zaten.
devamını gör...
5.
sevilmek istediğiniz kişi tarafından sevilmeyince, peşinizden bin kişi de koştursa o sevgiyi alamıyor ve hissedemiyorsunuz.
devamını gör...
6.
bir zamanlar deli gibi sevdiğiniz ve onunda sizi o şekilde sevdiğini sandığınız kişi sizi zerre gram sevmemişse eğer buna inanmak biraz zorlaşıyor.bütün saf duygular bir anda gri oluyor. hatta ve hatta değil bir sevgili bütün insanlara karşı bu şüpheyi taşıyorsunuz. geçmiş olsun.
devamını gör...
7.
8.
sözcüklere inanmıyorum.
insanların samimiyetine genel olarak güvenirim fakat sözcükler... benim için sınıfta kalabiliyor.
yazı yazarken veyahut konuşurken en etkili şey elbette sözcüklerdir. kullandığınız sözcükler, kullandığınız zaman, kullandığınız üslup, kullanma şekliniz.. hepsi çok önemli şeylerdir.
bundandır ki ne zaman etkilenecek olurum, işte o az ama öz konuşan insan tercihim olur.
bunu da geçtim, ben bir yazarım. ben yazarım. şiir yazarım, deneme yazarım, hikaye yazarım... kelimelerle oynamasınız bilirim. kelimebazlık kanımızda vardır. sevgi hakkında sevmeden de bir şey yazabilirim çünkü sevgi nedir, bilirim. ya da birtakım sözcükleri yan yana koymasını bilirim. bu, altını dolduracak bir samimiyet olmadıkça etkileyiciliğini kişinin anlama kapasitesine bırakacak bir olgudur nezdimde.
fakat ben, bizzat kelimelerle oynayan bir insan olarak en çok da o şekilde, kendi silahımla, kelimelerle yara aldım. bu yüzden genel olarak sözcüklerden etkilenmeyi uzundur bırakmış bulunuyorum. bayat iltifatlar konusuna girmiyorum bile...
sevildiğimi biliyorum, hissediyorum. bunu gösteren insanlara da müteşekkirim. fakat sözcüklerle değil, gerçekten beni dinlemek istemeleri, yanımda olmaları, benimle zaman geçirmekten keyif almaları ile, bana verdikleri önemi belli etmeleri ile sevildiğimi hissediyorum.
öncelikle ben, kendimi çok seven biriyim zaten. başkalarını da çok seviyorum. beni seven insanlara da inanıyorum.
ama ben, sözcüklere inanmıyorum.
çünkü onlar benim de evirip çevirebildiğim şeyler.
samimiyeti salt sözcüklerle alamıyorum.
derin konu vesselam.
insanların samimiyetine genel olarak güvenirim fakat sözcükler... benim için sınıfta kalabiliyor.
yazı yazarken veyahut konuşurken en etkili şey elbette sözcüklerdir. kullandığınız sözcükler, kullandığınız zaman, kullandığınız üslup, kullanma şekliniz.. hepsi çok önemli şeylerdir.
bundandır ki ne zaman etkilenecek olurum, işte o az ama öz konuşan insan tercihim olur.
bunu da geçtim, ben bir yazarım. ben yazarım. şiir yazarım, deneme yazarım, hikaye yazarım... kelimelerle oynamasınız bilirim. kelimebazlık kanımızda vardır. sevgi hakkında sevmeden de bir şey yazabilirim çünkü sevgi nedir, bilirim. ya da birtakım sözcükleri yan yana koymasını bilirim. bu, altını dolduracak bir samimiyet olmadıkça etkileyiciliğini kişinin anlama kapasitesine bırakacak bir olgudur nezdimde.
fakat ben, bizzat kelimelerle oynayan bir insan olarak en çok da o şekilde, kendi silahımla, kelimelerle yara aldım. bu yüzden genel olarak sözcüklerden etkilenmeyi uzundur bırakmış bulunuyorum. bayat iltifatlar konusuna girmiyorum bile...
sevildiğimi biliyorum, hissediyorum. bunu gösteren insanlara da müteşekkirim. fakat sözcüklerle değil, gerçekten beni dinlemek istemeleri, yanımda olmaları, benimle zaman geçirmekten keyif almaları ile, bana verdikleri önemi belli etmeleri ile sevildiğimi hissediyorum.
öncelikle ben, kendimi çok seven biriyim zaten. başkalarını da çok seviyorum. beni seven insanlara da inanıyorum.
ama ben, sözcüklere inanmıyorum.
çünkü onlar benim de evirip çevirebildiğim şeyler.
samimiyeti salt sözcüklerle alamıyorum.
derin konu vesselam.
devamını gör...
9.
evet gece 3 te bu başlığı gördüm efenim, bizim mesai başladı yine gece gece.
bir kere buna inandınız mi, ya o yoldan sonuna kadar gideceksiniz ya da o yola en başından girmeyecektiniz. çünkü yoldan çıktıktan sonra bir daha böyle hissetmeniz aşırı zor oluyormuş...
iste, üzerinden neredeyse 1 sene geçecek, bu hisse dair umutlarım hala filizlenmiş bile değil... ayrılık iki tarafa da bir şekilde bile istemeye ayrılıksa koyuyor gençler. gençliğinizde sevişin takılın, ama aşık olmayın, zaten kızlarda aynısını yapıyor a**, kim anlar çaktırmayın.
bir kere buna inandınız mi, ya o yoldan sonuna kadar gideceksiniz ya da o yola en başından girmeyecektiniz. çünkü yoldan çıktıktan sonra bir daha böyle hissetmeniz aşırı zor oluyormuş...
iste, üzerinden neredeyse 1 sene geçecek, bu hisse dair umutlarım hala filizlenmiş bile değil... ayrılık iki tarafa da bir şekilde bile istemeye ayrılıksa koyuyor gençler. gençliğinizde sevişin takılın, ama aşık olmayın, zaten kızlarda aynısını yapıyor a**, kim anlar çaktırmayın.
devamını gör...
10.
insanların sevildiğine inanmaması toplumumuzda oldukça yaygın bir düşüncedir. bu düşüncenin arkasında genellikle "herkesin kendi çıkarını düşündüğü", "herkesin yalnızca kendi işine baktığı" gibi algılar yatmaktadır. türk toplumu da diğer toplumlar gibi, sevgi, saygı ve dayanışma duygularıyla doludur.
devamını gör...
11.
sizi inandırmayanlar utansın diyorum kardeşlerim. ben de inanmıyorum ama inandırana denk gelmedik ondan.
devamını gör...
12.
güzel olmayan bütün canlıların ortak özelliğidir.
çünkü güzel olan canlı bilir, kendini seven insan eli onu güzel diye seviyor.
güzel olmayan bir böceği neden sevildiğine hiçbir zaman inandıramazsın. çünkü onlar ne sevilir ne de sevildiğine inanabilir.
sevilmek için bir nedenleri yoktur, o yüzden ölene kadar inanamazlar.
güzel olmayan canlılar zaten hiçbir zaman kalpten sevilmezler. sevilmiş gibi yapılırlar.
çünkü güzel olan canlı bilir, kendini seven insan eli onu güzel diye seviyor.
güzel olmayan bir böceği neden sevildiğine hiçbir zaman inandıramazsın. çünkü onlar ne sevilir ne de sevildiğine inanabilir.
sevilmek için bir nedenleri yoktur, o yüzden ölene kadar inanamazlar.
güzel olmayan canlılar zaten hiçbir zaman kalpten sevilmezler. sevilmiş gibi yapılırlar.
devamını gör...
13.
göstermeden kimse bilemez. kadın erkek farketmez. herkes sevildiğine inanmak ister.
devamını gör...
14.
insan sevildiğine inandığı zaman fazlasıyla cüretkar olur. sevildiğine inanmaktan ziyade, anladığına inanmak gerekir. zaten sevgi,saygı,güven üçlemesinin anahtarı anlamaktan geçer. anlamadığınız bir şeyi sevemezsiniz, anlamıyorsanız sevildiğinize inanmazsınız. daha farklı bir ifade kullanacak olursak; yola çıkmadan önce, anlayıp anlamadığınızdan emin olun. aksi taktirde yolu çarpık düşüncelerinizle oluşturduğunuz nedenlerle terk edeceksiniz.
devamını gör...
15.
gerçekçi adamların işidir.
sürekli arzulanan belli bir kesim var. bunlar, tanrı tarafından ayrıcalıklı olarak ortaya konulmuş insanlar. yakışıklılar ya da modern yaşamdaki güç olgusunu oluşturan değerlere sahipler. yahut bulundukları sosyal sınıfa mensup kadınları cezbeden, ilkel güdülere hitap eden yetileri var. kadınlar da çok doğal bir şekilde, üreme içgüdüsüyle, bu gücün ve güzelliğin arkasından giderler ya da bakarlar.
sen ben gibi sıradan insanlar, bu güzel ya da güçlü sınıfın dışında kalanlar, manevi yönlerini tekamüle de erdirseler, sadece, o sınıfa ulaşamayanların yetineceği insanlar oluruz. o yüzden, burada bir sorgulama yapmak gerekir. bu sorgulamayı derinleştirirseniz, sonuçta aslında sevilmediğinizi, yetinilen bir varlık olduğunuzu anlarsınız. o sınıftan birileriyle hayaller kuran insanların, hayal kırıklıkları üzerine çekilen bir yara bandı olduğunuzu anlarsınız. bu işler böyledir.
çok uğraşmanız gerekir. sevilmek için. öylece, hücum edersiniz karşınızdaki insanın tüm hassasiyetlerine. çabalarınız belki boşa gider; belki o kadını elde edebilirsiniz. lakin budur işte. karşılıksız, çabasız, ama ve fakatsız sevilemezsiniz. öylece gelmezler size, "ben seni seviyorum ve senin için ölüyorum." demezler. başkaları için hissetmişlerdir bunları ve siz de ihtimalsizlikten, sosyal normların altında ezilmelerinden korunmaları için oradasınızdır.
gerçekten sevilmek, yalnızca çok küçük bir kesimin sahip olabildiği bir ayrıcalık. geri kalanların tamamı, yazısız maddeler karşılığı birbirlerinin yükünü taşımak üzere yapılmış anlaşmalardan ibaret. bu yüzden dahi, evli kadınlar, bahsettiğim sınıftan biriyle bir şekilde eşleşirlerse yoğun bir flört moduna girerler. işte o kadının evindeki adam, bu adamdır.
sevildiğine inanmak yoktur, sevildiğine inanmak için kendini kandırabilmek vardır.
sürekli arzulanan belli bir kesim var. bunlar, tanrı tarafından ayrıcalıklı olarak ortaya konulmuş insanlar. yakışıklılar ya da modern yaşamdaki güç olgusunu oluşturan değerlere sahipler. yahut bulundukları sosyal sınıfa mensup kadınları cezbeden, ilkel güdülere hitap eden yetileri var. kadınlar da çok doğal bir şekilde, üreme içgüdüsüyle, bu gücün ve güzelliğin arkasından giderler ya da bakarlar.
sen ben gibi sıradan insanlar, bu güzel ya da güçlü sınıfın dışında kalanlar, manevi yönlerini tekamüle de erdirseler, sadece, o sınıfa ulaşamayanların yetineceği insanlar oluruz. o yüzden, burada bir sorgulama yapmak gerekir. bu sorgulamayı derinleştirirseniz, sonuçta aslında sevilmediğinizi, yetinilen bir varlık olduğunuzu anlarsınız. o sınıftan birileriyle hayaller kuran insanların, hayal kırıklıkları üzerine çekilen bir yara bandı olduğunuzu anlarsınız. bu işler böyledir.
çok uğraşmanız gerekir. sevilmek için. öylece, hücum edersiniz karşınızdaki insanın tüm hassasiyetlerine. çabalarınız belki boşa gider; belki o kadını elde edebilirsiniz. lakin budur işte. karşılıksız, çabasız, ama ve fakatsız sevilemezsiniz. öylece gelmezler size, "ben seni seviyorum ve senin için ölüyorum." demezler. başkaları için hissetmişlerdir bunları ve siz de ihtimalsizlikten, sosyal normların altında ezilmelerinden korunmaları için oradasınızdır.
gerçekten sevilmek, yalnızca çok küçük bir kesimin sahip olabildiği bir ayrıcalık. geri kalanların tamamı, yazısız maddeler karşılığı birbirlerinin yükünü taşımak üzere yapılmış anlaşmalardan ibaret. bu yüzden dahi, evli kadınlar, bahsettiğim sınıftan biriyle bir şekilde eşleşirlerse yoğun bir flört moduna girerler. işte o kadının evindeki adam, bu adamdır.
sevildiğine inanmak yoktur, sevildiğine inanmak için kendini kandırabilmek vardır.
devamını gör...
16.
sanırım bazı insanların, sevimli ve sevimsiz, güzel ve çirkin, iyi ve kötü gibi kavramlara sadece içten gelen dürtüler aracılığı ile haiz olunduğunu zannetmelerinden dolayı içine düşebildikleri durumlardan biri.
hem insanlar kendi kültürlerini dizayn edebiliyor ve inançlarını kendilerine özgü bir şekilde yapılandırabiliyorlar. bu yaptıklarına gönülden bağlı da olabiliyorlar.
olgular öğretilirler aynı zamanda ve hem de bu gerçeklik büyük bir orana sahiptir insan bilinci üzerindeki payda.
farkındalık hali, bilinç düzeyi ve kültürel kapasitesi kötü durumda olan çoğunluğu karşımıza alıp incelediğinizde, tüm bu söylediklerimi unutacak ve gerçekte tıpkı sizin de kabul ettiğiniz şekliyle gerçekliği (gerçekten, sevilmeyi hakettiğiniz için birilerinin sizi samimiyetle sevemiyeceği yargısını) kabul eden ve yaşayan insanlara ulanacaksınız.
sürerliği olan, yanlış, eksik, kusurlu sistemler gerçekliğe kavuşabiliyorlar. doğa bu durumu yasaklamıyor.
hem insanlar kendi kültürlerini dizayn edebiliyor ve inançlarını kendilerine özgü bir şekilde yapılandırabiliyorlar. bu yaptıklarına gönülden bağlı da olabiliyorlar.
olgular öğretilirler aynı zamanda ve hem de bu gerçeklik büyük bir orana sahiptir insan bilinci üzerindeki payda.
farkındalık hali, bilinç düzeyi ve kültürel kapasitesi kötü durumda olan çoğunluğu karşımıza alıp incelediğinizde, tüm bu söylediklerimi unutacak ve gerçekte tıpkı sizin de kabul ettiğiniz şekliyle gerçekliği (gerçekten, sevilmeyi hakettiğiniz için birilerinin sizi samimiyetle sevemiyeceği yargısını) kabul eden ve yaşayan insanlara ulanacaksınız.
sürerliği olan, yanlış, eksik, kusurlu sistemler gerçekliğe kavuşabiliyorlar. doğa bu durumu yasaklamıyor.
devamını gör...