yazar: jean baudrillard
yayım tarihi: 1981
postmodern felsefe kitabıdır. her ne kadar benzese de bambaşka anlamlar ihtiva eden simülakrlar ve simülasyon kavramlarını detaylıca açıklar.
yayım tarihi: 1981
postmodern felsefe kitabıdır. her ne kadar benzese de bambaşka anlamlar ihtiva eden simülakrlar ve simülasyon kavramlarını detaylıca açıklar.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "revolutionary girl utena" tarafından 30.12.2020 19:31 tarihinde açılmıştır.
1.
matriks'e esin olduğunu bilmeyen kalmadı, hani filmde kitap gösteriliyor ve hatta bir bölüm, kitaptaki yerinden farklı sayfada özellikle gösteriliyor vs.
ancak baudrillard filmin kendi yazdıklarıyla en ufak alakası olmadığını, wachowski kardeşlerin yazdıklarından bir halt anlamadıklarını, filmin felsefi bir sorgulamadan uzak olduğunu, sorduğu soruların altında kaldığını açıklamıştır. hatta devam filmleri için kendisine önerilen danışmanlık pozisyonunu da reddetmiştir.
ancak baudrillard filmin kendi yazdıklarıyla en ufak alakası olmadığını, wachowski kardeşlerin yazdıklarından bir halt anlamadıklarını, filmin felsefi bir sorgulamadan uzak olduğunu, sorduğu soruların altında kaldığını açıklamıştır. hatta devam filmleri için kendisine önerilen danışmanlık pozisyonunu da reddetmiştir.
devamını gör...
2.
müthiş bir sosyoloji ve iletişim teorisi kitabı. üstte yazıldığı gibi postmodern bir karakter benimsemeyen -ki yazarın hem kitap başında hem kitap içerisinde sürekli postmodern sosyologları eleştirdiğine ve kendini de postmodern olarak tanımlayanlara açıkça karşı çıktığına rastlamaktayız- aksine hegelian diyalektiği tersine çevirerek marxist diyalektiği gerçek-düş; gerçek-simülasyon; ideoloji- ütopya; bilim-kandırmaca gibi zıtlıklara uygulayarak hipergerçek veya simulasyon sistemi adını verdiği yeni sentezlerin nasıl ortaya çıktığına dair açıklamalar getiren tarihten iletişime, bilimden politikaya bir çok örnekle bu hipergerçek kavramının işleyişini açıklayan bir kitap. günümüz toplumunda yeni antitezini arayan ve belki de yapay zeka, tiktok, ınstagram reels veya metaverse gibi kavramlarda hiperdüşünü bulmak üzere olan bu kavramı anlamadan günümüz modern toplumunu anlamak pek mümkün değildir. derinlemesine incelenip okunması gereken belki de byung chul-han'ın "big data" adlı eseri gibi kaynaklarla ortak değerlendirmelerden geçirilip kapitalist batı hakimiyetinin sonuna yaklaştığımız şu günlerde yeni, felaketlere ve mucizelere gebe dünyada kişinin kendisini, çevresini ve elden geldiğince dünyayı nasıl şekillendireceğine dair uzun uzun düşünmesine temel bir katkıda bulunacak bir eser.
devamını gör...