sinan oğan'a oy verenlerin şu an hissettikleri

şahsen erdoğana yanlayacağını öngörüyordum. kk'nın hdp'yi yürüttüğü siyasetin içine fazla entegre ettiği ve bundan artık kurtulamayacağı belliydi zaten. rte için ise hüdapar çok önemli bir parça değil, bağını koparması daha kolay.

suriyelilerin gönderilmesi de kk'dan ziyade erdoğanın kabul etmesi daha kolay bir istek. tabanına ters bir hareket de değil, küresel solcuların aksine akp tabanı milliyetçi ve muhafazakar.

bir diğer şart da "faiz sebep, enflasyon sonuç" saçmalığının durdurulması ve ekonomide doğru dürüst bir politika izlenmesiydi. bunu da kabul ettiyse seçebilir rte'yi desteklemeyi.

kendisi rte'yi destekliyor diye ben gidip bu yönde oy atmak zorunda değilim tabi. en başından beri ikinci turda oy kullanmamayı düşünüyordum, kılıçdaroğlu'nun mam yayınını izleyip sandığa gitmek ve gitmemek arasında karar vereceğim.

bunun dışında başka arkadaşlar gibi ihanet edilmiş gibi de hissetmiyorum. çok büyük konuşmayayım ama hayallerimin kırılmasına biraz alıştım sanırım.

pişman değilim ama kırgınım.

madem merak ediliyor cevap verelim her ne kadar amacının hakikati duymak değil laf sokmak olduğunu biliyor olsamda.

hissettiğim kocaman bir hiç çünkü ben oğana oy vererek zaten hali hazırda olan amacıma ulaştım. amacımız terör yanlılarını kilit parti olmaktan çıkarmak bu ülkede görmezden gelinen topluluğumuzun bu mecliste fetöcü olacak terörist olacak hizbullah olacak ama bu çizgide kimse olmayacak mı düşüncesinden hareketle başladı.

bugün içinizde en kafasız olanınız dahil artık bu gerçeğin farkında bizi yok sayamaz yanınıza monte ettiğiniz çakal çukalla yol yürüyemezsiniz.

sinan oğan cumhur ittifakına destek açıkladı diye biz de koşa koşa peşine gidecek değiliz bunu önceki entrylerimde defalarca belirttim orada duruyor tarihleri ile birlikte merak eden okuyabilir. karşınızda sizin gibi işkembesi geniş bir topluluk yok bunu iyi bilin koltuğu devralmak için şeytanla bile aynı yatağa girmeyiz sizden bizi ayıran yegane şey budur.

bize bu soruları sorana kadar hiç kendinize bakıyor musunuz acaba ? kimlerle yola çıktınız kimlere ne sözler verdiniz farkında mısınız? bunu ifade eden herkesi ahmak gibi linç etmeye çalışmak yerine lan acaba biz mi yanlış yoldayız diye soruyor musunuz kendinize? siyasileri geçtim depremzedelere dahi hakaret edecek kadar şirazeniz kaymış sizin.

oğanı cumhura destek verdiği için suçluyorsunuz ama daha iki gün önce babacan yeni anayasa yapılırsa cumhura destekte bulunacaklarını açıklamadı mı? sahi ali babacan kimin ortağı? ona niye oğana söylediğiniz sözleri söylemiyorsunuz ayrıca sıfır katkı verip 32 vekil alarak yapıyorlar bunu. siz beyninizi kullandığınıza emin misiniz?

bir de şu var ogan size destek verse omurgasız olmayacak mıydı? sırf sizden taraf olmadığı için mi omurgasız olduğunu iddia ediyorsunuz? bence tam olarak öyle şimdi başa sarıp tekrar düşünelim gerçek omurgasız kim oluyor?

bakın size rağmen yine gidip cumhur ittifakına oy vermeyeceğim, bu zihniyetten ve ülkeyi yönetenlerden nefret ediyor olsam bile.

sonuç olarak oğandan tarafsız olmasını beklerdim bana göre yanlış yaptı ama sizin gibi tıpış tıpış gidip terlik olsa oy veririmcilerden değilim çünkü hala sorgulama yetisine sahip olduğumu düşünüyorum. size tavsiyem yarın oy isteyeceğiniz adamlara karşı böyle saçma sapan konuşmayın iki like alacağım diye. neyse bir beğenide ben atayım gönlün olsun madem.

2022 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda oyumu iyi ki kemal kılıçdaroğlu'na vermişim. banane, ilk turda soğan cücüğü sinan oğan'a oy verenler düşünsün..

hem muhalefete hem iktidara secimin terör yardakçısı hdp olmadan degil ataturkcu turk milliyetcileri olmadan kazanamayacagini sinan ogan araciligiyla gosterdik.
bu saatten sonra kimin tarafi oldugunun bi onemi yok.

biz ne bebek katillerine terörist diyemeyen bir avuç kendini bilmez tip'çilere benzeriz. ne de oy icin savundugu davayi satip depremzedelere hakaret eden kendini bu ulkenin sahini sanan cahil chplilere benzeriz.

tiksinti, öfke, pişmanlık.

kırgınlık.
ama öyle pişmanlık yok.
tam olarak iç sesimi seslendirdiği için oy vermiştim, beklentim de "ben seçilemedim, gerisi önemli değil. ben hüda par'ı da hdp'yi de, siyasal islamcıları da desteklemiyorum." demesiydi. olmadı. ya da, mültecilerin 1 yıl içerisinde gönderilmesi, hüdaparın ivedilikle koalisyondan atılması bla bla bla karşılığında desteklemeyi kabul ettim gibi bir açıklamaydı, o da yok...

insanların anlamadığı şey şu; akpyi istemiyoruz evet! ama kkyı da, babacanı da, davutoğlunu da, kmollaoğlunu da, seloyu da istemiyoruz! bunu anlamak bu kadar güç mü? 1% bile oyu olmayan (hadi 2 olsun) cenaha 30küsur vekil kazandırdı... al meclis siyasal islamcı doldu! kına yaksın kk!

biz de "kazanacak aday" beklentisindeydik, gitti dede inat etti aday oldu! halka rağmen aday oldu! bilmiyorum bu durumun idrakında mısınız?

neyse... ortada ihanetler silsilesi var! önce 6lı masa, sonrasında oğan ihanet etti bu millete!

birileri gibi (bkz: bir partiye ya da siyasetçiye bağlı olan insan) olmadığım için fikirlere oy veriyorum ben. ilk turda gösterdiği tutuma ve davranışa oy verdim, sinan oğan olduğu için değil yani. keza sinan oğan olmasaydı daha doğrusu bu fikirleri savunan bir kişi olmasaydı ilk turda gider protesti oyumu atardım, şu an 2. turda yapacağım gibi. siz sinan oğan olmasaydı kemale oy vereceğimizi sanıyorsunuz galiba. kişi (sinan oğan) buraya vermenizi rica ediyorum deyince koşa koşa gideceğimizi* falan mı sandınız, onu anca (bkz: akok koyunları) yapar. bizzat kendimde bu açıklama yapılmadan önce fikrimi yazmıştım
#2556220
daha sonra açıklama sonrasında yazdıklarım gibi millet ittifakına destek verseydide benim için bir şey değişmeyecekti. ancak tarafsız kalsaydı desteğim devam ederdi.
#2568281 #2568294
ayrıca (bkz: sinan oğan olmasa kemal kılıçdaroğlu'nun kazanacağını sananlar)dansanız bkz içindeki bu başlığı okuyun. sinan oğan seçimi 2. tura bırakarak muhalefete zaman tanımak dışında bir etkisi olmadı. kimi desteklerden desteklesin küskün sağ seçmeni zaten erdoğana küskün chp seçmeni(ki büyük kısmı muhareemden geldi ) kemale verecekti. nereyi desteklerden desteklesin oraya vereceğini söyleyen kesim emin olun çok az. kalan kesimde 2.turda protesto oy atacak yada sandığa gitmeyecektir. iki kişi arasında seçime mahkum değiliz, sırf size sunulan adayla yetindiğiniz sürece bu ülkede birşey değişmez. şimdi açıkça şunun cevabını verebilir misiniz siz; defalarca seçim kaybetmiş ve akp seçmeni gözünde çok kötü bir imajı olan kemal kılıçdaroğlunu böyle önemli bir seçimde aday yapmak ve buna ses çıkarmamanızıj sebebi ne? yeri gelince zamanında sosyal medyada orda burda kemal kılıçdaroğlu aday olmasın diye bir yerlerini yırtanlar. seçime 2 ay kala kemal kılıçdaroğlu adaylığını açıklayınca neden sokağa dökülmedi? önünüze sunulan aday kimse onu destekleyecekseniz ve sizin aday tercihinde seçmen olarak bir etkiniz olmayacaksa eleştirdiğiniz ak koyunlardan ne farkınız kalıyor? çıkıp adam gibi chp ana binalarının önünde biz kemal kılıçdaroğlunun aday olmasını desteklemiyoruz başka aday istiyoruz diyebildiniz mi? seçim gecesinde yaşanan aksaklıkların sorumlusuna hesap sordunuz mu? bu seçimin ana muhalefetin kaybetmesinin nedeni kemal kılıçdaroğlu ve onu önce desteklemeyi sonra destekleyen sizlersiniz. kimse kusura bakmasın kemal kılıçdaroğlunun akp seçmeninden oy alamayacağını hepimiz biliyorduk. sinan oğan a oy veren kesimin minimum yüzde 2 ai mhp den geldi kalan yüzde 3 seçmenin hepsi kemale verse yine bir şey değişmeyecekti. demem o ki suçlu arayacaksınız önce aynaya bakın.

üzgün olanı da kırgın olanı da normal karşılayanı da bir şekilde anlıyorum. öfkelenenleri ise...

bunların hepsi son derece insani duygular. şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım. sinan oğan'a oy veren 5.17 kim? mhp'ye küskün, iyip tarafından ikna edilememiş türk ulusalcıları. sinan oğan kim peki? bir siyasi parti kurucusu/lideri değil. bir akademisyen. liyakat konusunda kan ağlayan ülkede, efendi görünümlü, ne konuştuğunu bilen (kendi perspektifinden) söylem ve eylemlerinden anladığımız kadarıyla türk ulusunun üzerindeki ölü toprağını ivedi şekilde atması gerektiğini savunan, ülkede gördüğü en büyük problem mülteci sorunu olan, ekonominin yanlış yönetildiğini düşünen, bunu da sakin bir tonla formülize edilebilir bir plan program çerçevesinde çözebileceğini vadeden bir isim. şimdi tam bu noktada rakiplerine bakmak lazım. çünkü anlamaya çalıştığımız, bu isme, ne kadar düşük yüzdede görünürse görünsün oy vermeye ikna olmuş kesimin duygu ve düşünceleri. sinan oğan'ın en büyük rakibi rte. aslında içinde bulunduğumuz düzlemde türkiye'nin bekasının da en büyük rakibi bu isim. dümenin başında 22 yıldır bulunduğunu düşünecek olursak... mülteci sorunu yaşıyorsa bugün bu ülke bunun mümessili. ekonomiyi 22 yıldır yöneten iktidarın lideri. kadrolaşmanın, sülale devrinin ağa babası. liyakatsizliğin sözlük karşılığı. diğer rakip; kemal kılıçdaroğlu. sinan oğan kitlesinin ısrarla aday olmaması gerektiğini söylediği, bugüne kadar rte'ye karşı kayda değer bir başarı sağlayamamış (ki ben buna katılmıyorum ama başından sonuna entryde nesnel bir çizgide kalmaya çalışıyorum zaten fark etmişsinizdir; yorum ve görüşlerim için bkz diğer 18564121354 entry'm) yine sinan oğan'a oy vermeyi tercih etmiş kitlenin terör örgütleri ile arasına mesafe koymadığı konusunda eleştirdiği türkiye'nin ana muhalefet partisinin lideri.

şimdi bu iki ismin karşısına birinci tura kadar geliştirdiği söylem bakımından türk ulusalcılarının, özlediği, aradığı bir dil kullanan sinan oğan'a oy veren, sonuç ne olursa olsun, biz de buradayız deme fırsatını değerlendirmek isteyen insanları demokratik düzlemde gayet net bir şekilde anlayabiliyorum ben. düşüncelerim çok keskin bir şekilde birçoğu ile çelişiyor olsa da anlıyorum çünkü dediğim gibi herkesin kendisini, düşüncelerini temsil eden, ifade eden siyasi liderlerle ilişkilenmek istemesi demokratik yönetim sistemlerinin doğal akışı gereğidir.

ama şimdi bir de madalyonun öbür yüzü var. sinan oğan arkasında zafer partisi var gibi gözükse de aslında bir siyasi oluşumun direkt parçası değil. bir akademisyen. bir profesyonel siyasetçi. herhangi bir partiyle organik bir bağı olmadığı düşünüldüğü için de temiz göründü insanların gözüne. daha önce milletvekilliği yapmış olması, mhp'den ihracı, aliyev, azerbaycan ve dolayısıyla akp ile ilişkisi falan çok gündeme gelmediği için, türk ulusalcılığının bugün düşen yıldızının hem kağıt üzerinde, hem pratikte en büyük sorumlusu olan mhp'den ayrı bir yerde konumladı onu insanların gözünde. iyip zaten iktidar medyasının, yalan, iftira, kara propagandayla terörle ilişkili gösterdiği chp'nin safında. e sinan bey nerede? tam ortada. ne sen ne öbürü. ben milletin safındayım propagandası. güzel, tuttu. peki sonra? döndü dolaştı, beklediğimiz, bildiğimiz gibi akp'ye, tüm bahsettiği sorunların mümessili recep tayyip erdoğan'a yanaştı. bu noktada kendini kandırılmış hisseden oğan seçmeni üzgün, söylemleriyle çeliştiğini net şekilde gören seçmeni kırgın, sağ siyasette her şeyin mübah olarak görülebileceğini daha önce deneyimlemiş seçmen ise normal olarak karşıladı olanı biteni. bir de öfkelenenler var ki benim esasında en çok üzüldüğüm bu en son kesim...

akp çok güçlü bir siyasi oluşum arkadaşlar. oluşum evet çünkü parti diyerek tanımlayamayız artık akp'yi. beyazı siyah, güzeli çirkin, doğruyu yanış gösterebilecek* korkunç bir güç var ellerinde. medya, kolluk, asker, tüm devlet kurumları, yargı, yasama tüm erk akp'nin on yıllardır güdümde. çok kısa bir zaman içinde bir ismi kahraman olarak da gösterebilirler terörist olarak da. öyle bir güç ki bu, söylediğini söylememiş, yapmadığını yapmış gösterebiliyor milyonlarca insana. neredeyse black mirror bölümü gibi. akp siyaseti bir araç olarak kullanan, ideolojisinden bir saniye bile sapmayan, inanılmaz örgütlü gerici bir yapı ve türkiye cumhuriyeti devletini felaketine sürükleme projesinin yılmaz yürütücüsü. haliyle bu uğurda terörle de, milyonlarca mülteci ile de, yerli ve yabancı şer ortaklarıyla da iltisaklı olmak kendileri için zerre problem teşkil etmiyor, edemez.

tam bu noktada neyi savunuyor olursa olsun herkesin, hepimizin ortak düşmanı haline gelmiş oluyor akp iktidarı. vatanını, ülkesini seven, bu ülkenin çıkarını, kendisini geçtim ailesinin, doğmuş/doğmamış çocuklarının, bu ülkedeki taşın toprağın, göğünde uçan kuşun, toprağında gezen karıncanın çıkarını düşünen herkesin bu düzeni değiştirmek için elini taşın altına koyması gerekiyor. ne üzgün ne kırgın ne öfkeli olmaya lüksümüz var. ben solcuyum. defalarca söyledim. komünistim ben. siz zannediyor musunuz ben kemal kılıçdaroğlu'nun şahsından olmasa da birlikte olduğu insanlardan razıyım. siz zannediyor musunuz ben chp'ye hesap sormayacağım. siz zannediyor musunuz ben akp artıklarıyla iş tutmaya mecbur olduğunu kemal bey'e dayatan chp kurmaylarının neye hizmet etmeye çalıştığının farkında değilim?

ama işte tüm bunları ve dahasını, sizin de meramınızı, hepimizin, bu ülkede yaşayan herkesin hayati gördüğü sorunları ortadan kaldırmak üzere bir tartışma zeminini bu iktidarı tarihin çöplüğüne göndermeden yaratamayacağız. chp'den de hesabı ancak bu iktidarı yıkarsak sorabileceğiz. bize hareket alanı bırakmayan, demokrasinin meşru görünümlü illegal kılıcını tepemizde sallamayan, sallayamayan bir devlet başkanına sahip olmak tercih değil artık bir zorunluluk bu ülkede.

gelin, bu düzeni değiştirelim. duygularımızla değil mantığımızla hareket edelim. gelin birbirimizden farklı düşünmeye devam edebileceğimiz, dolayısıyla tartışabileceğimiz, cumhuriyetin kurucu değerlerine bağlı, özgür bir türkiye'yi küllerinden yeniden hep birlikte, omuz omuza doğuralım!

sinan oğan ikinci turda nereyi destekleyecek diye sorsan cumhur’u desteklemesi de yüksek bir ihtimal derdim. çünkü mhp genel başkanlığına oynadığı ortadaydı. ilk turdaki mevzu milliyetçiliği doğru üslupla doğru şekilde yansıtan şahsın diğerlerine göre daha bilgili olmasıydı. nitekim türk milliyetçisinin tek adayıydı. yani mesele milliyetçinin hükmünün bölücülerden çok daha fazla olduğunu göstermekti. bu da başarıldı. çünkü hdp chp’ye bizim sayemizde bu kadar kişi toplayabildiniz, kazanırsanız bizim sayemizde demeye başlamıştı bile. sinan oğan’a oy verenlerin bağlılığı fikirlere şahıslara değil yani kısacası. o birinci turda iki tarafı da sevmeyen milliyetçilerin fikrindeydi ve cb adaylığındaki temsilcisiydi. o gitti. yine beklenir kim olacak kim gelecek? bu fikirdekilerin duruşu aynı. oğan bir siyasetçi ve bir siyasetçi kadar dik duruşlu. insanlar da birini fikrini savunurken şahısları değil bağlı olduğu ilkeleri savunmalı zaten. chp’liler kk’yi çıkarıp herkesi oraya oy vermeye mahkum ettikten sonra kendisine oy vermeyenleri sallaması ise dik duruşluluk olmuyor. akp’nin çakması olmuş oluyor.

oy vermedim ama vermeyi düşünüyordum. versem de zerre pişman olmazdım. koyun gibi sinan oğan yolun yolumuzdur gibi saçma sapan söylemlerde de bulunmam. kendisi yanlış yaptı. artık benim için bir seçenek bile olamaz. ben doğru bildiğimden asla şaşmadım. kendi yolumda yürümeye devam. hafta sonu gider kk'ya oyumu verir görevimi yaparım. sonrasına bakarız.

sinan oğan'a verilen oylar, sinan oğan'ın şahsına verilmiş oylar değildir, bu yüzden oğan'ın şahsi profilinin ya da çizgisinin bir önemi yoktur. bu oyların bir kısmı, muarrem artığı, kalan kısmı da ümit özdağ ajitasyonlarının meftunu oylar. önce burada bir anlaşalım.
türkiye'deki seçim tiyatrosunun ya da demokrasi evciliği, adına ne derseniz deyin, bu ülkedeki seçmen iradesine göre işleyen bir mekaniği olmadığı konusunda fikirlerimi yinelemekle birlikte, erdoğan'ın ilk turun hemen ertesi gününde yaptığı ukrayna'yla ilgili tahıl koridoru anlaşmasıyla ilgili açıklaması da yağmurun yağması, çiçeklerin açması gibi bir doğallık kapsamında değil.

kendinizi de insanları da yormayın. günah keçilerinizi, suçlu arayışlarınızı da salın gitsin.
kılıçdaroğlu'na gelince, politikası gereği bu davutoğlu babacan, demokrat parti, iyi parti oylarının niceliğinden çok merkez sağ oyları bölmeye yönelik bir hamleydi ve gerçekten de bu seçimde, parçalı bir sağ seçmen vardı. yine kılıçdaroğlu'nun chp'si dışında bir allahın kulu hdp'den oy alamazdı. adam bu oyları da silme topladı.

gelgelelim kılıçdaroğlu değil de imamoğlu aday olsaydı kazanır mıydı? yani akşener'in eveleyip gevelediği ama bir türlü ikrar edemediği gerçeğe. türkiye'deki iktidarları, 50'lerden beri ortadoğu'daki değişkenlere göre uluslararası dengeler belirliyor. ve bu dengeler için mevcut iktidar, ziyadesiyle palazlanmış ve tıpkı menderes'in demokrat partisi gibi rusya ile amerika arasındaki oynak siyasetiyle hem artık güven vermiyor hem de işlevsel değil. imamoğlu, yıpranmamış imajı ve mevcut profiliyle bu rol değişimi için biçilmiş kaftan ama kılıçdaroğlu, bu kirli pazarlıklara mesafeli şeffaflık ve özde bir atatürkçü vatanseverlikle onlar için pek tercih edilesi değil. dolayısıyla sorunun cevabı evet, imamoğlu bu seçimi ilk turda kazanırdı. insanların da günlerce kazanılmış bir zafer duygusuyla kutlamaları, mutluluk patlamaları olacaktı. ülke, ekonomi, borsa, tüm kurumlar nispi bir rahatlamayla geçici bir ara döneme girecekti. ama sonrasında yine dalga dalga belirecek neoliberal politikalarla, aslında biz orta ve alt gelir sınıflar için hiçbir şeyin değişmediği bu düzenin mehter hesabı iki ileri bir geri düzeniyle yine baş başa kalacaktık. yani bu, yine kılıçdaroğlu'nun deyimiyle erdoğan'ın gidip erdoğanizmin kaldığı, değişen aktörlere rağmen değişmeyen bir düzenin devamı olacaktı. o açıklama da sadece akşener'e değil, merkez parti tabanlarının hemen hepsini kapsayan bir açıklamaydı.

hayatı boyunca düzen partilerinden hiçbir beklentisi olmayan bir marksist olarak parlementer sistemlerden de bir beklentim olmadı. ancak kılıçdaroğlu'nun politik çizgisini, bir ölçüde milli demokratik devrim (bilenler bilir) kapsamında değerlendirip, politik bakışımla bu tavrı oyladım ve yine oylayacağım.
şahıs merkezli bakış açılarıyla yapılanların hiçbiri siyaset değil, hepsi birer aktüel dedikodudur.
çok gereksiz tartışmalarla zamanımızı, odağımızı ve enerjimizi harcıyoruz.
içi boş ideolojik hart hurtları, kürsü milliyetçiliklerini, din iman pazar tezgahlarını bir tarafa bırakıp bugün gerçekten hiçbirimize yaşam alanı bırakmayan bu düzenle sorunu olan herkesin de bu anlamda aslında tek bir tercih hakkı olduğunu düşünüyorum.