1.
beyhan budak podcastlerinden biri ile öğrendiğim sendrom olup; bir kadının kurtarıcı ve beyaz atlı prens beklemesini, evliliği veya bir erkeği kendini tamamlayacak en büyük şey olarak görmesi olarak ifade ediliyor.
bu sendromda kadın kendi varlığını ikinci plana atıp erkeği merkeze koyuyor ve yalnızlık kusur olarak düşünülüyor. tek çare ise evlilik olarak sanılıyor.
adını ise külkedisi hikayesinden almıştır.
bağımsız olmaktan korkan, erkeklerin korumasına ya da sığınağına muhtaç olduğunu düşünen kadınları anlatan bu sendrom, aynı zamanda psikolojik bir bağımlılığın da varlığına dikkat çekiyor. öte yandan, sabırlı olmanın ödülünü bir erkek tarafından kurtarılmak olarak gören kadınlara da işaret ediyor.

podcast
bu sendromda kadın kendi varlığını ikinci plana atıp erkeği merkeze koyuyor ve yalnızlık kusur olarak düşünülüyor. tek çare ise evlilik olarak sanılıyor.
adını ise külkedisi hikayesinden almıştır.
bağımsız olmaktan korkan, erkeklerin korumasına ya da sığınağına muhtaç olduğunu düşünen kadınları anlatan bu sendrom, aynı zamanda psikolojik bir bağımlılığın da varlığına dikkat çekiyor. öte yandan, sabırlı olmanın ödülünü bir erkek tarafından kurtarılmak olarak gören kadınlara da işaret ediyor.

podcast
devamını gör...
2.
her mücadeleci, inatçı, tuttuğunu koparan, çözüm getiren erkek modelinin korktuğu sendromdur kanımca. aklı başında ve çağın getirdikleri ile götürdüklerinin gayet farkında bir erkek /seçtiği eşinin kendi ayakları üzerinde durabilen, iş güç meslek sahibi, açıp iki sayfa kitap, gazete, haber veya blog okuyan, genel kültür sahibi, birtakım konular üzerine merak duyan ve araştıran birisi olmasını ister. aşağı yukarı bu böyledir. bu noktada ''arabası yoksa olmaz, beni saraylarda yaşatmalı, ben evde oturmalıyım o çalışmalı, hadi bana güzel sözler söyle beni yedir içir gezdir'' model kadınlar bum oluyor. bir erkek olarak, bunun önüne geçmenin en iyi yolu böyle bir eş seçmemek, böyle bir eş çoktan seçildiyse ondan ayrılmak, ayrılınmıyorsa (veya ayrılınılabiliyorsa ayrılındıktan sonra) bir kız çocuğu sahibiyse kızını özel ilgiyle yetiştirmek ve topluma malum eş kişisi gibi bir kişi daha kazandırmamaktır. özel ilgi dediysem prensesler gibi büyütmek değil yani, tam aksi.
sonuç itibarıyla erkeğin de, kadının da cinsiyete has rolleri olduğu kesindir. ancak toplumdaki roller konusuna gelirsek, o noktada eşitlik isteyen nasıl davranıyor, eşitsizlik talep eden nasıl davranıyor bakmak lazım. ancak o zaman kendimizi aşarız ve günümüzdeki ''erkek sus arabayı sür'' ile ''kadın sus çocuk doğur'' yargılarını kırarız. bana sorarsanız bunların kırılması için çok geç kalınmış olabileceği ihtimali çok üzüyor. nereden nereye geldik. eski sevgililerimden birisi ''sana ben evlilik teklif etcem he'' diyordu, orada sanki hafiften umutlanmıştım. öyle şakasına falan değil, ciddili.
sonuç itibarıyla erkeğin de, kadının da cinsiyete has rolleri olduğu kesindir. ancak toplumdaki roller konusuna gelirsek, o noktada eşitlik isteyen nasıl davranıyor, eşitsizlik talep eden nasıl davranıyor bakmak lazım. ancak o zaman kendimizi aşarız ve günümüzdeki ''erkek sus arabayı sür'' ile ''kadın sus çocuk doğur'' yargılarını kırarız. bana sorarsanız bunların kırılması için çok geç kalınmış olabileceği ihtimali çok üzüyor. nereden nereye geldik. eski sevgililerimden birisi ''sana ben evlilik teklif etcem he'' diyordu, orada sanki hafiften umutlanmıştım. öyle şakasına falan değil, ciddili.
devamını gör...