sinema tarihinin en ırkçı filmleri
başlık "archie bunker" tarafından 09.12.2024 18:05 tarihinde açılmıştır.
1.
kendi sinema kültürümle sınırlı yani copy paste olmayan bir girdi olacağı için 3 filmle sınırlayacağım bir listedir. bunun haricinde ırkçılığın sınırlarını zorlayan filmler de zikredilebilir ama bu 3 tanesi gerçekten ırkçılıkta marka filmler olup, gösterildikleri dönemde izleyici üzerinde hayli etki yaratmıştır.
3- (bkz: jud süß) : bizzat propaganda bakanı goebbels'in emriyle çekilmiş bu filmde, eski bir alman hikayesi ters yüz edilir. orijinal öyküde yahudi bilindiği halde yahudi olmadığını sonradan öğrenen bir adam anlatılır iken bu ırkçı filmde 18. yy'da würtemmberg düklüğüne atanan bir şahsın, halkın sevgi ve desteğini almasına rağmen lüks tutkusu sebebiyle tefeci joseph süss oppenheimer'in ağına nasıl düştüğü, yahudi oppenheimer'in stuttgart'ın yerel halkını nasıl parya haline getirdiği anlatılır. bu filmde yahudilerle alakalı tüm klişeler kullanılır.
2- (bkz: der ewige jude): gezgin yahut serseri yahudi olarak tercüme edilebilecek bu belgeselde yahudilerin çıkış noktası, onları bir arada tutan motivasyonlar son derece aşağılayıcı bir dille anlatılır ve sonrasında almanya özelinde yahudilerin iş, sanat, basın, spor ve hukuk dünyasında nasıl egemen olduklarını anlatır. bunu anlatırken her alanın en önemli yahudi isimleri ekrana yansıtılır ve bunların gizli faaliyetleri aktarılır. bilhassa basın, fuhuş, hukuk ve politika alanında yahudilerin sayısının genel nüfusa oranlanmış hali ürkütücü bir tablo sunar. yahudi sanat anlayışı ile aryan sanatı mukayese edilir ki bu kısımda karakter olarak suç işlemiş kişilerin vicdan muhasebesi esnasında empati kurmaya yönelik tavrın, saf kötülüğün yahudilerce allanıp pullanması olduğu ifade edilir. ben izledikten sonra yahudi olsa da öldürsek der hale gelmiştim.
1- tabi ki sinemanın babalarından d.w griffith'in çığır açan eseri (bkz: the birth of a nation) ( 1915) : kuzeyli ve güneyli iki aileyi eksen alarak iç savaş öncesi ve sonrası abd'sinin bir panoraması çizilir. zencilerin kıtaya getirilişi kardeşlik ülküsünün bozulmaya uğrayışında baş etken olarak gösterilir. kölecilik övülür, zenciler hemen her sahnede sapık, fetbaz, içten pazarlıklı, hain, erkekleri beyaz kadınları becermeye çalışan, kadınları düşük etekli olarak lanse edilir. her sahnede olmasa da bazı sahnelerde zencileri yüzleri boyanmış beyazlar oynar. griffith bu filmde iç savaş sonrası abd'sinin tarihini adeta deforme eder ve bunun doğal sonucu olarak ku klux klan'ın beyazların öz savunma gücü olarak tarihsel zorunluluktan ortaya çıktığını ifade eder. üç buçuk saatlik epik bir film olup, modern anlamda pek çok yenilik ilk kez bu filmde denemiştir.
3- (bkz: jud süß) : bizzat propaganda bakanı goebbels'in emriyle çekilmiş bu filmde, eski bir alman hikayesi ters yüz edilir. orijinal öyküde yahudi bilindiği halde yahudi olmadığını sonradan öğrenen bir adam anlatılır iken bu ırkçı filmde 18. yy'da würtemmberg düklüğüne atanan bir şahsın, halkın sevgi ve desteğini almasına rağmen lüks tutkusu sebebiyle tefeci joseph süss oppenheimer'in ağına nasıl düştüğü, yahudi oppenheimer'in stuttgart'ın yerel halkını nasıl parya haline getirdiği anlatılır. bu filmde yahudilerle alakalı tüm klişeler kullanılır.
2- (bkz: der ewige jude): gezgin yahut serseri yahudi olarak tercüme edilebilecek bu belgeselde yahudilerin çıkış noktası, onları bir arada tutan motivasyonlar son derece aşağılayıcı bir dille anlatılır ve sonrasında almanya özelinde yahudilerin iş, sanat, basın, spor ve hukuk dünyasında nasıl egemen olduklarını anlatır. bunu anlatırken her alanın en önemli yahudi isimleri ekrana yansıtılır ve bunların gizli faaliyetleri aktarılır. bilhassa basın, fuhuş, hukuk ve politika alanında yahudilerin sayısının genel nüfusa oranlanmış hali ürkütücü bir tablo sunar. yahudi sanat anlayışı ile aryan sanatı mukayese edilir ki bu kısımda karakter olarak suç işlemiş kişilerin vicdan muhasebesi esnasında empati kurmaya yönelik tavrın, saf kötülüğün yahudilerce allanıp pullanması olduğu ifade edilir. ben izledikten sonra yahudi olsa da öldürsek der hale gelmiştim.
1- tabi ki sinemanın babalarından d.w griffith'in çığır açan eseri (bkz: the birth of a nation) ( 1915) : kuzeyli ve güneyli iki aileyi eksen alarak iç savaş öncesi ve sonrası abd'sinin bir panoraması çizilir. zencilerin kıtaya getirilişi kardeşlik ülküsünün bozulmaya uğrayışında baş etken olarak gösterilir. kölecilik övülür, zenciler hemen her sahnede sapık, fetbaz, içten pazarlıklı, hain, erkekleri beyaz kadınları becermeye çalışan, kadınları düşük etekli olarak lanse edilir. her sahnede olmasa da bazı sahnelerde zencileri yüzleri boyanmış beyazlar oynar. griffith bu filmde iç savaş sonrası abd'sinin tarihini adeta deforme eder ve bunun doğal sonucu olarak ku klux klan'ın beyazların öz savunma gücü olarak tarihsel zorunluluktan ortaya çıktığını ifade eder. üç buçuk saatlik epik bir film olup, modern anlamda pek çok yenilik ilk kez bu filmde denemiştir.
devamını gör...