1.
osmanlı zamanında maliye; miladi ve hicri yıllar arasındaki eşitliği korumak için, her 33 yılda, bir hicrî seneyi düşerdi..
--- alıntı ---
zamanında osmanlı maliyesinde gelir ve harcama iki ayrı takvime göre yapılmakta idi. harcamalar ay takvimine göre, gelirler ise güneş takvimine göre...
her iki takvim arasında 11 günlük farktan dolayı 33 yılda bir maliyede sorunlar çıkıyordu. yani 33. yılda harcamaları gelirlerden önce yapmak zorunda kalıyordu. dolayısıyla hazine açık veriyordu!..
bu duruma çare olarak “mukataa satışları halinde iltizam bedeline, ‘tefâvüt-i şemsiye’ adı altında bir miktar zam yapılıyor, hazineye giren altın para ile iri bir gümüş para olan guruş düşük bir kurdan alınıyor ve ödemelerde daha yüksek bir kur üzerinden veriliyordu.
bu kur farkı gelirine ‘tefâvüt-i basene ve guruş’ deniyordu.
her iki tefavüt, hazineye munzam bir gelir sağlıyordu.
amma, bu gibi yarım tedbirler kesin sonuç vermekten uzakta idi.”
sonuç olarak otuz üçüncü yıl, gelir gider farkından dolayı arada kaynıyordu (sıvışıyordu). bu nedenle bu yıla sıvış yılı denmekte idi.
payitaht’tan askerlere, kapıkullarına ve taşra teşkilatlarına yapılan bütçe ödemeleri ya çok geç kalıyor ya da yapılamıyordu.
bu nedenle de osmanlı’daki ayaklanmaların ve buhranların neredeyse tamamının bu yılda olması rastlantı değildi!..
--- alıntı ---
--- alıntı ---
zamanında osmanlı maliyesinde gelir ve harcama iki ayrı takvime göre yapılmakta idi. harcamalar ay takvimine göre, gelirler ise güneş takvimine göre...
her iki takvim arasında 11 günlük farktan dolayı 33 yılda bir maliyede sorunlar çıkıyordu. yani 33. yılda harcamaları gelirlerden önce yapmak zorunda kalıyordu. dolayısıyla hazine açık veriyordu!..
bu duruma çare olarak “mukataa satışları halinde iltizam bedeline, ‘tefâvüt-i şemsiye’ adı altında bir miktar zam yapılıyor, hazineye giren altın para ile iri bir gümüş para olan guruş düşük bir kurdan alınıyor ve ödemelerde daha yüksek bir kur üzerinden veriliyordu.
bu kur farkı gelirine ‘tefâvüt-i basene ve guruş’ deniyordu.
her iki tefavüt, hazineye munzam bir gelir sağlıyordu.
amma, bu gibi yarım tedbirler kesin sonuç vermekten uzakta idi.”
sonuç olarak otuz üçüncü yıl, gelir gider farkından dolayı arada kaynıyordu (sıvışıyordu). bu nedenle bu yıla sıvış yılı denmekte idi.
payitaht’tan askerlere, kapıkullarına ve taşra teşkilatlarına yapılan bütçe ödemeleri ya çok geç kalıyor ya da yapılamıyordu.
bu nedenle de osmanlı’daki ayaklanmaların ve buhranların neredeyse tamamının bu yılda olması rastlantı değildi!..
--- alıntı ---
devamını gör...