1.
"sorumluluk ve özgürlük"
kendime dair sorulara cevaplar aradığım zamanlardan geçiyorum. kim olduğumu nasıl biri olduğumu kendime sorular yönelterek cevaplamaya çalışıyorum. başlık olarak girdiğim kelimeleri yaşamım da bir çok kere kullandım bazen bir slogan olarak attım bazen okul sırasına yazdım.
yaptığım bazı okumalar da karşılaştığım bu kavramların ben de ki karşılığını anlamaya çalışırken kendimin kim olduğunu da cevaplamak istedim.
"sorumluluk duygusu gelişmemiş bir insanın özgürlük anlayışı hem kendisi, hem ailesi, hem de onun toplumu için sorun yaratır. çocuk olarak ana babasının kendisine karışmasını istemez, odasını toplamaz, derslerine çalışmaz ve biri kendisine bir şey söyleyecek olursa, siz bana karışarak özgürlüğümü kısıtlıyorsunuz, der. arkadaşları arasında hep kendi dediğinin olmasını isteyen bir zorba olur. yetişkin olunca kurduğu evlilikte kimseye hesap vermeden kendi istediğini yapmak ister, hırçındır, herkes ondan çekinir. söz edecek olana, istediğim gibi yaşamaya hakkım yok mu, der. eşini aldatır, ama asla aldatılmak istemez. toplumda kendi mesleği, kendi derneği, kendi yöresinin çıkarını savunur, kavga eder; “peki, öbürleri ne olacak,” denirse, onlar beni ilgilendirmez tavrını takınır. o kimseye hesap verme sorumluluğu duymayan ‘özgür’ bir insandır."
"özgürlük duygusu gelişmemiş bir insanın sorumluluk anlayışı da sağlıksızdır. çocukken kendisini, annesinin, babasının mutluluğundan sorumlu tutar. o dünyaya herkesi memnun etmek, mutlu etmek için gelmiştir. herkesten ve her şeyden özür dilemeye hazırdır. büyüklerine, ‘ben çocuğum, biraz oynamak istiyorum,’ deme hakkını kendinde göremez. kafasına vur, ağzındaki lokmayı al, çok uysal, çok söz dinler, diye övülür. yetişkin olunca kurduğu evlilikte tam bir ‘hizmet eden ezik hizmetçi’ anlayışı içinde sürekli eşini, çocuğunu, kendisinin ve eşinin anasını babasını, komşularını memnun etmeye çalışır. eşi kendini aldatır, bunu bilir, ama yüzleşemez, onurunun kırılmasını dile getiremez. o herkesi mutlu etmekten sorumludur. herkesin mutluluğu, kazancı, rahatı için çabalar, onların mutluluğu, kazancı, rahatı önemlidir. mutluluğu kendisi için isteme özgürlüğüne, bu dünya da ben de varım deme cesaretine hiçbir zaman ulaşamamıştır. buna izin verilmemiştir."
"özetle söylersek, sorumluluk duygusu gelişmemiş insanın özgürlük anlayışı anarşi kokar; özgürlük duygusu gelişmemiş insanın sorumluluk duygusu ise esaret!"
sorumluluk duygum gelişmemiş, özgürlük duygum gelişmiş. üstte uzmanlar tarafından ele alınan başlıklardan bu çıkarımı yaptım. peki gerçekten bunu bilip öğrendikten sonra ne değişiyor. hiçbir şey! yeni sorular ve beraberinde yeni cevaplar bulmaya çalışıyorsun. yaşamın devam ettiği doğanın dönüşüme uğradığı yerde durarak bir cevap bulmaya çalışıyorum ve tökezliyorum.
peki o zaman ne olacak?
in to the wild filmi'ni anımsıyorum. kaba haliyle her şeyden sıkılan ve yalnız başına yaşamak için aile, arkadaş, toplum gibi bütün değerlere karşı verdiği mücadelede başarılı olan ve istediği yaşamı elde eden kahramanımız bu durumunda gerçekten istediği şey olup olmadığını sorgulamaya başlamıştı. ve film mutluluk paylaşılınca güzeldir. mesajı ile sona ermişti.
insanın insana iyi geldiğini her insanın kendisiyle ortak bir amaç için bir araya geldiği başka insanlar ile mutlu olduğunu düşünüyorum. anlayışın saygının ve hissettirilen sevginin varlığıyla insanın bir çok şeyi başarabileceğine inanıyorum. yani en azından ben başarabilirim.
kendime dair sorulara cevaplar aradığım zamanlardan geçiyorum. kim olduğumu nasıl biri olduğumu kendime sorular yönelterek cevaplamaya çalışıyorum. başlık olarak girdiğim kelimeleri yaşamım da bir çok kere kullandım bazen bir slogan olarak attım bazen okul sırasına yazdım.
yaptığım bazı okumalar da karşılaştığım bu kavramların ben de ki karşılığını anlamaya çalışırken kendimin kim olduğunu da cevaplamak istedim.
"sorumluluk duygusu gelişmemiş bir insanın özgürlük anlayışı hem kendisi, hem ailesi, hem de onun toplumu için sorun yaratır. çocuk olarak ana babasının kendisine karışmasını istemez, odasını toplamaz, derslerine çalışmaz ve biri kendisine bir şey söyleyecek olursa, siz bana karışarak özgürlüğümü kısıtlıyorsunuz, der. arkadaşları arasında hep kendi dediğinin olmasını isteyen bir zorba olur. yetişkin olunca kurduğu evlilikte kimseye hesap vermeden kendi istediğini yapmak ister, hırçındır, herkes ondan çekinir. söz edecek olana, istediğim gibi yaşamaya hakkım yok mu, der. eşini aldatır, ama asla aldatılmak istemez. toplumda kendi mesleği, kendi derneği, kendi yöresinin çıkarını savunur, kavga eder; “peki, öbürleri ne olacak,” denirse, onlar beni ilgilendirmez tavrını takınır. o kimseye hesap verme sorumluluğu duymayan ‘özgür’ bir insandır."
"özgürlük duygusu gelişmemiş bir insanın sorumluluk anlayışı da sağlıksızdır. çocukken kendisini, annesinin, babasının mutluluğundan sorumlu tutar. o dünyaya herkesi memnun etmek, mutlu etmek için gelmiştir. herkesten ve her şeyden özür dilemeye hazırdır. büyüklerine, ‘ben çocuğum, biraz oynamak istiyorum,’ deme hakkını kendinde göremez. kafasına vur, ağzındaki lokmayı al, çok uysal, çok söz dinler, diye övülür. yetişkin olunca kurduğu evlilikte tam bir ‘hizmet eden ezik hizmetçi’ anlayışı içinde sürekli eşini, çocuğunu, kendisinin ve eşinin anasını babasını, komşularını memnun etmeye çalışır. eşi kendini aldatır, bunu bilir, ama yüzleşemez, onurunun kırılmasını dile getiremez. o herkesi mutlu etmekten sorumludur. herkesin mutluluğu, kazancı, rahatı için çabalar, onların mutluluğu, kazancı, rahatı önemlidir. mutluluğu kendisi için isteme özgürlüğüne, bu dünya da ben de varım deme cesaretine hiçbir zaman ulaşamamıştır. buna izin verilmemiştir."
"özetle söylersek, sorumluluk duygusu gelişmemiş insanın özgürlük anlayışı anarşi kokar; özgürlük duygusu gelişmemiş insanın sorumluluk duygusu ise esaret!"
sorumluluk duygum gelişmemiş, özgürlük duygum gelişmiş. üstte uzmanlar tarafından ele alınan başlıklardan bu çıkarımı yaptım. peki gerçekten bunu bilip öğrendikten sonra ne değişiyor. hiçbir şey! yeni sorular ve beraberinde yeni cevaplar bulmaya çalışıyorsun. yaşamın devam ettiği doğanın dönüşüme uğradığı yerde durarak bir cevap bulmaya çalışıyorum ve tökezliyorum.
peki o zaman ne olacak?
in to the wild filmi'ni anımsıyorum. kaba haliyle her şeyden sıkılan ve yalnız başına yaşamak için aile, arkadaş, toplum gibi bütün değerlere karşı verdiği mücadelede başarılı olan ve istediği yaşamı elde eden kahramanımız bu durumunda gerçekten istediği şey olup olmadığını sorgulamaya başlamıştı. ve film mutluluk paylaşılınca güzeldir. mesajı ile sona ermişti.
insanın insana iyi geldiğini her insanın kendisiyle ortak bir amaç için bir araya geldiği başka insanlar ile mutlu olduğunu düşünüyorum. anlayışın saygının ve hissettirilen sevginin varlığıyla insanın bir çok şeyi başarabileceğine inanıyorum. yani en azından ben başarabilirim.
devamını gör...