sözlük yazarlarının yaptıkları cinslikler
başlık "dahlvier" tarafından 24.12.2022 17:06 tarihinde açılmıştır.
21.
sanırım lise 2'deydim. küçük bir ihtimal lise 3. söke'ye bayağı lapa lapa kar yağmıştı. yani 1998 kışı idi kuvvetle muhtemelen. dil bölümünde okurken olduğu için bu olay, tarihi tahmin etmem kolay.
söke'ye de öyle kar yağmazdı normalde. bayağı lapa lapa kar yağdı bir gün ve kar tuttu. okuldaydık. bu, bu coğrafyada olağan dışı bir şey olduğu için bize izin verildi, dışarı çıkıp oynayabilmemiz için. kar topu oynuyoruz falan derken...
benim de yanımda fotoğraf makinem vardı ama o zamanlar dijital makineler yok, veya yaygın değil diyeyim. biz böyle okul bahçesinde karlarla oynarken falan, benim makinem aklımıza geldi ve hadi hocalarla fotoğraf çekilelim dedik. bahçede yakaladığımız hocalarla sınıf fotoları çektiriyoruz birilerine. bu arada, dil bölümünde 7 kişilik bir sınıftık yani 7 kişi bu bölümü seçmiştik sadece. normalde 7 kişi için ayrı sınıf açılmazmış ama bize kıyak geçmişlerdi. hehe.
bir ingilizce hocamızı da gözümüze kestirdik. başka sınıftan birine rica ettik bizim hocayla fotomuzu çekebilir misin diye. okey dedi.
ve benim cinsliğim de burada başladı...
aklıma, kocaman bir kar topu yapıp, tam foto çekilirken rastgele havaya atmak geldi. yani tek amacım, fotonun bir yerinde öyle havada bir kar topu olmasını sağlama ihtimaliydi. böyle mesela fotoda biz varız, bir de havada bir yerde, nereden geldiği/çıktığı belli olmayan kocaman bir kar kütlesi...
neyse, çok kocaman bir kar topu hazırladım elimle. bunu da sanki öylesine yapıyormuşum gibi yaptım. kimse, fotoyla alakalı olduğunu anlamamıştır. bunu elime aldım. fotomuzu çekecek kişi, hazır mısınız çekiyoruuuum... dediğinde de, havaya çok büyük bir kuvvetle rastgele fırlattım kar topunu ve anında kollarımı/ellerimi arkamda birleştirip sırıtarak poz verdim, sanki o topu ben fırlatmamışım gibi. zaten en sağdaydım ve kar topu da sağ elimdeydi. böyle aşağıdan yukarı çaktırmadan rastgele fırlatıp şak diye pozumu verdim. birkaç saniye sonra da fotoğraf "şak" sesiyle çekildi.
neyse, 1 hafta falan sonra o fotoğraf makinemin filmi doldu ve ben de bunu fotoğrafçıya teslim ettim. tipik analog foto makinesi işlemi. ertesi gün falan da hazır olan fotolarımı alacağım. veya birkaç gün sonradır. aldım. eve geldim. fotolara bakarken o cinslik yaptığım fotoya bi geldim, ingilizce hocamızı ortamıza alıp poz verdiğimiz fotada, benim attığım kocaman kar topu, tam da hocanın kafasının önünü tamamen kapatacak bir açıda çıkmış. yani, yere düşerken, tam oradayken deklanşöre basılmış ve hocanın kafasının yerinde kocaman bir kardan adam kafası var gibi çıkmış poz. gülmekten yerlere yattım. böyle bir denk gelme inanılmazdı cidden. *
söke'ye de öyle kar yağmazdı normalde. bayağı lapa lapa kar yağdı bir gün ve kar tuttu. okuldaydık. bu, bu coğrafyada olağan dışı bir şey olduğu için bize izin verildi, dışarı çıkıp oynayabilmemiz için. kar topu oynuyoruz falan derken...
benim de yanımda fotoğraf makinem vardı ama o zamanlar dijital makineler yok, veya yaygın değil diyeyim. biz böyle okul bahçesinde karlarla oynarken falan, benim makinem aklımıza geldi ve hadi hocalarla fotoğraf çekilelim dedik. bahçede yakaladığımız hocalarla sınıf fotoları çektiriyoruz birilerine. bu arada, dil bölümünde 7 kişilik bir sınıftık yani 7 kişi bu bölümü seçmiştik sadece. normalde 7 kişi için ayrı sınıf açılmazmış ama bize kıyak geçmişlerdi. hehe.
bir ingilizce hocamızı da gözümüze kestirdik. başka sınıftan birine rica ettik bizim hocayla fotomuzu çekebilir misin diye. okey dedi.
ve benim cinsliğim de burada başladı...
aklıma, kocaman bir kar topu yapıp, tam foto çekilirken rastgele havaya atmak geldi. yani tek amacım, fotonun bir yerinde öyle havada bir kar topu olmasını sağlama ihtimaliydi. böyle mesela fotoda biz varız, bir de havada bir yerde, nereden geldiği/çıktığı belli olmayan kocaman bir kar kütlesi...
neyse, çok kocaman bir kar topu hazırladım elimle. bunu da sanki öylesine yapıyormuşum gibi yaptım. kimse, fotoyla alakalı olduğunu anlamamıştır. bunu elime aldım. fotomuzu çekecek kişi, hazır mısınız çekiyoruuuum... dediğinde de, havaya çok büyük bir kuvvetle rastgele fırlattım kar topunu ve anında kollarımı/ellerimi arkamda birleştirip sırıtarak poz verdim, sanki o topu ben fırlatmamışım gibi. zaten en sağdaydım ve kar topu da sağ elimdeydi. böyle aşağıdan yukarı çaktırmadan rastgele fırlatıp şak diye pozumu verdim. birkaç saniye sonra da fotoğraf "şak" sesiyle çekildi.
neyse, 1 hafta falan sonra o fotoğraf makinemin filmi doldu ve ben de bunu fotoğrafçıya teslim ettim. tipik analog foto makinesi işlemi. ertesi gün falan da hazır olan fotolarımı alacağım. veya birkaç gün sonradır. aldım. eve geldim. fotolara bakarken o cinslik yaptığım fotoya bi geldim, ingilizce hocamızı ortamıza alıp poz verdiğimiz fotada, benim attığım kocaman kar topu, tam da hocanın kafasının önünü tamamen kapatacak bir açıda çıkmış. yani, yere düşerken, tam oradayken deklanşöre basılmış ve hocanın kafasının yerinde kocaman bir kardan adam kafası var gibi çıkmış poz. gülmekten yerlere yattım. böyle bir denk gelme inanılmazdı cidden. *
devamını gör...
22.
anadolu lisesi hazırlıktayken herhalde... ki bizim zamanımızda anadolu liselerinin hazırlık senesi ilkokuldan hemen sonra olurdu.
yani 11-12 yaşlarındaydım.
bir arkadaşım vardı. böyle "gıcık" bir tipti ama en iyi arkadaşlarımdan biriydi. okul bahçesindeki çeşmelerin orada abimin bir sınıf arkadaşını gördüm olcay isminde. buna da "kıl olcay" diyorlardı ama gıcık bir insan olduğundan değil, aşırı sıska olmasından.
neyse, bu arkadaşımı gaza getirdim ben, "kıl olcay" diye bağırsana oraya doğru dedim. bu da zaten böyle şeylere dünden razı. "kıl olcaaaaaaaaaaaaaaaaaaayyyy!.." diye hayvan gibi bağırdı. ama bayağı öküz gibi bağırdı. biz okulun hemen girişinin içindeydik ve o çeşmeler görüş alanımızdaydı. arkadaşım bağırdı ve biz iki adımla içeri girdik bu "kıl olcay" bizi göremesin diye. tam yanımızdan geçen, izbandut gibi bir liseli bu arkadaşımı yakalarından tuttu ve "sen bana kıl mı dedin?.." dedi tehditkar bir sesle. meğerse bunun adı da olcay imiş. ahaha. zorla kurtarabilmiştim arkadaşımı.
bu konuyla alakasız yani benim yaptığım bi cinslik yok burada ama yine bu arkadaşım ve o tehditkar olcay başrollerde...
bu arkadaşım bi ara bir şeye taktı. okulda böyle telaşla koşuşturup tanımadığı kimselere (ki yine büyük sınıflardan birilerine), "abiiiiiiiii, hamiyet'i gördün mü?.." diye soruyordu ama öyle bir telaşlı rolü yapıyordu ki görmeniz lazımdı. bir ona koşturuyordu, sonra hemen bir başkasına. böyle telaştan mahvoluyor falan sanırsınız. neyse... bu sorduğu kişilerden biri hiç olmaması gereken biri çıktı... abi diğer tarafa dönüktü ve onu kendine çevirip yine klasik, "abi hamiyet'i gördün müüü?.." dedi arkadaşım. abi de bunu gene böyle sertçe kavradı ve korkunç bir tehditkarlıkla, "ananı gördüm!.." dedi. sonra fark ettik ki bu da o ilk anlattığım absürt maceradaki devasa cüsseli olcay imiş. gene zor yırttık. üçüncüsü olsa arkadaşım kesin tertemiz bir dayak yerdi. *
yani 11-12 yaşlarındaydım.
bir arkadaşım vardı. böyle "gıcık" bir tipti ama en iyi arkadaşlarımdan biriydi. okul bahçesindeki çeşmelerin orada abimin bir sınıf arkadaşını gördüm olcay isminde. buna da "kıl olcay" diyorlardı ama gıcık bir insan olduğundan değil, aşırı sıska olmasından.
neyse, bu arkadaşımı gaza getirdim ben, "kıl olcay" diye bağırsana oraya doğru dedim. bu da zaten böyle şeylere dünden razı. "kıl olcaaaaaaaaaaaaaaaaaaayyyy!.." diye hayvan gibi bağırdı. ama bayağı öküz gibi bağırdı. biz okulun hemen girişinin içindeydik ve o çeşmeler görüş alanımızdaydı. arkadaşım bağırdı ve biz iki adımla içeri girdik bu "kıl olcay" bizi göremesin diye. tam yanımızdan geçen, izbandut gibi bir liseli bu arkadaşımı yakalarından tuttu ve "sen bana kıl mı dedin?.." dedi tehditkar bir sesle. meğerse bunun adı da olcay imiş. ahaha. zorla kurtarabilmiştim arkadaşımı.
bu konuyla alakasız yani benim yaptığım bi cinslik yok burada ama yine bu arkadaşım ve o tehditkar olcay başrollerde...
bu arkadaşım bi ara bir şeye taktı. okulda böyle telaşla koşuşturup tanımadığı kimselere (ki yine büyük sınıflardan birilerine), "abiiiiiiiii, hamiyet'i gördün mü?.." diye soruyordu ama öyle bir telaşlı rolü yapıyordu ki görmeniz lazımdı. bir ona koşturuyordu, sonra hemen bir başkasına. böyle telaştan mahvoluyor falan sanırsınız. neyse... bu sorduğu kişilerden biri hiç olmaması gereken biri çıktı... abi diğer tarafa dönüktü ve onu kendine çevirip yine klasik, "abi hamiyet'i gördün müüü?.." dedi arkadaşım. abi de bunu gene böyle sertçe kavradı ve korkunç bir tehditkarlıkla, "ananı gördüm!.." dedi. sonra fark ettik ki bu da o ilk anlattığım absürt maceradaki devasa cüsseli olcay imiş. gene zor yırttık. üçüncüsü olsa arkadaşım kesin tertemiz bir dayak yerdi. *
devamını gör...
23.
hafta sonu bi mekânda kaynana gibi surat astım şöllşlö
devamını gör...
24.
bu aslında fırlama sıra arkadaşımın fikriydi ama ben de onunla beraber yaptığım için benim yaptığım bir cinslik de diyebiliriz; başlığa uygun yani.
şimdi, lise 2'de dil bölümüne geçene kadar tipik 20 küsur kişilik sınıflarda okudum ortaokul ve lise 1'de. bunu herhalde orta 2 gibi falan akıl etmişti arkadaşım.
biz en arka sırada oturuyorduk bu arada hep.
bir kitaptan gidiyoruz mesela sınıfça. öğretmen diğer sayfaya geçince tüm sınıf aynı anda geçiyor ve sayfa çevirme hışırtısı sesleri...
bu kağıt hışırdatma sesleri çıkararak ortamı sabote etmek eminim ilk bizim yaptığımız bir şey değildir ama biz olayı abartıp, aşırı hışırdayan eczane poşetleri falan kullanıyorduk; böyle acayip hışırdayan poşetler vardır ya, bilirsinizdir. önce kağıt sesleriyle başlayıp sonra sıra altında sakladığımız o poşetleri hışırdatıyorduk tüm sınıf kitaplarının sayfalarını çevirirken. hiç yakalanmadık açıkçası, bunu en az onlarca kez yapmamıza rağmen. zaten sınıftakiler arada homurdansa da inekti çoğu (benim kuşağım cidden anormal inekti) ama kafalarını kitaplardan kaldırmıyorlardı. hocalar da söyleniyordu ama bir şekilde hiç yakalanmadan bunu sayısız kere yaptık. *
şimdi, lise 2'de dil bölümüne geçene kadar tipik 20 küsur kişilik sınıflarda okudum ortaokul ve lise 1'de. bunu herhalde orta 2 gibi falan akıl etmişti arkadaşım.
biz en arka sırada oturuyorduk bu arada hep.
bir kitaptan gidiyoruz mesela sınıfça. öğretmen diğer sayfaya geçince tüm sınıf aynı anda geçiyor ve sayfa çevirme hışırtısı sesleri...
bu kağıt hışırdatma sesleri çıkararak ortamı sabote etmek eminim ilk bizim yaptığımız bir şey değildir ama biz olayı abartıp, aşırı hışırdayan eczane poşetleri falan kullanıyorduk; böyle acayip hışırdayan poşetler vardır ya, bilirsinizdir. önce kağıt sesleriyle başlayıp sonra sıra altında sakladığımız o poşetleri hışırdatıyorduk tüm sınıf kitaplarının sayfalarını çevirirken. hiç yakalanmadık açıkçası, bunu en az onlarca kez yapmamıza rağmen. zaten sınıftakiler arada homurdansa da inekti çoğu (benim kuşağım cidden anormal inekti) ama kafalarını kitaplardan kaldırmıyorlardı. hocalar da söyleniyordu ama bir şekilde hiç yakalanmadan bunu sayısız kere yaptık. *
devamını gör...
25.
bir şeyi yapmak istediğim sırada, biri bana emir kipiyle o şeyi yap dediğinde o şeyi asla yapmıyorum.
sevdiğim bir şeyi sevmediğim biri sevince o şeyi sevmekten vazgeçiyorum.
kaldırımda yürürken ara sıra taşların çizgilerinin hizasında yürümeye çalışıyorum.
asansörün düğmesi basılı olsa da tekrar tekrar basarak daha hızlı gelmesini ümit ediyorum.
bir başlayınca bir türlü susmuyorum.
bunun gibi.
1-2-3, tıp.
sevdiğim bir şeyi sevmediğim biri sevince o şeyi sevmekten vazgeçiyorum.
kaldırımda yürürken ara sıra taşların çizgilerinin hizasında yürümeye çalışıyorum.
asansörün düğmesi basılı olsa da tekrar tekrar basarak daha hızlı gelmesini ümit ediyorum.
bir başlayınca bir türlü susmuyorum.
bunun gibi.
1-2-3, tıp.
devamını gör...
26.
her yıl doğum günümde 10 yıl sonra ki kendime bir mektup yazıyorum.
devamını gör...
27.
sevgililik ve partnerlik şeklinde süreli ilişki yaşadığım herkesle ilgili* resim, şiir, yazı, not benzeri şeyleri dosyalayarak sakladığım bir klasörüm var.
on yıldır evliyim hiç açıp bakmadım. bir gün açarım diye durup duruyor o klasör.
bu klasörü tutmak saklamak cinslik* bence
on yıldır evliyim hiç açıp bakmadım. bir gün açarım diye durup duruyor o klasör.
bu klasörü tutmak saklamak cinslik* bence
devamını gör...
28.
bundan sanki sözlükte bir yerde bahsetmiştim seneler önce ama neredeydi hatırlamıyorum. asıl bu başlığın yeri bence bu konu. haha.
lisedeyken okul dergisi çıkaracaktık. böyle gayet çeşitli bir içerikle hazırlanıyordu dergi.
tuttuğunuz takım diye bir anket sorusu geldi. işte 100 küsur öğrenci falandık galiba toplamda, lise 2 tayfası olarak.
8-10 kişi organize olup çemişgezekspor yazdık.
ilk 5'e sokmuştuk çemişgezekspor'u. yani dergiyi okuyan birçok kişi dumura uğramıştır eminim. *
bence bayağı cinslikti bu yaptığımız.
lisedeyken okul dergisi çıkaracaktık. böyle gayet çeşitli bir içerikle hazırlanıyordu dergi.
tuttuğunuz takım diye bir anket sorusu geldi. işte 100 küsur öğrenci falandık galiba toplamda, lise 2 tayfası olarak.
8-10 kişi organize olup çemişgezekspor yazdık.
ilk 5'e sokmuştuk çemişgezekspor'u. yani dergiyi okuyan birçok kişi dumura uğramıştır eminim. *
bence bayağı cinslikti bu yaptığımız.
devamını gör...
29.
bir cinsliğimle daha karşınızdayım.
ortaokuldayken hikaye yazma ödevi verilmişti ve bir ders süresinde yazacaktık, diğer derste de hikayelerimiz birbirimize dağıtılacaktı ve not verecektik hepimiz birbirimizin hikayelerine. sonra da öğretmene teslim edilecekti ödevlerimiz. tabii okuyup not vermek ikinci dersin ilk 5 dakikasında falan bitti. kalan sürede de isteyenler sınıfa sesli okuyabilir hikayesini dedi öğretmen.
ben de durur muyum, tabii ki okudum hikayemi tüm sınıfa.
bir define adası macerası hikayesi yazmıştım. yani öyle gibi giden ama sonu okuyucuları dumura uğratma amaçlı bir hikaye...
neyse işte, define avcılarının tipik bir deniz/gemi yolculuğu (bkz: kara göründü), haritadaki adaya varabilmeleri. adadaki, haritada çarpı işaretli yerleri tüm gün kazmaları ama hiçbir şey bulamamaları. en sonunda da haritaya dikkatle baktıklarında define değil de defne adası yazdığını ve o çarpı işaretlerinin de oradaki defne ağaçlarının yoğun olduğu yerleri gösterdiğini fark edip sinir olmaları...
sınıfta ben bunu okumayı bitirdikten sonra gülenler kadar, "öfff özgür yaaaaaaaa..." diyenler de olmuştu. *
ortaokuldayken hikaye yazma ödevi verilmişti ve bir ders süresinde yazacaktık, diğer derste de hikayelerimiz birbirimize dağıtılacaktı ve not verecektik hepimiz birbirimizin hikayelerine. sonra da öğretmene teslim edilecekti ödevlerimiz. tabii okuyup not vermek ikinci dersin ilk 5 dakikasında falan bitti. kalan sürede de isteyenler sınıfa sesli okuyabilir hikayesini dedi öğretmen.
ben de durur muyum, tabii ki okudum hikayemi tüm sınıfa.
bir define adası macerası hikayesi yazmıştım. yani öyle gibi giden ama sonu okuyucuları dumura uğratma amaçlı bir hikaye...
neyse işte, define avcılarının tipik bir deniz/gemi yolculuğu (bkz: kara göründü), haritadaki adaya varabilmeleri. adadaki, haritada çarpı işaretli yerleri tüm gün kazmaları ama hiçbir şey bulamamaları. en sonunda da haritaya dikkatle baktıklarında define değil de defne adası yazdığını ve o çarpı işaretlerinin de oradaki defne ağaçlarının yoğun olduğu yerleri gösterdiğini fark edip sinir olmaları...
sınıfta ben bunu okumayı bitirdikten sonra gülenler kadar, "öfff özgür yaaaaaaaa..." diyenler de olmuştu. *
devamını gör...
30.
kedinin burnuna soguk gazoz sisesi dokundurmak. evet.
devamını gör...
31.
#3406933
acaip mahlasları değiştirerek kullanan yazarın asıl adını öğrenerek kendisinden söz ederken 'o acaip mahlasları nasıl seslendireceğimi düşünmekten' kurtulmuş olma cinsliğini icra ettim
oh be
özgür aşşaa özgür yukarı artık
acaip mahlasları değiştirerek kullanan yazarın asıl adını öğrenerek kendisinden söz ederken 'o acaip mahlasları nasıl seslendireceğimi düşünmekten' kurtulmuş olma cinsliğini icra ettim
oh be
özgür aşşaa özgür yukarı artık
devamını gör...