1.
kıbrıslı zenonun atinada kurduğu felsefe okuludur.
helenistik felsefenin önemli bir akımıdır.
helenistik felsefenin önemli bir akımıdır.
devamını gör...
2.
milattan önce 301 yılında kıbrıslı zeno isminde bir fenike tüccarının kurmuş olduğu antik bir felsefe okulu. sokrates ve diğer öncül filozoflardan etkilenmiştir. bu felsefe biçimi, yüzyıllardır roma'da popüler hale gelmiş ve erken dönem hıristiyanlık düşüncesini de etkilemiştir.
devamını gör...
3.
döneminde de şu anda da bu kadar popi olmasının sebebi bu okulun (aristotelesçi peripatetik okul, antisthenes'in kinikleri ve epikür'ün hazcı okulu ile beraber) erdem etiği (virtue ethics) kategorisinde olmasıdır. bu etik, etik denildiğinde akla gelen "ne doğru, ne yanlış" konusuna kafa patlatmaktansa "doğru yaşam nasıl yaşanır" şeklinde bir soruyu yanıtlandırmaya çalışır.
bu sorunun çıkma sebebi de bu okulların (ki okul değildir, ekol diye çevirmek daha doğru olur bence) kriz döneminde yaşayan insanların hayatla başetme isteğidir. bu ekollerin hepsi dünyanın derin bir değişim yaşadığı kriz dönemlerinin meyveleridir.
ne der stoa ekolü? "doğaya uygun yaşamak gerekir" peki tamam güzel de doğa ne alüminyum? hasta olunca ot mu kemirecez nabıcaz? hayır. stoa kaygımızı bizim elimizde olan şeylere yönlendirir. der ki fikirlerimiz, motivasyonlarımız, istediğimiz ve istemediğimiz şeyleri önemsemeliyiz. bedenimiz hasta olabilir, işimiz bir anda gidebilir, zenginlik yokolabilir ve bunlar bizim kontrolümüzde değildir. bunları önemseyerek hareket ettiğin sürece mutsuz olursun.
sanırım en iyi örneği - sanıyorum epictetus'un verdiği - okçu örneğidir. bir okçu talim yapar, kendini geliştirir, ekipmanlarını en iyi biçimde seçebilir ama oku attığı zaman çıkan ani bir rüzgar ile hedefi şaşabilir. bu o okçuyu "kötü" bir okçu mu yapar? aslında düşündüğünüzde yapmaz. rüzgarı kontrol edemeyeceğine göre bu adam buna nasıl önlem alsın. ama günün sonunda bu insanın yaptığı kendine yatırım hala artıdır. stoa işte odağı kendinize kaydırır. iş başvurularına başvurup negatif almak sizin başarısız, beceriksiz veya kötü bir insan olmanızdan ötürü değildir, ya da sevdiğiniz kıza/adama açıldığınızda reddedilmeniz de sizinle alakalı olmayabilir.
üstüne kitaplar yazılan bir ekolü burada tam anlamıyla anlatabileceğimi düşünmüyorum. ama belki biraz ışık yakabilir.
bu sorunun çıkma sebebi de bu okulların (ki okul değildir, ekol diye çevirmek daha doğru olur bence) kriz döneminde yaşayan insanların hayatla başetme isteğidir. bu ekollerin hepsi dünyanın derin bir değişim yaşadığı kriz dönemlerinin meyveleridir.
ne der stoa ekolü? "doğaya uygun yaşamak gerekir" peki tamam güzel de doğa ne alüminyum? hasta olunca ot mu kemirecez nabıcaz? hayır. stoa kaygımızı bizim elimizde olan şeylere yönlendirir. der ki fikirlerimiz, motivasyonlarımız, istediğimiz ve istemediğimiz şeyleri önemsemeliyiz. bedenimiz hasta olabilir, işimiz bir anda gidebilir, zenginlik yokolabilir ve bunlar bizim kontrolümüzde değildir. bunları önemseyerek hareket ettiğin sürece mutsuz olursun.
sanırım en iyi örneği - sanıyorum epictetus'un verdiği - okçu örneğidir. bir okçu talim yapar, kendini geliştirir, ekipmanlarını en iyi biçimde seçebilir ama oku attığı zaman çıkan ani bir rüzgar ile hedefi şaşabilir. bu o okçuyu "kötü" bir okçu mu yapar? aslında düşündüğünüzde yapmaz. rüzgarı kontrol edemeyeceğine göre bu adam buna nasıl önlem alsın. ama günün sonunda bu insanın yaptığı kendine yatırım hala artıdır. stoa işte odağı kendinize kaydırır. iş başvurularına başvurup negatif almak sizin başarısız, beceriksiz veya kötü bir insan olmanızdan ötürü değildir, ya da sevdiğiniz kıza/adama açıldığınızda reddedilmeniz de sizinle alakalı olmayabilir.
üstüne kitaplar yazılan bir ekolü burada tam anlamıyla anlatabileceğimi düşünmüyorum. ama belki biraz ışık yakabilir.
devamını gör...