1.
yıl 1940'lar,
nazi almanyasının avrupadaki kafatasçı soykırım hamlelerinden romanyalı yahudiler de nasibini alıyor.
1941 yılına gelindiğinde romanya'nın yaş şehrinde 4 bin yahudi'nin nazilerce katledilmesiyle romanya yahudileri için filistin'e gitmekten başka çare kalmamıştı. türkiye karasularını kullanarak filistin'e kaçmayı planlayan romanyalı zenginlerden ve entelektüellerden oluşan büyük bir yahudi grubu bir araya getirdikleri para ile struma isimli gemiyi kiraladılar.
struma, 1830 model bir motora sahip, 46 metre boyunda, panama bandıralı bir bulgar kömür gemisiydi.
1867’de ingiltere'de newcastle'daki bir tersanede inşa edilmişti ve 100 yolcu kapasitesi vardı.
12 aralık 1941’de, bu tehditten kaçan 769 yahudi ve 10 mürettebat köstence’den strumayla yola çıktı,
yolda yaşanan arızalara olaylara rağmen, ikinci bir motor arızası sebebiyle 15 aralık tarihinde istanbul sarayburnu’nda demir atmak zorunda kaldı.
almanya'nın istanbul başkonsolosu, gemide salgın hastalık olduğu ihbarında bulundu ve almanya tarafından yolcuların karaya çıkarılmaması için baskı yapıldı.
o dönemde filistin'e yahudi göçünü kısıtlayan britanya'nın da baskısıyla ne geminin yola devam etmesine, ne de yolcuların karaya çıkmasına izin verildi, bu konuda uluslararası kamuoyunda ciddi bir baskı oluşturuldu.
9 haftalık bekleyişin ardından, gemi
23 şubat 1942'de , karadeniz'de şile açıklarına çekildi. gece boyunca sürüklenen gemi, 24 şubat sabahı büyük bir patlamanın ardından battı.
sadece bir kişi kurtuldu.
uzun yıllar geminin neden battığı bilinmedi,
1960'larda sovyet arşivlerinden çıkan belgeler ışığında struma'nın sovyet denizaltısı shch-213 tarafından torpido ile vurularak battığı anlaşıldı. aynı denizaltı 23 şubat akşamı türkiye'ye ait kargo gemisi çankaya'yı da batırmıştı.
struma faciası için türkiye'de ilk resmi anma, kültür ve turizm bakanı ömer çelik'in hükûmet adına katılımı ve taziye konuşması ile 24 şubat 2015'te gerçekleşti...
buradan
nazi almanyasının avrupadaki kafatasçı soykırım hamlelerinden romanyalı yahudiler de nasibini alıyor.
1941 yılına gelindiğinde romanya'nın yaş şehrinde 4 bin yahudi'nin nazilerce katledilmesiyle romanya yahudileri için filistin'e gitmekten başka çare kalmamıştı. türkiye karasularını kullanarak filistin'e kaçmayı planlayan romanyalı zenginlerden ve entelektüellerden oluşan büyük bir yahudi grubu bir araya getirdikleri para ile struma isimli gemiyi kiraladılar.
struma, 1830 model bir motora sahip, 46 metre boyunda, panama bandıralı bir bulgar kömür gemisiydi.
1867’de ingiltere'de newcastle'daki bir tersanede inşa edilmişti ve 100 yolcu kapasitesi vardı.
12 aralık 1941’de, bu tehditten kaçan 769 yahudi ve 10 mürettebat köstence’den strumayla yola çıktı,
yolda yaşanan arızalara olaylara rağmen, ikinci bir motor arızası sebebiyle 15 aralık tarihinde istanbul sarayburnu’nda demir atmak zorunda kaldı.
almanya'nın istanbul başkonsolosu, gemide salgın hastalık olduğu ihbarında bulundu ve almanya tarafından yolcuların karaya çıkarılmaması için baskı yapıldı.
o dönemde filistin'e yahudi göçünü kısıtlayan britanya'nın da baskısıyla ne geminin yola devam etmesine, ne de yolcuların karaya çıkmasına izin verildi, bu konuda uluslararası kamuoyunda ciddi bir baskı oluşturuldu.
9 haftalık bekleyişin ardından, gemi
23 şubat 1942'de , karadeniz'de şile açıklarına çekildi. gece boyunca sürüklenen gemi, 24 şubat sabahı büyük bir patlamanın ardından battı.
sadece bir kişi kurtuldu.
uzun yıllar geminin neden battığı bilinmedi,
1960'larda sovyet arşivlerinden çıkan belgeler ışığında struma'nın sovyet denizaltısı shch-213 tarafından torpido ile vurularak battığı anlaşıldı. aynı denizaltı 23 şubat akşamı türkiye'ye ait kargo gemisi çankaya'yı da batırmıştı.
struma faciası için türkiye'de ilk resmi anma, kültür ve turizm bakanı ömer çelik'in hükûmet adına katılımı ve taziye konuşması ile 24 şubat 2015'te gerçekleşti...
buradan
devamını gör...
2.
zülfü livaneli'nin serenad romanında anlattığı gerçekte yaşanan bir olay. kitabı okurken gerçek değildir demiştim ancak ne yazık ki gerçekmiş...
devamını gör...
3.
ilk serenad kitabında görüp araştırmıştım. o kadar içine çekti, etkiledi ki beni biraz araştırma yaptım sonra onla alakalı başka bir kitap daha alıp okudum. halbuki tarihte bilmediğimiz daha ne kayıplar ne acılar varmış.
devamını gör...
4.
struma gemisi
1942 yılında batmış tarihi gemidir.
781 mülteci, 10 mürettebat faciada hayatını kaybetmiştir.
1942 yılında batmış tarihi gemidir.
781 mülteci, 10 mürettebat faciada hayatını kaybetmiştir.
devamını gör...
5.
serenad kitabında bahsi geçen olay... o gemide yaşananlar, bizim ülke sınırları içinde bir şeylerin olması çok acı vermişti kitapta okurken... ve gözyaşlarını tutamıyorsun hikayede yaşarken...
devamını gör...
6.
(bkz: halit kakınç)'ın kaleminden konuya vakıf olduğum, 24 şubat 1942'de gerçekleşen ve kanaatimce sorumlusu olarak inatla türkiye'nin gösterildiği, yaklaşık 780 insanın siyasi emeller uğruna göz göre göre öldürüldüğü bir insanlık faciasıdır.
(bkz: struma), 1941 yılında (bkz: ikinci dünya savaşı)nda nazi zulmünden kaçan bir grup yahudi'nin, ceplerindeki son parayla (bkz: köstence limanı)ndan demir alarak o dönem filistin'e gitmesi planlanan 1830 model çift motorlu bir geminin ismi. yolcularının israil'in kuruluşuna önderlik yapacağı insanlar ile hınca hınç dolu olduğu ve bunların 103'ünün çocuklardan oluştuğu biliniyor.
(bkz: barry rubin)'in "istanbul entrikaları" kitabında bu olaydan bahsederken türkiye'nin elinin kolunun bağlı olduğunu belirtiyor. ancak gemiden şans eseri sağ kurtulan birkaç kişiden biri olan (bkz: david stoliar) isimli şahıs, olaydan bir süre sonra israil radyosuna röportaj verir ve gemiyi inatla türkiye'nin batırdığını söyler. fakat o dönemde sscb; gemiyi "shch-213" isimli bir denizaltı ile torpido vasıtasıyla batırdıklarını üstlenir. işin enteresan tarafı*; gemiden şans eseri kurtulan şahıslardan bir diğerlerinin ise istihbarat kuruluşu olan (bkz: ossi)'den aldığı rica üzerine vehbi koç'un nüfuzunu kullanarak gemiden çıkardığı (bkz: martin segal) ve ailesinin olması. segal, standart oil of newyork'un romanya temsilcisi. işin daha da enteresan tarafı; segal ve ailesini kurtarmasının ardından, almanya'ya krom ihraç ettiği için abd ile ilişkileri bozulan vehbi koç'un aniden ticari ilişkilerinin düzelmesi. bu ılımlı havanın da etkisi olsa gerek, standart oil of newyork'un türkiye temsilciliği de vehbi koç alıyor.
kısacası neresinden tutsanız elinizde kalan bir hadise...
not: (bkz: zülfü livaneli)'nin (bkz: serenad) kitabında ve (bkz: hakan akdoğan)'ın (bkz: struma karanlıkta bir ninni) isimli kitaplarında da bu konuya yer verilmiştir. ayrıca (bkz: voyage of the damned) isimli film ise dolaylı yoldan bu olaya değinmiştir.
(bkz: struma), 1941 yılında (bkz: ikinci dünya savaşı)nda nazi zulmünden kaçan bir grup yahudi'nin, ceplerindeki son parayla (bkz: köstence limanı)ndan demir alarak o dönem filistin'e gitmesi planlanan 1830 model çift motorlu bir geminin ismi. yolcularının israil'in kuruluşuna önderlik yapacağı insanlar ile hınca hınç dolu olduğu ve bunların 103'ünün çocuklardan oluştuğu biliniyor.
(bkz: barry rubin)'in "istanbul entrikaları" kitabında bu olaydan bahsederken türkiye'nin elinin kolunun bağlı olduğunu belirtiyor. ancak gemiden şans eseri sağ kurtulan birkaç kişiden biri olan (bkz: david stoliar) isimli şahıs, olaydan bir süre sonra israil radyosuna röportaj verir ve gemiyi inatla türkiye'nin batırdığını söyler. fakat o dönemde sscb; gemiyi "shch-213" isimli bir denizaltı ile torpido vasıtasıyla batırdıklarını üstlenir. işin enteresan tarafı*; gemiden şans eseri kurtulan şahıslardan bir diğerlerinin ise istihbarat kuruluşu olan (bkz: ossi)'den aldığı rica üzerine vehbi koç'un nüfuzunu kullanarak gemiden çıkardığı (bkz: martin segal) ve ailesinin olması. segal, standart oil of newyork'un romanya temsilcisi. işin daha da enteresan tarafı; segal ve ailesini kurtarmasının ardından, almanya'ya krom ihraç ettiği için abd ile ilişkileri bozulan vehbi koç'un aniden ticari ilişkilerinin düzelmesi. bu ılımlı havanın da etkisi olsa gerek, standart oil of newyork'un türkiye temsilciliği de vehbi koç alıyor.
kısacası neresinden tutsanız elinizde kalan bir hadise...
not: (bkz: zülfü livaneli)'nin (bkz: serenad) kitabında ve (bkz: hakan akdoğan)'ın (bkz: struma karanlıkta bir ninni) isimli kitaplarında da bu konuya yer verilmiştir. ayrıca (bkz: voyage of the damned) isimli film ise dolaylı yoldan bu olaya değinmiştir.
devamını gör...