orijinal adı : planet of exile
yazar : ursula k. le guin
yıl : 1966
uzak bir gezegende yaşayan alterra ve tevar halklarının öyküsünü konu alan bilimkurgu klasiklerindendir. alterra ve tevar toplumları üzerinden yaratılan hikayede yazarımız kurgu ile gerçeklik arasındaki sınırları kaldırıyor. kurgu bir hikâye üzerinden dünya gerçeklerine dair eleştiriler ve saptamaların yer aldığı kitap ursula k. leguin'in akıcı anlatımı ile birlikte okuyucuya keyifli anlar vaadediyor.
yazar : ursula k. le guin
yıl : 1966
uzak bir gezegende yaşayan alterra ve tevar halklarının öyküsünü konu alan bilimkurgu klasiklerindendir. alterra ve tevar toplumları üzerinden yaratılan hikayede yazarımız kurgu ile gerçeklik arasındaki sınırları kaldırıyor. kurgu bir hikâye üzerinden dünya gerçeklerine dair eleştiriler ve saptamaların yer aldığı kitap ursula k. leguin'in akıcı anlatımı ile birlikte okuyucuya keyifli anlar vaadediyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 12.02.2022 13:36 tarihinde açılmıştır.
1.
bir evernevergreen ukdesidir.
bir ursula k. leguin kitabıdır.
belki de ursula k. leguin’in beni üzerinde düşünmeye en çok zorlayan kitabıdır. ursula birçok yazarın üzerine yazdığı konuları bambaşka bir şekilde yazarak harikalar yaratabilen harika bir kadın. en bilindik öyküyü ursula’dan bir kez daha dinlemek ilk kez dinliyormuş hissi uyandırıyor. yani ursula harika bir kadın olmanın yanı sıra bir edebiyat sihirbazı.
bir sürgün gezegeninde karşı karışıya kalan iki medeniyet. biri artık bir çok şeyi aşmış, münzevi bir hareket tarzı belirlemiş bir topluluk, diğeri ise gezegenin öz çocuğu olmanın verdiği bir özgüvene sahip olmasına rağmen oldukça ilkel şartlarda yaşayan bir topluluk.
sürekli bir çatışma zaruridir böyle bir durumda. medeni olan ile ilkel olanın tarihin en başından beri süren anlamsız ve sonuçsuz savaşı alttan alta sürmek zorundadır. ancak doğanın acımasızlığı ile ortak bir düşmanın tehdidi karşısında arada kalmak medeniyetle ilkelliği bir araya getirebilir.
tabii ki bu bir ihtimal. sonuçta gezegenin en karanlık noktasında da olsa ırklar ne yapacağı kestirilemeyen topluluklar oluşturur. aslolan hayatta kalmaktır ancak ölüm kaçınılmazdır.
bir ursula k. leguin kitabıdır.
belki de ursula k. leguin’in beni üzerinde düşünmeye en çok zorlayan kitabıdır. ursula birçok yazarın üzerine yazdığı konuları bambaşka bir şekilde yazarak harikalar yaratabilen harika bir kadın. en bilindik öyküyü ursula’dan bir kez daha dinlemek ilk kez dinliyormuş hissi uyandırıyor. yani ursula harika bir kadın olmanın yanı sıra bir edebiyat sihirbazı.
bir sürgün gezegeninde karşı karışıya kalan iki medeniyet. biri artık bir çok şeyi aşmış, münzevi bir hareket tarzı belirlemiş bir topluluk, diğeri ise gezegenin öz çocuğu olmanın verdiği bir özgüvene sahip olmasına rağmen oldukça ilkel şartlarda yaşayan bir topluluk.
sürekli bir çatışma zaruridir böyle bir durumda. medeni olan ile ilkel olanın tarihin en başından beri süren anlamsız ve sonuçsuz savaşı alttan alta sürmek zorundadır. ancak doğanın acımasızlığı ile ortak bir düşmanın tehdidi karşısında arada kalmak medeniyetle ilkelliği bir araya getirebilir.
tabii ki bu bir ihtimal. sonuçta gezegenin en karanlık noktasında da olsa ırklar ne yapacağı kestirilemeyen topluluklar oluşturur. aslolan hayatta kalmaktır ancak ölüm kaçınılmazdır.
devamını gör...
2.
klişe kavramlardan muazzam bir kurgu nasıl çıkarılır sorusunun cevabı kanımca bu kitaptır. bilindik ve alışılagelen kavramları kullanıp, bunlardan ibret verici bir hikâye yaratma işini de yapsa yapsa ursula abla yapardı herhalde? * alterra ve tevar toplumlarının çelişkisi aslında bu dünyanın çelişkisidir. hep aynı noktaya geliyoruz ama bu konuda tekrara düşmek gerekiyor; kurgu eserler sadece kurgudan ibaret değildir. onların gerçekliği yansıtma biçimleri farklıdır. özellikle bu iki halkın dayandığı kültürel esaslar ve prensipler bağlamında olaya bakarsanız dünya toplumlarının kendi arasında yarattığı zıtlığı ve karşıtlığı görürsünüz. din, dil, ırk, mezhep, gelişmişlik düzeyi vesaire gibi kavramlar üzerinden dünyayı ve tarihi okuyan toplumların geldiği noktanın, muazzam bir eleştirisini barındıran bir kurgudur.
aslında kurgulanan sadece hikâyedir. toplumların ve insanlığın hali ahvali olanca gerçekliği ile yansıtılır. kitaba dair fazlaca ipucu vermemek için rolery karakteri üzerinden şekillendirilen kişisel ve toplumsal hikâyenin ayrıntılarına girmeyeceğim. ama bu noktada karşılaşacağınız şey; kurgu bir eserin gerçekliğe nasıl nalına mıhına çaktığı olacaktır ki bunu görüp keyiflenmemek mümkün değil.
ve asıl soru şu; iletişim çağında bizler gerçekten iletişim halinde miyiz yoksa sadece çağın adı mı bu? zira tüm oklar iletişim çağı denilen bu zırvanın aradaki uçurumları nasıl katı ve kalıcı hale getirdiği noktasını gösteriyor. amaç yönetmek ve yönlendirmek mi? anlamak mı? ikincisi olmadığı aşikâr. *
okuyunuz bence. kurgu eserleri okuyunuz. orada gerçekliğin ta kendisini görürsünüz. ha tabi görmek ister ve bahaneler üretmezseniz. *
aslında kurgulanan sadece hikâyedir. toplumların ve insanlığın hali ahvali olanca gerçekliği ile yansıtılır. kitaba dair fazlaca ipucu vermemek için rolery karakteri üzerinden şekillendirilen kişisel ve toplumsal hikâyenin ayrıntılarına girmeyeceğim. ama bu noktada karşılaşacağınız şey; kurgu bir eserin gerçekliğe nasıl nalına mıhına çaktığı olacaktır ki bunu görüp keyiflenmemek mümkün değil.
ve asıl soru şu; iletişim çağında bizler gerçekten iletişim halinde miyiz yoksa sadece çağın adı mı bu? zira tüm oklar iletişim çağı denilen bu zırvanın aradaki uçurumları nasıl katı ve kalıcı hale getirdiği noktasını gösteriyor. amaç yönetmek ve yönlendirmek mi? anlamak mı? ikincisi olmadığı aşikâr. *
okuyunuz bence. kurgu eserleri okuyunuz. orada gerçekliğin ta kendisini görürsünüz. ha tabi görmek ister ve bahaneler üretmezseniz. *
devamını gör...
3.
taht oyunları (game of thrones) ile alacakaranlık (twilight) serisinin yazarlarının bu kitaptan etkilendiği söylenmektedir.
konusu:
tevarlılar ile alteralılar adında iki halk mevcuttur. tevarlılar içlerine kapanık bağnaz bir toplumu temsil ederken, alteralılar çağdaş yenilikçi bir toplumu temsil eder. ancak alteralılar söz konusu gezegene sürgün edildiklerinden güçlerini yavaş yavaş kaybetmeye başlamışlardır. bu iki toplum açısından düşman kabul edilecek bir halk daha ortaya çıkınca (gaallar), bu iki halk güçlerini birleştirmeye karar verir.
kitapta aynı zamanda bu iki halktan gelen iki kişinin aşkına da tanık oluyoruz. tevarlılardan gelen rolery ile alteralılardan gelen agat. rolery kendi toplumunda mevsim dışı (gezegenin özellikleri mevcut, uzun süren bir kış söz konusu mesela) dünyaya geldiğinden ileride hiçbir şekilde çocuğu olmayacak ve hayatına dışlanarak devam etmek zorunda kalacaktır.
bu iki kişinin aşkı ve iletişimi sayesinde mevcut iki topluluk arasında bir ortaklık kurulur kısaca. misal rolery’nin agat’ı hissetmesi ya da birbirlerinin düşüncelerini okuyabilmeleri gibi özellikleri vardır bu çiftin.
ben bilimkurgu okumayı çok sevdiğimden, bu kitabı da severek okumuştum. ama ursula k. le guin denilince gönlümde taht kuran kitabı her zaman mülksüzler olarak kalacaktır. ona da bir şans verin derim.
konusu:
tevarlılar ile alteralılar adında iki halk mevcuttur. tevarlılar içlerine kapanık bağnaz bir toplumu temsil ederken, alteralılar çağdaş yenilikçi bir toplumu temsil eder. ancak alteralılar söz konusu gezegene sürgün edildiklerinden güçlerini yavaş yavaş kaybetmeye başlamışlardır. bu iki toplum açısından düşman kabul edilecek bir halk daha ortaya çıkınca (gaallar), bu iki halk güçlerini birleştirmeye karar verir.
kitapta aynı zamanda bu iki halktan gelen iki kişinin aşkına da tanık oluyoruz. tevarlılardan gelen rolery ile alteralılardan gelen agat. rolery kendi toplumunda mevsim dışı (gezegenin özellikleri mevcut, uzun süren bir kış söz konusu mesela) dünyaya geldiğinden ileride hiçbir şekilde çocuğu olmayacak ve hayatına dışlanarak devam etmek zorunda kalacaktır.
bu iki kişinin aşkı ve iletişimi sayesinde mevcut iki topluluk arasında bir ortaklık kurulur kısaca. misal rolery’nin agat’ı hissetmesi ya da birbirlerinin düşüncelerini okuyabilmeleri gibi özellikleri vardır bu çiftin.
ben bilimkurgu okumayı çok sevdiğimden, bu kitabı da severek okumuştum. ama ursula k. le guin denilince gönlümde taht kuran kitabı her zaman mülksüzler olarak kalacaktır. ona da bir şans verin derim.
devamını gör...