1.
can kazaz'ın sözü ve müziği kendisine ait olan, babasına ithaf ettiği, insanın (hele de babası artık bu dünyada değilse) yüreğini parça parça eden şarkısıdır.
sürsün bahar...
can kazar klibin sonunda der ki;
yetim kalmadan önce,
sizi seven babanıza "seni seviyorum" demeyi lütfen unutmayın.
ben unuttum.
ben de babama hiç "seni seviyorum" demedim. ondan da beni sevdiğini duymadım. başımı okşadığını, "kızım" dediğini kendimi bildim bileli hatırlamam. zaten çok oldu gideli, mezarına da gitmeyi sevmiyorum çünkü kabul etmiş oluyorum gittiğini o zaman. o bence uzun bir seyahate çıktı, dönecek mi belli değil, hiç soramayacağım ona beni sevip sevmediğini...
oysa ki kız çocuğu olsun çok istemiş. belki küçükken de sevdi ama ben hatırlamıyorum. insanlar neden anne-baba olur belki de anlamama sebebim bu, çocuk sahibi olmama (olamama) sebebim bu. o kadar yakından nasıl olunmadığını gördüm ki ben ve hayatım boyunca bu sevgisizliğin sonuçlarını o kadar güzel tecrübe ettim ki buna hiç cesaret edemedim. pişman mıyım değilim...
kendine göre sevmek diye bir şey yok çünkü, çünkü onu dünyaya getirmek sizin tercihiniz, eğer verecek sevginiz yoksa getirmemeyi de tercih edebilirdiniz. çünkü o çocuk dünyaya geldiyse ona bakmak zorundasınız. onu kaderine terk edemezsiniz. bir var, bir yok olamazsınız. onu büyütmek, büyürken her konuda arkasında olmak, doğruları göstermek zorundasınız. imkanlarınız ne ise o kadar. maddi olarak imkanlarınız yeterli olmayabilir (ki bizde sorun bu da değildi) bu ayıp değil asla ama sevginin bir sınırı yok; o çocuğu çok severek, ona örnek olarak onu hayata hazırlamak zorundasınız. yoksa sizden bir tane, iki tane daha olmasının ne anlamı var ki?
ben hayatımın en büyük tartışmalarını babamla yaptım ve hep ona karşı geldim çünkü o olması gerektiğinde hiç yanımda olmamıştı.
baba-kız olamadık biz hiç mesela, dışarıda böyle birbirine sevgi dolu insanları görünce burnumun direği sızlardı hep, onlar için çok mutlu olurken, onların ne kadar şanslı olduğunu düşünürken kendim için ise inanılmaz üzüldüm hep. çünkü zamanında tecrübe edilememiş, depolanamamış ve hiçbir zaman da yeri dolmayacak bir şey bu.
sonra sonra anladım ki insan en büyük hataları sevgi eksikliğinden yapıyor.
en çaresiz anlarında sığınmak istiyorsun, sırtında "merak etme ben yanındayım" diyen bir el istiyorsun.
hep istenmiş ama hiç olmamış bir şeye özlem hiç geçmiyor oysa...
can kazaz'ın aksine ben de diyorum ki;
size hayran ve sizi annesi-babası olduğunuz için seven, size belli bir yaşa kadar muhtaç olan çocuklarınızı çok sevin, onlara çok sarılın, başını okşayın. "canım kızım", "canım oğlum" deyin onlara. "seni çok seviyorum" demekten çekinmeyin. "hata yapsan da yanındayım" deyin. deyin ki en ufacık hatalarında kendi içlerindeki kuytulara kaçmasınlar, deyin ki büyüdüklerinde iki gram sevgi peşinde koşarak geçmesin ömürleri.
şükür ki hatalar değil belki bir iki hata yapmışımdır hayatım boyunca (ki onları da hala hata saymam) ama daha güzel bir hayatım olabilir miydi kesinlikle olabilirdi. seçim şansının bende olmadığı bir şekilde geldiğim dünyada elimi taşın altından hiç çekmeden usulca yaşayıp gitmeye çalışıyorum. başarabilirsem ne ala, başaramazsam da tek sorumlu benim. benden bir tane daha bırakmıyorum ardımda. çünkü hep iyi ve doğru bir insan olmaya çalışarak en büyük cezayı kendi kendime verdim ben zaten.
artık hata yapmaktan korkmuyorum, özür dilemekten ya da seni seviyorum demekten korkmuyorum.
kendim öğrendim. kendime en iyi öğretmen benim.
sahi baba beni hiç sevdin mi?
sürsün bahar...
can kazar klibin sonunda der ki;
yetim kalmadan önce,
sizi seven babanıza "seni seviyorum" demeyi lütfen unutmayın.
ben unuttum.
ben de babama hiç "seni seviyorum" demedim. ondan da beni sevdiğini duymadım. başımı okşadığını, "kızım" dediğini kendimi bildim bileli hatırlamam. zaten çok oldu gideli, mezarına da gitmeyi sevmiyorum çünkü kabul etmiş oluyorum gittiğini o zaman. o bence uzun bir seyahate çıktı, dönecek mi belli değil, hiç soramayacağım ona beni sevip sevmediğini...
oysa ki kız çocuğu olsun çok istemiş. belki küçükken de sevdi ama ben hatırlamıyorum. insanlar neden anne-baba olur belki de anlamama sebebim bu, çocuk sahibi olmama (olamama) sebebim bu. o kadar yakından nasıl olunmadığını gördüm ki ben ve hayatım boyunca bu sevgisizliğin sonuçlarını o kadar güzel tecrübe ettim ki buna hiç cesaret edemedim. pişman mıyım değilim...
kendine göre sevmek diye bir şey yok çünkü, çünkü onu dünyaya getirmek sizin tercihiniz, eğer verecek sevginiz yoksa getirmemeyi de tercih edebilirdiniz. çünkü o çocuk dünyaya geldiyse ona bakmak zorundasınız. onu kaderine terk edemezsiniz. bir var, bir yok olamazsınız. onu büyütmek, büyürken her konuda arkasında olmak, doğruları göstermek zorundasınız. imkanlarınız ne ise o kadar. maddi olarak imkanlarınız yeterli olmayabilir (ki bizde sorun bu da değildi) bu ayıp değil asla ama sevginin bir sınırı yok; o çocuğu çok severek, ona örnek olarak onu hayata hazırlamak zorundasınız. yoksa sizden bir tane, iki tane daha olmasının ne anlamı var ki?
ben hayatımın en büyük tartışmalarını babamla yaptım ve hep ona karşı geldim çünkü o olması gerektiğinde hiç yanımda olmamıştı.
baba-kız olamadık biz hiç mesela, dışarıda böyle birbirine sevgi dolu insanları görünce burnumun direği sızlardı hep, onlar için çok mutlu olurken, onların ne kadar şanslı olduğunu düşünürken kendim için ise inanılmaz üzüldüm hep. çünkü zamanında tecrübe edilememiş, depolanamamış ve hiçbir zaman da yeri dolmayacak bir şey bu.
sonra sonra anladım ki insan en büyük hataları sevgi eksikliğinden yapıyor.
en çaresiz anlarında sığınmak istiyorsun, sırtında "merak etme ben yanındayım" diyen bir el istiyorsun.
hep istenmiş ama hiç olmamış bir şeye özlem hiç geçmiyor oysa...
can kazaz'ın aksine ben de diyorum ki;
size hayran ve sizi annesi-babası olduğunuz için seven, size belli bir yaşa kadar muhtaç olan çocuklarınızı çok sevin, onlara çok sarılın, başını okşayın. "canım kızım", "canım oğlum" deyin onlara. "seni çok seviyorum" demekten çekinmeyin. "hata yapsan da yanındayım" deyin. deyin ki en ufacık hatalarında kendi içlerindeki kuytulara kaçmasınlar, deyin ki büyüdüklerinde iki gram sevgi peşinde koşarak geçmesin ömürleri.
şükür ki hatalar değil belki bir iki hata yapmışımdır hayatım boyunca (ki onları da hala hata saymam) ama daha güzel bir hayatım olabilir miydi kesinlikle olabilirdi. seçim şansının bende olmadığı bir şekilde geldiğim dünyada elimi taşın altından hiç çekmeden usulca yaşayıp gitmeye çalışıyorum. başarabilirsem ne ala, başaramazsam da tek sorumlu benim. benden bir tane daha bırakmıyorum ardımda. çünkü hep iyi ve doğru bir insan olmaya çalışarak en büyük cezayı kendi kendime verdim ben zaten.
artık hata yapmaktan korkmuyorum, özür dilemekten ya da seni seviyorum demekten korkmuyorum.
kendim öğrendim. kendime en iyi öğretmen benim.
sahi baba beni hiç sevdin mi?
devamını gör...
2.
en sevdiğim can kazaz şarkısıdır. bir baba hikayesini, sakin bir dille anlatır...
devamını gör...
3.
sürsün bahar, sen gelirsin diye.
devamını gör...
4.
sevmeyi senden öğrendim
dinleyip kuşları hikayeler duymayı
yola çıkmayı senden öğrendim
bir trenin sırtında ülkeye kavuşmayı.
adlı sözlere sahip şarkıdır, çok sevilir.
dinleyip kuşları hikayeler duymayı
yola çıkmayı senden öğrendim
bir trenin sırtında ülkeye kavuşmayı.
adlı sözlere sahip şarkıdır, çok sevilir.
devamını gör...
5.
fark ettim ki şimdiye dek hep melodisini dinlemişim, hiç sözlerine dikkat etmemişim. babamla da ilişkim hep iyi oldu *
bir anda sözleri çok dokundu içime. hüzünlü ama bir o kadar da minnet dolu bir dokunuş. neyse durun şimdi ağlamayayım...
bir anda sözleri çok dokundu içime. hüzünlü ama bir o kadar da minnet dolu bir dokunuş. neyse durun şimdi ağlamayayım...
devamını gör...
6.
tam bir mayıs şarkısı.
"sürsün bahar, sen gelirsin diye."
"sürsün bahar, sen gelirsin diye."
devamını gör...