1.
devamını gör...
2.
başarılı...
tatlı tatlı anlatmışlar..
ince ince iğnelemişler..
ama anlayana..
tatlı tatlı anlatmışlar..
ince ince iğnelemişler..
ama anlayana..
devamını gör...
3.
başarısız olmuş çok yüzeysel sürekli aynı özal sonrası apolitikleşmeye vurgu..
devamını gör...
4.
su gibisin yârim. tadın tuzun yok ama sensiz de olmuyor…
devamını gör...
5.
sağlık olsun hala ekşi ve acı var.
devamını gör...
6.
ilk 5 dkyi izleyip sonrasında söylenecek sözleri az çok tahmin ettiğim için vakit kaybı olmasın diye ileri sararak izledim. dağınık olmuş. diğer işlerinin yanında bayağı bi tırt. tek önemsediğim yanı ülkenin aslında neredeyse hiçbir zaman müreffeh olmadığını birkaç yerde vurgulamalarıydı, o da aynı şekilde düşündüğüm için. bu videoyu izleyip de kararım değişmedi yani.. şu 90'lar fetişistlerine geçirmeleri iyiydi..
devamını gör...
7.
140 journos'un yarım saatlik kısa belgeseli. politik söylemler bir kenara da medyanın söylem oluşturmadaki etkisinin, zaman içindeki değişiminin, günümüzde eleştirel medya okuryazarlığına ne kadar ihtiyaç duyulduğunun çok güzel altını çizmiş, keyifle izledim.
şahsen ben "yankı" kısmına bayıldım, kafamda güzel bir pencere araladı. sosyal mecrada kişisel monitörlerimizden algıda seçiciliğimizi besleyen taraflı içeriklere tıklayarak kutuplaşıyoruz ve aslında bambaşka bir akışta bambaşka bir içeriği okuyan insanları "yok abi bu insanlardan bi cacık olmaz. nasıl gözleri görmüyor bu haberi aklım hayalim almıyor" diye linçliyoruz. işin kötü yanı onlar da aynı haberi bambaşka bir dil kullanımı ile okuyup aynı şeyi bizim için söylüyorlar. ben ve onlar ayrımını o kadar kaotik ve distopik bir körlük ile yapıyoruz ki. korkunç.
bir de "herkesin anlatacak bir şeyi yok ama mikrofon uzatınca konuşacak çok şeyi var" minvalinde bir cümle kuruyor serdar kuzuloğlu. buradan cep telefonu modeli soran dayılara ışınlanmak kolay fakat asıl iğneyi kendimize batırıp meseleyi sözlük kullanmak açısından değerlendirsek nerelere ulaşırız acaba? kim okuyor bizi? kime, neyi, hangi bakış açısıyla ve nasıl bir dil ile anlatıyoruz? daha da önemlisi bunu yaparken arkadaki gizil motivasyonumuz ne? sözlüğün 32. gün oturumunun moderatörlüğünü yapmak için adaylığımı koyuyorum valla.
şahsen ben "yankı" kısmına bayıldım, kafamda güzel bir pencere araladı. sosyal mecrada kişisel monitörlerimizden algıda seçiciliğimizi besleyen taraflı içeriklere tıklayarak kutuplaşıyoruz ve aslında bambaşka bir akışta bambaşka bir içeriği okuyan insanları "yok abi bu insanlardan bi cacık olmaz. nasıl gözleri görmüyor bu haberi aklım hayalim almıyor" diye linçliyoruz. işin kötü yanı onlar da aynı haberi bambaşka bir dil kullanımı ile okuyup aynı şeyi bizim için söylüyorlar. ben ve onlar ayrımını o kadar kaotik ve distopik bir körlük ile yapıyoruz ki. korkunç.
bir de "herkesin anlatacak bir şeyi yok ama mikrofon uzatınca konuşacak çok şeyi var" minvalinde bir cümle kuruyor serdar kuzuloğlu. buradan cep telefonu modeli soran dayılara ışınlanmak kolay fakat asıl iğneyi kendimize batırıp meseleyi sözlük kullanmak açısından değerlendirsek nerelere ulaşırız acaba? kim okuyor bizi? kime, neyi, hangi bakış açısıyla ve nasıl bir dil ile anlatıyoruz? daha da önemlisi bunu yaparken arkadaki gizil motivasyonumuz ne? sözlüğün 32. gün oturumunun moderatörlüğünü yapmak için adaylığımı koyuyorum valla.
devamını gör...
8.
(bkz: dostluk)
devamını gör...