1.
çoğu taraftar üç büyük istanbul kulüplerinden birini tutar, kimisi anadolu ve memleketinin takımını destekler. burada biz olma duygusu devreye girer. bir anda ceza sahasından şutu çeken futbolcunun yerine taraftar kendisini koyuyor. futbol takımını ailesi gibi görüyor, ailesinde sevmediği futbolcu veya teknik adamı istemiyor, gitmesini istiyor. karate filmi veya boks karşılaşması seyrederken illa birini tutmak ister seyirci. olay gittikçe başka birinin başarısından mutlu olmaya yol alıyor. aynı bunlar gibi bir futbol takımı seçme, tutma, gruba ait olma, destekleme eski çağlara dayanır. eski çağlarda gruptan ayrı ve tek tabanca kalınırsa işin ucunda aç kalmak var, hatta yem olmak var. avcı toplayıcılık döneminde ya başka grup yok edecek tek kalınca ya da vahşi hayvan saldıracak. takım olunduğunda karşıdan gelen bir aslana karşı tüm takım birlik halinde mızraklar ile saldıracak, çünkü takım ve dayanışma ruhu var. böyle bir ruh ve aidiyet karşısında ve buna rağmen taraftar milyon dolarlar kazanan futbolcunun zerre kadar umurunda değil. yaşı yeten hatırlar renkli televizyona geçiş dönemini, daha eskiye gidilirse trabzonspor'un karadeniz fırtınası olarak estiği zamanları, galatasaray'ın avrupa ruhunu, bursaspor'un bir dönem güçlü bir takım olduğunu ve o zaman ile bu zaman fanatikliği ve takım ruhu arasında farklar var. o dönem takım taraftarlığı babadan oğula geçer. baba, oğluna takım forması hediye eder, beraber maçlara giderler ve şimdi internete hakim olan gençler artık bunlara kendilerini vermiyorlar. interneti açıyorlar ve istedikleri futbol oyunu, istedikleri yayınlar ve içerikler önlerinde hazır. tutulan bir takımın deplasman maçına gitmek eskisi gibi kolay değil, teknoloji olmadığı zamanlar deplasman maçına gidilir ve iki gün yollarda geçerdi, şimdi deplasman maçına otobüs yerine uçakla gidilse bile pahalı geliyor. son zamanlarda futbolun endüstriyel kirliliğe açık hele gelmesi, danışıklı dövüş, kavga gibi hadiseler zaten olan taraftarlığa zarar verdi . tabi futbolla yeni tanışmak isteyen biri, bu koşullarda 90 dakika boyunca maç seyredip de takım desteklemek istemiyor. belli başlı fanatik, ateşli destekçiler dışında takım tutma ve aidiyet duygusu inişe geçiyor.
devamını gör...
2.
fazla aşırıya kaçmadan yapılırsa güzeldir. herkes bir kulüp taraftarıdır. bende fenerbahçe taraftarıyım ama yenildiği zaman fazla üzülmem. "oynasaydı kazansaydı "derim. bir arkadaşım bana "sen seyircisin biz taraftarız" demişti. evet seyirci başka taraftar başka.
devamını gör...
3.
insanoğlunun kendisine ettiği eziyetler az gelmiş olmalı ki daha fazlasını isteyerek çıkarttığı icat.
yani belli ki bir taraf eğlenip mutlu olurken yenilen taraf üzülecek. bu baştan belli. buna rağmen "iyi fikir bu. takım tutalım." diyerek bu olayı kabullenmek de ne bileyim...
yine de bile bile düşüyoruz tuzağa. mayıslar bizim.
yani belli ki bir taraf eğlenip mutlu olurken yenilen taraf üzülecek. bu baştan belli. buna rağmen "iyi fikir bu. takım tutalım." diyerek bu olayı kabullenmek de ne bileyim...
yine de bile bile düşüyoruz tuzağa. mayıslar bizim.
devamını gör...
4.
üniversitenin ilk yılında yurt imkanlarıyla izleyememe sonucu uzaklaştığım futbol sektörünün, daha sonra ne kadar bol olduğunu farketmiş olmam… arka planda dönenleri bilmiyoruz ama bence tüm futbol sektörü şaibeli. artık sadece lafta takım tutuyorum, alışkanlık ya da muhabbet konusu..
devamını gör...
5.
boş beleş işlerinde ilk üçe girer.
devamını gör...
6.
ben sadece kendi takımımı tutarım.
devamını gör...
7.
fenerbahçe: elitist, kemalist.
galatasaray: elitist, kapitalist.
beşiktaş: mit, oportünist.
trabzon: mafya.
bursa: torbacı.
diğerleri: figüran
(bkz: medium is the message)
galatasaray: elitist, kapitalist.
beşiktaş: mit, oportünist.
trabzon: mafya.
bursa: torbacı.
diğerleri: figüran
(bkz: medium is the message)
devamını gör...
8.
böyle şeylerle sevinip üzülebiliyor olmak inanılmaz bir şey. en son bu ilkel hisleri ortaokul zamanlarında deneyimlemiştim.
devamını gör...
"takım tutmak" ile benzer başlıklar
takım elbise
38