1.
bir stefan zweig tanımlamasıdır.
stefan zweig çok yönlü bir edebiyatçıdır. savaş tarafından harap edilen bir ruh olarak kendi isteğiyle bu dünyayı terk etmeden önce harika kitaplar bırakmıştır arkasında. bunlarda bir tanesi de friedrich hölderlin, heinrich von kleist ve friedrich wilhelm nietzsche üzerine yazdığı şeytanla savaş kitabıdır.
stefan zweig, dahilerin kendi şeytanları ile baş etmek zorunda olduklarına inanır. zaten hayatının sonunu kendi eliyle getirdiğinde bir dahi olarak o da şeytanına mağlup olmuştur. üç büyük zeka üzerinden tartıştığı ve bizi de ortak ettiği şeytanla savaş muhteşem eserlere fırsat tanırken bu eserlerin yaratıcısını da yavaş yavaş tüketir.
bu kitabın ardından bize kalan birçok şeyden biri de tamamlanma özlemidir. yani tüm dünya insanları olarak kronik olarak çektiğimiz özlem. buradaki en büyük sorun ise kendi kendimize tamamlanabileceğimize bir türlü inanamayıp sürekli bizi tamamlayacağına inandığımız insansın arayışında olmamız.
zaman içinde yürürken zaten paramparça oluyoruz. parçalandıkça daha büyük bir yer kaplamaya başladığımız yanılgısına kapılıyoruz dünyada. halbuki küçük parçalara ayrıldıkça gözden kayboluyoruz. işte hemen bundan sonra başlıyor tamamlanma özlemi.
herkes kendince bir yol arıyor tamamlanmak için. büyük çoğunluğu bir aşk, sevgi, çoğalma, aile kurma yöntemiyle tamamlanmaya çalışırken bir kısım insan da geride eserler bırakarak kendilerini sevdirme ve bir şekilde tamamlanma derdinde.
bu özlem dinecek gibi değil. şeytanla savaşırken zavallı bir savaş mağduru olmaktan başka bir yol yok. tamamlamaksa fazla iyimser bir ütopya.
stefan zweig çok yönlü bir edebiyatçıdır. savaş tarafından harap edilen bir ruh olarak kendi isteğiyle bu dünyayı terk etmeden önce harika kitaplar bırakmıştır arkasında. bunlarda bir tanesi de friedrich hölderlin, heinrich von kleist ve friedrich wilhelm nietzsche üzerine yazdığı şeytanla savaş kitabıdır.
stefan zweig, dahilerin kendi şeytanları ile baş etmek zorunda olduklarına inanır. zaten hayatının sonunu kendi eliyle getirdiğinde bir dahi olarak o da şeytanına mağlup olmuştur. üç büyük zeka üzerinden tartıştığı ve bizi de ortak ettiği şeytanla savaş muhteşem eserlere fırsat tanırken bu eserlerin yaratıcısını da yavaş yavaş tüketir.
bu kitabın ardından bize kalan birçok şeyden biri de tamamlanma özlemidir. yani tüm dünya insanları olarak kronik olarak çektiğimiz özlem. buradaki en büyük sorun ise kendi kendimize tamamlanabileceğimize bir türlü inanamayıp sürekli bizi tamamlayacağına inandığımız insansın arayışında olmamız.
zaman içinde yürürken zaten paramparça oluyoruz. parçalandıkça daha büyük bir yer kaplamaya başladığımız yanılgısına kapılıyoruz dünyada. halbuki küçük parçalara ayrıldıkça gözden kayboluyoruz. işte hemen bundan sonra başlıyor tamamlanma özlemi.
herkes kendince bir yol arıyor tamamlanmak için. büyük çoğunluğu bir aşk, sevgi, çoğalma, aile kurma yöntemiyle tamamlanmaya çalışırken bir kısım insan da geride eserler bırakarak kendilerini sevdirme ve bir şekilde tamamlanma derdinde.
bu özlem dinecek gibi değil. şeytanla savaşırken zavallı bir savaş mağduru olmaktan başka bir yol yok. tamamlamaksa fazla iyimser bir ütopya.
devamını gör...