tamirat tadilat ve tesisat bilgisi olan insan
başlık "sphynx" tarafından 09.04.2021 21:59 tarihinde açılmıştır.
1.
bir şekilde *ike *ike öğrenmek zorunda kalmış, kendi başının çaresine hayatı boyunca rahatlıkla bakabilecek insandır.
boru mu patladı, ustaya ne gerek var ? kendi halleder.
elektikli cihazda bir arıza mı çıktı ? ne götürecek, malzeme kutusunu açmıştır bile.
dün geceki partide, arkadaşlarından birisi evinin duvarını mı çatlattı, malzeme almaya gidiyordur şuan.
anahtarı içeride mi unuttu ? ne çilingiri ? ? ? çoktan cüzdanında ki bakır tellerle çözdü işi.
boru mu patladı, ustaya ne gerek var ? kendi halleder.
elektikli cihazda bir arıza mı çıktı ? ne götürecek, malzeme kutusunu açmıştır bile.
dün geceki partide, arkadaşlarından birisi evinin duvarını mı çatlattı, malzeme almaya gidiyordur şuan.
anahtarı içeride mi unuttu ? ne çilingiri ? ? ? çoktan cüzdanında ki bakır tellerle çözdü işi.
devamını gör...
2.
mecbur kalınca annem ve ben.
babam döneminin iyi kazanan mimarlarından biriydi ama elinden hiçbir iş gelmezdi. parası neyse vereyim de yapsınlar kafasında bir adamdı daha çok. ona ver gezmeyi, ver tozmayı, ver alkolü eğlenceyi... tamirat falan hak getire! beceremezdi.
oysa dedem, ilkokula bile gitmediği halde elektrikli aletlere karşı olan merakı sayesinde kendince ufak icatlar yapan biriydi. bayılırdım onun olmadık yerlere monte ettiği lambalara, yattığı yerden kalkmadan radyoyu açıp kapatabilmek için yaptığı bir çeşit uzaktan kumanda olan düğmeye...
babam vefat edince bütün iş annemin başına düştü tabii. sağlığında yiyip içip eğlenmekten dolayı yapmadığı yatırımlar, almadığı evler gibi birtakım eksiklerimiz ve hatta son yıllarda ettiği iflas nedeniyle maddi durumumuz pek parlak değildi. o yüzden "parası neyse vereyim de yapsınlar" mottosu bizlik bir şey olamadı hiçbir zaman.
annem yeri geldi, aldı eline tornavidayı çamaşır makinesini, kombiyi tamir etti. yeri geldi banyonun, tuvaletin menfezini kendisi değiştirdi. yeri geldi duvarlara köşebent çekti. ben de anneme çektim o konuda. ihtiyaç oldu mu aldım elime fırçayı, ruloyu, tüm evi, mutfak dolaplarını boyadım, tamir ettim. yeri geldi testereyle dolapları kesip biçip istediğim ebata soktum, yeri geldi bilgisayarların formatını, fan temizliğini ben yaptım.
hani şu meşhur kutu vardır ya; erkeklerin ömür boyu sakladığı kutu... hah işte o kutudan bende de var. içi matkap, kablolar, havya, tornavida seti ve bağırsakları tarafımdan sökülerek dışarıya dökülmüş bir sürü elektronik aletle dolu. neden? çünkü kendi başının çaresine bakabilmek bunu gerektirir.
var tabii bilgimizin, gücümüzün yetmediği yerler ama bir şekilde üstesinden geliyoruz işte tamirciyle falan. arada olur o kadar, değil mi?
babam döneminin iyi kazanan mimarlarından biriydi ama elinden hiçbir iş gelmezdi. parası neyse vereyim de yapsınlar kafasında bir adamdı daha çok. ona ver gezmeyi, ver tozmayı, ver alkolü eğlenceyi... tamirat falan hak getire! beceremezdi.
oysa dedem, ilkokula bile gitmediği halde elektrikli aletlere karşı olan merakı sayesinde kendince ufak icatlar yapan biriydi. bayılırdım onun olmadık yerlere monte ettiği lambalara, yattığı yerden kalkmadan radyoyu açıp kapatabilmek için yaptığı bir çeşit uzaktan kumanda olan düğmeye...
babam vefat edince bütün iş annemin başına düştü tabii. sağlığında yiyip içip eğlenmekten dolayı yapmadığı yatırımlar, almadığı evler gibi birtakım eksiklerimiz ve hatta son yıllarda ettiği iflas nedeniyle maddi durumumuz pek parlak değildi. o yüzden "parası neyse vereyim de yapsınlar" mottosu bizlik bir şey olamadı hiçbir zaman.
annem yeri geldi, aldı eline tornavidayı çamaşır makinesini, kombiyi tamir etti. yeri geldi banyonun, tuvaletin menfezini kendisi değiştirdi. yeri geldi duvarlara köşebent çekti. ben de anneme çektim o konuda. ihtiyaç oldu mu aldım elime fırçayı, ruloyu, tüm evi, mutfak dolaplarını boyadım, tamir ettim. yeri geldi testereyle dolapları kesip biçip istediğim ebata soktum, yeri geldi bilgisayarların formatını, fan temizliğini ben yaptım.
hani şu meşhur kutu vardır ya; erkeklerin ömür boyu sakladığı kutu... hah işte o kutudan bende de var. içi matkap, kablolar, havya, tornavida seti ve bağırsakları tarafımdan sökülerek dışarıya dökülmüş bir sürü elektronik aletle dolu. neden? çünkü kendi başının çaresine bakabilmek bunu gerektirir.
var tabii bilgimizin, gücümüzün yetmediği yerler ama bir şekilde üstesinden geliyoruz işte tamirciyle falan. arada olur o kadar, değil mi?
devamını gör...
3.
mühendis olmanın gereği olarak her daim yaptığım eylem. yatağımın altında çeyizimi oluşturmuş bulunmaktayım.
çeyizimdeki alet edevat:
anahtar takımı, lokma takımı, ingiliz anahtarı, boru anahtarı, papağan pense, karga burun pense, spiral, matkap, silikon tabancası, yıldız-düz tornavida takımı. hepsi el emeği göz nurudur.
şimdi bir de elektronik eşya tamiri yapabilecek alet edevatlarımı düzüyorum. saatçi tornavida takımım var, lehim makinası, plastik kaynak makinası da alırsam çeyizimi tamamlamış olacağım.
çeyizimdeki alet edevat:
anahtar takımı, lokma takımı, ingiliz anahtarı, boru anahtarı, papağan pense, karga burun pense, spiral, matkap, silikon tabancası, yıldız-düz tornavida takımı. hepsi el emeği göz nurudur.
şimdi bir de elektronik eşya tamiri yapabilecek alet edevatlarımı düzüyorum. saatçi tornavida takımım var, lehim makinası, plastik kaynak makinası da alırsam çeyizimi tamamlamış olacağım.
devamını gör...
4.
tamirat, onarım; tadilat, değişim; tesisat, döşem/donanım olarak geçiyor tdk'de. evet az önce hepsine tek tek baktım, burada kast edilen ve zihnimden geçen aynı şey mi, diye.
babası bir fabrikada makine bakım ustası olan bir emekçinin kızı olarak tamirat işleri hep hayatımda oldu sanırım. çünkü koca makineleri tamir eden babama hayranlık duyardım,düşünsenize pıt pıt iki civata sök, biraz yağla ve her şey yoluna girsin. resmen makineyi yenmek gibi geliyordu. ve de çok havalı.
pratik olduğu kadar tembel bir adamdı da babam bir de kimseye muhtaç yetişmemizi de istemiyordu sanırım. bu yüzden ilk kez bisikletimin lastiği patladığı zaman gittik bir tamir seti aldık. babam yaptı ama şu şekilde : hadi bakalım, dedi. bunlar yama, bir leğene su dolduruyorsun lastiği şişirip içinde gezdiriyorsun. hava kaçıran yeri tespit edip kuruladıktan sonra şu yapışkan* ile yapıştırıp 30 sn kadar sonra yamayı yapıştırıyorsun, şamreli lastiğe takıp şişirdin mi senin olayın tamam.
gerçekten de tamamdı. bir daha hiç yarı yolda kalmadım.
geçenlerde eve gittiğimde yeğenim anlatıyor: teyze dikenlerden geçiyorum lastik hemen patlıyor, dedem bıktı tamire götürmekten.
döndüm babama nasıl ya dedim, ben onun yaşındayken yama takımım vardı. şimdi küçük kurbağanın niye yok. düşündü babam, gülümsedi. sahi sana hepsini öğretmiştim değil mi? minicik ellerinle zincirini falan hep kendin yağlardın, dedi.
sonra geçenlerde çamaşır makinesine bakıyorum, su alırken inliyor resmen. evde çoğu şeyi tamir eden, etmiyorsa tembellikten yanına yaklaşmayan bir adam. hadi şuna bak bozulmasın iyice dedim birkaç kez. tamam, dedi. hep tamam, der. ama kayınpeder toprağındandır kendisi birazcık tembel. dedim ki en son, sen bunu daha minicikken öğrendin, yapabiliyorsan tamah etme. çeşmeden çıkardım hortumu - kireç sökücü falan hazır- oysaki sadece biraz kum varmış orada, basınçlı su ile mis gibi oldu iki dakikada. tesadüf bu ya o gün babam bizdeydi. eşime anlatıyorum makinede hiçbir şey yokmuş bak hemen hallettim, kaç zamandır seni boşuna beklemişim, diye. işte o anda babamın sesini duydum. yüzünde bir gülümseme; çocukken de böyleydin sen, hiç kimseye ihtiyacın olmazdı, dedi. işte o an dünyalar benim oldu. makineleri yenen o adamın kızı oluverdim birden, gören de çamaşır makinesini icat ettim sanar. yüzümde öyle bir gülümseme...
babası bir fabrikada makine bakım ustası olan bir emekçinin kızı olarak tamirat işleri hep hayatımda oldu sanırım. çünkü koca makineleri tamir eden babama hayranlık duyardım,düşünsenize pıt pıt iki civata sök, biraz yağla ve her şey yoluna girsin. resmen makineyi yenmek gibi geliyordu. ve de çok havalı.
pratik olduğu kadar tembel bir adamdı da babam bir de kimseye muhtaç yetişmemizi de istemiyordu sanırım. bu yüzden ilk kez bisikletimin lastiği patladığı zaman gittik bir tamir seti aldık. babam yaptı ama şu şekilde : hadi bakalım, dedi. bunlar yama, bir leğene su dolduruyorsun lastiği şişirip içinde gezdiriyorsun. hava kaçıran yeri tespit edip kuruladıktan sonra şu yapışkan* ile yapıştırıp 30 sn kadar sonra yamayı yapıştırıyorsun, şamreli lastiğe takıp şişirdin mi senin olayın tamam.
gerçekten de tamamdı. bir daha hiç yarı yolda kalmadım.
geçenlerde eve gittiğimde yeğenim anlatıyor: teyze dikenlerden geçiyorum lastik hemen patlıyor, dedem bıktı tamire götürmekten.
döndüm babama nasıl ya dedim, ben onun yaşındayken yama takımım vardı. şimdi küçük kurbağanın niye yok. düşündü babam, gülümsedi. sahi sana hepsini öğretmiştim değil mi? minicik ellerinle zincirini falan hep kendin yağlardın, dedi.
sonra geçenlerde çamaşır makinesine bakıyorum, su alırken inliyor resmen. evde çoğu şeyi tamir eden, etmiyorsa tembellikten yanına yaklaşmayan bir adam. hadi şuna bak bozulmasın iyice dedim birkaç kez. tamam, dedi. hep tamam, der. ama kayınpeder toprağındandır kendisi birazcık tembel. dedim ki en son, sen bunu daha minicikken öğrendin, yapabiliyorsan tamah etme. çeşmeden çıkardım hortumu - kireç sökücü falan hazır- oysaki sadece biraz kum varmış orada, basınçlı su ile mis gibi oldu iki dakikada. tesadüf bu ya o gün babam bizdeydi. eşime anlatıyorum makinede hiçbir şey yokmuş bak hemen hallettim, kaç zamandır seni boşuna beklemişim, diye. işte o anda babamın sesini duydum. yüzünde bir gülümseme; çocukken de böyleydin sen, hiç kimseye ihtiyacın olmazdı, dedi. işte o an dünyalar benim oldu. makineleri yenen o adamın kızı oluverdim birden, gören de çamaşır makinesini icat ettim sanar. yüzümde öyle bir gülümseme...
devamını gör...
5.
benim. annem sağolsun başının çaresine bakabilen bir kadın olduğu için hatırladığımdan beri küçük conta değişiklikleri, alt kata derzden sızdıran banyo gideri, dolap menteşesi takma sökme gibi işleri ona bakarak öğrendim. bir yaştan sonra ben devraldım, hatta ben elektrik işine bile girdim.
sonra mesleğimden dolayı tesisat, temel imalat, kaynak, uygulamalı elektrik elektronik gibi eğitimler aldım.
geliyor elimizden bişeyler. ama kırk yılda bir lazım olacak kaynak makinası vs almadığım için ustalara kalan işler oluyor.
sonra mesleğimden dolayı tesisat, temel imalat, kaynak, uygulamalı elektrik elektronik gibi eğitimler aldım.
geliyor elimizden bişeyler. ama kırk yılda bir lazım olacak kaynak makinası vs almadığım için ustalara kalan işler oluyor.
devamını gör...
6.
lan muhteşem ya. hayatta böyle arkadaşın eşin dostun olacak.
şimdi bu tip insanlar genelde hemen her şeyden anlarlar. bu çok önemli. yani sadece elektrikten, sadece boyacılıktan anlamazlar, anahtar teslimcidir bunlar.
şöyle diyaloglar geçer:
+ya şofbeni açıyorum, çat sigorta atıyor. elektrikçi bakıyorum işte, akşamüstü çağıracağım...
-basit o, çağırma kimseyi ben bakarım.
+tam evden çıkacam, şıpır şıpır bir ses, bir baktım lavabo bataryası akıtıyor, bir sucu çağırayım da yapsın.
-kolay o, çağırma kimseyi ben yaparım.
+diyorum ki balkonu mutfağa, mutfağı salona, banyoyu da yatak odama katayım, bir iç mimarla anlaşayım da bari, katsın çıksın.
-zahmetsiz o, çağırma kimseyi ben katarım.
şimdi bu tip insanlar genelde hemen her şeyden anlarlar. bu çok önemli. yani sadece elektrikten, sadece boyacılıktan anlamazlar, anahtar teslimcidir bunlar.
şöyle diyaloglar geçer:
+ya şofbeni açıyorum, çat sigorta atıyor. elektrikçi bakıyorum işte, akşamüstü çağıracağım...
-basit o, çağırma kimseyi ben bakarım.
+tam evden çıkacam, şıpır şıpır bir ses, bir baktım lavabo bataryası akıtıyor, bir sucu çağırayım da yapsın.
-kolay o, çağırma kimseyi ben yaparım.
+diyorum ki balkonu mutfağa, mutfağı salona, banyoyu da yatak odama katayım, bir iç mimarla anlaşayım da bari, katsın çıksın.
-zahmetsiz o, çağırma kimseyi ben katarım.
devamını gör...
7.
arıza tespit 120 onarim parcaya gore degisir ustalik 200 lira.
muracaat dm.
muracaat dm.
devamını gör...
8.
herkesin bir şekilde çevresinde olması gereken, arada sırada kontak kurup selamı sabahı eksik etmemek gereken insan tipi.
devamını gör...
9.
ne kadar mecbur kalsa da öğrenmek için, başarılı bir uygulama için heves, çocukluktan beri gelen merak ve yine çocukluktan gelen el becerisi gerekir. 30 yaşına kadar eline tornavida almamış bir insan mecburen öğrense de ne kadar başarılı bir uygulama yapabilir?
devamını gör...