1.
nisan 1991 öncesinde içeriği şöyle idi:
madde 141/1. fıkra: sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadi veya sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmeye matuf cemiyetleri her ne suret ve nam altında olursa olsun kurmaya tevessül edenler veya kuranlar veya bunların faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare edenler veya bu hususta yol gösterenler sekiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar. bu kabil cemiyetlerin birkaçını veya hepsini sevk ve idare edenler hakkında ölüm cezası hükmolunur.
madde 142/1. fıkra: sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadi veya sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmek veya devlet siyasi ve hukuki nizamlarını topyekun yok etmek için her ne suretle olursa olsun propaganda yapan kimse beş yıldan on yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır.
engels'in devlet tanımını akıllara getirir.
demek ki, devlet, hiçbir şekilde, topluma dışarıdan dayatılan bir güç değildir; hele, hegel’in iddia ettiği gibi, ahlaki düşüncenin gerçekliği’, ‘aklın imgesi ve gerçekliği’ hiç değildir. aksine, devlet, belirli bir gelişme aşamasındaki toplumun bir ürünüdür; toplumun kendi kendisiyle çözümsüz bir çelişkiye düşmüşlüğünün, ortadan kaldıramayacağı giderilemez karşıtlıklara bölünmüşlüğünün kabulüdür. ama bu karşıtlıkların, iktisadi çıkarları çatışan sınıfların, kendilerini ve toplumu kısır bir mücadele içinde tüketmemeleri için, çatışmayı yumuşatacak, ‘düzen’ sınırları içinde tutacak, görünüşte toplumun üzerinde duran bir güç gerekli hâle gelmiştir; ve toplumun bağrından doğan, ama kendisini toplumun üzerine yerleştiren, ona giderek daha fazla yabancılaşan bu güç, devlettir
madde 141/1. fıkra: sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadi veya sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmeye matuf cemiyetleri her ne suret ve nam altında olursa olsun kurmaya tevessül edenler veya kuranlar veya bunların faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare edenler veya bu hususta yol gösterenler sekiz yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar. bu kabil cemiyetlerin birkaçını veya hepsini sevk ve idare edenler hakkında ölüm cezası hükmolunur.
madde 142/1. fıkra: sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadi veya sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmek veya devlet siyasi ve hukuki nizamlarını topyekun yok etmek için her ne suretle olursa olsun propaganda yapan kimse beş yıldan on yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır.
engels'in devlet tanımını akıllara getirir.
demek ki, devlet, hiçbir şekilde, topluma dışarıdan dayatılan bir güç değildir; hele, hegel’in iddia ettiği gibi, ahlaki düşüncenin gerçekliği’, ‘aklın imgesi ve gerçekliği’ hiç değildir. aksine, devlet, belirli bir gelişme aşamasındaki toplumun bir ürünüdür; toplumun kendi kendisiyle çözümsüz bir çelişkiye düşmüşlüğünün, ortadan kaldıramayacağı giderilemez karşıtlıklara bölünmüşlüğünün kabulüdür. ama bu karşıtlıkların, iktisadi çıkarları çatışan sınıfların, kendilerini ve toplumu kısır bir mücadele içinde tüketmemeleri için, çatışmayı yumuşatacak, ‘düzen’ sınırları içinde tutacak, görünüşte toplumun üzerinde duran bir güç gerekli hâle gelmiştir; ve toplumun bağrından doğan, ama kendisini toplumun üzerine yerleştiren, ona giderek daha fazla yabancılaşan bu güç, devlettir
devamını gör...
2.
1936 yılında, yani atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde mussolini'nin faşist italyan ceza yasasından olduğu gibi alınarak türk ceza yasasına konulmuştur. sordukları zaman atatürk demokratik bir cumhuriyet kurdu dersiniz tabi.
ülkenin düşünsel olarak gelişmesinin önüne yusufeli barajı gibi bir baraj oluşturulmuştur bu yasayla. türkiye'de fikir ve sanat adamı olup da bu yasa tarafından tırpanlanmamış, hayatı kaydırılmamış, karartılmamış tek kişiye rastlayamazsınız.
türkiye'nin düşünsel olarak gelişememesine bir neden arayacaksanız bu yasaları ve bu yasaları koyanları suçlayacaksınız.
1991'de sscb dağılınca kaldırılmış ve "şeriat düzeni isteme suçu" olan 163/1 de fırsattan istifade değiştirilmiştir.
ülkenin düşünsel olarak gelişmesinin önüne yusufeli barajı gibi bir baraj oluşturulmuştur bu yasayla. türkiye'de fikir ve sanat adamı olup da bu yasa tarafından tırpanlanmamış, hayatı kaydırılmamış, karartılmamış tek kişiye rastlayamazsınız.
türkiye'nin düşünsel olarak gelişememesine bir neden arayacaksanız bu yasaları ve bu yasaları koyanları suçlayacaksınız.
1991'de sscb dağılınca kaldırılmış ve "şeriat düzeni isteme suçu" olan 163/1 de fırsattan istifade değiştirilmiştir.
devamını gör...