bhaga yazar profili

bhaga kapak fotoğrafı
bhaga profil fotoğrafı
rozet
karma: 4940 tanım: 218 başlık: 138 takipçi: 115
20 yaş.

son tanımları | başucu eserleri


durme durme hermosa donzella

üsküdar'a gider iken şarkısının melodisi ile yazılmış, ibranice bir ninnidir. buradaki ibranice tabii ki de ladino'dur. "uyu, uyu güzel hanım" anlamına gelir.

ladino:


durme durme hermoza donzeya
durme durme sin ansia i dolor
es tu esclave ke tante desea
ver tu suenyo kon grande amor.

siente joya el sen de mi guitara
siente angel mis males cantar
degna un peco mirarme en la cara
si no me miras, me queres matar.

hay tres anyos ke suffre mi alma
por ti joya mi linda dama
yo non duerme ni noche ni dia
los que suffren anguisia los guiya.


türkçe:


uyu, uyu güzel hanım
üzüntüsüz, acısız uyu.
senin kölendir tam da buradaki,
uyurken görmek isteyen seni, en yüce duygular ile.

mutluluğumu dinle, gitarımın sesindeki,
dinle, meleğim, endişelerimin şarkısını dinle,
lütfen yüzüme bakmayı bana bahşet,
bakmaz isen, öldürürsün beni.

üç yıl boyu ruhum acı çekti,
senin için, mutluluğun için, genç hanım
ne sabah ne akşam uyumuyorum
ıstırap çekenlerin önünde sadece başka ıstıraplar vardır.

devamını gör...

el campesino

1936 ispanya iç savaşı'nda komuta görevi almış valentin gonzalez gonzalez'in lâkabı. the peasant, köylü demektir.
devamını gör...

campesino

ispanyolca: köylü, çiftçi

(bkz: valentin gonzalez gonzalez)
devamını gör...

el quinto regimiento

ispanya iç savaşı'nda cumhuriyet ordusu için, ispanya komünist partisi tarafından kurulan ve şarkının adı olan 5. alayı konu alan şarkıdır. "el partido comunista" kısmının "el pueblo madrileno" olarak okunduğu da olur. "madrid halkı" anlamına gelir. rolando alarcon'un yorumunda o hâli ile seslendirilmiştir.

ispanyolca:

el dieciocho de julio
en el patio de un convento
el partido comunista
fundó el quinto regimiento.

venga jaleo, jaleo
suena la ametralladora
y franco se va a paseo,
y franco se va a paseo.

con líster, el campesino,
con galán y con modesto
con el comandante carlos
no hay miliciano, con miedo.

venga jaleo, jaleo
suena la ametralladora
y franco se va a paseo,
y franco se va a paseo.

con los cuatro batallones
que madrid están defendiendo
se va lo mejor de españa
la flor más roja del pueblo.

venga jaleo, jaleo
suena la ametralladora
y franco se va a paseo,
y franco se va a paseo.

con el quinto, quinto, quinto,
con el quinto regimiento
madre yo me voy al frente
para las líneas de fuego.

venga jaleo, jaleo
suena la ametralladora
y franco se va a paseo,
y franco se va a paseo.


türkçe:

temmuzun 18'inde,
bir manastırın avlusunda,
komünist parti,
5. alay'ı kurdu.

haydi savaş, savaş!
öttür mitralyözü,
franco'yu bir yolculuğa çıkaralım
franco'yu bir yolculuğa çıkaralım!

lister ve campesino ile
galan ve modesto ile
ve kumandan carlos ile
yüreğinde korku olan bir milis bile yok.

haydi savaş, savaş!
öttür mitralyözü,
franco'yu bir yolculuğa çıkaralım
franco'yu bir yolculuğa çıkaralım!

dört taburumuz,
madridi savunmaya giden,
ispanya'nın en iyileri bulunan,
halkın en kırmızı çiçekleri.

haydi savaş, savaş!
öttür mitralyözü,
franco'yu bir yolculuğa çıkaralım
franco'yu bir yolculuğa çıkaralım!

beşinci, beşinci, beşinci
beşinci alay ile
cepheye gidiyorum ben anne
ateş hattının tam önüne

haydi savaş, savaş!
öttür mitralyözü,
franco'yu bir yolculuğa çıkaralım
franco'yu bir yolculuğa çıkaralım!

devamını gör...

should i ever be a soldier

joe hill tarafından yazlımış, amerikan ordusunu bir işçi gözüyle eleştirmenin şarkısıdır.

ingilizce:

we're spending billions every year
for guns and ammunition
"our army" and "our navy" dear
to keep in good condition;
while millions live in misery
and millions died before us
don't sing "my country, 'tis of thee,"
but sing this little chorus

should ı ever be a soldier
'neath the red flag ı would fight;
should the gun ı ever shoulder
ıt's to crush the tyrant's might
join the army of the toilers
men and women fall in line
wage slaves of the world! arouse!
do your duty for the cause
for land and liberty

and many a maiden, pure and fair
her love and pride must offer
on mammon's altar in despair
to fill the master's coffer
the gold that pays the mighty fleet
from tender youth he squeezes
while brawny men must walk the street
and face the wintry breezes

should ı ever be a soldier
'neath the red flag ı would fight;
should the gun ı ever shoulder
ıt's to crush the tyrant's might
join the army of the toilers
men and women fall in line
wage slaves of the world! arouse!
do your duty for the cause
for land and liberty

why do they mount their gatling gun
a thousand miles from ocean
where hostile fleet could never run--
ain't that a funny notion?
ıf you don't know the reason why
just strike for better wages
and then, my friends-if you don't die-
you'll sing this song for ages

should ı ever be a soldier
'neath the red flag ı would fight;
should the gun ı ever shoulder
ıt's to crush the tyrant's might
join the army of the toilers
men and women fall in line
wage slaves of the world! arouse!
do your duty for the cause
for land and liberty

türkçe:

her yıl milyarlar harcıyoruz,
silahlar ve mühimmatlar için,
canım "ordumuz" ve "donanmamız"ı
iyi bir hâlde tutmak için.
milyonlar sefalet içinde yaşarken
ve milyonlar ölmüş iken,
"ülkem, senin şarkını söylüyorum"* deme,
şu küçük sözleri söyle.

eğer ki bir asker olursam,
kızıl bayrağın altında savaşmak isterim
omzuma alacağım silahı
zalimleri ezmek için kullanmak isterim
emekçilerin ordusuna katıl
kadınlar ve erkekler, sıraya girin!
dünya'nın maaşlı köleleri! ayaklanın!
gayemiz için görevinizi yapın
toprak ve özgürlük için

ve bunca kadın, saf ve alımlı
onurunu ve sevgisini sunuyor,
mammon'un sunağına, çaresizce
efendinin kasasını doldurmak için.
o para donanmanın parasını ödüyor,
güzelim gençlikten sıkabildikleri ile.
işçiler sokakları dolaşıp,
soğuk havaları göğüslemekte iken.

eğer ki bir asker olursam,
kızıl bayrağın altında savaşmak isterim
omzuma alacağım silahı
zalimleri ezmek için kullanmak isterim
emekçilerin ordusuna katıl
kadınlar ve erkekler, sıraya girin!
dünya'nın maaşlı köleleri! ayaklanın!
gayemiz için görevinizi yapın
toprak ve özgürlük için

mitralyözleri neden kuruyorlar
okyanuslardan binlerce mil içeriye
düşman filolarının asla giremeyeceği bir yere
sence de bu komik bir düşünce değil mi?
sebebini bilmiyorsan eğer,
sadece daha iyi ücretler için mücadele et
sonrasında, eğer ölmezseniz dostlarım
bu şarkıyı asırlarca söyleyiniz.

eğer ki bir asker olursam,
kızıl bayrağın altında savaşmak isterim
omzuma alacağım silahı
zalimleri ezmek için kullanmak isterim
emekçilerin ordusuna katıl
kadınlar ve erkekler, sıraya girin!
dünya'nın maaşlı köleleri! ayaklanın!
gayemiz için görevinizi yapın
toprak ve özgürlük için



devamını gör...

rosen auf den weg gestreut

daniel kahn'ın da yorumlamış olduğu anti-faşist şiir.

devamını gör...

ballad of the carpenter

ingiliz sendikacı ve sosyalist ewan maccoll tarafından, isa'ya adanmış bir şarkıdır. "marangozun şarkısı" olarak çevirilebilir. şarkıda isa'dan tarihin ilk sosyalisti olarak bahsedilir.

ingilizce:

jesus was a working man
and a hero you will hear
born in the town of bethlehem
at the turning of the year
at the turning of the year

when jesus was a little lad
streets rang with his name
for he argued with the older men
and put them all to shame
he put them all to shame

he became a wandering journeyman
and he traveled far and wide
and he noticed how wealth and poverty
live always side by side
live always side by side

so he said "come you working men
farmers and weavers too
ıf you would only stand as one
this world belongs to you
this world belongs to you"

when the rich men heard what the carpenter had done
to the roman troops they ran
saying put this rebel jesus down
he's a menace to god and man
he's a menace to god and man

the commander of the occupying troops
just laughed and then he said
"there's a cross to spare on calvaries hill
by the weekend he'll be dead
by the weekend he'll be dead"

now jesus walked among the poor
for the poor were his own kind
and they'd never let them get near enough
to take him from behind
to take him from behind

so they hired one of the traders trade
and an informer was he
and he sold his brother to the butchers men
for a fistful of silver money
for a fistful of silver money

and jesus sat in the prison cell
and they beat him and offered him bribes
to desert the cause of his fellow man
and work for the rich men's tribe,
to work for the rich men's tribe

and the sweat stood out on jesus' brow
and the blood was in his eye
when they nailed his body to the roman cross
and they laughed as they watched him die
they laughed as they watched him die

two thousand years have passed and gone
many a hero too
but the dream of this poor carpenter
remains in the hands of you
remains in the hands of you

türkçe:

isa bir işçiydi,
kahraman olduğunu da elbet duyarsın,
beytüllahim'de doğdu
yılın sonuna doğru
yılın sonuna doğru

isa küçük bir çocuk iken,
sokaklar hep onun ismi ile çınlardı
çünkü hep ihtiyarlar ile atışırdı
ve hepsini rezil ederdi
hepsini rezil etti.

dolaşıp duran bir kalfa oldu,
uzak uzak yerlere gitti durdu
ve fark etti,
zenginlik ve fakirliğin nasıl da beraber yaşadığını
zenginlik ve fakirliğin nasıl da beraber yaşadığını.

bunun üzerine dedi ki, "gelin bütün işçiler
çiftçiler ve dokumacılar da
eğer birlikte durabilirseniz,
bu dünya size aittir
bu dünya size aittir"

zenginler marangozun yaptıklarını duyduklarında,
romalı askerlere koştular,
bizi bu isyancı isa'dan kurtarın
o tanrıya ve insana bir tehdit
o tanrıya ve insana bir tehdit

işgalci askerlerin komutanı güldü,
"golgota tepesinde bir çarmıh olması gerek
hafta sonuna kadar ölmüş olacak,
hafta sonuna kadar ölmüş olacak."

isa fakirlerin arasında yürürdü
fakirler onun soyundan olduğu için
onlar*, onların* yaklaşmasına izin vermezdi
onu* sırtından vurmak için
onu sırtından vurmak için.

bir tüccardan yardım aldılar*
o tüccar bir ispiyoncuydu,
kardeşlerini kasapların adamlarına sattı.
bir avuç dolusu para için,
bir avuç dolusu para için.

isa hapis içinde kaldı,
onu dövüp, rüşvet teklif ettiler
yoldaşlarının davasını satması için
ve zenginlerin hayrına çalışması için
ve zenginlerin hayrına çalışması için.


suratı terden su olmuştu,
gözleri kanlanmıştı,
onu roman haçına çivilediklerinde
ve o ölene kadar kahkaha attıklarında
ve o ölene kadar kahkaha attıklarında.

iki bin yıl geçti ve gitti,
bir çok kahraman da.
ama bu fakir marangozun düşleri,
*artık sana miras kalmıştır,
artık sana miras kalmıştır.






devamını gör...

hitler'in büyük icraatları

(bkz: moderasyon vardı bir aralar)
devamını gör...

elon musk'ın trump'a oy verenlere 1 milyon dolar dağıtması

(bkz: demokrasi)
devamını gör...

john ball

daha çok 1381 ingiliz köylü isyanı sırasında kendisini zindandan kurtaran köylülere yaptığı konuşma ile tanınan ingiliz papaz. konuşmasındaki "neredeydi efendi?" kısmında baya baya toprak sahiplerinden bahsetmektedir. insan var olduğunda aristokrasinin ve bu "büyük insanlar" kastının var olmadığından, sadece çalışan ve emek veren insanların var olduğundan bahseder.

türkçe:

adem (toprak) bellediğinde ve havva (kıyafet) diktiğinde, kim idi o zaman efendi? en başından beri bütün insanlar benzer yaratılmıştır, bütün bu esaretimiz ve kulluğumuz aşağılık insanların insafsız zulmü yüzündendir. eğer tanrı köleleri en başta var etse idi, kimin özgür olacağını ve kimin esir olacağını kendisi belirlemiş olurdu. bu sebeple sizi tembih ederim ki şimdi vakit gelmiştir, tanrı tarafından seçilen bizler, eğer tabii istiyorsak esaretin boyunduruğunu çıkarıp atacağız ve özgürlüğü geri alacağız.

ingilizce:

when adam delved and eve span, who was then the gentleman? from the beginning all men by nature were created alike, and our bondage or servitude came in by the unjust oppression of naughty men. for if god would have had any bondmen from the beginning, he would have appointed who should be bond, and who free. and therefore ı exhort you to consider that now the time is come, appointed to us by god, in which ye may (if ye will) cast off the yoke of bondage, and recover liberty.
devamını gör...

tates mames kinderlekh

yahudi komünist şair shmerke kaczerginski'nin daha 15 yaşındayken, 1926 yılında yazdığı bir şiirdir. başlığı "babalar, anneler ve çocuklar" demeye gelir. şiirde bahsedilen olaylar gerçeğe dayalı mı değil mi öğrenemedim ancak, büyük ihtimal ile komünistlerin düzenlediği 1905 lodz ayaklanması anlatılıyor diye düşünüyorum. işçilerin, eşlerinin ve hatta çocuklarının bile isyan ettiği, devletin top ve tüfekle müdahele ettiği bu olay çok da güzel anlatılmış bence. amerika'da isyan eden, işçiler üzerine bombalar yağdırılan batı virjinya kömür savaşları'nda mücadele eden işçiler arasında da popüler olduğu söylenir.

yidiş:

tates, mames, kinderlekh
boyen barikadn,
oyf di gasn geyen arum
arbeter-otryadn.

s’iz der tate fri fun shtub
avek oyf der fabrik,
vet er shoyn in shtibele
nit kumen haynt tsurik.

s’veysn gut di kinderlekh,
der tate vet nit kumen,
s’iz der tate haynt in gas
mit zayn biks farnumen.

s’iz di mame oykh avek
ın gas farkoyfn epl,
shteyen in kikh faryosemte
di teler mitn tepl.

— s’vet nit zayn keyn vetshere –
zogt khanele di yatn, –
vayl di mame iz avek
tsuhelfn dem tatn. . .

plutsling—trakh! a pule iz
arayn in kleynem shtibl,
farbaygefloygn khanelen,
gemakht in vant a gribl.

– oyb azoy—zogt khanele –
– kinder, kumt mit mir!
motye, nem di groyse korb,
meyerke—di tir.

di shuflodn fun kamod,
mit an altn fas,
a barikade shteln mir
oyf in mitn gas.

di barikade oyfgeshtelt,
ın shtibl nito keyner,
loyfn politsey farbay,
di kinder varfn shteyner.

vos mir, ven mir vetshere,
es dunern harmatn,
di kinderlekh fun shtibele
helfn mamen-tatn. . .

tates, mames, kinderlekh
boyen barikadn,
oyf di gasn geyen arum
arbeter-otryadn.

türkçe:

babalar, anneler ve çocuklar
barikatlar kuruyorlar
sokakları adımlıyor,
işçi tugayları

baba evden ayrıldı,
erkenden fabrikaya gitmek için
eve, maalesef
dönmeyecek bugün.

çocuklar çok iyi biliyorlar
babalarının gelmeyeceğini
bugün, sokaklarda, baba,
silahı ile meşgul.

anne de gitmiş uzaklara
sokakta elma satmak için.
mutfakta yetim gibi duruyor,
çanak ve çömlekler.

"bugün yiyecek yok,"
diyor çocuklara khanele
çünkü anne gitmiş
babamıza yardım etmeye

aniden dan! diye bir mermi
evin içine girdi
khanele'yi geçti,
duvarın içine gömüldü.

"öyle olsun ulan" dedi khanele
"çocuklar, gelin benimle!"
motye, sen koca sepeti al
meyerke, sen de kapıyı.

"şifonyerin çekmeceleri,
ve eski de bir varil
barikat kuracağız
sokağın ortasına."

barikat dikildi
evde hiç kimse yok
polisler koşup geçiyor
çocuklar da onları taşlıyor

yemek kimin umrunda,
toplar kükrer iken.
evin çocukları,
anne ve babalarına yardım ediyorlar.

babalar, anneler ve çocuklar
barikatlar kuruyorlar
sokakları adımlıyor,
işçi tugayları



devamını gör...

arbeter froyen

yahudi komünist şair dovid edelshtat tarafından yazılmış bir şiirdir. başlığı "işçi kadınlar" anlamına gelir. bund'un erken dönemlerinde(1897-1900) çokça seslendirilmiştir.

yidiş:

arbeter-froyen, laydnde froyen!
froyen, vos shmakhtn in hoyz un fabrik,
vos shteyt ir fun vaytn, vos helft ir nit boyen
dem templ fun frayhayt, fun mentshlekhn glik?

helft undz trogn dem baner dem roytn,
forverts, durkh shturem, durkh fintstere nekht!
helft undz varhayt un likht tsu farshpreytn,
tsvishn umvisnde, eltne knekht!

helft undz di velt fun ir shmuts derheybn!
ales opfern, vos undz iz lib;
kemfn tsuzamen, vi mekhtike leybn
far frayhayt, far glaykhhayt, far undzer printsip!

nit eyn mol hobn shoyn nobele froyen,
gemakht tsitern henker un tron,
zey hobn getsaygt, az men ken zey fartroyen,
ın biterstn shturem di heylike fon.

türkçe:

çalışan kadınlar, acı çeken kadınlar!
evde ve fabrikalarda çürüyen kadınlar
neden kenarda duruyorsunuz?
neden yardım etmiyorsunuz,
özgürlüğün, mutluluğunun tapınağının inşasına?

yardım edin, kızıl bayrağı taşımamıza
ileri doğru, fırtınalar ve karanlık gecelerden geçerek
hakikati ve ışığı yaymamıza yardım edin,
cahil ve yalnız kölelere.

yardım edin, dünyayı sefaletinden kurtarmak için
değer verdiğimiz her şeyi başarmamız için.
beraber kavga etmemiz için, yüce aslanlar gibi,
özgürlük, eşitlik ve hayallerimiz için!

tarihte bir çok kez, cesur kadınlar,
tiranları ve tahtları sallamışlardır.
onlara güvenilebileceğini kanıtlamışlardır,
en yaban fırtınalarda, bayrağı taşıyarak.



devamını gör...

tsum vinter

yahudi şair avrom reyzen tarafından yazılmış bir şiirdir. "kışa" demektir, kış için yazılmıştır yani. genel olarak bund üyeleri arasında savaş ve barış dönemlerinde yaşanan zorluklardan bahsettiği için popülerleşmiştir. şiirin son mısrasının "kış o kadar uzun sürmeyecek, yaz hiç de uzak değil" diyerek, iyimser bir hâlde de okunduğu söylenmektedir.

yidişçe:

hulyet, hulyet, beyze vintn,
fray bahersht di velt!
brekht di tsvaygn, varft di beymer,
tut vos aykh gefelt.

traybt di feygl fun di felder
un faryogt zey fort;
di vos kenen vayt nisht flien,
teyt zey oyfn ort.

rayst di lodn fun di hayzlekh,
shoybn brekht aroys;
brent a likhtl ergets tunkl,
lesht mit tsorn oys!

hulyet, hulyet, beyze vintn,
ıtst iz ayer tsaytl
lang vet doyern der vinter,
zumer iz nokh vayt!

türkçe

hırılda, hırılda kükreyen rüzgar,
hiç kendini tutmadan, hükmet dünyaya
kır dalları, savur ağaçları
istediğini yap

uçur kuşları düzlüklerden,
kov onları gitsin
uzağa uçamayanları da
hemen oracıkta öldür.

yırt evlerin perdelerini
parçala pencerelerini
bir mum yanıyorsa bir yerlerde
bütün nefretinle söndür onu.

hırılda, hırılda kükreyen rüzgar,
zaman senin zamanın,
kış çok uzun sürecek,
yaza daha çok zaman var.

devamını gör...

di bundishe shvue

yahudi komünist işçi sendikası bund'un resmi marşıdır. marşın adı "bund yemini" anlamına gelmektedir.

yidiş:

brider un shvester fun arbet un noyt
ale vos zaynen tsezeyt un tseshpreyt,
tsuzamen, tsuzamen, di fon iz greyt,
zi flatert fun tsorn, fun blut iz zi royt!
a shvue, a shvue, af lebn un toyt.

himl un erd veln undz oyshern
eydes vet zayn di likhtike shtern
a shvue fun blut un a shvue fun trern,
mir shvern, mir shvern, mir shvern!

mir shvern a trayhayt on grenetsn tsum bund.
nor er ken bafrayen di shklafn atsind.
di fon, di royte, iz hoykh un breyt.
zi flatert fun tsorn, fun blut iz zi royt!
a shvue, a shvue, af lebn un toyt.

türkçe:

mücadele eden biraderler ve bacılar,
uzaklara dağılmış olanlar,
birleşelim, bayrağımız hazır
nefret ile dalgalanıyor, kan ile kırmızı!
yaşam ve ölüm yemini ederiz!

gökler ve dünya duyacak bizi,
yıldızlar dahi tanık olacak
bir kan ve göz yaşı yemini,
yemin ederiz, yemin ederiz, yemin ederiz!

bund'a sonsuz bir bağlılık yemini ederiz
köleleri sadece o özgürleştirebilir.
kızıl bayrağımız göklerde
nefret ile dalgalanıyor, kan ile kırmızı!
yaşam ve ölüm yemini ederiz!



devamını gör...

enver paşa

1 eylül 1920 tarihinde toplanmış olan birinci doğu halkları kurultayı'nda bir komünist gibi konuşarak kurultay davetlilerini kandırmaya çalışmış osmanlı paşası. konuşmasının rusça orjinalinden çevirilmiş ingilizce haliyle ve türkçe olarak aşağıdadır. mesele hakkında akademik bir şeyler okumak isteyenler şuradaki 1974 tarihli yazının pdfine bakabilirler.

türkçe:


yoldaşlar, size dünya emperyalizmi ve kapitalizme karşı bugün bakü’de toplanan üçüncü enternasyonale ve onun prezidyumuna teşekkürlerimi sunarım.

yoldaşlar! bizi dilediği kadar soyup talan edemeyerek, kanımızı emmek ve bizi ortadan kaldırmak için elinden geleni ardına koymayan emperyalizme ve kapitalizme karşı, yanlış avrupa politikasına karşı, bugün, üçüncü enternasyonalle, gönülden ve gerçekten, omuz omuza ittifak etmiş durumda olduğumuz için, kendimizi mutlu sayıyoruz.

yoldaşlar! türkiye savaşa girdiği zaman dünya iki kampa ayrılmıştı. birinde emperyalist ve kapitalist eski çarlık rusyası ve onun müttefikleri, ötekinde de gene emperyalist ve kapitalist almanya ve onun müttefikleri vardı. bizi büsbütün boğup kökümüzü kazımağa çalışan çarlık rusyası, ingiltere ve öteki dostlarına karşı mücadele ederek, hayatımızı bağışlamağa rıza gösteren almanya’nın yanına geçtik.

alman emperyalistleri yağma amaçlarına erişebilmek için bizden faydalandılar. fakat bizim arzumuz yalnız bağımsızlığımızı korumaktı.

yoldaşlar, bizi sakin berlin yaşayışından alıp trablusgarp’ın kızgın çöllerine ve bedevilerin yoksul çadırlarına atarak, onlarla birlikte hayatımızın en güç anlarını geçirmeye zorlayan duygu emperyalizm duygusu değildi. trablus’u trabluslular için kurtarmaya çalıştık ve dokuz yıllık karşı koymadan sonra italyan emperyalistlerini kovdukları için mutluyuz. azerbaycan ile ilgili olarak da başka bir amacımız yoktu. azerbaycan’ın azerbaycanlılara ait olduğu inancındayız. yanlış bir durum içine düştüysek, bu bizim talihsizliğimizdir.

yoldaşlar, dünya savaşı sürerken önemli bir görevdeydim. sizi temin ederim ki, alman emperyalizminin yanında savaşmak zorunda kaldığımız için üzüntülüyüm. alman emperyalizminden ingiliz emperyalizmi ve emperyalistlerden nefret ettiğim kadar nefret ederim.

bize kalırsa, çalışmadan zenginleşmeye gayret edenler ortadan kaldırılmayı haketmişlerdir. işte, özellikle emperyalizme bakış açım budur.

yoldaşlar, temin ederim ki, bugünkü rusya o zaman var olsaydı ve şimdiki hedefleriyle savaşa katılmış bulunsaydı, biz bugün yaptığımız gibi tüm gücümüzle onun yanında yer alırdık. düşüncemizin doğruluğunu kanıtlamak için diyebilirim ki, sovyet rusya ile birlikte eyleme girişmeye karar verip ortaya atıldığımızda, yudeniç’in ordusu petrograd’a yaklaşmış, kolçak ural’ı avuçları içine almış, denikin güneyden moskova’ya sokulmuştu. bu güçleri harekete geçiren antant, oyunu kendi yararına sonuçlanmış sanıyor, yırtıcı dişlerini göstererek ellerini ovuşturuyordu. biz rusya ile dost olmaya çalıştığımız zaman durum böyleydi. karadeniz’in fırtınaları teknenin direklerini kırıp beni geri döndürmeseydi, kovno ve riga zindanlarının parmaklıklarıyla bindiğim uçak beni yolumdan alıkoymasaydı, rusya’nın en güç alanlarında size ulaşır ve bazı yoldaşlara izahat vermek için bu gereksiz şeyleri anlatmak zorunluluğunda kalmazdım.

yoldaşlar, bu dünya savaşının ilk emperyalist çarpışmalarında yenilgiye uğradığımızı biliyorsunuz. fakat mağluplar savaşı açısından ben kendimizi yenilmiş saymıyorum, çünkü türkiye, boğazlarını kapamak suretiyle çarlık rusyasının doymazlığının son bulmasını ve onun yerine bütün mazlumların doğal müttefiki sovyet rusya’nın geçmesini hazırlayan öğelerden biri olmuştur. böylece, türkiye dünyanın kurtuluşu için yeni bir yol açanlarla birlikte hareket etmiştir. ezilenler açısından ben bunu zafer saymaktayım.

yoldaşlar, bugün emperyalizme karşı kahramanca mücadele etmekte ve gücünü köylüden alan türkiye ordusu, yukarıda söylediğim gibi, yenilmemişti; yalnız bir süre silahlarını indirmişti. ve düşmanlar on beş yıl savaştıktan sonra, şimdi iki yıldır, büyük yokluklar içinde savaşı sürdürüyor. bugünkü mücadeleyi öncekine benzetmek olmaz. doğu dünyasının artık, kendi haklı davalarını destekleyen üçüncü enternasyonalin müttefiki oluşu açısından bakıldığında, zafere doğru kesin umutla yol alıyor.

yoldaşlar, emperyalistler arasında, transvaal savaşı zamanından başlayarak 1914’ten 1917’ye kadar süren dünya savaşı gergin bir aşamaya varmış olup, sonuna yaklaşmıştır. savaş, artık kesin bir dönem içindedir ve bizim, yani ezilenlerin zaferiyle, yalnız emperyalizm ve kapitalizmin silahlarını bırakmasıyla değil, büsbütün yıkılmasıyla sonuçlanması kaçınılmazdır.

bu kongre kendi kanını ezilenleri savunma uğrunda döken kızıl ordu’ya olduğu kadar türkiyeli savaşçılara da yeni bir güç kazandıracaktır. bu kongre mücadelenin bizim zaferimizle, yani ezilenlerin zaferiyle bitmesine çalışacaktır. bizi üçüncü enternasyonal yönüne döndüren neden yalnız başladığımız mücadelede destek bulma isteği değildir. herhalde, nedeni ilkelerin yakınlığıdır. devrimci gücümüzü her zaman halktan, halkın ezilen bölümünden, köylüden aldık. fabrika işçilerimiz güçlü olsalardı, önce onların sözünü ederdim. fakat onlar bizimle birlikti. ruhen ve bedenen bizimle çalıştılar. bu, bugün de böyledir. böylece, halkın ezilenler grubuna dayandık. ve onun acısını duyarız, onunla yaşar ve onunla birlikte ölürüz.

yoldaşlar, biz, halkın isteğine bağlı olarak, kendi geleceğini saptama hakkının ona verilmesinin yanındayız, kendimizi bizimle barış içinde yaşamaya istekli olanlarla güçlü bağlarla kenetli sayıyoruz. bunlardan herhangi biri istemediği takdirde, kendi geleceğini saptama hakkına sahip olmasını isteriz. işte, milli mesele konusundaki görüşümüz budur.

yoldaşlar, savaşa, insanların iktidar uğruna birbirlerini boğazlamalarına karşıyız. ve bu yüzden sürekli barış elde edebilmek için, üçüncü enternasyonalle birlikte yürüyoruz. işte, bunun için şimdiye kadar, bütün engelleri aşıp kanlı savaşı sürdürdük ve sürdürmeye devam edeceğiz.

yoldaşlar, emekçilerin mutluluğunu istiyoruz, yani, yabancı ya da yerli, başkalarının kazancından hileyle faydalanan fırsatçıların karşısındayız. onlarla ilişkilerde acımasız davranmak gereklidir. tarım ve endüstrinin büyük ölçüde gelişerek, ülkemizin bu genel mesainin meyvalarından faydalanmasını istiyoruz. ekonomik sorunla ilgili düşüncemiz de budur.

yoldaşlar, yalnız yaratıcı halkın mutluluk ve özgürlüğe erişebileceğine inanıyoruz. temel bilginin çalışma ile birleşerek gerçek özgürlüğü teminat altına almasını, ülkemizin böyle aydınlanmasını diliyoruz. bu noktada erkek ile kadın arasında fark da görmüyoruz. sosyal politika konusundaki düşüncemiz de budur.

yoldaşlar, size derim ki, fas, cezayir, tunus, trablusgarp, mısır, arabistan ve hindistan ihtilalcileri örgütleri birliği bizimle tamamen beraber olduklarını iletmemi benden istediler. birlik, bütün devrimci yöntemlerin uygulanmasıyla, kan emici yaratıkların dişlerinin söküleceğinden ve onların takattan kesileceklerinden emindir.

yoldaşlar, bu hedefe yöneltilmiş olan ellerimiz birbirine uzanmış durumdadır. uzun sürecek ve yalnız zaferimizle bitecek olan bu mücadelenin sonuna kadar, birlikte çalışmaya hazır olduğumuz herkese selam olsun.

onlara başarılar dilerim. yaşasın ezilenlerin birliği. kahrolsun bu birliğin karşısında korkudan titreyen zalimler!



ingilizce:


comrades, ı thank on my own behalf and on that of my comrades the third ınternational and its presidium, who have enabled us fighters against world imperialism and capitalism to assemble in baku today.

comrades, we consider ourselves fortunate that, in opposition to imperialism and capitalism, which is not satisfied with robbing us and stripping us naked but is trying to drink our blood and destroy us, and in opposition to the lying politicians of europe, we today stand shoulder to shoulder with a true and honest ally, the third ınternational.

comrades, when turkey entered the war, the world was divided into two camps. ın one was imperialist and capitalist old tsarist russia and its allies, and in the other germany, also imperialist and capitalist, with its allies. of these two groups, we, fighting against tsarist russia, britain and their friends, who wanted to strangle and destroy us utterly, took the side of germany, which at least agreed to let us live.

german imperialism used us for its bandit aims. but our desire was only to safeguard our independence.

comrades, the sentiment which caused us to leave a calm, refuge-seeking lifes for the burning deserts of tripoli and the poor tents of the beduin, and forced us to spend there the most difficult time of our lives, was no sentiment of imperialism. we were trying to save tripoli for the tripolitanians,59 and we are glad that now, after nine years of war, they have succeeded in driving out the ıtalian imperialists. nor did we have any different intention where azerbaidzhan was concerned. we consider that azerbaidzhan belongs to the azerbaid-zhanis. ıf we fell into a false situation, that was our bad luck. comrades, during the world war ı occupied a very important post. ı assure you that ı regret that we were obliged to fight on the side of german imperialism. ı hate and curse german imperialism and the german imperialists just as much as ı hate and curse british imperialism and the british imperialists. ın my view, all who have made it their aim to enrich those who do not work deserve to be destroyed. that is my viewpoint where imperialism is concerned.

comrades, ı assure you that if the russia of today had been in existence then, and had been fighting the war with its present aims, we should have been fighting on your side, just as today, with all our energy. so as to show more clearly that my idea is correct, ı will tell you that when we decided to act together with soviet russia, and did so, yudenich’s army was near petrograd, kolchak held the urals, and denikin was approaching moscow from the south. the entente, advancing its forces and regarding the game as already won, was showing its predatory teeth and rubbing its hands with glee. that was the situation when we began to be friends with russia. had the black sea storms not forced me back, breaking the mast of my vessel, if the bars of the prisons of kovno and riga, and crashes by the aeroplanes in which ı was flying, had not delayed me, ı should have been withyou in russia’s most difficult hour, and it would not have been necessary to relate these personal details in order to explain matters to certain comrades.

comrades, you know that in the imperialist conflict of this world war we were defeated. but from the standpoint of the war of the oppressed ı do not regard us as having been defeated, for turkey, as a result of the closing of her straits, became one of the factors which brought about the collapse of insatiable tsarist russia and its replacement by the natural ally of all the oppressed, soviet russia. thereby turkey helped to bring it about that a new road has been opened for the salvation of the world. from the standpoint of the oppressed ı see this as a victory.

comrades, the army which at the present time is waging a heroic struggle against imperialism and which draws its strength from the peasantry, was, as ı have said, not defeated, it only temporarily laid down its arms. and now, after fighting against the same enemy for 15 years it is still, despite the greatest privations, fighting on for another year. ıt is impossible to compare the present struggle with the previous one. seeing that, now, the eastern world has come forward in alliance with the third ınternational, and the oppressed of the whole world support its just claims, this struggle is filled with resolute hope of victory.

comrades, the intense phase of imperialist war, which began at the timeme of the transvaal war, continued with the war between the imperialists from 1914 to 1917, which has now ended. but the war at the present time has entered a decisive period, and it will certainly end in victory for us, that is, victory for the oppressed, and not just with imperialism and capitalism piling their arms, but with their complete destruction.

the present congress brings fresh strength to the red army, which has shed its blood in defence of the oppressed, and also to the turkish fighters. ın the same way, this congress contributes to ensure that the struggle will end in our victory, that is, in the victory of justice. ıt is not only our endeavour to find support in the struggle we have begun that has caused us to draw near to the third ınternational. ıt may be that another factor is the similarity of our principles. we have always drawn our revolutionary strength from the people, that is, from the peasants. ıf our factory workers had been a strong force, ı should have mentioned them first. however, they too were with us. they worked with us, body and soul. that is how it is now, too. consequently, we base ourselves upon the oppressed section of the people. we feel their pain, and we live and die along with them.

comrades, taking account of the people’s desires, we stand for recognizing their right to self-determination. we consider ourselves bound by the strongest ties for the whole of our lives to those who want to live together with us: as for those who do not want to do this, we are willing to recognize their right to decide their fate for themselves. that is our view on the national question.

comrades, we are against war, that is, we are against people strangling each other for the sake of power. and in order to achieve permanent peace we march with the third ınternational, and therefore we are now, despite all obstacles, waging a bloody struggle and shall continue this struggle.

comrades, we want happiness for the working people, that is, we are against speculators, whether foreign or native, profiting by the fruits of others’ labour. ıt is necessary to oppose that without any hesitation. we want our country to enjoy the fruits of common labour through the development of agriculture and industry on a large scale. that is what we think about the economic question.

comrades, we are convinced that only a conscious people can achieve happiness and freedom. we want sound knowledge, associated with labour and guaranteeing us genuine freedom, to bring enlightenment to our country, and in this matter we recognize no distinction between men and women. that is what we think about social policy.

comrades, ı declare to you that the union of revolutionary organizations of morocco, algeria, tunisia, tripoli, egypt, arabia and ındia, which has sent me here as its representative, is in full solidarity with you in this respect. ıt is fully convinced that, by using all revolutionary means, it will succeed in breaking the teeth of the wild beasts and depriving them of their strength for good. comrades, the hands raised for this purpose reach out to each other. ı shake the hands of all those who will work with us to the conclusion of this struggle, which will go on for a long time, but which will end in our victory. ı wish them success.

long live the alliance of the oppressed!

down with the oppressors, who tremble before this alliance!

devamını gör...

sık bakalım

başlığının açılmamasına şaşırdığım bir sloganın ilk iki kelimesi. sözlüktekilerin çoğunlukla gezi parkı ile hatırlayacakları bu slogan, yamulmuyorsam eğer tabii, tribün bestesidir ve çarşının değildir. ama kimindir, kimlerindir bilmiyorum. slogan genelde şöyledir.

sık bakalım
sık bakalım
biber gazı sık bakalım
maskeni çıkar jopunu bırak delikanlı kim bakalım

çokça seslendirilmiş, hatta şarkılarda da kullanılmıştır.










zaman zaman yine duyulmaktadır.

youtube.com/shorts/MVU1rjp7...

son video geçtiğimiz 1 mayıstan.
devamını gör...

twitter

sıçmıklarının sözlüğe ufak ufak da olsa taştığı görülen platform. bunlar bilimum ucubelikleri ve alçaklıkları ile birlikte gelmektedir. kullanılan sözcükler ve cümleler bire bir twitterdakilerin jargonlarına uymaktadır. son zamanlarda açılan tek tük başlıkta da olsa görülebilir.
devamını gör...

z kuşağının en büyük sorunu

sosyal medya denen bataklığa düşmüş olmasıdır. yüz yüze iken söylenemeyenlerin söylenebildiği bir ortamda, utanılacak düşüncelere, ayıplanacak laflara maruz kalmaktır. sözlük pek böyle değil, ama twitter ve instagram kesinlikle böyle.

bunca gerizekalılığın içinde büyürsen sen de kaparsın bir iki bir şey.
devamını gör...

ders çalışmamak için yapılanlar

(bkz: yürümek)

bir nazım hikmet şiiridir de *
devamını gör...

rabindranath tagore

tagore, soyadının ingilizceleştirilmiş hâlidir. esas hâli yamulmuyorsam thakur'dur. genel olarak hint yarım adasının önemli bir ailesinin soyadıdır.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim