1.
tüm kararların sadece bir kişiden çıkması... ülkemizde şimdiye kadar olan ama 14 mayıs'ta son bulacak olan rejim...
devamını gör...
2.
ülke, şirket, grup, dernek, aile... ne olursa olsun mantıklı değildir. tek kişi bile olsanız ikinci üçüncü fikir almak iyidir.
devamını gör...
3.
iktidarın cb’nin yeniden aday olabilmesi gibi “küçük” ya da “önemsiz” bir mesele için öcalan’ı serbest bırakmak gibi büyük bir işe kalkışmayacağını öne sürenler, cb için ölene kadar iktidarda kalmaktan daha “büyük” bir mesele olmadığının farkında mı acaba?
karşımızda rejim inşa etmiş, devletleşmiş bir iktidar ve onun tepesinde de kendisini “ikinci kurucu” olarak gören, özel bir misyona sahip olduğuna inanan ve ömrü vefa edene kadar o sarayda oturmak isteyen birisi var.
üstelik bu “ölene kadar iktidar” isteği sadece cb’yle ilgili değil; yarattığı elitler, bürokrasi, türkiye sermaye sınıfı, mhp.. herkes bu isteğe yatırım yapıyor ve cb’nin olmadığı bir denklemde rejimin yola devam etme şansının olmadığını hepsi biliyor.
“cb isterse sonsuza kadar aday olur, bunun için yeni açılıma gerek yok” diyenler 31 mart seçim sonuçlarının, toplumdaki hoşnutsuzluk ve öfkenin, rejimin artık anlatacak bir hikayesinin kalmadığının ve bir hegemonya krizi yaşadığının farkında mı peki? yeni “çözüm süreci”nin iç politikadan değil “devlet aklı”ndan ve jeopolitik kaygılardan kaynaklandığını öne sürenler, ortada sahiden bir “devlet aklı” olduğuna inanıyor mu acaba? diyelim ki var, o akıl hangi jeopolitik riske karşı bu hamleyi yapıyor?
yeni anayasa meselesiyle bağlantılı olarak burada da tek dert açık bir şekilde “ölene kadar” iktidarda kalmak, bunun için de topluma yeni bir hikaye anlatmak, "israil saldıracak" masalıyla “iç cephe” adı altında yeni bir hegemonya tesis etmek.
bu ikisini görmezden gelip iktidarın kurduğu oyuna öyle ya da böyle dahil olmak, o oyuna dahil olan herkesin iktidarın kendi ömrünü uzatma ve ölene kadar koltukta kalma projesine ortak olması anlamına gelecek.
fatih yaşlı
şaka maka türkiye tam 22 yıldır bu şekilde yönetilmekte. erdoğan yaşadığı sürece devam etmesi için çabalıyorlar bir de...
insanın aklına coğrafyadaki diğer örnekleri geliyor. mısır'da mübarek rejimi, en sonunda arap baharı döneminde devrilmişti, tunus diktatörü bin ali de arap baharının başladığı dönemde koltuğundan inmişti. arap baharında esad aile şirketi rejimi iç savaşa tutuştu ve o savaş on üç yıldır devam ediyor. aynı arap baharında libya'nın veteran diktatörü kaddafi'yi üç hayırla değil makatına demir çubuk sokarak yollamışlardı. aslında ırak'ın diktatörü saddam'ı da linç ya da infaz ederlerdi, ancak abd ırak'ta yeni bir hikaye yazmak istiyordu ve saddam'ın yargılanarak idam edilmesi lazımdı. anayasal hukuk devleti falan filan.
orta doğu'da tek adam rejimi kurmak, yakın geçmişte yaşananlara bakarsak pek yatırım tavsiyesi değil gibi...
devamını gör...
4.
kişinin tek başına yaptığı rejim.
devamını gör...
5.
kibrit kutusu kadar peynirden oluşmadığı çok belli olan diyet türü
devamını gör...
6.
devamını gör...
7.
diktatoryal rejim.
devamını gör...
8.
atatürk'le başlayan, inönü'yle ve menderes'le devam eden, 27 mayıstan sonra 20 yıl kesintiye uğrayan, kenanevrenle yeniden rayına konduktan sonra bayrağı önce özal'a sonra erdoğan'a teslim eden ülkemiz yönetim biçimi. 1960'tan başlayıp erdoğan'a kadar süren 40 yıllık dönem yönetici olarak geri planda layik demograaağsinin yılmaz bekçisi tsk vardır.
devamını gör...
9.
tek başınayken yapılan diyettir.
iki kişiyken rejim yapılmaz kebaba gidilir tatlıya gidilir.
evet.
iki kişiyken rejim yapılmaz kebaba gidilir tatlıya gidilir.
evet.
devamını gör...
10.
22 yıldır içinde bulunduğumuz saçma sapan yönetim şeklidir. atatürk'ün " tek adam rejimine dahil olduğunu" yazan bir arkadaşımız olmuş, inkilap tarihi konusunda belli ki yeterli bilgiye sahip değilsin. önce tarih çalışıp, sonra yorum yapmanı tavsiye ederim sana.
atatürk hiç bir zaman "tek adamcılığı" savunan yapıda bir lider olmadı. osmanlı devleti gibi bir devlet "tek adam" politikasıyla yönetilirken, ülkenin her karışını günün sonunda kaybetti. böyle bir devlet yönetiminden kurtarılan kocaman bir toprağın, yine aynı şekilde yönetebileceğine inanacak bir dünya liderine sahip olduğumuzu düşünmeniz cok garip bir kere.
atatürk, kendi başına lider olmak yerine, söz hakkını halka devir etti, tbmm diye bir meclis açtı ve ona yetkiler verdi. şu an hangi meclis rte'nın yetkilerine yasal olarak müdahale edebiliyor? ya da hangi meclisin kendi başına yetkileri var?
atatürk, bahsettiğiniz gibi ( tek adamcılığı destekleyen) bir sistem adamı olsaydı, akp rejimi, tbmm'yi etkisiz hale getirip, yıllardır var olan ana yasayı değiştirmeye çalışmazdı:) lütfen düşünerek yazın biraz, cehaletiniz karşısında sinirleniyorum. hiç bir şey yapamıyorsanız, açın nutuk okuyun.
kaynaklar önünüzde, okumak yerine hala atıp tutuyorsunuz.
neyse günün özeti: ülkenin hali harap.
atatürk hiç bir zaman "tek adamcılığı" savunan yapıda bir lider olmadı. osmanlı devleti gibi bir devlet "tek adam" politikasıyla yönetilirken, ülkenin her karışını günün sonunda kaybetti. böyle bir devlet yönetiminden kurtarılan kocaman bir toprağın, yine aynı şekilde yönetebileceğine inanacak bir dünya liderine sahip olduğumuzu düşünmeniz cok garip bir kere.
atatürk, kendi başına lider olmak yerine, söz hakkını halka devir etti, tbmm diye bir meclis açtı ve ona yetkiler verdi. şu an hangi meclis rte'nın yetkilerine yasal olarak müdahale edebiliyor? ya da hangi meclisin kendi başına yetkileri var?
atatürk, bahsettiğiniz gibi ( tek adamcılığı destekleyen) bir sistem adamı olsaydı, akp rejimi, tbmm'yi etkisiz hale getirip, yıllardır var olan ana yasayı değiştirmeye çalışmazdı:) lütfen düşünerek yazın biraz, cehaletiniz karşısında sinirleniyorum. hiç bir şey yapamıyorsanız, açın nutuk okuyun.
kaynaklar önünüzde, okumak yerine hala atıp tutuyorsunuz.
neyse günün özeti: ülkenin hali harap.
devamını gör...
11.
12.
israilde de natanyahu eliyle oluştrulmaya çalışılan rejim türü.
devamını gör...
13.
bunu kabul edenin uygun görenin kuş kadar aklı yoktur.
bugün senin adayın tepede olsa bile yarın değişebilir, güç zehirlenmesi yaşayabilir, ondan daha güçlülerinin kontrolü altına girebilir, hatta ve hatta ihanet edebilir.
sen tüm yetkiyi tek birine bırakırsan senin kaderinde onun çükünün keyfine bağlı olur.
şunu bile idrak edemeyen, ön göremeyen adamlardan doğru kararı verebilmesini beklemekte bizim kabahatimiz.
bugün senin adayın tepede olsa bile yarın değişebilir, güç zehirlenmesi yaşayabilir, ondan daha güçlülerinin kontrolü altına girebilir, hatta ve hatta ihanet edebilir.
sen tüm yetkiyi tek birine bırakırsan senin kaderinde onun çükünün keyfine bağlı olur.
şunu bile idrak edemeyen, ön göremeyen adamlardan doğru kararı verebilmesini beklemekte bizim kabahatimiz.
devamını gör...
14.
böyle rejimlerde tek adamın yani monarkın, üzerinde hakimiyet kurduğu kitle (afedersin h*lk oluyor) karşısında hesap vermesi kendi keyfine bağlıdır. paşa keyfi istiyorsa "ulan şurada 141-142 başsınız, siz kimsiniz de hesap sorarsınız?" deme hakkı vardır.
"cumhurbaşkanı tarafından desteklenmesine karar verilen projelerin halka açık ilan edilmesi zorunluluğu kaldırıldı."

koskoca dünya lideri, h*lktan toplanan vergilerin nerelere harcandığını açıklayacak değil elbette.
*** ***
akp ve destekçilerinin demokrasi anlayışı kabaca bir iki cümle ile şu şekilde ifade edilebilir.
1. kimse onların siyasi anlayışlarını ve politikalarını eleştiremez. farklı fikirler hainlik olarak addedilir. eğer onları eleştirirseniz çizdikleri siyasi paradigmayı beğenmezseniz herhangi 1 terör örgütü ile iltisaklı ilan edilir, kendinizi mahkeme ve hapishanede bulabilir, işten atılabilir veya sosyal ölü muamelesi ile karşılaşabilirsiniz.
2. her türlü siyasi mesele millî çıkar adı altında dokunulmazlık kazanabilir.
3. medya hükümetin çizdiği sınırın dışına çıkamaz. eğer çıkarsa her türlü baskı müstehaktır. mali ve hukuki yönden cendereye uğrayabilirsiniz.
4. seçim sandığı dışındaki denge ve denetleme mekanizmaları vesayet artığı oldukları için yasalarda yer alsalar bile fiilen uygulanamaz.
5. devletin eylem ve işlemleri ile harcamaları hukuki ve idari yönden seçmenden gizlenir. devlette şeffaflık ortadan kaldırıldıktan sonra medya ise büyük oranda kontrol altında olduğu için vatandaşın eksik veya manipülatif bilgi edindiği koşullarda seçime gidilir. bu gerçeği gizlemek için seçimlerden daha üstün denge ve denetim yoktur. halka güvenmiyor musunuz sizi gidi vesayetçiler sizi denir. halbuki devletin eylem ve işlemleri hakkında şeffaf bilgiye ulaşılması adil ve liberal demokrasi için elzemdir.
6. adilliği şüpheli seçimlerde yönetme hakkını elde ettikten sonra iktidar kendi destekçileri dışında hiç kimsenin fikrini umursamadan her türlü idari ve iktisadi tasarrufta bulunarak yönetmelidir. yani kazanan her şeyi alır mantığı ile fütursuz yönetim anlayışı.
7. adil olmak adına şunu da belirtmek istiyorum: her türlü denge ve denetleme mekanizması işlese dahi kazanan her şeyi alır mantığı tek başına anayasa hukuku tedbirleri ile engellenemez. bir ülkede demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için toplumsal kesimler arasında adı konulmamış yazılı olmayan uzlaşı kodları olması gerekir. ötekilerin de hakları olduğu, farklı fikirlerin hainlik ve toplum dışına itilme gerekçesi olmaması gerektiği, uzlaşma fikrinin teslimiyet gibi anlaşılmaması, herkesin eşit yurttaş olarak görülmesi, ülkede yaşayan tüm kesimlerin ülkenin has evlatları sahibi olarak saygıdeğer bulunması gibi etik siyasi 1 şemsiye değerler bütünü...
murat yaşar akar, kasım 2018
narsisistik kişilik bozukluğu: #2899232
kendini yüceltip başkasını yermeyi seven insan: #3197066
türkiye büyük millet meclisi: #3218364
numan kurtulmuş'un anayasa ile ilgili tuhaf çıkışı: #3206892
türk muhalifinin yalnızlığa terk edilmesi: #3088128
siyasi partilerin artık inandırıcılığının kalmaması: #3218917
normal hayata ne zaman döneriz sorunsalı: #3006899
"cumhurbaşkanı tarafından desteklenmesine karar verilen projelerin halka açık ilan edilmesi zorunluluğu kaldırıldı."

koskoca dünya lideri, h*lktan toplanan vergilerin nerelere harcandığını açıklayacak değil elbette.
*** ***
akp ve destekçilerinin demokrasi anlayışı kabaca bir iki cümle ile şu şekilde ifade edilebilir.
1. kimse onların siyasi anlayışlarını ve politikalarını eleştiremez. farklı fikirler hainlik olarak addedilir. eğer onları eleştirirseniz çizdikleri siyasi paradigmayı beğenmezseniz herhangi 1 terör örgütü ile iltisaklı ilan edilir, kendinizi mahkeme ve hapishanede bulabilir, işten atılabilir veya sosyal ölü muamelesi ile karşılaşabilirsiniz.
2. her türlü siyasi mesele millî çıkar adı altında dokunulmazlık kazanabilir.
3. medya hükümetin çizdiği sınırın dışına çıkamaz. eğer çıkarsa her türlü baskı müstehaktır. mali ve hukuki yönden cendereye uğrayabilirsiniz.
4. seçim sandığı dışındaki denge ve denetleme mekanizmaları vesayet artığı oldukları için yasalarda yer alsalar bile fiilen uygulanamaz.
5. devletin eylem ve işlemleri ile harcamaları hukuki ve idari yönden seçmenden gizlenir. devlette şeffaflık ortadan kaldırıldıktan sonra medya ise büyük oranda kontrol altında olduğu için vatandaşın eksik veya manipülatif bilgi edindiği koşullarda seçime gidilir. bu gerçeği gizlemek için seçimlerden daha üstün denge ve denetim yoktur. halka güvenmiyor musunuz sizi gidi vesayetçiler sizi denir. halbuki devletin eylem ve işlemleri hakkında şeffaf bilgiye ulaşılması adil ve liberal demokrasi için elzemdir.
6. adilliği şüpheli seçimlerde yönetme hakkını elde ettikten sonra iktidar kendi destekçileri dışında hiç kimsenin fikrini umursamadan her türlü idari ve iktisadi tasarrufta bulunarak yönetmelidir. yani kazanan her şeyi alır mantığı ile fütursuz yönetim anlayışı.
7. adil olmak adına şunu da belirtmek istiyorum: her türlü denge ve denetleme mekanizması işlese dahi kazanan her şeyi alır mantığı tek başına anayasa hukuku tedbirleri ile engellenemez. bir ülkede demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için toplumsal kesimler arasında adı konulmamış yazılı olmayan uzlaşı kodları olması gerekir. ötekilerin de hakları olduğu, farklı fikirlerin hainlik ve toplum dışına itilme gerekçesi olmaması gerektiği, uzlaşma fikrinin teslimiyet gibi anlaşılmaması, herkesin eşit yurttaş olarak görülmesi, ülkede yaşayan tüm kesimlerin ülkenin has evlatları sahibi olarak saygıdeğer bulunması gibi etik siyasi 1 şemsiye değerler bütünü...
murat yaşar akar, kasım 2018
narsisistik kişilik bozukluğu: #2899232
kendini yüceltip başkasını yermeyi seven insan: #3197066
türkiye büyük millet meclisi: #3218364
numan kurtulmuş'un anayasa ile ilgili tuhaf çıkışı: #3206892
türk muhalifinin yalnızlığa terk edilmesi: #3088128
siyasi partilerin artık inandırıcılığının kalmaması: #3218917
normal hayata ne zaman döneriz sorunsalı: #3006899
devamını gör...
15.
akp'nin 8’inci olağan büyük kongresi için kayseri’den ankara'ya özel tren seferi düzenlendi.
tcdd trenine akp kayseri il başkanlığı yazıldı, partililer için hatıra bileti bastırıldı. yaklaşık 4 bin partili ankara'ya böyle taşındı
vidyolu, ismail arı
"fiyatı 13,5 milyon ila 25 milyon lira arasında olan çakarlı lüks cipi, cübbeli ahmet’in kızı kullanıyormuş!"
link
devamını gör...
16.
"bunlar öyle açgözlü ve öyle istilacı bir haşere topluluğu ki büyük sahneleri ve festivalleri ele geçirirken bir avuç bağımsız mekanı da yangın merdiveni veya kapı ölçüsü veya gürültü gerekçesiyle seri biçimde darlayıp iş yapamaz hale getirdiler ve nihayetinde susturdular." link
***
"boykot o kadar önemli ki. bu adamlar vatan haini dedikleri insanlara bir şeyler satarak zenginleşiyor. o derece onursuz, haysiyetsiz tipler. demokrasi, adalet, özgürlük umurlarında olmaz. para kaybetmekten başka hiçbir şey onları panik etmez. para kaybettirin, uykuları kaçsın." link
***
"tarikatlara, akp'lilere her şey serbest. starbucks dahil birçok şirketi yıllardır istedikleri gibi boykot ediyorlar.
muhaliflerin en ufak boykotuna hemen soruşturma başlattılar. bu ülkede sadece akp'liler özgür anlaşılan."
vidyolu
(bkz: apartheid/@çürümüş şeyler var danimarka krallığında)
***
sandığa gidiyorsun. iptal ediliyor. başkan seçiyorsun, görevden alınıyor. görüşünü paylaşıyorsun. suç. korku, tehdit, baskı, yıldırma. ne yapsın vatandaş? kurbanlık koyun olduğunu mu kabul etsin? tüketmemek suç. bu çarkı çevirmek zorunda mı? iyice kontrolden çıktınız.
sokakta tepki göstereyim diyor. suç. üniversitede örgütleneyim diyor suç. sendikaya gireyim emek mücadelesi vereyim diyor. suç. gazetecilik yapayım diyor. suç. haber rt eden insana kadar düştü. bu nasıl bir rezilliktir ya? bu çarkı döndürmek zorunda mı vatandaş? değil kardeşim.
sokakta 70 yaşında röportaj veren teyzenin peşine düşmüşsün. sonra geliyorsun anayasa lazım diyorsun. 1980'den kalma diyorsun. 1980'den kalma demek ! en temel hakları suç görüyorsun. kim seninle anayasa yapacak? tehdit ettiğin vatandaşlar mı?
ekonomi herkesin derdi. kim fakir yaşamak ister kardeşim? 13 bin liraya mahkum ettiğin insana milli ekonomi diyorsun. bir cebine bakıyor, bir televizyona. 13 bin liralık milli ekonomi olur mu? olmaz. 3 siyasi lider hapishanede. ekonomik istikrar diyorsun sonra.
yarınlar yokmuşcasına bu hırs nedir arkadaşlar? türkiye'nin demokrasisi bugünün siyasetçilerine bağımlı da gelecek yok mu? 10 yıl sonra ne anlatacaksınız insanlara? bugünleri kim yazacak? kime nasıl savunacaksınız? siyasetçiler geçici, kalıcı olan halk. unutmayın bunu.
trajik ama geçen gün yolda bir adam anlatıyordu. diyor ki askerlik gibi yatayım da aradan çıksın diyormuş millet. gülüyor. gülüyor da endişeyle uyuyor gece. olacak iş mi? ne için bütün bunlar? hangi ulvi hedef için? büyük türkiye böyle mi olacak? korkuyor insanlar. korkuyorlar.
altuğ öztürk
"ticaret bakanı ömer bolat, boykot yapacağını açıklayan vatandaşlara "azgın azınlık" dedi."
link
"gazeteci muhammed vefa:
"ak parti, milletvekillerine chp'nin gerçekleştirdiği boykotla ilgili olarak duyulan rahatsızlığın ifade edilmesi ve bu duruma karşı duruş sergilenmesi talimatını verdi." link
***
"boykot o kadar önemli ki. bu adamlar vatan haini dedikleri insanlara bir şeyler satarak zenginleşiyor. o derece onursuz, haysiyetsiz tipler. demokrasi, adalet, özgürlük umurlarında olmaz. para kaybetmekten başka hiçbir şey onları panik etmez. para kaybettirin, uykuları kaçsın." link
***
"tarikatlara, akp'lilere her şey serbest. starbucks dahil birçok şirketi yıllardır istedikleri gibi boykot ediyorlar.
muhaliflerin en ufak boykotuna hemen soruşturma başlattılar. bu ülkede sadece akp'liler özgür anlaşılan."
vidyolu
(bkz: apartheid/@çürümüş şeyler var danimarka krallığında)
***
sandığa gidiyorsun. iptal ediliyor. başkan seçiyorsun, görevden alınıyor. görüşünü paylaşıyorsun. suç. korku, tehdit, baskı, yıldırma. ne yapsın vatandaş? kurbanlık koyun olduğunu mu kabul etsin? tüketmemek suç. bu çarkı çevirmek zorunda mı? iyice kontrolden çıktınız.
sokakta tepki göstereyim diyor. suç. üniversitede örgütleneyim diyor suç. sendikaya gireyim emek mücadelesi vereyim diyor. suç. gazetecilik yapayım diyor. suç. haber rt eden insana kadar düştü. bu nasıl bir rezilliktir ya? bu çarkı döndürmek zorunda mı vatandaş? değil kardeşim.
sokakta 70 yaşında röportaj veren teyzenin peşine düşmüşsün. sonra geliyorsun anayasa lazım diyorsun. 1980'den kalma diyorsun. 1980'den kalma demek ! en temel hakları suç görüyorsun. kim seninle anayasa yapacak? tehdit ettiğin vatandaşlar mı?
ekonomi herkesin derdi. kim fakir yaşamak ister kardeşim? 13 bin liraya mahkum ettiğin insana milli ekonomi diyorsun. bir cebine bakıyor, bir televizyona. 13 bin liralık milli ekonomi olur mu? olmaz. 3 siyasi lider hapishanede. ekonomik istikrar diyorsun sonra.
yarınlar yokmuşcasına bu hırs nedir arkadaşlar? türkiye'nin demokrasisi bugünün siyasetçilerine bağımlı da gelecek yok mu? 10 yıl sonra ne anlatacaksınız insanlara? bugünleri kim yazacak? kime nasıl savunacaksınız? siyasetçiler geçici, kalıcı olan halk. unutmayın bunu.
trajik ama geçen gün yolda bir adam anlatıyordu. diyor ki askerlik gibi yatayım da aradan çıksın diyormuş millet. gülüyor. gülüyor da endişeyle uyuyor gece. olacak iş mi? ne için bütün bunlar? hangi ulvi hedef için? büyük türkiye böyle mi olacak? korkuyor insanlar. korkuyorlar.
altuğ öztürk
"ticaret bakanı ömer bolat, boykot yapacağını açıklayan vatandaşlara "azgın azınlık" dedi."
link
"gazeteci muhammed vefa:
"ak parti, milletvekillerine chp'nin gerçekleştirdiği boykotla ilgili olarak duyulan rahatsızlığın ifade edilmesi ve bu duruma karşı duruş sergilenmesi talimatını verdi." link
devamını gör...
17.
çok kutuplu dünyada bolca göreceğimiz yönetim tarzı. trump amerika'da kendi rejimini oluşturmaya çalıştığı için erdoğan ve putin'e ses etmiyor, iki ülkenin halkları acı içinde kıvranıyor.
hatırlarsanız 2018-2024 arası tc devleti zulmü azaltmak zorunda kalmıştı çünkü küreselci akıl ekonomiyi hemen tepetaklak ediyordu.
size "amerikan emperyalizmi" tatavası yapan avrasyacılar güç kazandıklarında iliğinizi kemiğinizi sömürecekler. cem gürdeniz gazinolarda rakısını yudumlarken siz mavi vatan için kim vurduya gideceksiniz.
hatırlarsanız 2018-2024 arası tc devleti zulmü azaltmak zorunda kalmıştı çünkü küreselci akıl ekonomiyi hemen tepetaklak ediyordu.
size "amerikan emperyalizmi" tatavası yapan avrasyacılar güç kazandıklarında iliğinizi kemiğinizi sömürecekler. cem gürdeniz gazinolarda rakısını yudumlarken siz mavi vatan için kim vurduya gideceksiniz.
devamını gör...
18.
türkiye'deki versiyonunu rusya, azerbaycan, türkmenistan hatta kuzey kore ile karşılaştırıyor pek çok insan. hepsine de benzeyen tarafları var. ancak orta doğu'daki eski ve mevcut rejimlerle daha çok benzer özellikleri var. özellikle de osmanlı mirası olan "memlük sistemi" ile. bu memlük düzeninin benzeri pakistan'da da vardır. üç ülkede de* iş dünyası, din adamları ve tarikat-cemaatlerin yanında üst rütbeli subaylar da oligarşiyi oluştururlar. tepelerindeki adam arıza çıkartınca onu değiştirip yenisini koyarlar yerine. mısır ve pakistan'da olduğu gibi. (mursi ve imran khan)




modernite, demokrasi ve din - samir amin
*** *** ***
zaten birbirlerinden çok farklı olan bu ülkeleri karşılaştırmaya başlandığı vakit, hep bir ilk tespite varılır. çoğunda, nüfusun %60 ila 70'i otuz yaşın altındadır. dolayısıyla çok genç ülkelerdir bunlar; gençliğin ise, otoriter rejimlerin aklının almadığı ve artık öğrenemeyeceği haklı sebepleri bulunmaktadır. bu gençliğin ne işi vardır, ne de beklentisi; amerikalı bir uzmanın pek isabetli bir biçimde muhaberat devletleri diye adlandırdığı, başka bir deyişle gizli servislerin devlet içinde devlet oldukları ve onları idare edip her tür protesto hareketini bastırmak için kullananlardan başka hiç kimseye hesap vermedikleri polis devletlerinde bu gençliğin iktidara en ufak bir katılımı da yoktur. her ne kadar bu ülkelerdeki gençlik nispeten eğitimli ise ve çok sayıda iletişim ağıyla temas halinde olup 21. yüzyılı yaşıyor ise de, tabi oldukları devletler hâlâ 20. yüzyıldaki diktatörlük rejimlerinin kemikleşmiş izlerini taşıyarak ayak sürümektedir (bunların tek adam rejimleri mi, dinsel rejimler mi, yoksa hanedan cumhuriyetleri mi olduğunun pek önemi yoktur); köhnedikleri için, aradaki bölmeleri kıramamakta ve benzerini hiç görmemiş oldukları durumlara kolay uyum sağlayamamaktadırlar; mümkün olduğunu düşünsek bile, reforma uğratılmaları da zorlaşmıştır.
ferhad hüsrevhâver demokratik hareketlerin üç ülkede üç zamanda tezahür ettiklerini göstermiştir: 2004-2005'te mısır'daki kifaye (yeter) hareketi; 2009'da iran'da seçimlerdeki usulsüzlüğe karşı yeşil hareket; 2011'de tunus'taki "yasemin devrimi". bunlar arasındaki ortak noktaların en önemlileri, seküler olmaları, yurttaş saygınlığıyla ilgili talepler, ilkel batı-aleyhtarlığını reddetmeleri, cinsiyetler-arası eşitliğin daha güçlü bir biçimde kabulü, yeni orta sınıfların su yüzüne çıkışı, başlarında siyasi bir önder bulunmayışı ve yeni iletişim teknolojileridir.
melez bilinç - daryush shayegan




modernite, demokrasi ve din - samir amin
*** *** ***
zaten birbirlerinden çok farklı olan bu ülkeleri karşılaştırmaya başlandığı vakit, hep bir ilk tespite varılır. çoğunda, nüfusun %60 ila 70'i otuz yaşın altındadır. dolayısıyla çok genç ülkelerdir bunlar; gençliğin ise, otoriter rejimlerin aklının almadığı ve artık öğrenemeyeceği haklı sebepleri bulunmaktadır. bu gençliğin ne işi vardır, ne de beklentisi; amerikalı bir uzmanın pek isabetli bir biçimde muhaberat devletleri diye adlandırdığı, başka bir deyişle gizli servislerin devlet içinde devlet oldukları ve onları idare edip her tür protesto hareketini bastırmak için kullananlardan başka hiç kimseye hesap vermedikleri polis devletlerinde bu gençliğin iktidara en ufak bir katılımı da yoktur. her ne kadar bu ülkelerdeki gençlik nispeten eğitimli ise ve çok sayıda iletişim ağıyla temas halinde olup 21. yüzyılı yaşıyor ise de, tabi oldukları devletler hâlâ 20. yüzyıldaki diktatörlük rejimlerinin kemikleşmiş izlerini taşıyarak ayak sürümektedir (bunların tek adam rejimleri mi, dinsel rejimler mi, yoksa hanedan cumhuriyetleri mi olduğunun pek önemi yoktur); köhnedikleri için, aradaki bölmeleri kıramamakta ve benzerini hiç görmemiş oldukları durumlara kolay uyum sağlayamamaktadırlar; mümkün olduğunu düşünsek bile, reforma uğratılmaları da zorlaşmıştır.
ferhad hüsrevhâver demokratik hareketlerin üç ülkede üç zamanda tezahür ettiklerini göstermiştir: 2004-2005'te mısır'daki kifaye (yeter) hareketi; 2009'da iran'da seçimlerdeki usulsüzlüğe karşı yeşil hareket; 2011'de tunus'taki "yasemin devrimi". bunlar arasındaki ortak noktaların en önemlileri, seküler olmaları, yurttaş saygınlığıyla ilgili talepler, ilkel batı-aleyhtarlığını reddetmeleri, cinsiyetler-arası eşitliğin daha güçlü bir biçimde kabulü, yeni orta sınıfların su yüzüne çıkışı, başlarında siyasi bir önder bulunmayışı ve yeni iletişim teknolojileridir.
melez bilinç - daryush shayegan
devamını gör...
19.
biraz eski bir yanıta cevap olacak ama ancak okudum.
@femmeamoureuse bana inkılap tarihi okumayı, tarih konusunda cahil olduğumu söylemiş. açıp nutuk okumalıymışım.
atatürk'ün " tek adam rejimine dahil olduğunu" yazan bir arkadaşımız olmuş, inkilap tarihi konusunda belli ki yeterli bilgiye sahip değilsin. önce tarih çalışıp, sonra yorum yapmanı tavsiye ederim sana.
atatürk hiç bir zaman "tek adamcılığı" savunan yapıda bir lider olmadı. osmanlı devleti gibi bir devlet "tek adam" politikasıyla yönetilirken, ülkenin her karışını günün sonunda kaybetti. böyle bir devlet yönetiminden kurtarılan kocaman bir toprağın, yine aynı şekilde yönetebileceğine inanacak bir dünya liderine sahip olduğumuzu düşünmeniz cok garip bir kere.
atatürk, kendi başına lider olmak yerine, söz hakkını halka devir etti, tbmm diye bir meclis açtı ve ona yetkiler verdi. şu an hangi meclis rte'nın yetkilerine yasal olarak müdahale edebiliyor? ya da hangi meclisin kendi başına yetkileri var?
atatürk, bahsettiğiniz gibi ( tek adamcılığı destekleyen) bir sistem adamı olsaydı, akp rejimi, tbmm'yi etkisiz hale getirip, yıllardır var olan ana yasayı değiştirmeye çalışmazdı:) lütfen düşünerek yazın biraz, cehaletiniz karşısında sinirleniyorum. hiç bir şey yapamıyorsanız, açın nutuk okuyun.
cehaletim karşısında sinirlenmiş hanımefendi.
hanımefendi mecliste kendisine muhalefet etti diye muhalefetin lideri topal osman'a boğdurtup ortadan kaldıran, sonra da "ben kız gibi meclis istiyorum" deyip meclisi lağveden kim? kız gibi meclis ne demek? belki falih rıfkı atay size cevap verir.
"ben tefriki kuvvadan değil tevhidi kuvvadan yanayım" deyip yasama, yürütme ve yargıyı tek elden yürüten kim?
meclis kurmuş. o üstün bilginizle meclisin vekillerinin seçilme yöntemleri hakkında bizi biraz aydınlatırmısınız? on parti seçime giriyor da hep chf mi kazanıyordu?
yapılan tek seçimde belediye başkanı seçilen serbest parti belediye başkanlarını görevden alıp yerine valiyi atamak demokrasi gereği miydi. hele samsun belediye başkanı nasıl görevden alındı, üstün bilginizle bizi bir aydınlatın.
en güzel argümanınız "nutuk" okuyun. nutuk'un yazdıklarına itiraz edecek adam var mıydı? izin var mıydı itiraza? kazım karabekir'in hatıratı son kopyasına dek imha ettirilmedi mi? nutuk ondan sonra yazılmadı mı? nutuk okuyacakmışım. bence siz biraz düşünmeyi öğrenin. (not:nutuk'un ilk yeni harf baskısı iki cilt halinde kütüphanemde duruyor)
@femmeamoureuse bana inkılap tarihi okumayı, tarih konusunda cahil olduğumu söylemiş. açıp nutuk okumalıymışım.
atatürk'ün " tek adam rejimine dahil olduğunu" yazan bir arkadaşımız olmuş, inkilap tarihi konusunda belli ki yeterli bilgiye sahip değilsin. önce tarih çalışıp, sonra yorum yapmanı tavsiye ederim sana.
atatürk hiç bir zaman "tek adamcılığı" savunan yapıda bir lider olmadı. osmanlı devleti gibi bir devlet "tek adam" politikasıyla yönetilirken, ülkenin her karışını günün sonunda kaybetti. böyle bir devlet yönetiminden kurtarılan kocaman bir toprağın, yine aynı şekilde yönetebileceğine inanacak bir dünya liderine sahip olduğumuzu düşünmeniz cok garip bir kere.
atatürk, kendi başına lider olmak yerine, söz hakkını halka devir etti, tbmm diye bir meclis açtı ve ona yetkiler verdi. şu an hangi meclis rte'nın yetkilerine yasal olarak müdahale edebiliyor? ya da hangi meclisin kendi başına yetkileri var?
atatürk, bahsettiğiniz gibi ( tek adamcılığı destekleyen) bir sistem adamı olsaydı, akp rejimi, tbmm'yi etkisiz hale getirip, yıllardır var olan ana yasayı değiştirmeye çalışmazdı:) lütfen düşünerek yazın biraz, cehaletiniz karşısında sinirleniyorum. hiç bir şey yapamıyorsanız, açın nutuk okuyun.
cehaletim karşısında sinirlenmiş hanımefendi.
hanımefendi mecliste kendisine muhalefet etti diye muhalefetin lideri topal osman'a boğdurtup ortadan kaldıran, sonra da "ben kız gibi meclis istiyorum" deyip meclisi lağveden kim? kız gibi meclis ne demek? belki falih rıfkı atay size cevap verir.
"ben tefriki kuvvadan değil tevhidi kuvvadan yanayım" deyip yasama, yürütme ve yargıyı tek elden yürüten kim?
meclis kurmuş. o üstün bilginizle meclisin vekillerinin seçilme yöntemleri hakkında bizi biraz aydınlatırmısınız? on parti seçime giriyor da hep chf mi kazanıyordu?
yapılan tek seçimde belediye başkanı seçilen serbest parti belediye başkanlarını görevden alıp yerine valiyi atamak demokrasi gereği miydi. hele samsun belediye başkanı nasıl görevden alındı, üstün bilginizle bizi bir aydınlatın.
en güzel argümanınız "nutuk" okuyun. nutuk'un yazdıklarına itiraz edecek adam var mıydı? izin var mıydı itiraza? kazım karabekir'in hatıratı son kopyasına dek imha ettirilmedi mi? nutuk ondan sonra yazılmadı mı? nutuk okuyacakmışım. bence siz biraz düşünmeyi öğrenin. (not:nutuk'un ilk yeni harf baskısı iki cilt halinde kütüphanemde duruyor)
devamını gör...
20.
atatürk dönemi tek adam rejimi değildir. evet en büyük söz sahibi atatürk'tür lakin eğitimden bilime, tarımdan hayvancılığa mustafa kemal atatürk tek başına karar vermez, yerli/yabancı alanının uzmanları ile, onların tavsiyeleri ile karar alırdı. atatürk'ün hiçbir kararında "ben yaptım oldu" yoktur, hepsi uzmanların ve atatürk'ün akıl süzgecinden geçmiş, döneme göre ve kendilerince en uygun kararlardır.
devamını gör...