özgün adı : haunted
yazar: chuck palahniuk
yıl : 2005
bay whittier'in inzivaya çekilme ilanına başvuran on yedi kişinin bir tiyatroda kilitlenir ve kendilerinden üç ay içinde birer öykü yazmaları istenir. kitap bu insanların öykülerinin yanında onları bir arada tutan zorlu koşulları, psikolojik değişimlerini ve ünlü olmaları ile birlikte ortaya çıkan şiddeti de anlatır.
yazar: chuck palahniuk
yıl : 2005
bay whittier'in inzivaya çekilme ilanına başvuran on yedi kişinin bir tiyatroda kilitlenir ve kendilerinden üç ay içinde birer öykü yazmaları istenir. kitap bu insanların öykülerinin yanında onları bir arada tutan zorlu koşulları, psikolojik değişimlerini ve ünlü olmaları ile birlikte ortaya çıkan şiddeti de anlatır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kaşkolnikov" tarafından 20.04.2022 12:25 tarihinde açılmıştır.
1.
özgün ismi (bkz: haunted) olan ve (bkz: ayrıntı yayınları) tarafıdan 4. baskısı 2015 yılında çıkarılan bir (bkz: chuck palahniuk) kitabıdır. yazarımız dövüş kulübü ile nam saldığı için bunun dışındaki eserleri hakkında pek fikir sahibi değiliz. ayrıca çeviriden kaynaklandığını düşündüğüm bir takım sıkıntılar da söz konusu. ancak buna rağmen (bkz: yeraltı edebiyatı) denince kendisini es geçmek de mümkün değil. her şeyden önce hayal kurarken bile sınırlarınız varsa okumamanızı tavsiye ederim.
tabi eser türkiye'de dört baskı gördüğüne ve ortalama her baskı da 2000 adet olduğuna göre meraklısının çok da az olduğunu söyleyemeyeceğim. çılgınca ve kuralsız yazılanlara ilgi duyan ciddi bir kitle var ve her geçen gün büyüyor.
yazarımız bu eserinde bir ilandan yola çıkarak çeşitli yazarları bir araya getiriyor ve bunların hikayelerini bize sunuyor. dediğim gibi bazı bölümlerde bir takım anlaşılmazlıklar var bence ama bu benim kalın kafalılığım mı yoksa çeviri ile mi alakalı emin değilim. bundan sonra okuduğum (bkz: ninni) de de benzer şeyler hissettim. sanırım anlayamıyorum. bazı sayfaları tekrar tekrar okudum. fakat günün sonunda yani kitap bittiğinde hissettiğim şey sadece keyif. sanırım benim için değerli olan da bu. zaten kitapları okurken bir şey anlamaya çalışan biri değilim. eğer takılıyorsam bir noktada bırakıp daha sonra yeniden başlar ve hangi noktaya takıldığımı sorgulamadan devam ederim. okumak keyif işidir. her okuma bir şeyler öğretmek zorunda değil. işte bu yüzden palahnuik okumayı seviyorum. bir çeşit zihin jimnastiği yaptırıyor insana, gezdiriyor, gezdiriyor sonra en müsait durakta indiriyor, okuyucuyu.
kitap (bkz: edgar allen poe) alıntısı ile başlıyor;
pek çok güzel, pek çok ahlaksız, pek çok tuhaf, ayrıca korkunç bir şey vardı ve bunun tiksindiriciliği hiç de az değildi.
daha önceki kitaplarını okuyanlar az biraz bilir bunun ne manaya geldiğini. şayet okumaya yeni başlayacaksanız küçük bir tavsiye ilk olarak dövüş kulübünü okumayın. çünkü o ve diğer kitapları ve tabi ki tekinsiz çok farklı temalarda ve farklı anlatımlarda. beklentinizi olağanın dışında ve hayalin ötesinde tutacak olan bu kitap okunacaklar listesinde bulunmalı. sonra dilerseniz diğerlerini ve en popüler olanı da okursunuz.
son olarak bir
ortadan kaybolun. sizi başyapıtınızı yaratmaktan alıkoyan her şeyi geride bırakın. işinizi, ailenizi ve evinizi; tüm bu sorumluluklarınızı ve dikkatinizi dağıtan şeyleri üç aylığına askıya alın. ...
şeklinde devam eden bir ilanla başlıyor her şey. bir inziva çağrısı! ama her zaman olduğu gibi beklediğimiz sonuçlar yaşananların ve anlatılanların yanında trt çocuk korosu tadında kaldı.
iyi okumalar dilerim.
tabi eser türkiye'de dört baskı gördüğüne ve ortalama her baskı da 2000 adet olduğuna göre meraklısının çok da az olduğunu söyleyemeyeceğim. çılgınca ve kuralsız yazılanlara ilgi duyan ciddi bir kitle var ve her geçen gün büyüyor.
yazarımız bu eserinde bir ilandan yola çıkarak çeşitli yazarları bir araya getiriyor ve bunların hikayelerini bize sunuyor. dediğim gibi bazı bölümlerde bir takım anlaşılmazlıklar var bence ama bu benim kalın kafalılığım mı yoksa çeviri ile mi alakalı emin değilim. bundan sonra okuduğum (bkz: ninni) de de benzer şeyler hissettim. sanırım anlayamıyorum. bazı sayfaları tekrar tekrar okudum. fakat günün sonunda yani kitap bittiğinde hissettiğim şey sadece keyif. sanırım benim için değerli olan da bu. zaten kitapları okurken bir şey anlamaya çalışan biri değilim. eğer takılıyorsam bir noktada bırakıp daha sonra yeniden başlar ve hangi noktaya takıldığımı sorgulamadan devam ederim. okumak keyif işidir. her okuma bir şeyler öğretmek zorunda değil. işte bu yüzden palahnuik okumayı seviyorum. bir çeşit zihin jimnastiği yaptırıyor insana, gezdiriyor, gezdiriyor sonra en müsait durakta indiriyor, okuyucuyu.
kitap (bkz: edgar allen poe) alıntısı ile başlıyor;
pek çok güzel, pek çok ahlaksız, pek çok tuhaf, ayrıca korkunç bir şey vardı ve bunun tiksindiriciliği hiç de az değildi.
daha önceki kitaplarını okuyanlar az biraz bilir bunun ne manaya geldiğini. şayet okumaya yeni başlayacaksanız küçük bir tavsiye ilk olarak dövüş kulübünü okumayın. çünkü o ve diğer kitapları ve tabi ki tekinsiz çok farklı temalarda ve farklı anlatımlarda. beklentinizi olağanın dışında ve hayalin ötesinde tutacak olan bu kitap okunacaklar listesinde bulunmalı. sonra dilerseniz diğerlerini ve en popüler olanı da okursunuz.
son olarak bir
ortadan kaybolun. sizi başyapıtınızı yaratmaktan alıkoyan her şeyi geride bırakın. işinizi, ailenizi ve evinizi; tüm bu sorumluluklarınızı ve dikkatinizi dağıtan şeyleri üç aylığına askıya alın. ...
iyi okumalar dilerim.
devamını gör...
2.
bir chuck palahniuk kitabıdır.
öncelikle bu kitabı çok beğenerek okumadığımı belirtmem gerekiyor. sanki chuck palahniuk zaman içinde “sahip olduğu şeylerin kendisine sahip olmasından” mustarip bir yazar haline geldi. project mayhem isimli öyküsünü fight club isimli sansasyonel bir kitaba çevirip bir de kült haline gelen bir filme müsade edince işler chuck palahniuk için değişti sanki. fazla ünlü bir adam olmanın verdiği özgünlük kaybını yaşıyor olabilir belki de.
tekinsiz isimli bu romana haksızlık da etmek istemem çünkü kitabı bir oturuşta okudum. keyif almadığımı da söyleyemem ama beklentimin altında kaldı kitap. bir nevi squid game hikayesi bu. bir adam on yedi yazarı bir tiyatroya hapseder ve onlardan üç ay içinde başyapıtlarını yazmalarını ister. böylelikle özgürlüklerine de kavuşacaklardır.
yazarlar uslu uslu yazmazlar elbette. kendilerine acı çektirirlerse başyapıtlarının ortaya çıkacağına o kadar inanırlar ki acı bağımlısı haline gelirler. acı, başyapıtları için bir amaç değil bizatihi başyapıtları haline gelir zaman içinde. bütün bu olayların eski bir tiyatroda geçmesi ise ayrıca etkileyicidir ve nedense bana otomatik portakal’ı anımsatmıştır.
öncelikle bu kitabı çok beğenerek okumadığımı belirtmem gerekiyor. sanki chuck palahniuk zaman içinde “sahip olduğu şeylerin kendisine sahip olmasından” mustarip bir yazar haline geldi. project mayhem isimli öyküsünü fight club isimli sansasyonel bir kitaba çevirip bir de kült haline gelen bir filme müsade edince işler chuck palahniuk için değişti sanki. fazla ünlü bir adam olmanın verdiği özgünlük kaybını yaşıyor olabilir belki de.
tekinsiz isimli bu romana haksızlık da etmek istemem çünkü kitabı bir oturuşta okudum. keyif almadığımı da söyleyemem ama beklentimin altında kaldı kitap. bir nevi squid game hikayesi bu. bir adam on yedi yazarı bir tiyatroya hapseder ve onlardan üç ay içinde başyapıtlarını yazmalarını ister. böylelikle özgürlüklerine de kavuşacaklardır.
yazarlar uslu uslu yazmazlar elbette. kendilerine acı çektirirlerse başyapıtlarının ortaya çıkacağına o kadar inanırlar ki acı bağımlısı haline gelirler. acı, başyapıtları için bir amaç değil bizatihi başyapıtları haline gelir zaman içinde. bütün bu olayların eski bir tiyatroda geçmesi ise ayrıca etkileyicidir ve nedense bana otomatik portakal’ı anımsatmıştır.
devamını gör...
3.
palahniuk denilen büyücünün kesinlikle en etkileyici eseridir.
aziz bağırsaksız yazılmış en tekinsiz öykü olabilir. insanın gerçekten nefesi kesiliyor okurken.
bir de o gazeteci hikayesi ne olduğumuzu çok güzel yüzümüze vuruyor.
feminist şiddet hikayesi de ayrı bir tokatlama.
en zayıf öykü o kızı olan kadının uçuk kaçık öyküsüydü galiba.
aziz bağırsaksız yazılmış en tekinsiz öykü olabilir. insanın gerçekten nefesi kesiliyor okurken.
bir de o gazeteci hikayesi ne olduğumuzu çok güzel yüzümüze vuruyor.
feminist şiddet hikayesi de ayrı bir tokatlama.
en zayıf öykü o kızı olan kadının uçuk kaçık öyküsüydü galiba.
devamını gör...
"tekinsiz (kitap)" ile benzer başlıklar
tekinsiz
3