teletext

bu bizim matrix'imizdi resmen. nasıl zevkle gezerdim filmleri haberleri. o yeşiller gözüme geldi şu an, hey gidi..

prompterlerin uzak atası olabilir.bu arada fransadaki ismi videotexttir.

eğer kablo tv abonesiyseniz sat1, rtl, tve, bbc, tv5, rai, pro7 gibi yabancı kanalların teletext servislerine erişebilirdiniz. özellikle alman kanallarının teletextlerinde sohbet hatlarının telefonları olurdu. pixelarttan beter kalitede, çıplak kadın olduğunu düşündüren bazı çalışmalar olurdu. ayrıca bbc ve tv5'te izlenen programa göre altyazı imkanı vardı.

babam borsayla ilgili şeyleri buradan öğrenirdi bi dönem.
iş yerinden arardı mesela. borsa sayfasını açardım, onun sorduğu sayıları, endeks mesela, birer birer okuyup sanatımı icra ederdim okula yeni başlamış bir birey olarak.

ben de kişisel olarak kültür sanat köşesinden az faidelenmedim. teşekkürler teletext.

ilk düşünen, tasarlayan için bir 'hayaldi'

sonra gerçekleşti 'rüya gibi'

az daha zaman geçince hatırlayanı da kalmaz 'insan gibi'

lisede borsayla ilgilenen arkadaşımız okul kantininin televizyonunun saatindeki kumanda ile kontrol edip açardı. o dönemler çocuk çok havalı gelirdi.

maç sonuçlarını takip ederdim küçükken. o zamanlar iddia falan yoktu ama her hafta sonu gizli gizli spor toto oynardım. bazen de ganyan. verirdik mahalleden abiye kuponu yatırırlardı. kırmazlardı clark kardeşlerini.

annem bir gün yakaladı elimde kuponla teletext başında. bir bağırdı tüplü televizyon bile şok. iki tane vurdu popoma terlikle. ağlamıştım. annemden yediğim tek dayak teletext yüzünden oldu.

yeşil kırmızı renkleri ve saçma sapan yazı fontu vardı. kör etti bir nesili. teletext takip edenler bugün göz çizdiriyor, katarakt ameliyatı oluyor. öyle sağlıksız bir şeydi ama güzeldi.