teneffüs uzayınca sessiz öğrenciyi saran iç sıkıntısı
başlık "echabrenef7091" tarafından 02.10.2025 18:10 tarihinde açılmıştır.
1.
dünya üzerindeki bütün sessiz öğrencilerde görülür. evrenseldir. kübalı sessiz öğrenci, alman sessiz öğrenci, eston sessiz öğrenci, endonezyalı sessiz öğrenci, kayserili sessiz öğrenci, antalyalı sessiz öğrenci, elazığlı sessiz öğrenci falan hiç fark etmez. hepsi yaşar bu iç sıkıntısı ile karışan telaş hâlini.
teneffüsler genellikle 10 dakikadır. sessiz öğrenci sınıfa mecburen girecektir çünkü ders görmesi gerekiyordur, devam zorunluluğu vardır, konunun özünü öğrenmelidir. öğrenci teneffüsü yalnız başına bitirir ve dersin başlamasına üç dakika kala sınıfa girer. giriş esnasında öğretmenler masasına şöyle bir meraklıca bakar öğretmen gelmiş mi, ben geç kalmış mıyım diye. öğretmen yoktur. sessiz öğrenci oturur. artık içinde o kısa 3 dakikanın geçeceğine ve hocanın sınıfa girip ders anlatacağına dair sevinç vardır.
fakat... fakat dakikalar geçmesine karşın o hoca bir türlü gelmez. gelmek bilmez. o esnada sınıf doludur kantinin dönüş yolundaki o kafadar arkadaş grubu hariç. kıkırdamalar, gülüşler, sohbetler, kümelenmiş ve birbirine hararetli hararetli bir şeyler anlatan arkadaş grupları...
önden ikinci sırada da o sessiz öğrenci... oturmuş bekliyor. hocasının sınıfı sessizlikle ve dersle donatmasını istiyor. o istedikçe sınıfın gürültüsü şamatası dramatik bir yükseliş içinde. bu ses yığınları arasında bir hevesli arkadaş gelip kendisine de bir soru soracak diye çok korkuyor. dersten sorarsa sıkıntı yok, peki ya "sen niye hiç konuşmuyorsun?" minvalindeki sorulardan birini yöneltirse? o zaman iş yaş. o kadar ses arasında kendi sessizliği göze batmasın diye hocayı çağırıyordu yalvaran gözleriyle. içinden, belli etmeden... zaten dışından bir şey söyleyebilecek hâlde olsa sesten de korkmaz.
5 saat gibi hissettiren bir 5 dakika daha geçiyor bu serzenişlerin üstünden. hoca geliyor. öğrenci rahatlıyor rahatlamasına da, bu sefer hocadan gözlerini kaçırıyor ki hocası ona bir soru sormasın. kolay sorsa sıkıntı yok, peki ya zor sorarsa? bu sessizliği idame ettirme ve konuşmaktan korkma dürtüsü bir döngü hâlinde sürüp gidiyor. döngüden ne zaman çıkılır bilmem. bilemem...
teneffüsler genellikle 10 dakikadır. sessiz öğrenci sınıfa mecburen girecektir çünkü ders görmesi gerekiyordur, devam zorunluluğu vardır, konunun özünü öğrenmelidir. öğrenci teneffüsü yalnız başına bitirir ve dersin başlamasına üç dakika kala sınıfa girer. giriş esnasında öğretmenler masasına şöyle bir meraklıca bakar öğretmen gelmiş mi, ben geç kalmış mıyım diye. öğretmen yoktur. sessiz öğrenci oturur. artık içinde o kısa 3 dakikanın geçeceğine ve hocanın sınıfa girip ders anlatacağına dair sevinç vardır.
fakat... fakat dakikalar geçmesine karşın o hoca bir türlü gelmez. gelmek bilmez. o esnada sınıf doludur kantinin dönüş yolundaki o kafadar arkadaş grubu hariç. kıkırdamalar, gülüşler, sohbetler, kümelenmiş ve birbirine hararetli hararetli bir şeyler anlatan arkadaş grupları...
önden ikinci sırada da o sessiz öğrenci... oturmuş bekliyor. hocasının sınıfı sessizlikle ve dersle donatmasını istiyor. o istedikçe sınıfın gürültüsü şamatası dramatik bir yükseliş içinde. bu ses yığınları arasında bir hevesli arkadaş gelip kendisine de bir soru soracak diye çok korkuyor. dersten sorarsa sıkıntı yok, peki ya "sen niye hiç konuşmuyorsun?" minvalindeki sorulardan birini yöneltirse? o zaman iş yaş. o kadar ses arasında kendi sessizliği göze batmasın diye hocayı çağırıyordu yalvaran gözleriyle. içinden, belli etmeden... zaten dışından bir şey söyleyebilecek hâlde olsa sesten de korkmaz.
5 saat gibi hissettiren bir 5 dakika daha geçiyor bu serzenişlerin üstünden. hoca geliyor. öğrenci rahatlıyor rahatlamasına da, bu sefer hocadan gözlerini kaçırıyor ki hocası ona bir soru sormasın. kolay sorsa sıkıntı yok, peki ya zor sorarsa? bu sessizliği idame ettirme ve konuşmaktan korkma dürtüsü bir döngü hâlinde sürüp gidiyor. döngüden ne zaman çıkılır bilmem. bilemem...
devamını gör...