yönetmen koltuğunda halit refiğ'in yer aldığı 1986 yapımlı yerli dram, gerilim filmidir. onu, umur adındaki bir gencin gözünden teyzesini anlatmaktadır. babası yüzünden saklanmakta olan umur, bir süreliğine anneannesinin yanına gitmiştir. teyzesi ile aynı evde yaşamakta olan umur, kimseden görmediği sıcaklığı teyzesinden görür ve gün geçtikçe teyzesine daha çok bağlanmaktadır.
yönetmen:
halit refiğ
oyuncular:
müjde ar
ferit ferman
ayşe demirel
yaşar alptekin
serra yılmaz
haldun ergüvenç
necati bilgiç
halit refiğ
oyuncular:
müjde ar
ferit ferman
ayşe demirel
yaşar alptekin
serra yılmaz
haldun ergüvenç
necati bilgiç
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "the matrix isn't real" tarafından 26.12.2020 23:36 tarihinde açılmıştır.
1.
başrolünde müjde ar’ın oynadığı halit refiğ tarafından yönetilen bir psikolojik gerilim filmidir. senaryosunu ise ümit ünal yazmıştır. bana göre türk sinemasının en iyi psikolojik gerilim filmlerinden birisidir ve müjde ar’ın oyunculuğunun da zirve noktalarından biridir bu film.
kırmızı odadaki boncuk karakteri ve ölümü bu filmden esinlenilmiştir. öyle ki ölüm şekilleri ve sahneleri bile birbirine çok benzer. ikisi de sevdiğini gördüğünü zannedip kendisini kamyonun altına atar.
film umur adlı bir çocuğun gözünden teyzesini anlatarak başlar. genç bir adama aşık olan üftade (müjde ar) yeğeni umur’u yanına alıp hoşlandığı adam erhan ile buluşur. ancak üvey babası (mehmet akan) çok baskıcı biri olduğu için buluşmalar hep gizli olur. en sonunda erhan evliliğe yanaşmaz. ve üftade arkadaşının abisiyle aniden evlenir. pasif, iktidarsız ve ana kuzusu bir adam olan kocası (uğur yücel) ile evliliği çok kısa sürer. erhan ile olan başarısız ilişkisinin üstüne evlendiği adam ile olan ilişkinin de başarısız olması üftade’nin kişiliğinde derin bir kırılmaya yol açacaktır. babasının evine dönen üftade tamamen hayatı bırakır ve kendini ev işlerine verir. sık sık onu taciz eden üvey babasının hayali karşısına çıkar. ayrıca üftade her şeyi yazmakta ve çizmektedir. yaşadığı hayal kırıklığı ve çöken psikolojisi bu not ve resimlere yansır.
bir zaman sonra ahşap bir evde oturan üftade ve ailesinin evine süleyman isimli bir müteahhit talip olur ve aynı zamanda üftade’den de çok hoşlanır. onların evini alıp yerine apartman yaparken, sokakta kalmamaları için şarköy’e gönderir. burada erhan benzeri birini gören üftade büyülenmiş gibi donar ve sonra da rezalet çıkar. erhan’a benzer adamı gördükten sonra üftade’nin durumu daha da ağırlaşır. annesine de felç gelen üftade tamamen kendini üvey babasının taciz halüsinasyonlarına, annesinin buna sessiz kalmasına, babasının kendisine asılan adamlara ses çıkarmamasına adar ve sinir krizi nöbetleri geçirmeye başlar. ancak bu nöbetlerin sonucunda kimseyi yaşadıklarına inandıramaz. ilginç bir şekilde sevdiği erhan’ı şehzade kıyafeti ile rüyasında görmeye de başlar. umur tekrar eve geldikten sonra teyzesinin delirdiğini kısa sürede anlar ve ondan uzaklaşır. en sonunda üftade bir kriz sonrasında kendini bir kamyonun altına atar ve ölür. ölümü ise ailesinde bir etki yaratmaz. aksine hepsi bundan memnun olur. sadece umur onun ölümüne üzülür ve teyzesine ait bazı eşyaları saklar. filmin son sahnesinde ise umur bir çocuk olarak teyzesinden hoşlandığını itiraf eder.
film bir kadının üvey baba tacizi yüzünden kırılganlaşan psikolojisinin, sevdiği adamdan istediğini alamayınca nasıl kristalize olduğunu çok iyi işler. evliliğinin başarısız olması ve bir kez daha bir erkekte aradığını bulamamak üftade’nin tutunacak bir dalı kalmamasına sebep olur. süleyman ile yakınlaşmamasının ve sürekli babasının tacizlerini karşısında görmesi de bundandır. giderek çöken ruh sağlığı resimlerine ve yazılarına da yansır. en sonunda ise ruh sağlığı tamamen çöker. bu dönemde de babasının hayali hem de üç kişi olarak sürekli ona görünür. sevdiği adamın hayali ise tek kişi olarak ancak tarihi elbiselerle görünür. burada muallakta kalan nokta tacizlerin ve erhan’ın varlığı gerçekten mevcut mudur? yoksa hepsi üftade’nin halüsinasyonu mudur? bu belli değildir.
sadece üftade’nin değil, erkek kardeşinin de karakter değişimi de görürüz. havai ve hoppa bir adam olan karakter aile baskısından almanya’ya kaçar ve müzisyen olmaya kalkar. ancak sonrasında dindar ve arabulucu biri olarak geri döner. üvey babada da yaşlandıkça baskıcılığının yerini usta bir yalancılık ve çıkarcılık alır. gençliğinde subayken, yaşlandığında dindar bir bakkal olur. anne ise daima sessizdir. üftade’nin ablası azade ise filmin başında ailesine karşı gelen, solcu bir adamın karısıyken, filmin son kısmında babasının kızı olup kardeşine karşı son derece acımasız ve umursamaz davranır.
film tüm psikolojik tahlillerin ve tasvirlerin yanında ayrıca siyasi ve toplumsal eleştiri ve imgeleri de içinde barındırır. üvey baba figürünün subay geçmişi ve baskıcılığı doğrudan bir iktidar eleştirisidir. babanın dindar ve çıkarcı bir esnafa dönüşümü ise sosyo-ekonomik bir eleştiri olarak doğrudan o günün askerci özal iktidarına yöneltilen bir sembolizmdir. ailenin ahşap evinin yerine bir apartmanın yapılması da yine böyle okunabilir. değişen iktidar yapısı ile birlikte dindarlaşan ve tüccarlaşan iktidar eskiyi silmekte ve yeniliklere ayak uydurmaya çalışmaktadır. abinin değişimini de buna benzer yorumlanabilir. öyle ki türk genci hayallerin peşinden gitse de sonuçta geldiği nokta standart bir gurbetçinin geldiği nokta gibi dindarlaşmadan ötesi değildir. gitarla giden abi, orada tutunacak dal olarak dindarlığı bulmuş ve ezanlı saat ile geri dönmüştür. müteahhit süleyman karakteri ile o günün sonradan görme burjuvası ve iktidar ile ilişkisi resmedilirken, abla azade’nin solcu bir kimlikten iktidar yani baba yanlısı birine dönüşmesi de oldukça manidar gözükür. burada iki karakter iktidar alanının dışında görünür. biri üftade diğeri ise yeğeni umur. üftade karakteri üzerinden hem kadın, hem türkiye’nin geride kalmış geçmişinin çöküşü anlatılır. değişen düzen ve iktidar yapısı onu çökertmiş ve en sonunda çıldırmasına sebep olup yok olmuştur. ailesinin ona dair her şeyi yakması ile ortadan kaldırılmak istenen geçmişe işaret edilir. üftade 12 eylül sonrası tamamen ezilen sol cenahın bir portresi olmalıdır. umur ise tüm bu olanlara tanık olan henüz apolitik bir kimliği temsil eder. ancak içten içe teyzesi ile aynı travmaları gören ve ona aşık olan biri olarak.
filme dair en çarpıcı nokta ise oyunculuklardır. bizimkiler dizisinin sabri bey’i rolü ile tanınan mehmet akan tacizci üvey baba rolünü olağanüstü bir şekilde canlandırmıştır. sırf onun halüsinasyon sahnelerindeki oyunculuğu bile onun ustalığını kanıtlar niteliktedir.
kırmızı odadaki boncuk karakteri ve ölümü bu filmden esinlenilmiştir. öyle ki ölüm şekilleri ve sahneleri bile birbirine çok benzer. ikisi de sevdiğini gördüğünü zannedip kendisini kamyonun altına atar.
film umur adlı bir çocuğun gözünden teyzesini anlatarak başlar. genç bir adama aşık olan üftade (müjde ar) yeğeni umur’u yanına alıp hoşlandığı adam erhan ile buluşur. ancak üvey babası (mehmet akan) çok baskıcı biri olduğu için buluşmalar hep gizli olur. en sonunda erhan evliliğe yanaşmaz. ve üftade arkadaşının abisiyle aniden evlenir. pasif, iktidarsız ve ana kuzusu bir adam olan kocası (uğur yücel) ile evliliği çok kısa sürer. erhan ile olan başarısız ilişkisinin üstüne evlendiği adam ile olan ilişkinin de başarısız olması üftade’nin kişiliğinde derin bir kırılmaya yol açacaktır. babasının evine dönen üftade tamamen hayatı bırakır ve kendini ev işlerine verir. sık sık onu taciz eden üvey babasının hayali karşısına çıkar. ayrıca üftade her şeyi yazmakta ve çizmektedir. yaşadığı hayal kırıklığı ve çöken psikolojisi bu not ve resimlere yansır.
bir zaman sonra ahşap bir evde oturan üftade ve ailesinin evine süleyman isimli bir müteahhit talip olur ve aynı zamanda üftade’den de çok hoşlanır. onların evini alıp yerine apartman yaparken, sokakta kalmamaları için şarköy’e gönderir. burada erhan benzeri birini gören üftade büyülenmiş gibi donar ve sonra da rezalet çıkar. erhan’a benzer adamı gördükten sonra üftade’nin durumu daha da ağırlaşır. annesine de felç gelen üftade tamamen kendini üvey babasının taciz halüsinasyonlarına, annesinin buna sessiz kalmasına, babasının kendisine asılan adamlara ses çıkarmamasına adar ve sinir krizi nöbetleri geçirmeye başlar. ancak bu nöbetlerin sonucunda kimseyi yaşadıklarına inandıramaz. ilginç bir şekilde sevdiği erhan’ı şehzade kıyafeti ile rüyasında görmeye de başlar. umur tekrar eve geldikten sonra teyzesinin delirdiğini kısa sürede anlar ve ondan uzaklaşır. en sonunda üftade bir kriz sonrasında kendini bir kamyonun altına atar ve ölür. ölümü ise ailesinde bir etki yaratmaz. aksine hepsi bundan memnun olur. sadece umur onun ölümüne üzülür ve teyzesine ait bazı eşyaları saklar. filmin son sahnesinde ise umur bir çocuk olarak teyzesinden hoşlandığını itiraf eder.
film bir kadının üvey baba tacizi yüzünden kırılganlaşan psikolojisinin, sevdiği adamdan istediğini alamayınca nasıl kristalize olduğunu çok iyi işler. evliliğinin başarısız olması ve bir kez daha bir erkekte aradığını bulamamak üftade’nin tutunacak bir dalı kalmamasına sebep olur. süleyman ile yakınlaşmamasının ve sürekli babasının tacizlerini karşısında görmesi de bundandır. giderek çöken ruh sağlığı resimlerine ve yazılarına da yansır. en sonunda ise ruh sağlığı tamamen çöker. bu dönemde de babasının hayali hem de üç kişi olarak sürekli ona görünür. sevdiği adamın hayali ise tek kişi olarak ancak tarihi elbiselerle görünür. burada muallakta kalan nokta tacizlerin ve erhan’ın varlığı gerçekten mevcut mudur? yoksa hepsi üftade’nin halüsinasyonu mudur? bu belli değildir.
sadece üftade’nin değil, erkek kardeşinin de karakter değişimi de görürüz. havai ve hoppa bir adam olan karakter aile baskısından almanya’ya kaçar ve müzisyen olmaya kalkar. ancak sonrasında dindar ve arabulucu biri olarak geri döner. üvey babada da yaşlandıkça baskıcılığının yerini usta bir yalancılık ve çıkarcılık alır. gençliğinde subayken, yaşlandığında dindar bir bakkal olur. anne ise daima sessizdir. üftade’nin ablası azade ise filmin başında ailesine karşı gelen, solcu bir adamın karısıyken, filmin son kısmında babasının kızı olup kardeşine karşı son derece acımasız ve umursamaz davranır.
film tüm psikolojik tahlillerin ve tasvirlerin yanında ayrıca siyasi ve toplumsal eleştiri ve imgeleri de içinde barındırır. üvey baba figürünün subay geçmişi ve baskıcılığı doğrudan bir iktidar eleştirisidir. babanın dindar ve çıkarcı bir esnafa dönüşümü ise sosyo-ekonomik bir eleştiri olarak doğrudan o günün askerci özal iktidarına yöneltilen bir sembolizmdir. ailenin ahşap evinin yerine bir apartmanın yapılması da yine böyle okunabilir. değişen iktidar yapısı ile birlikte dindarlaşan ve tüccarlaşan iktidar eskiyi silmekte ve yeniliklere ayak uydurmaya çalışmaktadır. abinin değişimini de buna benzer yorumlanabilir. öyle ki türk genci hayallerin peşinden gitse de sonuçta geldiği nokta standart bir gurbetçinin geldiği nokta gibi dindarlaşmadan ötesi değildir. gitarla giden abi, orada tutunacak dal olarak dindarlığı bulmuş ve ezanlı saat ile geri dönmüştür. müteahhit süleyman karakteri ile o günün sonradan görme burjuvası ve iktidar ile ilişkisi resmedilirken, abla azade’nin solcu bir kimlikten iktidar yani baba yanlısı birine dönüşmesi de oldukça manidar gözükür. burada iki karakter iktidar alanının dışında görünür. biri üftade diğeri ise yeğeni umur. üftade karakteri üzerinden hem kadın, hem türkiye’nin geride kalmış geçmişinin çöküşü anlatılır. değişen düzen ve iktidar yapısı onu çökertmiş ve en sonunda çıldırmasına sebep olup yok olmuştur. ailesinin ona dair her şeyi yakması ile ortadan kaldırılmak istenen geçmişe işaret edilir. üftade 12 eylül sonrası tamamen ezilen sol cenahın bir portresi olmalıdır. umur ise tüm bu olanlara tanık olan henüz apolitik bir kimliği temsil eder. ancak içten içe teyzesi ile aynı travmaları gören ve ona aşık olan biri olarak.
filme dair en çarpıcı nokta ise oyunculuklardır. bizimkiler dizisinin sabri bey’i rolü ile tanınan mehmet akan tacizci üvey baba rolünü olağanüstü bir şekilde canlandırmıştır. sırf onun halüsinasyon sahnelerindeki oyunculuğu bile onun ustalığını kanıtlar niteliktedir.
devamını gör...
2.
mubi sayesinde denk gelip izlediğim
(bkz: halit refiğ) in yönettiği senaryosunu (bkz: ümit ünal) ın yaptığı (bkz: müjde ar) ın başrolunu oynadığı fena bir film olmuş
aslında filimi dönemin koşullarını sosyal baskısını ve düzenini ele alarak izlediğinizde daha da bir zevk alabilirsiniz
genç kızların evin baskısında kurtulmak için evlendikleri ama gittikleri yerin yaşadığı evden de kötüsü yani baskıcı eleştirisel amannn çok karışık şimdi o işler… anlatmayla anlatılmaz yaşamadan bilinmez filimde iyi işlenmiş
arkadaşlıkların bile aslında çıkar ilişkisi olduğunu
üvey babanın zihinlerde kazınan etkisi
asker babanın zihinde bıraktırdıgı etki
dul bir kadının yaşadığı zorluklar
etkisi uzun süren bir aşk hikayesi ama aslında hiç kimsenin masum bir çocuk gibi olmadaığı
filimde müjde arı bir kere gülerken gördüm oda son vapur sahnesinde aslında beni yaralayan bir o oldu birde babanın evde tek başına ..... neyse
hayat çok acımasız arkadaşlar.
bu filimde hayat kadar acımasız olmuş bizim mahallede değilse bile yan mahallede böyle bir olay olmuştur denilebilecek tarzda bir konusu var
tavsiye ederim...
(bkz: halit refiğ) in yönettiği senaryosunu (bkz: ümit ünal) ın yaptığı (bkz: müjde ar) ın başrolunu oynadığı fena bir film olmuş
aslında filimi dönemin koşullarını sosyal baskısını ve düzenini ele alarak izlediğinizde daha da bir zevk alabilirsiniz
genç kızların evin baskısında kurtulmak için evlendikleri ama gittikleri yerin yaşadığı evden de kötüsü yani baskıcı eleştirisel amannn çok karışık şimdi o işler… anlatmayla anlatılmaz yaşamadan bilinmez filimde iyi işlenmiş
arkadaşlıkların bile aslında çıkar ilişkisi olduğunu
üvey babanın zihinlerde kazınan etkisi
asker babanın zihinde bıraktırdıgı etki
dul bir kadının yaşadığı zorluklar
etkisi uzun süren bir aşk hikayesi ama aslında hiç kimsenin masum bir çocuk gibi olmadaığı
filimde müjde arı bir kere gülerken gördüm oda son vapur sahnesinde aslında beni yaralayan bir o oldu birde babanın evde tek başına ..... neyse
hayat çok acımasız arkadaşlar.
bu filimde hayat kadar acımasız olmuş bizim mahallede değilse bile yan mahallede böyle bir olay olmuştur denilebilecek tarzda bir konusu var
tavsiye ederim...
devamını gör...