#final yapan diziler
soğuk savaş dönemlerinde rus ajanı çift, amerikalı rolü kesmek zorundadır. imdb: 8.4
oyuncular:
keri russell
matthew rhys
maximiliano hernández
holly taylor
keidrich sellati
noah emmerich
annet mahendru
susan misner
alison wright
keri russell
matthew rhys
maximiliano hernández
holly taylor
keidrich sellati
noah emmerich
annet mahendru
susan misner
alison wright
4 primetime emmy olmak üzere 48 ödül almıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kashmir" tarafından 24.11.2020 15:03 tarihinde açılmıştır.
1.
fxnetworks'ün the bridge'le birlikte 2013’de çıkmış olan dizisi. başrolünde keri russell ve matthew rhys var. dizinin konseptini oluşturan, yazan ise eski cia ajanı joe weisberg. 1980'den başlayarak, abd'de yaşayan bir sovyet efsanesi olan kgb illegallerini konu alıyor dizimiz. kronolojik sıraya uyuyorlar. bir casusluk, vurdulu kırdılı veya abd'nin dünyayı kurtardığı, sovyetlerin kaka olduğu dizilerden değil. karakterlerin hikayeleri, duygusallıkları, karanlık yönleri, göze alabildikleri, çocukları için ülkelerine, ülkeleri için kendilerine ihanet etmeleri, alt metinlerin yoğunluğu falan ilginizi çekiyorsa kesinlikle izlemelisiniz.
devamını gör...
2.
bugün itibari ile başladığım ve şimdilik bir oturuşta 4 bölüm yutabildiğim, 2018 de final yapmış dizi.
bir sovyet hayranı olarak dizinin soğuk savaş dönemindeki abd'de yaşayan sovyet casuslarını konu edinmesi beni izlerken acayip gaza getirdi diyebilirim. pilot bölüm izleyiciye birinci sezonu komple yapıştıracak kadar başarılıydı. seçilen müzikler için ayrıca halleluja! echo and the bunnymen, phil collins, fleetwood mac.
karakterlerin duygu durumları ekrana oldukça başarılı şekilde aktarılmış, dönemin kaosu ve buna sebep soğuk savaş da göz önünde bulundurulursa bu dizi için söyebileceğim şey; fazlasıyla seksi olduğudur.
bir sovyet hayranı olarak dizinin soğuk savaş dönemindeki abd'de yaşayan sovyet casuslarını konu edinmesi beni izlerken acayip gaza getirdi diyebilirim. pilot bölüm izleyiciye birinci sezonu komple yapıştıracak kadar başarılıydı. seçilen müzikler için ayrıca halleluja! echo and the bunnymen, phil collins, fleetwood mac.
karakterlerin duygu durumları ekrana oldukça başarılı şekilde aktarılmış, dönemin kaosu ve buna sebep soğuk savaş da göz önünde bulundurulursa bu dizi için söyebileceğim şey; fazlasıyla seksi olduğudur.
devamını gör...
3.
izlediğim en iyi diziler arasındadır diyebilirim. benim için ''oz'' ''battlestar galactica'' ve ''six feet under'' tanrı dağının zirvesindeki kutsal üçlüdür. onların arkasından gelen ikinci dalga dizi tercihlerimi sıralamaya başlarsam ''the americans''bu ikinci grubun en başlarında yer alır. evvela dizi anlattığı dönem özelinde ayrıntılara çok dikkat edilerek çekilmiş. bir kaç bölüm sonra yarattığı havanın içine balıklama atlıyorsunuz. soğuk savaş dönemini ve bu dönemde yaşanan tüm politik olayları da özellikle ilk sezonlarında olabildiğince * tarafsız işliyor. dizinin içinde alayına giden süper ajanlar yok. insan ajanlar var. acıları, korkuları, ikilemleri, sıkışmışlıkları, inanmışlıkları, sorgulamaları ve yaşadıkları benzeri duygusal dalgalanmalar ilmek ilmek işlenmiş.
tabi bunda oyunculuklarında inanılmaz önemi var. philip jennings'i canladıran matthew rhys bana göre bu konuda dizinin lokomotifi. dizinin ilk bölümlerinde; ''hay ben senin kalıbına...'' diyerek itina ile gömmek istediğim karakter, ilerleyen her bölümde resmen gözümde büyüdü. elizabeth jennings'i canlandıran keri russell'da ha keza çok başarılı. dizi başlarken philip dönme dolap kıvamındayken, elizabeth tam bir adanmış nefer modunda takılıyor ve yargı dağıtıyordu. sonrasında yaşanan olayların bu ikiliyi her anlamda yakınlaştırdığını gördüğümüzde yaşanan değişim her iki oyuncunun yarattığı sinerjinin ürünü diye düşünüyorum. aslında bu dizi için yazılacak sayfalarca yazı ve tartışılabilecek yüzlerce ayrıntı var lakin izlemeyenler için ipucu vermek istemediğim için oralara hiç girmeden, kenardan köşeden yazmaya çalışıyorum. mesela yine benim en hoşuma giden karakterlerden birisi margo martindale'in canlandırdığı claudia karakteri. kadın, ajanların efendisi gibi bir şey. zamanında tek yüzüğü parmağına takmış ama hüküm dağına varana kadar o yük onu öyle bir yıpratmış ki anlatamam. bilgeliği ve soğukkanlılığı da zaten buradan geliyor artı o karakter için de oyunculuk beş numara on yıldız diyebilirim.
nina krilova ve martha hanson karakterleri de iki taraf açısından kurban karakter olgusunu o kadar güzel veriyor ki, ah ulan deyip hayıflanmadan edemiyorsunuz. * stan beeman karakteri ise benim dizide bir türlü ısınamadığım ve canım sıkıldıkça saydırdığım karakter olma özelliğini gösteriyor. tamam adam feleğin çemberinden geçmiş. sızma görevinde falan bulunmuş lakin kafa attırıcı bir yönü var. gıcık oğlu gıcık. hele ki karşısında philip gibi bir karakter varken 10 bin kere yüz bin kere gıcık. tabi bir de sonradan olay örgüsüne orta yerinden giren bakan oğlu oleg ıgorev var. oda enteresan karakter. onun üzerine da bayağı konuşulur. nevi şahsına münhasır bir arkadaş. gabriel de, claudia'nın yerini tutmasa dahi her ikisi de aynı yolun yolcusu ve daha neler neler...
ez cümle politik gerilim filmlerini/dizilerini seviyorsanız, akıl oyunları ve türlü türlü stratejiler içeren, kısmi anlamda gerçekçi ve oyunculukları sağlam olan bu diziyi izlemenizde fayda var derim. şurada ipucu vermemek için 30 bin takla attım ki bu konuda kendimi tebrik etmem lazım. yoksa şu dizi için freni patlamış kamyon gibi durmadan yazmam lazımdı *
tabi bunda oyunculuklarında inanılmaz önemi var. philip jennings'i canladıran matthew rhys bana göre bu konuda dizinin lokomotifi. dizinin ilk bölümlerinde; ''hay ben senin kalıbına...'' diyerek itina ile gömmek istediğim karakter, ilerleyen her bölümde resmen gözümde büyüdü. elizabeth jennings'i canlandıran keri russell'da ha keza çok başarılı. dizi başlarken philip dönme dolap kıvamındayken, elizabeth tam bir adanmış nefer modunda takılıyor ve yargı dağıtıyordu. sonrasında yaşanan olayların bu ikiliyi her anlamda yakınlaştırdığını gördüğümüzde yaşanan değişim her iki oyuncunun yarattığı sinerjinin ürünü diye düşünüyorum. aslında bu dizi için yazılacak sayfalarca yazı ve tartışılabilecek yüzlerce ayrıntı var lakin izlemeyenler için ipucu vermek istemediğim için oralara hiç girmeden, kenardan köşeden yazmaya çalışıyorum. mesela yine benim en hoşuma giden karakterlerden birisi margo martindale'in canlandırdığı claudia karakteri. kadın, ajanların efendisi gibi bir şey. zamanında tek yüzüğü parmağına takmış ama hüküm dağına varana kadar o yük onu öyle bir yıpratmış ki anlatamam. bilgeliği ve soğukkanlılığı da zaten buradan geliyor artı o karakter için de oyunculuk beş numara on yıldız diyebilirim.
nina krilova ve martha hanson karakterleri de iki taraf açısından kurban karakter olgusunu o kadar güzel veriyor ki, ah ulan deyip hayıflanmadan edemiyorsunuz. * stan beeman karakteri ise benim dizide bir türlü ısınamadığım ve canım sıkıldıkça saydırdığım karakter olma özelliğini gösteriyor. tamam adam feleğin çemberinden geçmiş. sızma görevinde falan bulunmuş lakin kafa attırıcı bir yönü var. gıcık oğlu gıcık. hele ki karşısında philip gibi bir karakter varken 10 bin kere yüz bin kere gıcık. tabi bir de sonradan olay örgüsüne orta yerinden giren bakan oğlu oleg ıgorev var. oda enteresan karakter. onun üzerine da bayağı konuşulur. nevi şahsına münhasır bir arkadaş. gabriel de, claudia'nın yerini tutmasa dahi her ikisi de aynı yolun yolcusu ve daha neler neler...
ez cümle politik gerilim filmlerini/dizilerini seviyorsanız, akıl oyunları ve türlü türlü stratejiler içeren, kısmi anlamda gerçekçi ve oyunculukları sağlam olan bu diziyi izlemenizde fayda var derim. şurada ipucu vermemek için 30 bin takla attım ki bu konuda kendimi tebrik etmem lazım. yoksa şu dizi için freni patlamış kamyon gibi durmadan yazmam lazımdı *
devamını gör...
4.
dönem dizisi olarak başarılıdır. tüm sezonları izlemedim ama izlediğim kadarıyla oldukça sürükleyici bir kurgusu var.
james bond filmleri gibi değil yani aksiyonu bol bir şey izlemek isteyene hitap etmeyebilir ama dram yönü de ağır bastığı için tavsiye ederim.
james bond filmleri gibi değil yani aksiyonu bol bir şey izlemek isteyene hitap etmeyebilir ama dram yönü de ağır bastığı için tavsiye ederim.
devamını gör...
5.
yapılmış en iyi casus dizlerinden biridir.
abartı olmayan tarih kronolojisine uyan , aksiyona dayalı olmayan sscb-abd,cia-kgb soğuk savaşını çok güzel kurgulamış dizi ,oyuncular harika ,bana göre bir anti-sovyet propagandası da işlenmemiş.
anlatmak yetersiz.
2 sezon,3. bölümün sonunda ki 3-4 dakikalık bir anma sahnesi var ve şarkı dizide en sevdiğim kısımdı.
sovyet haber alma ve ve istihbarat servis yapılanmasının muhteşemliğini anlatıyor ,bu temelini stalin yoldaşın 1942'de attığı sovyet istihbarat yapılanması ,tamamen bilim casusluğunu işliyor dizi.
dizi bu olaylar zincirini basit ve anlaşılır biçimde anlatıyor,
stalin yoldaş hayata gözlerini yumduğunda 1953 -mart -5 , sovyetler birliğinin ilk nükleer denizaltısı havuzda idi ve denize inmeyi bekliyordu.
dizibox sitesinde izleyebilirsiniz.
not; 6.sezonluk bir dizi ,izlemenizi salık veririm.
abartı olmayan tarih kronolojisine uyan , aksiyona dayalı olmayan sscb-abd,cia-kgb soğuk savaşını çok güzel kurgulamış dizi ,oyuncular harika ,bana göre bir anti-sovyet propagandası da işlenmemiş.
anlatmak yetersiz.
2 sezon,3. bölümün sonunda ki 3-4 dakikalık bir anma sahnesi var ve şarkı dizide en sevdiğim kısımdı.
sovyet haber alma ve ve istihbarat servis yapılanmasının muhteşemliğini anlatıyor ,bu temelini stalin yoldaşın 1942'de attığı sovyet istihbarat yapılanması ,tamamen bilim casusluğunu işliyor dizi.
dizi bu olaylar zincirini basit ve anlaşılır biçimde anlatıyor,
stalin yoldaş hayata gözlerini yumduğunda 1953 -mart -5 , sovyetler birliğinin ilk nükleer denizaltısı havuzda idi ve denize inmeyi bekliyordu.
dizibox sitesinde izleyebilirsiniz.
not; 6.sezonluk bir dizi ,izlemenizi salık veririm.
devamını gör...