türkçe adı: fransız teğmenin kadını
yazar: john fowles
yayım tarihi: 1981
aristokrat baş kahraman charles ile dönemin gereklerine uymayı ve toplumsal kadın rolünü reddeden sarah'nın yollarının kesişmesiyle dengelerin nasıl değiştiğinin ve yitirildiğinin romanıdır. fowles dili kullanmaktaki ustalığını ve bu eserdeki yaratıcı rolünü her satırda hissettirir.
yazar: john fowles
yayım tarihi: 1981
aristokrat baş kahraman charles ile dönemin gereklerine uymayı ve toplumsal kadın rolünü reddeden sarah'nın yollarının kesişmesiyle dengelerin nasıl değiştiğinin ve yitirildiğinin romanıdır. fowles dili kullanmaktaki ustalığını ve bu eserdeki yaratıcı rolünü her satırda hissettirir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yancı" tarafından 11.02.2021 17:07 tarihinde açılmıştır.
1.
“sonunda ona bakabildi sarah. gözleri yaşlarla doluydu ve bakışı inanılmaz ölçüde çıplaktı. böylesi bakışlarla hayatımızda sadece bir iki kere karşılaşır ve onları paylaşırız; içlerinde kelimeler erir, geçmişler çözülür, öyle anlardır ki en derin gereksinimlerimizin kesinliğiyle, çağlarının beşiğinin sadece aşk olduğunu anlarız. birleşen bu iki elde, bir başın diğer başın altına sokulduğu bu kör sessizlikte var olan aşk..."
cânımız john fowles'ın efsane romanlarından biridir. türkçeye fransız teğmenin kadını adıyla çevrilmiştir ve ayrıntı yayınları tarafından yayımlanmıştır.
romandaki anlatıcımız sık sık araya girer, konsantrasyonumuzu sürekli kesintiye uğratır ama bir cümle sonra tekrar kaldığımız yerden bizi capcanlı biçimde tekrar romanın atmosferine sokar. bu bakımdan fowles sözcüklerin büyücüsüdür. yer yer okuruyla şakalaşır, adeta okurun teknik bir takım kurnazlıklara kapılmaması için arada onu tokatlar:
“…yoksa yanılsamayı münasebetsizce bozdum mu? yo. karakterlerim hâlâ varlıklarını sürdürüyorlar ve az önce yerle bir ettiğim gerçeklikten ne daha az ne daha fazla gerçekler (…) ama bu akıl almaz bir şey değil mi? bir karakter ya ‘gerçek’tir ya da ‘hayal ürünü’ değil mi? eğer böyle düşünüyorsanız, hypocrite lecteur, [ikiyüzlü okur] gülmekle yetineceğim. kendi geçmişinizin bile tam olarak gerçek olduğunu düşünmezsiniz; onu giydirirsiniz, yaldızlar ya da kara çalarsınız, kimi yerlerini kesip atarsınız, kusurlarını düzeltirsiniz… tek kelimeyle onu kurgularsınız ve rafa kaldırırsınız –sizin kitabınız, sizin romantik otobiyografiniz. hepimiz gerçeklikten kaçarız. bu homo sapiens’in temel tanımıdır.”
romanı okuduktan sonra filmini de izlemeli. meryl streep ve jeremy irons başrollerde.
“onun arkasından bakan charles hafif bir pişmanlık hissetti. onu bir daha böyle göremeyecekti… hem pişmanlık, hem rahatlama.”
cânımız john fowles'ın efsane romanlarından biridir. türkçeye fransız teğmenin kadını adıyla çevrilmiştir ve ayrıntı yayınları tarafından yayımlanmıştır.
romandaki anlatıcımız sık sık araya girer, konsantrasyonumuzu sürekli kesintiye uğratır ama bir cümle sonra tekrar kaldığımız yerden bizi capcanlı biçimde tekrar romanın atmosferine sokar. bu bakımdan fowles sözcüklerin büyücüsüdür. yer yer okuruyla şakalaşır, adeta okurun teknik bir takım kurnazlıklara kapılmaması için arada onu tokatlar:
“…yoksa yanılsamayı münasebetsizce bozdum mu? yo. karakterlerim hâlâ varlıklarını sürdürüyorlar ve az önce yerle bir ettiğim gerçeklikten ne daha az ne daha fazla gerçekler (…) ama bu akıl almaz bir şey değil mi? bir karakter ya ‘gerçek’tir ya da ‘hayal ürünü’ değil mi? eğer böyle düşünüyorsanız, hypocrite lecteur, [ikiyüzlü okur] gülmekle yetineceğim. kendi geçmişinizin bile tam olarak gerçek olduğunu düşünmezsiniz; onu giydirirsiniz, yaldızlar ya da kara çalarsınız, kimi yerlerini kesip atarsınız, kusurlarını düzeltirsiniz… tek kelimeyle onu kurgularsınız ve rafa kaldırırsınız –sizin kitabınız, sizin romantik otobiyografiniz. hepimiz gerçeklikten kaçarız. bu homo sapiens’in temel tanımıdır.”
romanı okuduktan sonra filmini de izlemeli. meryl streep ve jeremy irons başrollerde.
“onun arkasından bakan charles hafif bir pişmanlık hissetti. onu bir daha böyle göremeyecekti… hem pişmanlık, hem rahatlama.”
devamını gör...