leos carax'ın yazıp yönettiği, 1991 yılında gösterilmiş olan, fransız filmi.
evsiz ve alkol bağımlısı alex ile gözünü kaybeden michèle, paris'in pont-neuf köprüsünde kaba bir şekilde uyurken bir ilişki kurarlar.
evsiz ve alkol bağımlısı alex ile gözünü kaybeden michèle, paris'in pont-neuf köprüsünde kaba bir şekilde uyurken bir ilişki kurarlar.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "nickimicalmislar" tarafından 29.12.2020 20:45 tarihinde açılmıştır.
1.
romantikliğin duygusallığın çok ötesinde, bencil bir aşk hikayesini anlatan şiirsel bir film.* hollywood aşk filmlerinin de o kadar dışında ki alex'i görünce ulan bu mu başrol oyuncusu diye de bir tepki vermiştim o zamanlar.
kimse bana unutmayı öğretemez
alex, restorasyonda olan pont-neuf köprüsünde yaşayan, hans isimli yaşlı adamdan aldığı ilaç* olmadan uyuyamayan bir sirk sanatçısı.
michelle ise gözleri yavaş yavaş kör olan, sevgilisinden ayrılmış resim kağıtları ve boyaları ile kendini yollara vermiş bir kadındır. ( final sahnesinde kendisine aşık oldum o ne güzelliktir )
ve yolları pont-neuf 'da kesişir.
aşkı metaforlarla anlatan, en bencil yüzünü sergileyen bir film. alex'in michelle beni terk eder korkusu ile gizli gizli kadının hayatını mahvetmek pahasına yaptıkları, michelle'nin gözleri kör olacağı zaman deyim yerindeyse alex'i bastonu yapacak olması.
köprüde dans ettikleri o müthiş sahne ile hatırlanması pek mümkündür. çünkü bir nevi filmin kırılma noktası sayılır. o sahneye kadar film çok yavaş pespaye işlemiştir ama o gösterişli dans sahnesinden sonra film iyice kendine çeker. ayrıca şu müthiş şarkıyla tanışmama vesile olmuştur.buradan
dans sahnesi, alex'in michelle julien'i görmesin diye koştuğu sahne ve hapishane sahnesi favorim.
beni yine sevecek misin ?
evet önceki gibi, ama aynısı degil.
--! spoiler !--
alex daha iyi bir yaşamları olursa michelle'nin gideceğinden korkar ki ben de izlerken acaba michelle ne zaman alex'i terk edecek diye bekledim.
ama alex de çok bencildi tüm ilanları, ilanlarla beraber adamı da yakacak kadar bencil.
final sahnesinin daha görkemli daha farklı olmasını beklerdim ilk izlediğimde finali hiç beğenmemiştim hatta. sonra sonra finalin de filme uyduğunu düşünmeye başladım.
--! spoiler !--
kimse bana unutmayı öğretemez
alex, restorasyonda olan pont-neuf köprüsünde yaşayan, hans isimli yaşlı adamdan aldığı ilaç* olmadan uyuyamayan bir sirk sanatçısı.
michelle ise gözleri yavaş yavaş kör olan, sevgilisinden ayrılmış resim kağıtları ve boyaları ile kendini yollara vermiş bir kadındır. ( final sahnesinde kendisine aşık oldum o ne güzelliktir )
ve yolları pont-neuf 'da kesişir.
aşkı metaforlarla anlatan, en bencil yüzünü sergileyen bir film. alex'in michelle beni terk eder korkusu ile gizli gizli kadının hayatını mahvetmek pahasına yaptıkları, michelle'nin gözleri kör olacağı zaman deyim yerindeyse alex'i bastonu yapacak olması.
köprüde dans ettikleri o müthiş sahne ile hatırlanması pek mümkündür. çünkü bir nevi filmin kırılma noktası sayılır. o sahneye kadar film çok yavaş pespaye işlemiştir ama o gösterişli dans sahnesinden sonra film iyice kendine çeker. ayrıca şu müthiş şarkıyla tanışmama vesile olmuştur.buradan
dans sahnesi, alex'in michelle julien'i görmesin diye koştuğu sahne ve hapishane sahnesi favorim.
beni yine sevecek misin ?
evet önceki gibi, ama aynısı degil.
--! spoiler !--
alex daha iyi bir yaşamları olursa michelle'nin gideceğinden korkar ki ben de izlerken acaba michelle ne zaman alex'i terk edecek diye bekledim.
ama alex de çok bencildi tüm ilanları, ilanlarla beraber adamı da yakacak kadar bencil.
final sahnesinin daha görkemli daha farklı olmasını beklerdim ilk izlediğimde finali hiç beğenmemiştim hatta. sonra sonra finalin de filme uyduğunu düşünmeye başladım.
--! spoiler !--
devamını gör...
2.
mukemmel baslayan, mukemmel devam eden, sonuyla hayal kirikligina ugratan film.
--- `spoiler` ---
filmin paradoksal yapisi adindan ele veriyor kendini. paris in en eski koprusu olan pont neuf de yeni bir askin hikayesi. juliette binoche bir askta gorme yetisini kaybeder. ayni gozlerin gormesini degil, cektigi aciyi bastirmasini saglar baska bir ask. eski askin viyolonsel sesinin uzaklastigi yerde baska bir ritimde kosmalar, kacmalar, kovalamalar baslar.
esas kiz guzelliklerin kucuk seylerde oldugunu bilir ve onlari gorememekten sikayetcidir. varolusu anlamsiz gelmektedir körlügünde. sevdigi adama benim icin her seyi buyuk yap, buyuk gul dediginde kitler seyirciyi kendine. unutamadigimiz icin mi seviyoruz? sevdigimiz icin mi unutamiyoruz? sevdigimizi mutlu etmeye mi calisiyoruz? insan, bencillik, fedakarlik ucgeninde kayboluyoruz galiba. sen mutlu ol yeter diyebiliyor muyuz? yoksa hep yanimizda olsun mu istiyoruz sevdigimiz ama oyle ama boyle? cehenneme giderken sevdigimizi yanimizda goturmek ister miyiz?
iki evsiz evlerini bir koprunun uzerine kurabilirler mi? bir kopruyu sicak ask yuvasina cevirebilirler mi? yatma zamani geldiginde evdeki lambalar yerine koprunun isiklarini sondurerek yasatilabilir mi bir yuva?
asiklar birbirine benzer degil mi sevince? sevdiklerinde, beraber, endisesiz gunler... ister evsiz ister evli? gecen sene bir ev partisine gidicektim, tahminimden yarim saat once gitmem gereken semte varinca bir kopru uzerinde sigara iceyim dedim. hava cok soguk oldugu icin in cin top oynuyordu sokaklarda. banka oturmus karsimdaki guzel manzaraya bakarken bir kararti gordum bana yaklasan. bir adam sigaraniz var mi diye sordu. uzattim, buyurun dedim. cok tesekkurler deyince ne onemi var dedim. adam once monolog yapmaya basladi, ardindan ben sorular sormaya baslayinca olay dialoga dondu:
- siz iyi bir insansiniz. benimle konustugunuz icin cok tesekkur ederim. alti yedi gundur kimseyle konusmadim. uc senedir bu koprude yasiyorum. 26 yasindayim. nefret ediyorum onlarin 'hayat' dedigi seyden. goz gore gore kendilerini kapali duvarlara hapsediyorlar, sonra da şik şık giyinip kendilerini ozgur saniyorlar. su uzerinizdeki guzel kiyafetleriniz olmasa, okudugunuz okullarda okumasaniz bakin bakalim etrafinizda ne bir sevgili, ne bir dost bulabilecek misiniz. terk ettim ailemi, evimi birkac yil once. bu hayati sectim. hic kimse kalmaz yaninizda, anliyor musunuz? hic kimse! bu insanlarin hayati yalan.
-siz mutlu musunuz hayatinizdan?
-hayir, mutlu oldugumu soyliyemem; ama hayat sadece yalanlardan olusur. insan niye mutlu olsun ki yasamaktan? cok sıkılıyorum cok.
birasini yudumlamaya devam ediyor, les gibi kokuyor zaten. fazla guzel seyler soylemeye basladiginda tanimadigi ben hakkinda urkuyorum, alma basina bela diyorum kendime. iyi geceler diyerek kosar adim uzaklasiyorum kopruden.
ask neredeyse hic sinir tanimaz. cirkin bir adamla gitmeni saglar. parasiz bir adamla gitmeni saglar. ayni konulardan zor bahsettigin bir adamla gitmeni saglar. depresif bir adama hayat sevinci vermek icin debelenip durmayi goze alip yine de gitmeni saglar. yerine gore dostlarina, ailene ihanet etmeni saglar... saglar da saglar. askin saglayamayacagi seyler de var. gormeyen gozler gormemeyi kendi secmediyse ve bir gun gormeyi basarirsa yeniden o gozler, hep gormek ister. o gozler hep gormelidir.
yasli bir evsiz olayi pek guzel ozetlemistir filmin en basinda:
ask burada yok, sokaklarda yok. ask icin ev gerekir. sokaklar evsizler icin isemek ve uyumak demektir.
ask sokaklarda olur olmasina da aski yasatmak icin, yasatmaya devam edebilmek icin sicak bir yuva gerekir...daha dogrusu en azindan sicak bir yuva kurma istegi...
--- `spoiler` ---
2004, paris
--- `spoiler` ---
filmin paradoksal yapisi adindan ele veriyor kendini. paris in en eski koprusu olan pont neuf de yeni bir askin hikayesi. juliette binoche bir askta gorme yetisini kaybeder. ayni gozlerin gormesini degil, cektigi aciyi bastirmasini saglar baska bir ask. eski askin viyolonsel sesinin uzaklastigi yerde baska bir ritimde kosmalar, kacmalar, kovalamalar baslar.
esas kiz guzelliklerin kucuk seylerde oldugunu bilir ve onlari gorememekten sikayetcidir. varolusu anlamsiz gelmektedir körlügünde. sevdigi adama benim icin her seyi buyuk yap, buyuk gul dediginde kitler seyirciyi kendine. unutamadigimiz icin mi seviyoruz? sevdigimiz icin mi unutamiyoruz? sevdigimizi mutlu etmeye mi calisiyoruz? insan, bencillik, fedakarlik ucgeninde kayboluyoruz galiba. sen mutlu ol yeter diyebiliyor muyuz? yoksa hep yanimizda olsun mu istiyoruz sevdigimiz ama oyle ama boyle? cehenneme giderken sevdigimizi yanimizda goturmek ister miyiz?
iki evsiz evlerini bir koprunun uzerine kurabilirler mi? bir kopruyu sicak ask yuvasina cevirebilirler mi? yatma zamani geldiginde evdeki lambalar yerine koprunun isiklarini sondurerek yasatilabilir mi bir yuva?
asiklar birbirine benzer degil mi sevince? sevdiklerinde, beraber, endisesiz gunler... ister evsiz ister evli? gecen sene bir ev partisine gidicektim, tahminimden yarim saat once gitmem gereken semte varinca bir kopru uzerinde sigara iceyim dedim. hava cok soguk oldugu icin in cin top oynuyordu sokaklarda. banka oturmus karsimdaki guzel manzaraya bakarken bir kararti gordum bana yaklasan. bir adam sigaraniz var mi diye sordu. uzattim, buyurun dedim. cok tesekkurler deyince ne onemi var dedim. adam once monolog yapmaya basladi, ardindan ben sorular sormaya baslayinca olay dialoga dondu:
- siz iyi bir insansiniz. benimle konustugunuz icin cok tesekkur ederim. alti yedi gundur kimseyle konusmadim. uc senedir bu koprude yasiyorum. 26 yasindayim. nefret ediyorum onlarin 'hayat' dedigi seyden. goz gore gore kendilerini kapali duvarlara hapsediyorlar, sonra da şik şık giyinip kendilerini ozgur saniyorlar. su uzerinizdeki guzel kiyafetleriniz olmasa, okudugunuz okullarda okumasaniz bakin bakalim etrafinizda ne bir sevgili, ne bir dost bulabilecek misiniz. terk ettim ailemi, evimi birkac yil once. bu hayati sectim. hic kimse kalmaz yaninizda, anliyor musunuz? hic kimse! bu insanlarin hayati yalan.
-siz mutlu musunuz hayatinizdan?
-hayir, mutlu oldugumu soyliyemem; ama hayat sadece yalanlardan olusur. insan niye mutlu olsun ki yasamaktan? cok sıkılıyorum cok.
birasini yudumlamaya devam ediyor, les gibi kokuyor zaten. fazla guzel seyler soylemeye basladiginda tanimadigi ben hakkinda urkuyorum, alma basina bela diyorum kendime. iyi geceler diyerek kosar adim uzaklasiyorum kopruden.
ask neredeyse hic sinir tanimaz. cirkin bir adamla gitmeni saglar. parasiz bir adamla gitmeni saglar. ayni konulardan zor bahsettigin bir adamla gitmeni saglar. depresif bir adama hayat sevinci vermek icin debelenip durmayi goze alip yine de gitmeni saglar. yerine gore dostlarina, ailene ihanet etmeni saglar... saglar da saglar. askin saglayamayacagi seyler de var. gormeyen gozler gormemeyi kendi secmediyse ve bir gun gormeyi basarirsa yeniden o gozler, hep gormek ister. o gozler hep gormelidir.
yasli bir evsiz olayi pek guzel ozetlemistir filmin en basinda:
ask burada yok, sokaklarda yok. ask icin ev gerekir. sokaklar evsizler icin isemek ve uyumak demektir.
ask sokaklarda olur olmasina da aski yasatmak icin, yasatmaya devam edebilmek icin sicak bir yuva gerekir...daha dogrusu en azindan sicak bir yuva kurma istegi...
--- `spoiler` ---
2004, paris
devamını gör...