tükürüğünde boğulurken kendi sırtına arkadan vurmak

vardır böyle bir şey. bilirsiniz, bazen tükürüğünüz boğazınıza kaçar ve öksüre öksüre boğulacak gibi olursunuz. fakat yanınızda yörenizde o an kimse yoksa, veya varsa ama onlara zahmet vermek istemiyorsanız yeni çareler üretmeniz gerekir. ve aklınıza süper bir fikir gelir. evet, kolunuz sırtınıza doğru uzanabiliyordur ve sırtınıza bu yolla birkaç kere vurabilirsiniz. bunu yapmayı denediğinizde komik görünürsünüz belki, eşiniz dostunuz şaşkınlıktan kırmızı kar görmüşe döner ama siz artık çizmişsinizdir kaderinizi. kimseye minnet etmemekte, bir mum gibi ışıldayan gücünüzle kendi kendinize yetebilmektesinizdir.

ayrıca pratiklik de sağlar bu garip ama eğlenceli yöntem. tükürüğünüzün boğazınızda bir girdaba, bir açık denize, bir (bkz: hint okyanusu)'na dönüşerek garbın afâkına sığmayıp boğazınızdan taşacağı sırada sırta vurulan bir el çözer olayı. kendi krizinizi kendiniz çözer, tükürük boğulup (bkz: powerade) içtim dersiniz. bu olaylar zinciri çevrenizdeki insanların size bakışını da değiştirir bayım. güç, saygınlık kazanırsınız. dost meclisinde iki kelâmlık sözünüz dinlenir. ceketlerinin düğmelerini ilikleyen onca adam görür gözleriniz, hürmetlenirsiniz. kendi işini kendi gören ensesi kalınlardan olur, öyle anılırsınız.

balık vermezsiniz kimseye, balık tutmayı öğretirsiniz. sizin yönteminizin tuttuğuna şahit olan binler, on binler, yüz binler, milyonlar, büyük kitleler artık tükürüğünde boğulunca kendi sırtına vurmayı öğrenir. böylece kimsenin kıymetli/kıymetsiz vaktini almaz, kimseye yük olmaz, kendi sıkıntısını çok mantıklı bir hareketle yine kendisi çözer. evet, insan sosyaldir. evet, diğer insanlarla birlikte yaşamalıdır ihtiyaçlarını hâlledebilmek adına. lâkin, bazı işler tek başına, kendi içinde başlayıp bitmelidir insanın. dışarı taşmamalıdır. ey dostlar, tükürüğünüz ne zaman ki boğazınıza kaçarsa kendi sırtınıza kendi elinizle vurun tüm gücünüzle. görün gücünüzü, fark edin özünüzü.